Tuba Fırat tarafından yazılmış tüm yazılar

2018 yılında Yalova Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden onur öğrencisi olarak mezun oldu. Aynı yıl Yalova Üniversitesi’nde Yüksek Lisans eğitimine başladı. İyi derecede İngilizce, başlangıç seviyesi Rusça ve İtalyanca bilmektedir. Lisans eğitiminde Avrupa Birliği ve ABD Dış Politikası üzerine yoğunlaşmıştır. 2020 Şubat-Haziran aylarında Erasmus+ Programı ile Uniwersytet Warmińsko-Mazurski w Olsztynie’de eğitim görmüştür. Şimdilerde ise siber güvenlik üzerine tez çalışmalarına devam etmektedir.

Batı’nın sırtını çevirdiği Huawei, Afrika’da sıcak bir “hoş geldin” ile karşılanıyor

Huawei’ye kapılarını kapatan Avrupa ülkeleri bir yanda dursun, Bir Kuşak Bir Yol Projesi için önemli bir yedek parça olan Huawei, Afrika ülkeleri arasında oldukça talep görmekte. Afrikalı yetkililer Washington ile aynı güvenlik korkularını paylaşmıyor. Çinli şirket Afrika yönetimleri için ulusal güvenlik tehdidi oluşturmuyor.

İngiltere geçen ay Huawei’nin kullanımı konusunda yasaklamalarda bulunurken , Güney Afrika 5G hizmetlerini güçlendirmek için Huawei’den yararlanmayı tercih ediyordu. Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa’nın “5G istiyoruz ve 5G’yi nereden alabileceğimizi biliyoruz” tarzında bir yaklaşımı var. Bölgenin mobil ağı Rain, ilk bağımsız ticari 5G ağını Huawei ile işbirliği içerisinde piyasaya tanıtmıştı. Johannesburg, Cape Town, Bloemfontein ve Port Elizabeth gibi bölgelerde 5G’yi piyasaya sürmek isteyen Huawei, yerel telekom şirketi MTN Group ile ortak iş inovasyonu üzerine bir anlaşma imzaladı.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

 

Barselona’da gerçekleşen 2019 Mobil Dünya Kongresi’nde anlaşmaya varan iki şirketin aslında 17 yıllık bir çalışma geçmişi mevcut. Huawei, MTN Group’un en önemli şebeke çözümü sağlayıcısı olarak biliniyor. Böyle bir anlaşma imzalamaları, ikilinin geleneksel ticaret ilişkisinin ötesinde stratejik olarak bir ortaklığa gittiklerinin göstergesi. Anlaşmanın içeriği ise, MTN Group’un B.R.I.G.H.T. stratejisinin ve dijital bir MTN’ye ulaşma vizyonunun uygulanmasında Huawei desteğinin sağlanmasından oluşuyor.

Huawei Denetleme Kurulu Yönetici Üyesi Li Dafeng, anlaşmanın gelecekte iki taraf arasındaki stratejik işbirliğini güçlendireceğini ifade etmiştir. Li Dafeng’e göre, Huawei’nin olağanüstü inovasyon, Ar-Ge ve yerelleştirilmiş hizmet yetenekleri, MTN Group’un pazardaki rekabet gücüne ve liderlik oluşturabilmesine katkıda bulanacak. MTN Group Operasyon Direktörü Jens Schulte-Bockum’a gelince, kendisi bölgedeki dijital uçurumun ortadan kaldırılabilmesi, insanların yaşamlarının iyileştirilmesi ve dijital MTN vizyonuna ulaşılması amacıyla Huawei ile çalışmaya oldukça istekli.

“Uygurların toplandığı kamplarda gözetim sistemi kurdu” iddiası Huawei’nin başını derde soktu

ABD’ye Rağmen Afrika Ülkelerinin Tercihi Huawei

Afrika’daki diğer bir ülke olan Kenya, geçen sene ülkenin en büyük telekom şirketi Safaricom’u kullanarak, Huawei’nin yeni mobil internet teknolojisi için pilot testler gerçekleştirmişti. Kenya’nın mevcut durumda test ve denemeleri tamamladığı biliniyor. Bilgi, İletişim ve Teknolojileri Bakanı Joseph Mucheru, “Teknoloji söz konusu olduğunda politikalarımız ABD tarafından yönetilmiyor” şeklindeki açıklamasıyla, 5G’nin piyasaya sürülmesini durdurmayacağını ifade etmiştir.

Bölgedeki Lesotho, Mısır, Nijerya, Uganda, Senegal, Fas, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Gabon gibi ülkeler de pilot testler yaptı. Bu testlerde, çok daha hızlı indirme ve yükleme süreleri vaat eden 5G’yi deneyimleyen ülkeler, 5G hizmeti sunulması açısından farklı aşamadalar. Mısır 2019 Nisan ayında Huawei ile 5G üzerine görüşmeye başladı ve şirkete olan ilgisi ileriye dönük bir stratejik planlama içeriyor.

