Tuba Fırat tarafından yazılmış tüm yazılar

2018 yılında Yalova Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden onur öğrencisi olarak mezun oldu. Aynı yıl Yalova Üniversitesi’nde Yüksek Lisans eğitimine başladı. İyi derecede İngilizce, başlangıç seviyesi Rusça ve İtalyanca bilmektedir. Lisans eğitiminde Avrupa Birliği ve ABD Dış Politikası üzerine yoğunlaşmıştır. 2020 Şubat-Haziran aylarında Erasmus+ Programı ile Uniwersytet Warmińsko-Mazurski w Olsztynie’de eğitim görmüştür. Şimdilerde ise siber güvenlik üzerine tez çalışmalarına devam etmektedir.

TikTok’tan dikkati çeken güvenlik kararı: Firma Avrupa Güvenlik Danışma Konseyi oluşturdu

TikTok, bir yandan çevrimiçi ortamda birçok eleştirilere maruz kalan bir platform olarak yerini korurken; diğer yandan ise, şirket olarak kullanıcılarına karşı derin bir sorumluluk beslediği gerekçesiyle güncel olarak Avrupa için bir Güvenlik Danışma Konseyi oluşturma kararı aldı.

Kişisel verilerin kullanımı TikTok için bir süredir en önemli sorunlardan biriydi. 2019 yılında İngiltere’de TikTok’un genç kullanıcıların kişisel verilerini nasıl işlediğine ve buna ek olarak çocukların güvenliğini ön plana alıp almadığına yönelik kapsamlı bir araştırma yapılmıştı. Uygulamaya yönelik bir diğer endişe, yine aynı yıl Fransa’daki yetkililerin TikTok’un veri toplaması üzerine soruşturma başlatmasıyla kendini göstermiştir. 2020 Ağustos ayında ise, ABD Federal Ticaret Komisyonu tarafından şirketin 13 yaşından küçük çocukların isimlerini, e-posta adreslerini, resimlerini ve konumlarını yasadışı bir şekilde topladığı tespit edilerek TikTok’a 5,7 milyon dolarlık bir para cezası kesilmişti.

KARARIN ARKASINDA NE YATIYOR?  

32 ülkeden 45 Avrupa tüketici örgütünü bir araya getiren Belçika merkezli Avrupa Tüketici Örgütü, Avrupa Birliği ve Avrupa veri koruma kurumlarına, TikTok’un AB tüketici haklarının çok sayıda ihlalinden suçlu olduğunu ve çocukları gizli reklamlardan ve uygunsuz içeriklerden koruyamadığı iddiasıyla yakın zamanda şikâyette bulunmuştu. Avrupa Tüketici Örgütü Genel Müdürü Monique Goyens, çocukların TikTok’u sevdiğini ancak şirketin onları korumada başarısız olması sonucu kullanıcılarını hayal kırıklığına uğrattığını belirtmiştir.
Bu şikâyet sonrası harekete geçen TikTok, platformdaki gençlerin güvenliğine yönelik korku ve endişeleri ortadan kaldırmak amacıyla harekete geçerek Avrupa için bir Güvenlik Danışma Konseyi kurdu.

SÜREÇ NASIL İŞLEYECEK?

Konsey; çocukların güvenliği, akıl sağlığı ve terörizm/aşırıcılık konularında uzmanlaşmış harici danışmanlardan oluşuyor.
Kurulan Konsey ile birlikte, Avrupa’nın her yanından akademi ve sivil toplum önderleri bir araya getirilerek karşılaşılan zorluklara yönelik farklı ve yeni bir bakış açısı getirme yönünde üyelerden tavsiye alınması planlıyor. Üyelerden şirketin politikalarına ve gidişatına yönelik aldığı kararlarda uzmanlık sağlamalarını bekleyen TikTok, böylece ileriye dönük politikalar geliştirmede üyelerin de desteğini alarak sorunsuz bir şekilde ilerleyebilecek.

Mavi Balina tehlikesinden çocukları korumanın 7 yolu

 

KEMİK KADRODAKİ ÜYELER KİMLER?

Hâlihazırda dokuz üyeden oluşan Konseyin ilk üyeleri arasında;
-Zorbalıkla Mücadele Elçileri’nin kurucusu ve Prenses Diana Anı Ödülü kuruluşunun CEO Yardımcısı Alex Holmes
– Edinburgh Üniversitesi Adli Klinik Psikoloji Profesörü Ethel Quayle
– İrlanda’da kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Community Creations’ın CEO’su
-Almanya’da bir sivil toplum kuruluşu olan Şiddet Önleme Ağı’nın CEO’su Judy Korn
-Fransa’da gençlerin güvenliğini sağlamak için kurulmuş bir STK olan e-Enfance’in CEO’su Justine Atlan
-Hollanda’da aile içi şiddeti önlemek amacıyla kurulmuş olan Blijf Groep’un yöneticisi Kristine Evertz
-Belçika merkezli bir sivil toplum kuruluşu olan “Kapsayıcı bir Avrupa’ya Yahudi Katkısı” adlı kuruluşun müdürü Robin Sclafani
-Finlandiya’da, yaşamın her alanında iyi bir zihinsel sağlığı desteklemek için 1897’den bu yana faaliyetlerini yürüten bir sivil toplum kuruluşu olan MIELI Mental Health Finland’ın Yönetici Müdürü Satu Raappana
-Ve son olarak yeni kurulan bir yardım kuruluşu olan Glitch’in kurucusu bir aktivist olan Seyi Akiwowo yer alıyor.
Üyelerinin çeşitliliği ve faaliyetlerinden anlaşıldığı üzere, TikTok eleştirilere karşı tedbirler almaya kararlı görünüyor.

ŞİRKETİN MİSYONUNUN ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALKIYOR MU?

Proje geliştikçe yakın zamanda daha fazla üye eklemeyi planlayan şirket, oluşturulan Konsey ile halihazırda yasal işleme konu olan platformun eleştirilerine cevap vermeyi amaçlıyor.

TikTok’un misyonunda geçen ifadelere göre şirketin genel amacı “yaratıcılığa ilham vermek ve neşe getirmek” olarak görülmektedir. Bu misyonu karşılamanın önünde bir engel olmasını istemeyen TikTok, Avrupa’daki eleştirilere her geçen gün daha gelişmiş bir şekilde yanıt veriyor.

Uygulamanın genç kullanıcılar arasındaki popülaritesi de göz önüne alındığında şirketin, endişeleri gidermek amacıyla inisiyatif alması ve kendini dönüştürme yoluna gitmesi platform açısından olumlu bir adım olarak görülebilir. Yakın zamanda ise, içerik denetimi, çevrimiçi reklamlar ve diğer birçok açıdan şirketin Avrupa Birliği’nin Dijital Hizmetler Yasasına uyması bekleniyor.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

BM’den Siber Diplomasi Kursu: Bilgi teknolojilerinin barışçıl kullanımı amaçlanıyor

Birleşmiş Milletler (BM) Silahsızlanma İşleri Ofisinin (UNODA), 7 modülden oluşan bir çevrimiçi eğitim kursu haline getirdiği Siber Diplomasi Eğitim Kursu (Cyber Diplomacy Training Course), siber uzay gibi hayatımızın her alanına dokunan ve beşinci operasyonel alan olarak görülen bir saha için oldukça verimli bir kurs olarak araştırmacılara sunuluyor.

 

BM Hükümet Uzmanları Grubu’nun raporları üzerinden ilerleyen kursun kapsamı şu şekilde:

  • Giriş
  • Mevcut ve yeni oluşan tehditler
  • Uluslararası hukuk ve bilgi ve iletişim teknolojileri (BİT) 
  • Normlar, kurallar ve ilkeler
  • Güven artırıcı önlemler
  • Uluslararası iş birliği ve yardım
  • Sonuç

MEVCUT VE YENİ TEHDİTLER ANLATILACAK

İçeriği İngilizce olarak sunulan kursta; BM Hükümet Uzmanları Grubu’nun raporları incelenerek mevcut ve yeni oluşan tehditler, uluslararası hukukun bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımı konusunda nasıl kullanılacağı, devletlerin sorumlu davranışları için normlar, kurallar ve ilkeler, güven arttırıcı önlemler, BİT güvenliği ve kapasite oluşturma noktasında uluslararası iş birliği ve yardım konuları ele alınıyor.

Eğitimin içeriğiyle, bilgi ve iletişim teknolojilerinin barışçıl kullanımını arttırmak için bir çerçeve oluşturulması amaçlanıyor.

İçeriği alıştırmalar, animasyonlu görseller ve videolar ile zenginleştirilmiş olan kurs, son derece akıcı bir şekilde ilerliyor ve dinleyicinin ilgisini çekecek yöntemler kullanıyor.

UNODA’nın düzenlemiş olduğu, siber diplomasiyle ilgilenen tüm herkesin katılabileceği Cyber Diplomacy Training Course’un tüm modüllerini ve alıştırmalarını tamamlayarak kurs sonunda sertifika alınabilecek.

Eğitime şu linkten ulaşabiliyor: https://www.disarmamenteducation.org/index.php?go=education&do=training-cyberdiplomacy

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

 

Siber Diplomasi ve Dijital Diplomasinin Geleceği: Olası Sorunlar

Sıklıkla karıştırılan ve birbiri yerine kullanılan iki terim olan siber diplomasi ve dijital diplomasinin ayrımının net bir şekilde yapılması bu iki alanda atılacak adımların geliştirilecek politikaların ve yapılacak yorumların sağlıklı olması açısından önem taşıyor. Geçtiğimiz ay yayımlanan ve bu iki kavramın arasındaki farkları ele aldığım yazıda değindiğim konuları bir de tabloyla özetlemek istedim. 

Siber Diplomasi Dijital Diplomasi
Siber alandaki sorunları çözmek için diplomatik araçların ve diplomatik düşüncenin kullanılmasıdır. Halkla iletişimi sağlayan sosyal medya gibi dijital iletişim araçlarının ve tekniklerinin, diplomatik amaçlar doğrultusunda kullanılmasıdır.
Amaç, siber alandaki problemleri analiz etmek, yönetmek ve çözmektir. Amaç, daha geniş diplomatik gündemleri teşvik etmektir.
Hedefleri gerçekleştirmek için, geleneksel diplomasi araçlarının (saldırmazlık paktı imzalamak gibi) yanı sıra dijital araçlara da başvurulabilmektedir. Diplomatik hedefleri ilerletmek için sadece dijital araçlar ve teknikler kullanılır.
Hükümet düzeyinde bir dizi yöntem izlenir, devletlerarası bir ilişki söz konusudur. Kendi başına bir araçtır ve devlet ve devlet dışı aktörler tarafından kullanılabilir.

BİREYİN BİR AKTÖR OLARAK YÜKSELİŞİ

Siber diplomasi, diğer diplomasiler altında halihazırda devam eden uygulamalara hiyerarşik düzenlemeler getirmek gerektiğini öne sürer. Ancak Soğuk Savaş sonrası aktörler arasına bireyin de girmesiyle, bu iş daha karmaşık bir hal almaktadır. Örneğin, Çin’de 700 milyondan fazla çevrimiçi vatandaş bulunmaktadır. Hepsini kontrol altına almak oldukça zordur. Bunun yanı sıra, hükümetler siber güvenlik yazılımları ve güncellemeler konusunda özel şirketlere güvendikleri için sorumluluk konusunda da bir belirsizlik söz konusudur. Mesela, Çin’de özel bir şirket, altyapısını güncelleyemezse ve gelen siber bir saldırı sonucu oluşan durum dış ilişkilerde bir krize sebep olursa, devlet bundan ne ölçüde sorumludur? Özel şirketlere bu konuda nasıl düzenlemeler getirilmelidir? Geleneksel diplomaside kolaylıkla çözülebilecek gerilimler siber diplomaside ne şekilde çözümlenebilecektir? (Bousfield, 2017).

Siber anlamda güvenliği sağlayabilmek için siber fırsatları tamamıyla değerlendirmekten ve çok taraflı işbirliğine gitmekten daha iyi bir yol yoktur. Küresel anlamda sosyal kalkınma, politik ve ekonomik ilerleme kaydedebilmek için ise uluslararası bir siber güvenlik politikası gerekmektedir (Dana, 2015).

DİJİTAL DİPLOMASİNİN ZORLUKLARI

Dijital diplomasi konusunda ise şunu belirtmek gerekir ki, dijital teknolojiler diplomasinin gerçekleşmesine yardımcı olabileceği gibi, diplomatik faaliyetleri kısıtlayacak etkiye de sahiptir. İnternet kullanıcılarının bilgileri sızdırılabilir veya hacklenebilir. Bu noktada Wikileaks belgelerinin sızdırılmasını örnek verebiliriz. Bu belgeler çok sayıda aktör hakkında bilgiler içeriyordu ve tüm dünyaya yayıldı. Ardından büyük çaplı bir krize sebep oldu. Dijital ortamda yayılan bir belgenin önünün kesilmesi o kadar da kolay olmadığı için, dijital diplomasinin oldukça riskli bir alan olduğunu da söylemek gerekir (Adesina, 2017).

Son olarak belirtmek gerekir ki, siber ve dijital alanda gelişmeler olsa da, diplomasi hala temel anlamda hükümetler arasında ve yüz yüze yürütülmektedir. Çünkü hükümetler, yasaların ve olayların gidişatını belirleyen güce sahiplerdir ve kararların alınması konusunda güvenin oluşmasına ihtiyaçları vardır. Ancak diplomasinin sürdürülmesi konusunda yeni dinamiklere açık olmak, anlamak ve yararlanmak gerekecektir (Westcott, 2008). Siber diplomasi, gün geçtikçe dış politikanın yürütülmesi için potansiyel bir araç olarak daha da gerekli görünmektedir. Karar vericiler, siber diplomasi faydalı bir araç olarak görmeli ve yeni dinamiklere uyum sağlamayı öğrenmelilerdir.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

  

5G ve Huawei neden teknolojik soğuk savaşın merkezinde?

Dünyamızın küreselleşme sürecine günbegün uyum sağladığı gözlemlendiğinde, 5G teknolojisinin bir süredir çokça aşina olduğumuz kavramların başında gelmesine şaşırmamak gerekir. 3G, 4G, 5G şeklinde birbiri ardınca süregelen bu teknolojinin kelime anlamına bakılırsa, “G” harfi “generation” yani “nesil” anlamına gelir. 5G dendiğinde ise kastedilen şey, beşinci nesil mobil telekomünikasyon hizmetidir. 4G’den farkı ise yaklaşık 10 kat daha hızlı veri iletebilmesidir. 

İnternette devrim yaratacak bir teknoloji olarak görülen 5G teknolojisinin neler yapabileceğinden bahsettiğimizde, başlıca şunlara değinmek gerekir:

-4G’ye göre 10 kat daha hızlı olduğu için ağ hızlarını artırır. Örneğin, ABD’de 5G’ye yönelik çalışmalarını sürdüren mobil operatör Verizon, testler sırasında 1096 Mbps’lik indirme hızına ulaşmayı başarmıştır. 

-Milyarlarca cihazı online hale getirerek nesnelerin interneti dediğimiz IoT teknolojisini etkinleştirir. Nesnelerin interneti kavramı burada oldukça önemlidir. Çünkü Endüstri 4.0, yani dördüncü sanayi devrimi çerçevesinde ele alınan önemli bir dönüşüm olarak kabul edilir. Nesnelerin internetini kafamızda canlandırabilmek için karanlık fabrikaları örnek verebiliriz. Karanlık fabrika sisteminin ilk örneği Çin’deki bir cep telefonu fabrikasında görülmüştü. Kurulan bu sistemle cihazlar birbiri ile veri alışverişi yapmış ve insana olan ihtiyaç minimuma inmişti. 650 işçiden 60 işçiye düşen çalışan sayısı, bize nesnelerin interneti kavramını anlamada yardımcı olabilir. 

-Buna ek olarak; bu teknoloji, yapay zeka ve makine öğrenimi gibi yeni teknolojileri de geliştirmeye yardımcı olur.

HUAWEİ’NİN RAKİPLERİ YETERLİ Mİ?

Bütün bu bahsedilen fırsatlar cazip gelse de; çoğu işletme, 5G teknolojisi kullanmak bir yana dursun, ne olduğunu dahi bilmemektedir. 5G teknolojisine geçişte, hükümetler, özel şirketler ve diğer kurumların koordine şekilde çalışması gerekir. Bu nedenle, 5G hakkında bilinçlendirme çalışmaları yapmak önem arz etmektedir. 

Diğer yandan, 5G konusunda yoğun bir rekabet söz konusudur. Özellikle Çin’in 2012 yılından beri yoğun çalışmaları göze çarpmaktadır. Bu çalışmaları gerçekleştirmede kullanılan şirket bilindiği üzere Huawei’dir. 

Çin’in küresel alandaki liderlik arzusu, ABD’nin Huawei üzerine endişeleriyle birleştiğinde; oluşan gerginlik, Trump’ın 2019 Mayıs ayında Huawei’ye yönelik yasaklarda bulunmasına sebep olmuştu. Bu alandaki rekabette, adeta bir Soğuk Savaş gibi iki ülke de 5G konusunda dünyayı taraf olmaya zorlamaktadır. Ancak ABD’nin izlediği taktik, kendi mobil şirketlerinden birini rakip olarak ortaya koymak yerine; Nokia, Ericsson ve Samsung gibi şirketleri teşvik ederek Çin’in Huawei’sini saf dışı bırakmak üzerine olmaktadır. 

HUAWEİ 170 ÜLKEDE

Diğer yandan, Huawei’nin çalışmaları ise küçümsenecek gibi değil. Huawei’nin 2019 yılında elde ettiği gelir, Nokia veya Ericsson şirketlerinin gelirinden dört kat daha fazlaydı. Bunun yanı sıra teknik olarak da rakiplerinden daha fazla patente sahiptir. 

Huawei, 4G ağlarının geliştirilmesi sürecinde de küresel olarak önemli bir rol oynamıştı. Hizmetleri, halihazırda 170 ülkede konuşlanmış durumdadır. Güncel olarak ise, Avrupa, Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerinin çoğu 5G ağlarını geliştirmek için Huawei’yi tercih ediyor. 

Sonuç olarak, 5G konusu teknik bir konu olarak görünüyor olsa da, Çin’in Huawei aracılığıyla Afrika ülkeleri de dahil olmak üzere birçok ülkenin teknik altyapısına müdahil olması ve bu alanda liderliğe ulaşma çabası, ABD ve Batı ülkeleri açısından güvenlik sorunu haline gelmektedir. Kopenhag Ekolü’nün önce sürdüğü güvenlikleştirme kavramı çerçevesinde düşünüldüğünde, teknik bir konu olan 5G teknolojisinin, güvenlik gündemine taşınması ile ülkelere sağlayacağı etkiler son derece merak konusudur.

  Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

  

Karıştırılan iki kavram: Siber diplomasi ve dijital diplomasi arasındaki farklar

Siber diplomasi ve dijital diplomasi gibi kavramları anlayabilmek için, öncelikle diplomasinin ne olduğunu bilmek gerekir. Hedley Bull’a göre diplomasi; devletler ve diğer oluşumların, resmi temsilciler aracılığıyla ve barışçıl amaçlarla dünya siyasetine katılması sonucu, ortaya çıkan ilişkilerin yönetimidir (Hedley Bull, 1977, s. 156). Bu tanım üzerinden gidersek, diplomasinin iki noktası söz konusudur. Birincisi; diplomasi, barışçıl amaçlar getirmelidir. İkincisi ise, resmi temsilciler aracılığıyla sağlanmalıdır. Örneğin, Küba Füze Krizi sırasında nükleer silahsızlanma hareketine öncülük eden Bertrand Russell’i diplomat ilan edemeyiz. Barışçıl amaçlar ile hareket etse de diplomasi bu değildir. Zira kendisi resmi bir temsilci olmaktan uzaktır.

Diplomasinin siber alana yansıması: Bukalemun örneği 

Küreselleşmenin geldiği evreyle birlikte diplomasinin siber alana yansımasını, bukalemuna benzetebiliriz. Bukalemunlar bulundukları çevreye adapte olabilmek için istedikleri renge bürünebilmektedirler. Tıpkı bukalemunlar gibi, devletler de diplomatik tekniklerini dijital dünyaya adapte etmelilerdir. Aksi takdirde çevreyle bütünleşemez ve ortama uyum sağlayamazlar. Adapte olamayan bukalemunların dış tehditlere açık olması gibi, siber alana uyum sağlayamayan ülkeler de dış tehditlere açık hale gelirler.

Siber diplomasi nedir, ne değildir? 

Günümüzde dış ilişkilerin önemli bir parçası haline gelen bilgi ve iletişim teknolojilerinin (BİT) etkisi ve küresel politik ekonomiye etkisi her geçen gün artmaktadır. Ticareti kolaylaştıran, bilgi paylaşımına imkan tanıyan, vatandaşların günlük etkileşimlerine olanak tanıyan bilgi ve iletişim teknolojilerinin, dış ilişkiler bağlamında giderek daha fazla dikkate alındığını söylemek mümkündür. Siber diplomasi, dış ilişkilerde bilgi ve iletişim teknolojilerinin rolünü, siber alan bağlamında bize göstermektedir.

Tanımsal olarak bakıldığında, siber alandaki sorunları çözmek için diplomatik araçların ve diplomatik düşüncenin kullanılması siber diplomasi olarak adlandırılır. Siber diplomasi mekanizmalarının gelişiminin henüz ilk yıllarında olduğu düşünüldüğünde, kavramsal belirsizlikler kaçınılmazdır. Kökene indiğimizde, küresel bir siber güvenlik tanımı da yoktur veya siber silahlar dendiğinde tüm ülkeler aynı şeyi algılamazlar. Örneğin, Romanya ve ABD yasaları siber güvenlik terimini kullanırken, Avrupa Birliği ağ ve bilgi güvenliği terimini, Rusya ise bilgi/veri koruma kavramını kullanmaktadır. Bu da küresel bağlamda konuya yaklaşılmasında zorluklar meydana getirir. Zira terimin tanımlanmasında bile farklılıklar varken, ortaya çıkaracağı zorluklarla küresel anlamda mücadele etmek oldukça zorlu görünmektedir. 

Siber diplomasiye örnek olarak, Güney Pasifik’teki Fransız nükleer denemesine karşı organize edilen kampanyayı verebiliriz. Bu vakada, bir sivil toplum kuruluşu olan Greenpeace tarafından siyasi seferberlik sağlanmış ve bunu takiben kampanya başarıya ulaşmıştır. Greenpeace’in başarısının anahtarı, kullanılan yeni bilgi ve iletişim teknikleri ve mümkün olduğunca geniş bir kitleyle bağlantı kurmaktı. Oldukça yenilikçi ve çok boyutlu bir bilgi teknolojisine sahip olan Greenpeace, dünya çapında aktivizmi canlandırarak kampanyada büyük rol oynamıştır.

Siber diplomaside yeni dönem: Avustralya siber işler elçisi atadı

Dijital Diplomasi: Diplomatlar internetin ustaları olmalılar

Hükümetler ve uluslararası örgütlerin gözlemlediği üzere, sosyal medya uluslararası ilişkiler konusunda potansiyel bir yön değiştiricidir. Sosyal medyanın diplomatik amaçlarla kullanılmasıyla diplomatlar, uluslararası müzakerelerden kriz yönetimine kadar birçok eylemi yerine getirebilirler.  Bu nedenle, 21. yüzyıl küresel güvenliğini ve diplomasisini anlamak için, uluslararası siyasete etki eden dijital diplomasiyi anlamak önemlidir.

Halkla iletişimi sağlayan sosyal medya gibi dijital iletişim araçlarının ve tekniklerinin, diplomatik amaçlar doğrultusunda kullanılması dijital diplomasi olarak adlandırılır. Dışişleri bakanlığı ve elçilikler düzeyinde var olan dijital diplomasi, ulus markalama, kültürel değerleri yayma gibi faaliyetler ile kendini göstermektedir. Yumuşak güç kapsamına giren bu faaliyetler, ülkenin imajını artırmakta ve dış politika sürecinde kolaylık sağlamaktadır. Dijital diplomaside, sosyal inşacılık teorisinde de sıklıkla vurgulanan algının, istenen şekilde değişmesi için sosyal medya üzerinden harekete geçilir.

Bu diplomasi çeşidi, devletlerin, hızla değişen internet aleminde dinamik bir varlık elde etmelerini teşvik eder. Dijital dünyada aktif olan devletler, pasif olan devletlere kıyasla bir üstünlük sağlayacaktır. Elbette diplomatlar müzakerelerde yüz yüze görüşme gibi bir ayrıcalığa sahiplerdir. Ancak küreselleşmenin geldiği evreyle birlikte işler hızla değişmekte ve internet bu değişimin yapı taşı olmaktadır. Bu nedenle, diplomatlar internetin ustaları olmalıdır. 

Siber güvenlik yeni bir zorlayıcı diplomasi aracı olabilir mi?

Siber Diplomasi ve Djital Diplomasinin Karşılaştırılması

Siber diplomasi ve dijital diplomasi benzer görünse de iki kavramı birbiriyle karıştırmamak gerekir. 

1) Dijital diplomaside, diplomatik hedefleri ilerletmek için sadece dijital araçlar ve teknikler kullanılır. Ancak siber diplomaside, geleneksel diplomasi araçlarının (saldırmazlık paktı imzalamak gibi) yanında dijital araçlara da başvurulabilmektedir.

2) Dijital diplomaside amaç daha geniş diplomatik gündemleri teşvik etmektir. Siber diplomaside ise amaç, siber alandaki problemleri analiz etmek, yönetmek ve çözmektir. . 

3) Siber diplomaside diplomatın tekniklerinden ve zihniyetinden de faydalanabilmek için hükümet düzeyinde bir dizi yöntem izlenir; diğer bir deyişle daha devletlerarası bir ilişki söz konusudur. Dijital diplomasi ise kendi başına bir araçtır ve devlet ve devlet dışı aktörler tarafından kullanılabilir.

Özetle, dijital diplomaside amaç, halkla iletişimi sağlayarak ülkenin itibarını artırmak ve dış politika hedeflerini gerçekleştirmektir. Bu amaçlar için dijital araçlar kullanıldığında dijital diplomasiden bahsetmiş oluruz. Siber diplomaside ise, siber dünyadaki tehditlerle orantılı diplomatik stratejiler geliştirmek amaçlanır. Bu bağlamda geleneksel diplomasi veya dijital araçlardan hangisine ihtiyaç varsa o kullanılır. Bahsedilen bu şartlar sağlandığında siber diplomasi gerçekleşmiş olur. Günbegün fırsatlar ve risklerle kendini yenileyen siber alanda, devletler bu iki diplomasi çeşidinin faydalarından yararlanmalıdırlar. Burada yapılması gereken diplomasinin değişmesi değil, diplomasiyi pratiğe dökerken kullanılan tekniklerin dijital dünyaya adapte olmasını sağlamaktır.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz