Güllü Aslan tarafından yazılmış tüm yazılar

2010 yılında İngilizce öğretmenliği bölümünden mezun olduktan sonra öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı. İngiliz Edebiyatı alanında yüksek lisansını 2018 yılında tamamlamış olup şu anda aynı alanda doktora yapmaktadır. Posthümanist felsefe ile ilgilenen Güllü günümüzde değişen insan tanımı ve insanın kaçınılmaz olarak bilgisayar ve internetle oluşan simbiotik bağının süreç ve sonuçları ile ilgilenmektedir. Türkçe dışında İngilizce, Almanca ve başlangıç seviyesinde Fransızca konuşmaktadır.

Yeni aşılarla ilgili tartışmalar bitmiyor: Biz bu dezenformasyon filmini daha önce görmüştük

2021 yılında yalan haber 2020’dekine çok benzeyecek… Hatta 2019’dakine de… Ve daha öncekilere…

İşte sizlere Nieman Lab’ın bu sene için en spesifik öngörülerinden biri: 2021 yılının ilk aylarında bir sosyal medya kullanıcısı piyasaya yeni sürülen Moderna aşısının prospektüsüne ve aşının dozlarına bakıp bunların resmini paylaşacak ve ne kadar şoke olduğunu beyan edecek çünkü o da ne?! Aşının doğurganlık üzerindeki yan etkileri test edilmemiş! Bu çok garip değil mi? Bunun syncytin-1 proteini ile bir alakası olmasın? Neyi gizliyor olabilirler? Yoksa bu prospektüs aslında tarihin en büyük kısırlaştırma operasyonunu örtbas mı ediyor?

Aşı karşıtlarının kullandığı ve artık kendine has bir adı da olan bu tekniğin (prospektüs argümanı) net olarak çürütülmesi saatler alır. Yeniden paylaşım sayıları binleri bulurken bir bilgi teyidi uzmanı zaman cetvelinin bu argümana uymadığını, yeni ilaçlarla alakalı etik sınırlamaların  ve deneylerin zaten doğurganlıkla alakalı çok az bilgi verdiğini; ilandaki dilin basmakalıp olup bu ilaca özel olmadığını ve prospektüslerin zaten yalnızca genel bilgi amaçlı olup tüm araştırma sonuçlarını içermeyeceğini sabırla yazar.

ÇÜRÜTÜLDÜKÇE TÜKENMEYEN İDDİALAR

Orijinal iddia artık defalarca çürütüldüğünde sosyal platformlar paylaşımın yanına yalnızca bir not eklerler. Bu notta bu olayın fi tarihinden kalma bir dezenformasyonun varyasyonu olduğunu, kandırma amaçlı yazıldığını, iddianın bir dayanağı olmamasına rağmen temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp paylaşıldığını yazmaz. Notta tek yazan bu iddianın “ihtilaflı olduğu”dur ve bir teyit sayfasına link verilir. Sonra aynı oranda tahmin edilebilir başka bir konuya geçeriz.

Bu yeni konu da, mesela, aşı dozunun radyo frekansı ile tanımlama yapan bir cihaz ile belirlendiği, ya da alakasız bir yaş grubu için Birleşik Krallık’taki rahatsız edici sonuçlar çıktığı ile ilgilidir. Bunlar olmazsa “raslantısal şekilde bir araya gelmiş” kriz aktörleri gerçeği yansıtmayan yan etkilerden bahseder. Artık bu iddialar, sanki çok yenilermiş gibi yeni çürütmeler gerektirecek ve yeni tartışmalara sebep olacak. Ve biz de her iddia çok nimettenmiş gibi onları tekrar tekrar tartışacağız.