Nijerya’da Korona Paniği 5G’ye Engel Oldu

İlginç bir örnek olan Nijerya, 2019 Kasım ayında MTN altyapılı 5G ağı için ilk demosunu Abuja şehrinde tanıtmıştı. MTN Group’un, Güney Afrika’daki ağ denemesini beş dakikadan daha az gecikmeyle, saniyede 20GB’a ulaştırarak gerçekleştirmesi kendileri açısından övünülecek bir başarıydı. Bu başarı Nijerya’nın 5G’yi kullanıma sunma kararını diğer büyük şehirlerde de gerçekleştirmesini teşvik etmişti. Ancak 2020 Nisan ayında ortaya çıkan bir rapora göre, 5G ağının başlatılması ile korona virüs salgını arasında bir bağlantı olduğu iddia edildi. Bunun üzerine telaşlanan Nijeryalılar MTN Group’a verilen 5G lisansının iptal edilmesini istediler ve isteklerine ulaştılar. Çünkü İletişim ve Dijital Ekonomi Bakanı Isa Pantami, spekülasyon sebebiyle, 5G ağının konuşlandırılmayacağı açıklamasında bulundu.

Kuşak Yol Projesinde Huawei’nin Yeri

Sonuç olarak; mevcut gündemde Batı, Huawei’den vebalı gibi kaçarken, ABD-Huawei geriliminde maliyet açısından kazançlı çıkan bölge olan Afrika, teknolojik altyapısını geliştirmeye kararlı. Huawei ekipmanının Nokia, Ericsson veya Samsung gibi Avrupa markalarına kıyasla daha az maliyetli olduğu biliniyor. Afrika’daki nispeten yoksul ülkeler, maliyetin düşük olmasına önem verdikleri için Huawei’yi destekliyorlar. Ancak en önemlisi, Afrika ülkeleri Çin hükümetinin Afrika’daki Bir Kuşak Bir Yol Projesi için önemli bir alıcı konumunda. Dolayısıyla Huawei, devlet desteğiyle bu projeler için imtiyazlı finansman sağlıyor.

Analistler, Afrika ülkeleri fon sağlama konusunda zorluk çektikleri sürece, Huawei’nin Afrika’da birincil telekom sağlayıcısı olmaya devam edeceğini söylüyor.  Diğer yandan Huawei, milyarlarca dolarlık bir yatırımın söz konusu olduğu Bir Kuşak Bir Yol Girişimi için bir iletişim sistemi inşa ediyor. Sonuç olarak Huawei, 5G bağlantısı sağlamada kilit rol oynayarak Afrika pazarındaki etkisini artırırken; Afrika ülkeleriyle karşıklı fayda ve yakın işbirliği politikasına sahip olan Çin ise, Bir Kuşak Bir Yol Girişimi için iletişim altyapısı oluşturma ve projelere fon sağlama aracılığıyla kıtadaki varlığını daha da sağlamlaştırma yolunda ilerliyor.

Facebook bir Afrika diktatörünün rüyasını mı gerçekleştiriyor?

Şeytanlaştırılan TikTok’a bir de BM gözünden bakın!

Z kuşağının birincil sosyal medya platformu olarak bilinen TikTok, ABD ve Çin arasındaki teknoloji savaşında en yeni alevlenme noktası konumuna ulaştı. Bu konuma ulaşmasını tetikleyen en önemli hareket, 31 Temmuz 2020 günü Trump’ın TikTok uygulamasını ulusal güvenlik sebebiyle yasaklama tehdidinde bulunmuş olması.  ABD hükümet yetkilileri bir süredir, uygulamanın yanlış bilgi yayması ve kullanıcı verilerini Çin devletine aktarması konusunda uyarılarda bulunuyordu.. Bu endişelerden dolayı 2020 başlarında ABD Ordusu, uygulamayı ordu mensuplarının devlet tarafından verilen telefonlara indirmesini yasaklamıştı. Temsilciler Meclisi ve Senato da bu kararı desteklemişti.

TikTok’un sahibi ByteDance’in CEO’su Zhang Yiming ise firmanın, “kullanıcı güvenliği, tarafsız platform ve şeffaflık” ilkelerine tamamen saygılı olduğunu belirtti. Ancak ardından, ‘gelecek Huawei’ olma yolundaki tehlike sinyallerini gören uygulamanın sahibi olan ByteDance şirketi, TikTok’un ABD operasyonları için Microsoft ile masaya oturdu. satmaya yeltendi. Trump güvencesi alan Microsoft ile satış görüşmesi yapıldı. Tahmini değeri 50 milyar dolarlık olan uygulama için anlaşmanın 15 Eylül’e kadar tamamlanması bekleniyordu. Ancak Trump, ABD Hazine Bakanlığı’nın, anlaşmaya varılan ücretin önemli bir kısmını alması gerektiğini söyledi. Bu şartı öne sürmesinin sebebini ise, “ABD’nin bu anlaşmayı mümkün kılması” olarak açıkladı. Bu açıklamanın üzerine Pekin’den ters tepki geldi. Çin Komünist Partisi’nin Global Times sözcüsü Hu Xijin ise, olası satışı “açık hırsızlık” şeklinde eleştirdi.

Şarj kablosu deyip geçmeyin, bilgisayarınız hackerların eline geçmiş olabilir

Pekin’in uygulama sayesinde toplanan Amerikalılara ait kişisel verileri ABD siyasetinde bilgi kirliliği oluşturmak için kullanma ihtimali Washington’daki siyaset çevrelerinin korkusu haline gelmiş durumda. Benzer bir korku  toplanan veriler ile Pekin Yönetiminin Çin’deki sansür uygulamalarını yurtdışına genişletmesi. Dış İlişkiler Konseyi’ndeki siber güvenlik uzmanı Adam Segal ise bu argümanı ulusal güvenlik tehdidi olarak “oldukça zayıf” olarak nitelendiriyor ve Trump Yönetiminin ticari kaygılar üzerine hareket ettiğini ekliyor.

ŞEYTANLAŞTIRILAN TİKTOK BM PROJESİNDE

TikTok Trump yönetimi tarafından bir milli güvenlik tehdidi  olarak görülürken, uygulamanın içerisinde yer aldığı olumlu projeler göz ardı ediliyor. Eylül 2019’da AB ve UNICEF’in sosyal medya platformu olan TikTok üzerine başlattığı küresel bir kampanyayı hatırlatmak yerinde olacaktır. Bu kampanyanın amacı, çocukları güçlendirmek ve istediklerini açıkça söyleyebilmeleri konusunda cesaretlendirmekti. BM Genel Kurulu’nun 74. Oturumunda, AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini tarafından söylenen şu cümleler kampanyayı destekleyecek niteliktedir: “Geçmişi, ailesinin ekonomik durumu, cinsiyeti ne olursa olsun her bir çocuğun her hakkı elde etmesini garantileme konusunda gerçekten zorlandığımıza inanıyorum. Gelecekte artık cinsiyet eşitliği konularında çalışmaksızın büyüyen bir nesil hayal ediyorum.”

500 milyon kullanıcısının çoğu 18 yaşın altında olan TikTok uygulaması, bu kampanyanın platformu olarak belirlendi. Aktifliği 20 Kasım 2019’a kadar süren kampanyada, Avrupa Birliği Dış İlişkiler Servisi’nin Youtube hesabında yayınlanan dört tema altındaki kısa videolar, çocuklar tarafından kendi yorumları katılarak taklit edilmeye çalışıldı. Bu sayede izleyicilerin, çocukların hayatlarındaki gerçek zorluklarla (TheRealChallenge) yüzleşmiş olması amaçlandı.

Tarihin ilk siber casusuluk operasyonu: KGB’ye veri satan Alman hackerlar

İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ SİCİLİ KABARIK

Özetlemek gerekirse, yazar Jia Tolentino’nun dediği gibi, “viral iletişim için tasarlanan hiçbir platform siyasetten soyutlanamaz”. TikTok da kültürel bağlarını kırarak Çin’in dışında tamamen küresel hale gelen ilk sosyal medya platformu olmuştur. 15 Ağustos’ta Trump, ByteDance’e ABD’deki varlıklarını satması için 90 gün süre vermiştir. Trump’ın uygulamayı güvenlikleştirerek ulusal tehdit haline getirmesinden de anlaşıldığı üzere bu durum ABD’nin ekonomik kaygılarını artırmaya devam edecektir. Güncel durumda TikTok, Hong Kong’daki demokrasi yanlısı protestolarla ilgili videoları bastırmak ve Çin’in insan hakları sicilini eleştiren bir videoyu kaldırmakla suçlanıyor. Ancak iki süper güç arasında süregelen ekonomik rekabet göz önüne alındığında, ideolojik bağlamda demokratik barış teorisine kadar uzanan bu iddialar manidardır.

Son yıllarda görülmektedir ki, ABD, stratejik varlıklarının Çin tarafından satın almasını engellemeye çalışıyor. Buna ek olarak, ABD firmalarında finansal bilgileri düzgün bir şekilde açıklamayan Çinli firmaları listeden çıkarmakla tehdit eden bir ABD görmekteyiz. Çin ise Facebook, Twitter, Google gibi pek çok ABD firmasına erişimi engellemeyi sürdürüyor. Ekonomik olarak temsili bir Soğuk Savaş ortamının görüldüğü bir rekabetle karşı karşıya olan uluslararası sistemde, şu noktada sorulacak soru, iki süper gücün ne kadar daha ileri gideceğidir.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz