Kategori arşivi: Siber Güvenlik

Siber güvenlik sosyal bilimlerin birçok alanıyla olduğu gibi strateji ve güvenlik çalışmaları ile de yakın ilişki içerisindedir. Bu bölümde ülkelerin siber güvenlik stratejileri ile ilgili izledikleri politikaları, attıkları adımları, özel sektör ile ilişkiler, faili bulma, bilgi paylaşımı gibi kritik konularda ki yasal düzenlemelerle ilgili haber ve yorumlar bulunmaktadır.

Kimlik avı saldırılarına karşı başarısızlığın 7 yaygın nedeni!

Kimlik avı saldırılarını önlemek neden başarısızlıkla sonuçlanıyor?Kimlik avı (phishing) saldırıları genellikle fıçıda balık avlamaya benzer. Yeterli zaman verildiğinde, kötü bir aktörün bir kurbanı yakalama olasılığı yüzde 100’dür. 

Kurumlar alışılagelmiş bir şekilde savunmasız olmaya devam ettikçe, hedef alınmaya devam edilecek ve fıçıda balık avlama döngüsü sürecektir. Gelin, kimlik avı saldırılarının neden başarılı olduğunu masaya yatıralım.

1- TEHDİT AKTÖRLERİ HER ZAMAN MOTİVEDİR

BT güvenliğini göz ardı etmek ya da yanlış değerlendirmek bir saldırıya karşı zafiyeti büyük ölçüde artırır. Ancak kusursuz bir protokol izliyor, çalışanlara eğitim veriyor, personele şüpheli iletişimleri doğrulamalarını tekrar tekrar hatırlatıyor ve en son kimlik avı kampanyalarını takip ediyor olsanız da kuruluşunuz savunmasızdır ve her zaman savunmasız olacaktır.

Cisco nasıl hacklendi? Nasıl aksiyon aldı?

Bir kuruluş olarak tüm potansiyel kurbanları korumakla görevli olmanıza rağmen Strategic Security Solutions Consulting’in CEO’su ve kurucusu Johanna Baum tehdit aktörleri konusunda sizleri şöyle uyarıyor, “Tehdit aktörleri başarılı olmak için yüksek motivasyona sahiptir ve bu sebeple finanse edilirler.” 

2- KİMLİK AVI SALDIRILARI DAHA İNANDIRICI VE SOFİSTİKE HALE GELİYOR

Protiviti’den Krissy Safi, siber suçluların insanları kandırıp hassas bilgilerini vermelerini sağlamak için sürekli olarak yeni taktikler geliştirdiğini ve bunun sonucunda kimlik avı saldırılarının daha karmaşık hâle geldiğini söylüyor.

Safi, “Birçok kimlik avı önleme çözümü, kimlik avı saldırılarını tespit etmek için statik kurallar kullanıyor ve bu kurallar daha gelişmiş teknikler kullanan saldırganlar tarafından kolayca aşılabiliyor.” diyor. 

Ayrıca Safi, “ChatGPT’nin kullanılmaya başlanmasıyla birlikte mükemmel dilbilgisine sahip ve bozuk İngilizce içermeyen kimlik avı e-postaları çoğalacak ve böylece bir siber suçlu tarafından gönderilen bir kimlik avı e-postasını tespit etmek daha da zorlaşacak.” diyerek uyarıda bulunuyor.

3- HER ŞEYİ TEKNOLOJİDEN BEKLEMEK DOĞRU DEĞİL

Birçok kuruluş kimlik avı sorununu yalnızca teknolojiyle çözmeye çalışıyor. Paris merkezli Thales Group’un Amerika kıtası bilgi güvenliği sorumlusu Eric Liebowitz, şirketlerin şüpheli e-postaları tespit etmek için en yeni araçları satın aldığını ve çalışanlarına bu şüpheli e-postaları bildirmeleri ve engellemeleri için bir yol sunduğunu söylüyor.

Liebowitz, “Bunu yapmak harika olsa da tehdit aktörleri daima daha da sofistike olacaktır.” diyor.

Tehdit aktörlerinin sofistike hâle gelmesinin yanında çalışan eğitimine dikkat çeken Liebowitz, “Yeterince kuruluşun odaklandığını düşünmediğim en önemli şeylerden biri çalışanlarını eğitmek. Tüm harika araçlara sahip olabilirler ama çalışanlarını eğitmiyorlarsa, kötü şey o zaman gerçekleşecektir.” diyor.

Avanade Kuzey Amerika güvenlik yöneticisi Justin Haney, bazı kuruluşların kimlik avı kampanyalarıyla mücadele etmek için doğru araçları kullanmış, iş akışları ve süreçleri oluşturmuş olsalar da bu araçları yeterince ve proaktif bir şekilde yapılandırmadıklarını söylüyor.

4- BÜTÜNCÜL SAVUNMA STRATEJİSİ EKSİKLİĞİ

Haney, kimlik avı ile mücadele stratejileri başarısız olan bazı kuruluşların bütüncül ve derinlemesine bir savunma stratejisi benimsemediğini söylüyor. 

Haney, “E-posta kimlik avı önleme, çok faktörlü kimlik doğrulama, veri şifreleme, uç nokta/mobil güvenlik kullanabilirler.” diyor.

Lexmark CISO’su Bryan Willett, “Bütüncül, derinlemesine bir savunma stratejisi uygulamamanın ve yalnızca bir kimlik avı önleme programına güvenmenin sorunu, tüm sistemi çökertmek için yalnızca bir başarılı saldırının yeterli olmasıdır.” diyor. 

E-posta tabanlı bir savunma yaklaşımına güvenmek ya da büyük ölçüde kullanıcıların eğitimine bel bağlamak doğası gereği kusurludur. Çünkü insanlar hata yapmaya eğilimlidir ve bir saldırganın başarılı olması için sadece bir kere kanılması yeterlidir.

Willett, oltalama saldırılarına karşı savunmanın en iyi yolunun katmanlı bir savunma yaklaşımı olduğunu söylüyor. Bu, her iş istasyonunda iyi bir uç nokta tespit ve yanıt (EDR) sistemine sahip olmayı, güçlü bir güvenlik açığı yönetim programını, her kullanıcı ve yönetici hesabı için çok faktörlü kimlik doğrulamayı etkinleştirmeyi ve virüslü bir sistemin yayılmasını sınırlamak için LAN/WAN genelinde segmentasyon uygulamayı içeriyor.

Willett, Bu önlemleri alarak ve birden fazla savunma katmanı uygulayarak, bir kuruluş kimlik avı saldırısına karşı en iyi şekilde korunabilir dese de “Saldırganın bir noktada başarılı olacağını varsaymalıyız. Bu nedenle, kapsamlı ve katmanlı bir savunma yaklaşımı kullanarak bu varsayımı göz önünde bulundurarak savunma yapmamız gerekir.” diye de uyarıyor.

5- ÇALIŞANLARI EĞİTMEMEK HÜSRANLA SONUÇLANABİLİR

Manhattanville College’ın bilgi işlem müdürü Jim Russell, çalışanları bilinmeyen gönderenlerden gelen e-postalardaki bağlantılara tıklamamaları veya ekleri açmamaları konusunda eğitmenin kritik önem taşımasının yanı sıra çalışanları sahte e-postaları nasıl tanıyacakları konusunda eğitmeleri gerektiğini söylüyor.

Russell, “Bir e-postada kişisel ve hızlı bir şekilde iletişim kuran kişiler güvenlik açıklarımızdan biridir. Neyse ki kurumumuzda çoğu kişi tam cümlelerle yazıyor ve standart bir selamlamaya sahipler. Örneğin, ‘Merhaba Lauren, nasılsın?’ tipik bir giriş cümlesidir. Dolayısıyla eğer bunlar eksikse, özgünlük eksikliği var demektir.” diyor. 

Dell Technologies CISO’su Kevin Cross da başarılı bir kimlik avı ile mücadele stratejisinin, çalışanların kimlik avı e-postalarını nasıl tespit edecekleri ve nasıl rapor edecekleri konusunda bilinçlendirilmesiyle başlaması gerektiği konusunda hemfikir. 

Bu yaklaşım, birçok şirket tarafından kullanılan yaygın “tıklamayın” stratejisinden farklı bir yaklaşım. Cross, sıfır tıklama oranına ulaşmanın pratik ve gerçekçi olmayan bir hedef olduğunu belirtiyor. Bunun yerine, çalışanlara şüpheli e-postaları nasıl bildireceklerini öğretmek, güvenlik ekiplerinin potansiyel tehdidi hızlı bir şekilde değerlendirmesine ve benzer bir saldırıyla hedeflenen diğerlerinin etkilerini azaltmasına olanak tanımak daha önemli.

6- YAPTIRIM OLMAYINCA EĞİTİM YETERSİZ OLUYOR

Bir şirketin güçlü bir eğitim programı ve politikası olsa bile politikayı ihlal eden çalışanlar için herhangi bir yaptırım yoksa tek başına eğitimin yetersiz olduğu belirtiliyor. 

Russell, Manhattanville College’da kimlik avı e-postalarına kanan çalışanların 10 gün boyunca belirli sayıda çevrim içi eğitim oturumunu tamamlamaları gerektiğini söylüyor. Russell, çalışanlar sadece bir bağlantıya tıkladığında sadece bir eğitim seansı aldıklarını ama kimlik bilgilerini gerçekten verdiklerinde üç seansı tamamlamaları gerektiğini ifade ediyor.

Russell, “Sadece çalışanlar değil, kimlik avı girişimine kanan kişilerin listesini gözden geçirdiğimde başkan yardımcısı gibi gelişmiş ayrıcalıklara sahip kişileri de görüyorum.” diyor. 

Başkan yardımcılarına ceza veren Russell, “Çok garip karşılaşmalar oluyor.” diyor.

7- KİMLİK AVI TESTLERİNE FAZLA GÜVENMEMELİ

Capgemini’den Sushila Nair, mevcut kimlik avı karşıtı stratejilerin bir diğer zayıf noktasının da bazı şirketlerin kullanıcıları yüzde 100 hatasız olacak şekilde eğitmeyi hedeflemesi olduğunu söylüyor. 

Nair, “Kuruluşlar kendilerine şu soruyu sormalıdır: Kullanıcılarımızın yüzde 100’ünün simüle edilmiş bir kimlik avı testine kanmamasını hedeflememiz gerektiğini söyleyenlere bakıp kendimizi gerçekten ölçüyor muyuz?” diyerek söz konusu testlerin eksik yönlerine vurgu yapıyor.

Nair’e göre eğer testler karmaşıksa çalışanlar daha fazlası başarısız oluyor, testler kolaysa, o zaman herkes testi başarıyla geçiyor. Bu durum iyileştirilmiş bir gösterge sunsa da Nair’e göre çalışanların küçük bir yüzdesinin bağlantılara tıklayacağı ve stresli zamanlarda bu sayının artacağı kabul edilmeli.

Nair’e göre işin daha da kötüsü çalışanların, yoğun ve stresli bir günde bir bağlantıya tıkladıkları için eğitime girmelerinin, çoğu zaman çalışanların eğitim oturumlarından nefret etmesini beraberinde getirmesi.

Nair, “Bu sadece böyle bir etki yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda kullanıcının kimlik avı e-postalarına vereceği tepkiyi de etkiliyor.” diyor. 

Nair, “Test olduğunu düşündükleri için tuhaf bir e-postaya tıklamayacaklar ama aynı zamanda bunu rapor da etmeyeceklerdir.” diyerek şirketlere özenli bir çözüm yolu ve stratejinin geliştirilmesi yönünde uyarılarını yapıyor.

Sonuç olarak, oltalama karşıtı programlar genellikle başarısız olmaya mahkûm. Bunun sebebiyse insanların hata yapabiliyor olması.

Siyasetçiyi e-posta bombardımanına tutan kadın için 10 yıl hapis isteniyor!

Avustralya’da bir kadın, milletvekili ofisine e-posta bombardımanı yaptığı iddiasıyla tutuklandı.

Ofise 24 saat içerisinde 32 bin e-posta yollayan kadın, çalışanların IT sistemlerini kullanmasını ve halkın ofisle iletişime geçmesini engelledi.

10 YIL HAPİS İSTEMİYLE YARGILANACAK

Avustralya Polisi, Sydney’de yaşayan bir kadını milletvekili ofisine bir gün içerisinde 32 bin e-posta yolladığı ve sistemleri kilitlediği gerekçesiyle tutukladı.

Emniyetten yapılan açıklamada “Şahıs, tutuklanana kadar 24 saat boyunca 32.397 e-posta göndermiş ve bunları göndermek için birden fazla alan adı kullanmış.” ifadeleri yer aldı.

Kadın, Ceza Kanunu Yasası’nın siber suçlar kapsamında bulunan elektronik iletişimin izinsiz olarak bozulması suçlamasından 10 yıl ile hapis istemiyle yargılanacak.

Söz konusu kişinin milletvekilliği ofisine bu kadar kısa bir süre içinde hangi yollarla çok sayıda e-posta gönderdiği konusunda ayrıntılı bilgi paylaşılmadı.

E-POSTA BOMBARDIMANI NEDİR? 

E-posta bombardımanı, saldırganların bir e-posta adresini binlerce e-posta ile adeta bombalayarak alıcının gelen kutusunu ya da posta sunucusunu alt üst ettiği bir çevrim içi saldırı türü olarak biliniyor. 

Tutuklanan kadınınsa müşterilerin bir hedefe farklı adreslerden çok sayıda e-posta göndermesine olanak tanıyan bir “e-posta bombardımanı” hizmeti kullandığı düşünülüyor.

Bu hizmetlerin birçoğu günümüzde kullanılan spam filtrelerini aşarak çalışanların gelen kutularını doldurabiliyor ve hedeflenen kuruluşun e-posta sunucusunu zor durumda bırakabiliyor.

E-posta bombalama hizmetleri genellikle dark web, yeraltı bilgisayar korsanlığı forumları ve onların pazar yerlerinde satılıyor.

E-posta ile oltalama saldırıları en fazla mali zararı veren siber suç türü

Bir alternatif olaraksa saldırgan, hedefin e-posta adresini birçok web sitesine otomatik olarak kaydeden ve daha sonra milletvekili ofisine kayıt onayları gönderen komut dosyaları kullanmış olabileceği düşünülüyor. Bu siteler yasal olduğundan, mesajları spam filtrelerini atlayabiliyor.

BU SALDIRILAR NASIL ENGELLENEBİLİR?

Ne yazık ki çok sayıda göndericiyi içeren bu saldırılar nedeniyle e-posta adreslerini engellemek veya mesajlarını spam olarak işaretlemek çok etkili bir savunma yöntemi değil.

Bu tür bir tehditle başa çıkmanın tek yolu, içerikteki anahtar kelimeler gibi belirli kıstaslara göre mesajları engelleyecek gelişmiş bir filtreleme aracı kullanmak.

Deprem bağışlarına göz diken siber dolandırıcılar sahte arayüz kullanıyor!

Siber dolandırıcılar depremzedelere yardım etmek isteyenlerin dayanışma duygularını istismar ediyor.

Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinde zarar gören depremzedelere bağış yapmak isteyen vatandaşlar AFAD ve yardım derneklerin internet sitelerine yöneldi. Bu durumu istismar etmek isteyen siber tehdit aktörleri sahte sitelerle kullanıcıları yanıltarak bağış topladı.

Yaptıkları dolandırıcılık faaliyetlerini paylaşan bazı siber suçlulular 60 bin TL bağış topladıklarını iddia ederek yardım eden vatandaşlara hakaret etti.

Bazı tehdit aktörlerinin ise dark web üzerinden dolandırıcılık yapmak için kullanılan araçlara yöneldiği ve diğer siber suçlulardan bağış sitelerinde yer alan arayüzü için gerekli yazılımlar talep ettikleri gözlemlendi.

Durumu farkeden siber tehdit istihbaratı firmaları kullanıcıları potansiyel güvenlik risklerine karşı uyardı.

Depremzedelerin yardımına koşan Ahbap Derneğine siber saldırı dalgası!

2022’ye damga vuran en kritik 5 siber tehdit!

Geçtiğimiz yıl siber güvenlik ekipleri en çok hangi siber tehditlere karşı test yaptı? Test sayıları açısından 2022’nin en endişe verici tehditlerine göz atmak, siber güvenlik ekiplerini belirli tehditlere karşı ne kadar savunmasız olduklarını kontrol etmeye neyin yönelttiğine dair bir bakış açısı sunuyor.

En endişe verici beş tehdidinden dördünün doğrudan devlet bağlantılı olduğu göz önüne alındığında, siber güvenlik ekipleri için en yakıcı tehdit endişelerinin temelinde jeopolitik gerilimler olduğu ortaya çıkıyor. 

İşte 1 Ocak- 1 Aralık 2022 tarihleri arasında İsrailli siber güvenlik firması Cymulate ile dayanıklılığı doğrulamak için en çok test edilen tehditler:

MANJUSAKA’DA ÇİN BAŞ ŞÜPHELİ

Cobalt Strike ve Sliver framework (her ikisi de ticari olarak üretilmiş ve iyi niyetli hackerlar için tasarlanmış ancak tehdit aktörleri tarafından kötüye kullanılmış) kötü niyetli aktörler tarafından yaygın olarak kullanılma potansiyeline sahip yazılımlar. Rust ve Golang dillerinde yazılmış olan ve kullanıcı ara yüzü Basit Çince olan bu yazılım Çin menşelidir.

Manjusaka, Rust’ta Windows ve Linux implantları taşıyor ve özel implantlar oluşturma imkanı ile birlikte hazır bir C2 sunucusunu ücretsiz olarak kullanıma sunuyor.

Manjusaka en başından beri suç amaçlı kullanım için tasarlandı. Ücretsiz dağıtıldığı ve Cobalt Strike, Sliver, Ninja, Bruce Ratel C4 gibi ticari olarak mevcut simülasyon ve emülasyon çerçevelerinin kötüye kullanımına olan bağımlılığı azaltacağı için 2023’te suç amaçlı kullanımı artabilir. Manjusaka’nın geliştiricilerinin devlet destekli olduğuna dair herhangi bir kanıt olmasa da Çin yine baş şüpheli durumda.  

POWERLESS ARKA KAPI

Powerless Backdoor, PowerShell denetleyicisinden kaçınmak için tasarlanmış bir arka kapı tehdidi. Geçtiğimiz yıl özellikle İran ile bağlantılı tehditler arasında en popüleri olarak dikkat çekti.  Yetenekleri arasında tarayıcı için bilgi hırsızlığı ve keylogger indirmek, verileri şifrelemek ve şifresini çözmek, rastgele komutlar çalıştırmak ve bir süreç sonlandırma işlemini (kill process) etkinleştirmek yer alıyor.

İran’a atfedilen anlık tehditlerin sayısı 8’den 17’ye yükselmiş. Ancak, 14 Eylül’de ABD Hazine Bakanlığı Yabancı Varlıkların Kontrolü Ofisi’nin (OFAC) İranlı siber aktörlere yönelik getirdiği yaptırımlardan bu yana Tahran’a atfedilen tek bir saldırıya kadar düşerek önemli ölçüde yavaşladı.

2022’de daha kötüsüne hazır mısınız?

Ülkedeki mevcut siyasi gerilimlerin 2023’teki saldırıların sıklığını etkileyeceği düşünülüyor. Ancak bu aşamada bunların artıp azalmayacağını değerlendirmek zor.

ABD EYALETLERİNİ HEDEF ALAN APT 41

Halihazırda 2021’de çok aktif olarak işaretlenmiş olan APT41, 2022’de yavaşlama belirtisi göstermedi. Çin destekli bir saldırgan grup faaliyeti olarak bilinen APT41’e yönelik araştırmalar, ABD eyalet hükümetlerini hedef alan kasıtlı bir kampanyanın kanıtlarını ortaya koyuyor.

APT 41 Acunetix, Nmap, SQLmap, OneForAll, subdomain3, subDomainsBrute ve Sublist3r gibi keşif araçları kullanıyor. Ayrıca kimlik avı, watering hole ve tedarik zinciri saldırıları gibi çok çeşitli saldırı türleri başlatıyor ve kurbanlarını başlangıçta tehlikeye atmak için çeşitli güvenlik açıklarından yararlanıyor. Son zamanlarda, web sitelerinde SQL enjeksiyonları gerçekleştirmek için ilk saldırı vektörü olarak halka açık SQLmap aracını kullandıkları görülmüştür.

Geçtiğimiz yıl kasım ayında, APT 41 (ARIUM, Winnti, LEAD, WICKED SPIDER, WICKED PANDA, Blackfly, Suckfly, Winnti Umbrella, Double Dragon) ile ilişkili halihazırda uzun olan takma isimler listesine Earth Longhi adlı yeni bir alt grup katıldı. Earth Longhi’nin Tayvan, Çin, Tayland, Malezya, Endonezya, Pakistan ve Ukrayna’da birden fazla sektörü hedef aldığı tespit edildi.

2022 tarihli Microsoft Dijital Savunma Raporu’na göre, “Çin kaynaklı saldırıların çoğu, daha önce güvenlik topluluğu tarafından bilinmeyen ve “yazılımdaki kendine özgü yamalanmamış açıklar” olan “sıfırıncı gün açıklarını” bulma ve bunları toplama yeteneğinden güç alıyor. Çin’in bu güvenlik açıklarını toplaması, Çin’deki kuruluşların keşfettikleri güvenlik açıklarını başkalarıyla paylaşmadan önce hükümete bildirmelerini gerektiren yeni bir yasanın hemen ardından artmış görünüyor.”

SAVUNMA SEKTÖRÜNE LOLZARUS KİMLİK AVI SALDIRISI

LolZarus olarak adlandırılan bir kimlik avı saldırıları kapsamında, ABD’deki savunma sektörüne iş başvurusu yapanlar hedef alınıyor. Söz konusu saldırılar ilk olarak Qualys Threat Research tarafından tespit edilmiş ve Kuzey Koreli tehdit aktörü Lazarus’a (AKA Dark Seoul, Labyrinth Chollima, Stardust Chollima, BlueNoroff ve APT 38) atfedilmiş. Kuzey Kore’nin Keşif Genel Bürosu’na bağlı olan bu grup hem siyasi hem de mali motivasyona sahip ve en çok 2016’da Sondy’ye yapılan yüksek profilli saldırı ve 2017’de WannaCry fidye yazılımı saldırısı ile tanınıyor.                                                                                                                                   

LolZarus kimlik avı kampanyası, Lockheed_Martin_JobOpportunities.docx ve salary_Lockheed_Martin_job_opportunities_confidential.doc adlı en az iki kötü niyetli belgeye dayanıyor.  Bu belgeler, kullanılan API’yi yeniden adlandırmak için takma adlara sahip makroları kötüye kullanıyor ve saldırı düzenlenmesini otomatik hale getirme noktasında ActiveX Frame1_Layout’a güveniyor. Makro daha sonra WMVCORE.DLL Windows Media dll dosyasını yükleyerek kontrolü ele geçirmeyi ve Komuta & Kontrol sunucusuna bağlanmayı amaçlayan ikinci aşama kabuk kodu yükünü göndermeye yardımcı oluyor.

Bu yıl CISA tarafından dile getirilen diğer iki Kuzey Kore saldırısı arasında Maui fidye yazılımı kullanımı ve kripto para hırsızlığı faaliyeti yer alıyor. Lazarus alt grubu BlueNoroff, bu yıl kripto para birimi uzmanlığının dışına çıkarak kripto para birimiyle bağlantılı SWIFT sunucularını ve bankaları da hedef almış görünüyor. Cymulate, 1 Ocak 2022’den bu yana yedi acil tehdidi Lazarus ile ilişkilendirdi.

INDUSTROYER2

Ukrayna ile Rusya arasında baş gösteren çatışma nedeniyle yüksek alarm durumu, yüksek voltajlı elektrik trafo merkezlerini hedef alan bir siber-fiziksel saldırı girişimini engellemek suretiyle etkinliğini gösterdi. Bu saldırı, 2016’da Ukrayna’daki elektrik santrallerini hedef alan ve Kiev’in bir bölümünün elektriğini yaklaşık bir saat boyunca keserek asgari düzeyde başarılı olan Industroyer siber saldırısının anısına Industroyer2 olarak adlandırıldı.

Industroyer2’nin özelleştirilmiş hedefleme düzeyi, belirli trafo merkezleri için benzersiz parametrelerden oluşan statik olarak belirlenmiş yürütülebilir dosya setlerini içeriyordu.

Ukrayna’nın siber dayanıklılığı ne yazık ki kinetik saldırılara karşı güçsüz ve Rusya artık elektrik santrallerini ve diğer sivil tesisleri yok etmek için daha geleneksel askeri yöntemleri tercih etmiş görünüyor. ENISA’ya göre Ukrayna-Rusya çatışmasının bir yan etkisi de hükümetlere, şirketlere ve genel olarak enerji, ulaşım, bankacılık ve dijital altyapı gibi temel sektörlere yönelik siber tehditlerin yeniden ortaya çıkması.

Sonuç olarak, bu yılın en endişe verici beş tehdidinden dördünün doğrudan devlet bağlantılı olduğu ve beşincisinin arkasındaki tehdit aktörlerinin bilinmediği göz önüne alındığında, siber güvenlik ekipleri için en yakıcı tehdit endişelerinin temelinde jeopolitik gerilimlerin olduğu görülüyor.

Devlet destekli saldırganlar tipik olarak çoğu şirket tarafından erişilemeyen siber kaynaklara erişebildiğinden, karmaşık saldırılara karşı önleyici savunma, güvenlik doğrulamasına ve bağlam içi güvenlik açıklarını belirlemeye ve kapatmaya odaklanan sürekli süreçlere odaklanmalıdır.

Zeppelin fidye yazılımı kurbanlarına müjde: Ücretsiz şifre çözme aracı paylaşıldı

Genellikle kötü haberlerin yoğunlukta olduğu siber güvenlik dünyasında bir iyi haber Unit 221B araştırmacılarından geldi. Uzmanlar, Zeppelin fidye yazılım kurbanları için yeni şifre çözücü buldu.

Siber güvenlik firması Unit 221B araştırmacıları, 2020’den bu yana Zeppelin fidye yazılımının kurbanlarına, bilgisayar sistemlerinin şifresini çözmelerine gizlice yardımcı olduklarını açıkladı.

EVSİZ BARINAKLARINA BİLE SALDIRIYORLARDI

Zeppelin fidye yazılımı, 2019’da ortaya çıkmış ve o günden bu yana çeşitli işletmeler, kritik altyapı kuruluşları, savunma yüklenicileri, eğitim kurumları, sağlık ve tıp endüstrilerini hedef almıştı.

Bunun yanı sıra fidye yazılımının hayır kurumlarını, kar amacı gütmeyen kuruluşları ve evsiz barınaklarını hedef almasıyla Unit 221B araştırmacıları, dikkatlerini bu fidye yazılımına yöneltmişti.

Kurbanlarından kimi zaman 1 milyon dolarlık fidyeler talep etmiş olsalar da Zeppelin operatörleri ortalama olarak 50.000 dolar civarı fidye istiyordu. 

Son zamanlarda saldırılarında gözle görülür bir düşüş yaşanmasının ardından Unit 221B araştırmacıları, Zeppelin fidye yazılımı kurbanlarına nasıl yardım ettiklerini açıkladı.

KURBANLARA NASIL YARDIM ETTİKLERİNİ AÇIKLADILAR 

Firmanın internet sitesinde paylaşılan blog yazısına göre Unit 221B araştırmacıları, Zeppelin fidye yazılımının şifreleme akışının kayıt defterine geçici olarak bir anahtar bıraktığı bir güvenlik zafiyeti içeriyordu. 

Fidyeciler 9,7 milyon kişinin verilerini sızdırdı: Saldırının arkasında Rusya mı var?

Bu zafiyeti keşfeden ve daha sonra bundan faydalanan araştırmacılar, kurbanların virüs bulaşmış sistemlerde çalıştırabilecekleri bir şifre çözme aracı üretmeyi başardı. Daha sonra bu aracı çalıştıran araştırmacılar, altı saatlik çalışmadan sonra şifreleme anahtarını kırmayı başardı.

Zeppelin fidye yazılımı saldırısına uğrayan kuruluşlara bu yardımı sunan araştırmacılar, Zeppelin operatörlerinin kulağına gitmemesi ve çetenin yaklaşımını değiştirerek daha fazla kuruluşa saldırmaması amacıyla keşiflerini bugüne kadar saklamış.

Zeppelin kurbanlarının sayısında önemli bir düşüş yaşandıktan sonraysa Unit 221B, çalışmalarının ayrıntılarını açıklamayı tercih etti. Araç ücretsiz olarak sunulmaya devam ediyor ve Zeppelin’in en son sürümlerine karşı bile hâlâ çalışıyor.