ABD, İranlı dezenformasyon sitelerini tespit edip ele geçirdi

Kamuoyu dezenformasyonunun bilinmeyen insanlar tarafından yapılan çok yaratıcı ve asla tahmin edilemeyecek saldırılar olduğunu zannederken durum aslında hiç de öyle değil. Aslında ortalıkta dolaşan bu haberler gayet tahmin edilebilir çünkü her zaman aynı hikayeler ve aynı teknikler söz konusu… Hep aynı insanlar, az sayıda aynı ünlü kişiler aynı hikayelerin biraz farklılaştırılmış hallerini paylaşırlar. Şimdi yakın gelecekte akacak olan Kovid-19 aşısı ile bağlantılı dezenformasyon iddialarını neredeyse tahmin edebiliyoruz. Bu iddiaların neden yanlış olduklarını ya da yalanlandıklarını da biliyoruz. Bunları bilmemizin sebebi zaten aynılarını daha önce başka bağlamlarda görmüş olmamız…

ALDATICI AKTÖRLER AÇIĞA ÇIKARILMALI

Yine de her seferinde her bir iddia tarihçesi, içeriği, taktiği ve onu paylaşanların kimler olduğunun hiç önemi yokmuşcasına yepyeniymiş gibi ilgi görüyor. Sosyal medya platformlarından ve internet kullanıcılarından bu iddialarla alakalı değerlendirmede bulunmaları isteniyor ama bunu yaparken asıl sorular gözden kaçıyor; mesela, bu iddialarda bulunan ya da bunları genişletenler daha önce de yanlış bilgilendirmede bulundular mı? Buna benzer iddialar daha önce de dezenformasyon amacıyla kullanıldı mı? Öğrencilerden iddiaları kendi tercihlerine göre değerlendirmeleri bekleniyor. Platformlar, bu aldatıcı iddialar aslında daha önce defalarca gördüklerimizin biraz farklıları olsa da tarihsel ya da sosyal bağlam vermekten çekiniyor.

Bu sorunun tam çözümü net olmasa da bu sene eğitimcisinden sosyal medya platformuna ve onların kullanıcılarına kadar herkesin en azından bu tip iddialar ve onları ileri sürenler konusunda bu tip tahminlerden faydalanabileceği bir gerçek. Önden çürütmeler hazırlanmalı, bu işleri yapan aktörler açığa çıkarılmalı, tekrarlanan yalanlara artık ilk büyük tepkileri vermenin anlamsızlığının farkına varılmalı. Yeni iddiaları hemen aşırı şekilde ciddiye alıp dibine kadar araştırmaktansa, eski iddialara bakarak iddianın tarihçesi ve iddia edenin itibarına yönelen bir eğitim olmalı.

Yanlış bilginin şaşırtıcı ve yepyeni olmaması moral bozucu olabilir ama bu da tahmin edilebilirliği artırıp proaktif bir yöntemi mümkün kılmakta. Ve böylelikle belki de, küçük bir ihtimalle de olsa, gelecek daha az depresif ve daha çok tahmin edilebilir olabilir.

 

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

 

 

Seçimlerde yalan habere karşı ‘sağlıklı iletişim’ nasıl olmalı?

Seçim zamanları bilgi kirliliğinin had safhada olduğu karışık zamanlardır. Öyle ki doğru bilgi ile yanlış bilgi birbirine karışabilir, insanlar ilk bakışta akla hayale sığmayacak haberlere inanabilirler. Peki böyle zamanlarda yanlış haberlere dair iletişimimiz nasıl olmalı, etrafımızdakilerle bu meseleyi nasıl konuşmalıyız?

Amerikalı wired.com’un haberine göre aslında farklı fikirlere sahip olduğumuz ve yanlış yönlendirildiğini düşündüğümüz arkadaşlarla ve aile fertleriyle bu konuda sağlıklı iletişim kurmak mümkün. Amerika seçimlerini baz alan habere göre seçimlerin başlamasıyla konvansiyonel medyada ve sosyal medyada çok ciddi bilgi kirliliği yaşandı. Kimi insanlar yalan haberlere doğrudan inanırken kimileri doğrudan reddetti. Bir de arada kalan “ateş olmayan yerden de duman çıkmaz”cılar var.

Tabii ki bu sorun bireysel bazda bir sorun değil; bu, yalan haberin bilerek ve istenerek körüklendirildiği bir sistem sorunu. Fakat bu haberlere inananlar; aile gruplarında ve diğer sosyal medya ağlarında bunları paylaşıp yayanlar; bu bilgilere inananlar da yine münferit bireyler. Bizim de iletişim kurabileceklerimiz yine onlar.

HERKESİ AYNI ÇİZGİDE BULUŞTURMAK MÜMKÜN MÜ?

Her seçmeni aynı çizgide buluşturmak elbette ki mümkün değil. Bu bir amaç da olmamalı. Fakat yapılabilecek olan şey en azından yalan habere karşı insanların bilinçlenmesi için adımlar atmak ve kırmadan-dökmeden mümkün olabildiğince bu olayın aciliyetine ve ehemmiyetine gözlerini açmak.

NE YAPILABİLİR ?

Wired’ın haberi Amerika özelinde yazılmış olsa da dünya çapında seçmenlerin faydalanabileceği bilgiler içeriyor. En öncelikli ve belki de en önemli şey insanları ötekileştirmemek. Kutuplaşma başlıbaşına yalan haberin yayılabileceği ortamı yaratıyor ve insanların yalnızca kendilerine servis edilen haberleri sorgusuzca kabul edip diğer cephelere kulağını tıkamasına sebep oluyor. İnsanlar doğru haberleri görmüyor değil. Fakat kişiler bir (ya da birden fazla) sebepten dolayı ona değil, kurgulanmış “gerçeğe” inanmayı tercih ediyor. Bu durumda insanları cahillikle ya da medya-okur yazarı olamamakla suçlamak onları ancak daha da yalnızlaştırıyor. Dahası, seçimlerin her cephesi seçmeni için rasyonel veriler sunuyor. Doğru ya da yanlış, akla dayalı çıkarımlar insanları kendisine çekiyor

ABD, İranlı dezenformasyon sitelerini tespit edip ele geçirdi

 

YALAN HABER KONUSUNDA BİLİNÇLENDİRME 

Yalan haberle karşılaşıldığında kullanılabilecek stratejilerinden biri de salt haber yalanlamaktan ziyade insanlara çevrimiçi bilgiye dayalı örgütsel dinamiklerin nasıl çalıştığını anlatmak olabilir. İnsanlar bu konuda bilgilendiklerinde bir haber kendilerine ulaştığında da ona inanacaklarında da bir kere daha düşünebilirler.

SORGULAYICI BİR TAVIR TAKINMAYIN 

Bir başka strateji ise açıklayıcı anlatılarda bulunmak. Yalan haber de dahil her haber özünde bir anlatıdır. Yalan haberin anlatısının üstesinden bir başka anlatı alt edebilir. “X partisinin başkanı Y konusunda yalan söylüyor.” şeklinde doğrudan ifadelerdense o iddianın tarihçesini ve dolayısıyla da o iddianın altında yatan nedenleri anlatabilirsiniz. Örnek vermek gerekirse, ABD Başkanı Donald Trump’ın oyların çalındığı iddiasının neden seçimleri kaybedeceğini anladığında ortaya attığını ve neden daha öncesinde ileri sürmediğini onu destekleyecek seçmene sorabilirsiniz.

Böyle bir yeni anlatı körü körüne o başkana bağlı kişiyi yolundan çevirmez fakat kararsız seçmenlerin bilinçlenmesini sağlayabilir.

Yanlış yönlendirici anlatıya karşı bir başka yöntem de anlatının tutarsızlıklarını sorgulamak olabilir. Mesela oy çalma gibi bir iddianın mahkemelere götürülmediği durumlarda neden böyle bir şeyin yapılmadığı, ya da oy çalanların neden genel anlamda başarılı olamadığı sorgulanabilir.

EMPATİ YAPTIRIN 

Belki apayrı bir strateji sayılmaz ama diğer stratejilere destek olan bu adım kendinizi insanlara anlatmaya çalışmak olabilir. Sizin neden belirli bir habere inandığınızı ya da başka bir haberi neden reddettiğinizi insanlara düşündürebilirsiniz. Sizin medya tarafından beyninizin yıkandığını iddia ettiklerinde aynısının kendileri için neden geçerli olmayacağını sorabilirsiniz.

ANAHTAR KELİME: SÜKÛNET 

Ailemizle ve arkadaşlarımızla bütün bu tartışmaları yaparken unutmamamız gereken bir strateji varsa o da sükunettir. Agresiflikle, bağırıp çağırmakla hiçbir mesajı iletemeyiz. Dahası mesajı belki de zaten hiçbir zaman hiçbir şekilde de iletemeyebiliriz. Karşı taraf yeni bir fikre kapalıysa onu açmak tek bir tartışmadan fazlasını gerektirecek ve belki de hiçbir zaman bu gerçekleşmeyecektir.

Öncelikle birbirimizi anlayalım. Büyük bir sistematik problem bir-iki kişi ile çözülmez ama bir-iki kişinin koca dünyasını değiştirebilmek için önce o dünyaya da girmek gerekebilir. Bu da esasen basit bir-iki strateji ile sağlanabilir.

 

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

ABD seçimlerinde iddialar nasıl gerçeklerden daha çabuk yayıldı?

ABD’nin Michigan eyaletinde ölmüş vatandaşlara oy kullandırıldığı iddiası Twitter’da yüzbinlerce kez paylaşıldı. Peki iddiaların ne kadarı doğruyu yansıtıyordu?

New York Times’ın haberine göre geçen hafta seçimlerin sonuçlandığı ABD’de seçim usulsüzlüğü iddiaları gündeme geldi, fakat bu iddiaların bir çoğu basit yazım hataları ve sistemsel maddi hataların ürünüydü.

Çarşamba günü Twitter’da Michigan eyaletinde ölü vatandaşların adına oy kullanıldığı iddiaları yoğun bir şekilde paylaşıldı. İddianın sahibi sağ görüşlü internet gazetecisi Austin Fletcher, doğum tarihleri 1900 ve 1902 yılları arasında görünen 4 kişinin aktif şekilde oy kullandığını iddia etti. Bir sonraki sabah yine sağ görüşlü yorumcu Candace Owens, Twitter hesabındaki 2,7 milyon takipçisi ile Fletcher’ın videosunu ve iddiasını paylaştı.

ABD seçimlerinin hacklenmesi iddianamesi ortaya çıktı: Ruslar hedef tahtasında

Oysa ki yetkililer bu tarihlerin uzaktan oy kullanmak isteyen vatandaşlara sistem tarafından otomatik olarak atandığını bildirmişti. Ayrıca sistem isim benzerliği ve posta kodu benzerliği vakalarını ayırt edememekte, dolayısıyla ölmüş vatandaşların adına aslında seçmen vatandaşlar için oy pusulası göndermekteydi.

Öte yandan, gazeteciler konuyla ilgili iddiaların seçim esnasında yaşanan adi hatalardan ibaret olduğunu birçok kez kanıtladı.

TEYİT HABERLERİ YALAN HABERLER KADAR YANKILANMADI

Buna rağmen, Fletcher bu sefer de Michigan eyaletinde iddia ettiği şekilde binlerce vaka olduğunu ve bunları açığa çıkaracağını öne sürdü. Fletcher’ın iddiası milyonlarca kişiye ulaşmışken, bu iddiaya cevaben Michigan Eyalet yetkililerinin resmi Twitter hesabından paylaştığı yalanlama haberi sadece 4000 kere tekrar gönderildi.

Yani zehirli ok çoktan atılmıştı ve insanlar zaten yalan haberleri hali hazırda paylaşmışlardı. Teyit haberleri ise yalan haberler kadar yankı yapamadı.

Teksaslı Cumhuriyetçi danışman Matt Mackowiak, kendisinin yaptığı bir hatayı geri çekse de ilk dalganın etkisinin daha büyük olduğunu doğruladı. Mackowiak Twitter’da paylaştığı ekran görüntülerinde Michigan eyaletindeki oylar incelendiğinde tüm oyların Biden’a gittiğine dair bilgi olduğunu ve bunun normal şartlarda mümkün olamayacağını belirtti. Bu haber ve ekran resimleri daha sonra sağ eğilimli internet sitelerince ve nihayet Başkan Trump’ın kendi hesabında paylaşıldı. Fakat bu çığ henüz oluşurken Mackowiak çoktan bunun sistemsel bir hata olduğunu ve düzeltildiğini öğrenmişti. İlk paylaşımını silip bir düzeltme metni yayımlasa da iş çığırından çıkmıştı. Yine Fletcher’ın paylaşımındakine benzer olarak Mackowiak’ın ilk paylaşımı yüzbinlerce kez paylaşılmış olsa da düzeltme metni 4000 kereden daha az paylaşıldı.

Apple’ın açığını bulan Ünüver: Elimizde henüz bildirmediğimiz zafiyet var

Mackowiak amacının bir hatayı yolsuzluk olarak göstermek olmadığını belirtti. Paylaşımın teyidine rağmen Trump bir sonraki gün Demokratlar’ın oy çaldığını ve tamamı Biden’a basılmış oy pusulalarının bulunduğunu açıkladı. Benzer bir üstü kapalı iddiayı Fox News kanalında William Bennett yaptı. Mackowiak’ın aksine Fletcher Twitter’da tekzip yayınlamadığı gibi iddialarına da devam etti. Hatta yakın zamanda üzerinde “Oy verdim” stickerının olduğu mezar taşları paylaştı.

 

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

ABD’deki orman yangını sahte hesaplarca nasıl istismar edildi?

Medium.com’da yayın yapan Digital Forensic Research Lab.  blogunda Amerika Birleşik Devletleri’nin Oregon eyaletinde yaşanan kontrolsüz yangınlarda yalan haberin etkisini ortaya koydu. 

Oregon eyaletindeki yangınlar devam ederken Twitter ve Facebook’ta ortaya çıkan sahte hesap paylaşımları yangınları politize etti. Sahte hesaplar, yangınları sol tandanslı anti faşist örgüt Antifa’nın planladığını ve kundakçılık yaptığını iddia etti.  Bir söylenti ise olayları sağ kanat militan grup Proud Boys ile ilişkilendirdi. Sahte haberlerin yayılması başarılı, etkileri yüksek oldu.  

 TROL HESAPLAR 

Sahte hesapların yarattığı belki de en büyük sorun yetkililerin işlerini hakkıyla yapmalarına engel olmaları oldu, zira yetkililer yangınlara dahale için harcayabilecekleri enerjiyi sahte hesapların yaydığı haberleri yalanlamak ve düzeltmek için harcamak zorunda kaldı. Polis ve şerif hesapları vatandaşların söylentileri yaymamaları için uyarılarda bulundu. 

@ScarsdaleAntifa adlı Twitter hesabının kundaklamaları üstlendiği bir tweetin paylaşılması üzerine Twitter, hesabın sahte olması sebebi ile hesabı kapattı. Hesap sahibinin trollük yapan bir 4chan üyesi olduğu ortaya çıktı. Fakat tweetin ekran görüntüsü hâlâ söylentilerin kanıtı olarak paylaşılmakta.  

MUHAFAZAKAR YETKİLİLERİN PAYLAŞIMLARI

Benzer haberlerin yalnızca troll hesaplar değil, muhafazakar yetkililer tarafından paylaşılması da söylentilerin ateşlenmesinde etkili oldu. Oregon eyaleti için Cumhuriyetçi senato adayı Paul J. Romero, Douglas’ta 6 Antifa üyesinin tutuklandığını, daha fazla kişinin de peşine düşülmesi gerektiğini paylaşmış, iddia Douglas Şerifi resmi hesabı tarafından yalanlamıştı. Buna rağmen senato adayı tweet %100 doğru olmasa da silmeyi düşünmediğini CNN’e açıklamıştı. Sözü geçen paylaşım doğrudan ve dolaylı yollarla 15.000’e yakın etkleşim aldı. 

Muhafazakar aktivist Katie Daviscourt ise Molalla Polis Departmanı’nın paylaştığı ve şüpheli kişilere dikkat edilmesi gerektiğini yazdığı Facebook paylaşımını Twitter hesabında paylaşmış ve bu kişileri Antifa ile ilişkilendirmişti. Molalla Polis Departmanı’nın paylaşımlarının Antifa ile alakalı olmadığını açıklaması üzerine Daviscourt düzeltme yayınlasa da orijinal paylaşımı 3.100 kere paylaşılmışken düzeltme metni yalnızca 71 kere paylaşıldı.  

Daviscourt yine aynı yöntemle Law Enforcement Today’in bir haberini almış ve başlığına bakarak yangınların “koordineli ve planlı” olduğunu iddia etmişti. Haber kanalı bunun üzerine herhangi bir aktivist grubunu yangınlar ile ilişkilendirmediklerini, yalnızca halkı uyarma amacı güttüklerini; bundan dolayı haberin başlığını değiştirdiklerini açıkladı. 

 SAĞ ÖRGÜT DE SUÇLANDI 

Sağcı bir aktivist örgüt olan Proud Boys da yalan haberlerden nasibini aldı. Yine sahte bir Facebook paylaşımında yangınlarla alakalı olarak 5 Proud Boys üyesinin tutuklandığı iddia edilmişti. İddia Medford Polis Departmanı tarafından yalanlandı ve Facebook paylaşımı kaldırdı.  

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

  

Foreign Affairs: ABD’nin işi 2016’dan daha zor 

Amerika Birleşik Devletleri’nde yaklaşan seçimler, daha önce 2016 seçimlerine sosyal medya ve online haber kanalları vasıtası ile müdahale eden Rusya’nın 2020 seçimlerinde de benzer bir senaryoyu gerçekleştirebileceği şüphesini akıllara getirdi.

Foreign Affairs’in Eylül/Ekim 2020 sayısında çıkan bir makale yaklaşan ABD seçimlerinde Rusya etkisini bir kere daha sorgulamakta. 2016 yılında Rusya’nın ABD seçimlerine müdahale için harcadığı miktara ($1,25 milyon) o zaman değiyordu, zira Rusya bu sayede bir taşla birkaç kuş vuruyordu: 1. Rusya, kendi politikalarına daha yakın aday olan Donald Trump’a destek verecekti 2. Putin’in de uzun zamandır kişisel olarak hazzetmediği Hillary Clinton ağır bir yenilgi yaşayacaktı ve belki de en önemlisi 3. Amerikan demokrasisinin işlevsizliği ispatlanmış olacaktı. 

Rusya’da dış politika, içerideki seçmeni en çok etkileyen konulardan birisi idi. Nitekim Kırım Savaşı ve Suriye’de Rusya’nın varlığı Putin’e içeride destek sağlıyordu. Fakat son zamanlarda pandeminin de etkisiyle Rus seçmeni artık önceliğin iç meselelere verilmesi gerektiğini düşünmekte. Üstelik Amerikalı seçmen de bu sefer Rusya’nın müdahalesine karşı daha korunaklı durumda. Sosyal medya kuruluşları troll ve bot hesapların kapatılmasını ve dış müdahaleyi en aza indirilmesini sağlamaktalar. 

ABD’DE TOPLUMSAL AYRIMLAR DAHA DA DERİNLEŞTİ 

Yine de Rusya’nın Amerika’nın seçimlerine karışmayacağının garantisi yok. 2016’dan bugüne Rusya’nın özellikle ilgilendiği ırkçılık, göçmenlik ve din gibi konularda ayrımlar iyice derinleşti.  Bu da ABD yönetiminin enerjisinin çoğunu dış müdahaleden çok iç huzuru sağlamaya yöneleceği anlamına geliyor. Yani Rusya için meydan boş. Ayrıca pandemi ile boğuşan Amerika’da Rus müdahalesini sağlayan ve destek veren kişilerin aldığı küçük cezalar da Ruslar için umut demek.Dezenformasyon oyunundaki diğer oyuncular da denkleme katıldığında denilebilir ki 2020, 2016’dan çok daha çetin olacak. 

ARTIK OYUNDA ÇİN DE VAR 

Uydurulmuş haberin (fake news) tek kaynağı artık Rusya değil ama diğer ülkeler Rusya’dan ilham alıyorlar. Bu iş, sahte hesaplarla kitle yaratmayla başlayan, yeterli sayıya ulaşınca kutuplaştırıcı içerik paylaşımıyla devam eden ve yürüyüşler ve protestolar gibi gerçek sonuçlara varan bir süreç. 

Üstelik oyuna İran, Bangladeş, Mısır, Kuzey Kore, Venezuela gibi birçok başka ülke de dahil oldu. Kendi coğrafyalarını ilgilendiren seçimlerde onlar da Facebook Twitter gibi sosyal medya platformlarını kullanmak suretiyle aktif şekilde dezenformasyon yapmaktalar. Fakat bütün bu ilkelerden daha etkili bir ülke daha var: Çin.  

EN BÜYÜK KOZ: KİRALIK HESAPLAR 

Facebook ve Twitter çeşitli hükümetlerle ilişkilendirilmiş hesapları kapatmaya devam ediyor. Fakat yine de gelecekteki seçimlerin dezenformasyon ve komplo teorileri ile boğuşmakla geçeceği aşikar çünkü öncü Rusya yeni bir strateji kullanmakta: Kiralık hesaplar. Rusya müdahale ettiği ülkelerden gerçek kişilerle anlaşıp paylaşımları onlar üzerinden yapmakta. Böylelikle dış müdahalenin en önemli göstergesi olan lokasyon bilgisini bulmak imkansız hal geliyor. Doğal olarak dezenformasyonun kaynağı flulaşmakta. 

ABD NASIL ETKİLİ KARŞILIK VEREBİLİR?  

Amerika’nın bu konuda ne kadar hazır olduğu ise bir soru işareti. 2016 seçiminden bu yana konu ile alakalı etkili bir yasa çıkartılmadığı gibi önleme ve ceza faaliyetlerinin sorumluluğunun hangi kurum(lar)da olduğu dahi belirsiz. Bu tip durumlar ABD’yi saldırıya yatkın hale getiriyor. 

Sosyal medya şirketlerinin çabalarının da sınırları var. Bu platformlar reklam almanın önüne geçmekte isteksiz oldukları gibi üyelerinin kişisel bilgilerini paylaşma konusunda da hassas davranma eğilimindeler. Dolayısıyla da tehditlerin asıl kaynaklarına ulaşmak zor hale gelmekte. Araştırma grupları ya da STK’ların bilinçlendirme çabaları ise siber suçluları farklı yöntemler bulmaya ittiği için engelleyici olmaktan çok uzaktalar. 

Peki bu durumda ABD yönetimi ne yapabilir? Çözümler çok zor değil. Öncelikle, ABD yönetiminin işleyen bir yasaklılar listesi çıkarması gerekiyor. Siber suçluların bu şekilde engellenerek dezenformasyon yapmalarının önüne geçilmesi şart. İkinci çözüm özellikle Rusya odaklı dezenformasyonu araştıran ekipleri finanse edip onları güçlendirmek. Belki de en önemli çözüm ise ABD vatandaşlarına dezenformasyonu anlatmak ve onları bilinçlendirmek. Birleşik Krallık ve Avrupa Birliği’nde bunların örnekleri mevcut.  

Bu adımların aciliyeti var, zira seçim yakın ve ABD yönetimi bir kere daha dezenformasyona yenik düşerse, bu sefer suçlanacak tek sorumlu yine kendileri olacaktır. 

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz