Reyhan Güner tarafından yazılmış tüm yazılar

Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü’nde doktora öğrencisi olan Reyhan Güner, lisans eğitimini Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde, yüksek lisans eğitimini ise ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde tamamlamıştır. TÜBİTAK’ın 2013 yılında düzenlediği Siber Güvenlik Yaz Okulu’ndan beri uluslararası güvenlik bağlamında siber terörizm konusunu çalışan Güner, NATO ve TMMM işbirliğiyle düzenlenen Terrorist Use of Cyberspace konferansında raportörlük yapmış ve Analist dergisinin Haziran 2014 sayısına “Fırsatlar ve Tehditler: Siber Dünya” adlı kapak yazısını hazırlamıştır.

Bankacıların kabusu artık ekonomik kriz değil, siber saldırılar!

Dijital dünyanın getirdiği yeni tehditler ve siber alanda gerçekleşen suçların artışı bankacılık sektöründe risk algısını büük ölçüde değiştirmeye başladı.

PwC tarafından 627 bankacıyla gerçekleştirilen ‘The Banking Banana’ araştırması finans sektörünün tehdit algılamasında siber risklerin üst sıralara yükseldiğini gösterdi. Araştırmanın sonuçlarına göre İngiliz ve Amerikalı bankacılar siber saldırılardan en fazla korkan kesimin başında geliyor.

Siber saldırılardaki artış, son yıllarda bankaları hedef alan suç oranlarının artmasına yol açtığı öne sürülen araştırma küresel olarak bankacıların en çok çekindiği ikinci gelişmenin finansal suçlar olduğunu ortaya çıkardı.

İLGİLİ HABER >> BANKALAR GÜVENLİK SORUNLARINI GÖRMEZDEN GELİYOR

Bir bankanın karşı karşıya kaldığı siber saldırı sonucunda belirsiz bir süre işlevsiz kalabileceğini belirten finans danışmanları bit-coin gibi dijital para birimlerinin çıkmasının banka sistemlerini saldırıya daha açık hale getirdiğine işaret etti.

Geçtiğimiz yıl JP Morgan’dan 83 milyon müşterinin bilgisinin çalınması, bu yıl ise HSBC müşterilerini etkileyen güvenlik açığının istismar edilmesi bankacıların bu endişelerinin yersiz olmadığını gösteren örnekler arasında yer alıyor.

HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ABONE OLMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ

[wysija_form id=”2″]

Hacker Dünyasının Speedy Gonzales’i: Albert Gonzales

Sadece iki yıl içerisinde tam 170 milyon kredi kartı ve ATM numarasını ele geçirerek adını hacker dünyasının en azılı üyeleri arasına yazdırmayı başaran Albert Gonzales, nam-ı diğer J4guar, bilgisayar dünyasının gelmiş geçmiş en büyük siber dolandırıcısı olarak nitelendiriliyor. Siber dünyada karışmadığı neredeyse hiçbir suç çeşidi kalmayan Gonzales, siber suçlardan hüküm giyenler arasında en uzun hapis cezasına çarptırılan hacker olarak da biliniyor.

Gonzales, 1981 yılında Küba göçmeni bir ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya geldi. İlk bilgisayarına 8 yaşında sahip olan hacker, Florida’da bulunan bir lisede okurken, kendi gibi bilgisayar meraklısı birkaç öğrenciden oluşan oldukça problemli bir grubun liderliğini yapıyordu. Henüz erken yaşlarda deneyimlemeye başladığı hacking girişimleriyle küçük çaplı siber suçlar işlemeye başlayan Gonzales, ismini ilk olarak liderliğini yaptığı 4.000 üyeden oluşan ShadowCrew (Gölge Tayfası) ile duyurdu. 1.5 milyon kredi kartı numarasını çalıp online olarak satan ShadowCrew üyeleri, ayrıca sahte pasaport, sahte sağlık sigortası kartı, sahte sürücü belgesi, nüfus cüzdanı çıkartmak için kullanılan sahte doğum belgeleri gibi sayısız sahtekarlıkla, 4.3 milyon dolar çalmayı başardı.

Ele geçirdiği kart bilgilerini Carderplanet ve Darkprofits gibi siber suç gruplarıyla da paylaşan ShadowCrew’un işlediği suçlar kısa sürede Amerikan Gizli Servisi’nin (CIA) dikkatini çekti. 2004 yılının Ekim ayında Kalkan Operasyonu ismi verilen ve ABD, Bulgaristan, Beyaz Rusya, Kanada, Polonya, İsviçre, Hollanda ve Ukrayna’da eş zamanlı yürütülen operasyonda 28 ShadowCrew üyesi tutuklandı. Çok sayıda sahte kredi kartına sahip olduğu iddia edilen çete lideri Gonzales ise, Gizli Servise yasadışı işleri yürüten grup üyeleri hakkında bilgi vererek, kısaca itirafçı olarak, hapis cezası almaktan kıl payı kurtuldu ve 75.000 dolar hapis cezasına çarptırıldı.

İLGİLİ HABER >> HACKER-FBI İŞBİRLİĞİ: HECTOR MONSEGUR OPERASYONU

Hacker dünyasının tüm azılı üyeleri gibi, Gonzales de artık iflah olmaz bir siber suçlu haline gelmişti. Kalkan Operasyonundan sonra Miami’ye taşınan Gonzales, burada eski alışkanlıklarına geri döndü ve siber dolandırıcılık girişimlerine devam etti. 2005 yılında TJX Company isimli ünlü bir Amerikan şirketinin sistemine sızarak, 18 ay boyunca 45.6 milyon kredi kartı numarasını çaldı. Bununla yetinmeyen Gonzales, Card Systems Solutions isimli kredi kartı üretim şirketinden de 40 milyon kredi kartı bilgisini sızdırdı. Miami’nin kablosuz ağ sistemindeki açıklıkları bulmak için gece gündüz demeden çalışan Gonzales, sonunda Barnes & Noble’dan T. J. Maxx’a kadar sayısız şirketten sızdırdığı bilgilerle, 2006 yılının sonuna kadar 170 milyon kredi kartı bilgisine erişim sağlamıştı. Bu rakam, ABD nüfusunun yarısından fazlaydı.

EFSANE HACKER DİZİSİNİN DİĞER YAZILARI İÇİN TIKLAYINIZ

Dave & Busters’tan kredi kartı bilgilerinin çalındığının fark edilmesi uzun sürmedi ve ABD gündeminde büyük yankı uyandırdı. 2007 yılının Eylül ayında şirketten 5.000 kart numarasını çaldığı ve bu kartların yalnızca 675’inden 600.000 doları kendi hesabına geçirdiği tespit edilen Gonzales, Miami sahilinde bulunan lüks bir otel odasında yakalanarak tutuklandı. Tutuklandığında yanında 1.6 milyon dolar nakit para bulunuyordu. 1.1 milyon doları ise plastik bir çantaya koyarak ailesinin yaşadığı evin avlusuna gömmüştü. Paranın yanı sıra Gonzales’in yanında çok sayıda laptop ve silah da bulunması, alacağı cezayı katlamıştı.

İLGİLİ RÖPORTAJ>> HACKİNG BİR LANET VE BUNDAN KURTULUŞ YOK

Tüm zamanların en büyük siber dolandırıcılık davasının sanık koltuğuna oturtulan 28 yaşındaki Gonzales, yaptıklarından ne kadar pişman olduğunu şu sözlerle anlatıyordu: “ShadowCrew davasında bana bir şans verildi, affedildim. Fakat bu şansı değerlendiremedim. Yaptığım her şeyin tek sorumlusu benim. Bahçelerine yasadışı yollarla elde ettiğim parayı gömerek, ailemin yaşadığı evin kutsallığına zarar verdim. Bana vereceğiniz cezayı hafifletirseniz, aileme onları ne kadar çok sevdiğimi ispatlamak için elimden geleni yapacağım.” Fakat son pişmanlık fayda etmemiş ve Gonzales teknoloji tarihinin siber suçlara verilen en büyük cezası olan 20 yıllık hapis cezasına çarptırılmıştı.

Hacker dünyasının en azılı isimlerinden biri olan Gonzales, şimdilerde Kansas’ta bulunan bir hapishanede özgür kalacağı yıl olan 2025’i bekliyor.

HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ULAŞMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ

[wysija_form id=”2″]

UFO seven hacker: Gary McKinnon

Tüm zamanların en büyük askeri hacking eylemini gerçekleştirerek haklı bir üne kavuşan Gary McKinnon, nam-ı diğer Solo, Amerikan ordusunun başına gelmiş en büyük siber belalardan biri olarak anılıyor. 11 Eylül saldırılarından kısa bir süre sonra ABD’nin kritik askeri savunma sistemlerine yaptığı saldırılar sebebiyle başı belaya giren efsane hacker, sıradışı hayat hikayesi ile Pink Floyd şarkılarına konu olmayı başarıyor.

1966 yılında Glasgow’da dünyaya gelen İskoç hackerda, kısa bir süre sonra Asperger sendromu baş gösterdiği anlaşılır. Otizme benzeyen ve bulunduğu kişilere oldukça kısıtlı sosyal kabiliyetlere karşı ortalamanın çok üzerinde zihinsel beceri kabiliyeti veren bu sendrom, McKinnon’ın daha çok küçük yaşta hızla gelişen bilgisayar becerilerine sahip olmasına yardımcı olur. İlk bilgisayarına 14 yaşında sahip olan efsane hacker, aynı yıl içerisinde bilgisayar programları yazmaya başlar. 17 yaşındayken okuldan ayrılıp kuaför olarak çalışmaya başlayan McKinnon, arkadaşlarının da teşvikiyle, 1990’ların başında bir bilgisayar kursunu tamamlayarak bu alanda bireysel çalışmalar yapmaya devam eder.

Efsane hackerın 1990’ların sonuna doğru hacking kabiliyetlerini yakından ilgi duyduğu bir konu hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için kullanmaya karar vermesi, hikayesinin çok ilginç bir hale gelmesine yol açacaktır. Zira McKinnon’ın ilgi duyduğu konu UFO’lardır. İzlediği filmlerin ve okuduğu kitapların etkisiyle Amerikan hükümetinin UFO’larla ilgili kritik bilgileri gizlediğine inanan McKinnon, bu bilgilere ulaşmayı kafasına koymuştur. Yıllar sonra BBC’ye verdiği bir röportajda, “Derdim uçan daireleri ve içlerindeki küçük yeşil adamları keşfetmek değil. İnsanların haberi olmadan etrafta uçan uzay araçları olduğuna inanıyorum,” diyordu. ABD’nin ele geçirdiği uzay araçlarında yer çekimine karşı gelebilen bir tahrik sistemi bulduğunu, fakat bunu gizli tuttuğunu iddia eden McKinnon, bahsi geçen gizli bilgileri halkın bilgisine sunarak insani bir misyonu yerine getireceğine inanıyordu. Hastalığının da etkisiyle UFO merakı kısa sürede bir saplantı halini alan McKinnon, Londra’daki kız arkadaşının halasının evinde bulunan bir bilgisayarı “Solo” takma ismiyle kullanarak, Şubat 2001’den Mart 2002’ye kadar Pentagon ve NASA’daki 97 askeri bilgisayarı hackler ve böylelikle tüm zamanların en geniş çaplı askeri hacking eylemine de imza atmış olur. Orduya ait 950 şifreyi çalan, Amerikan donanmasına ait 300 bilgisayarı kullanım dışı bırakan, böylelikle 800 bin dolarlık zarara yol açan McKinnon, ABD otoriteleri tarafından “teröristten farksız” sözleriyle nitelendirilmişti.

EFSANE HACKER DİZİSİNİN DİĞER YAZILARI İÇİN TIKLAYINIZ

13 ay boyunca üzerinde pijamalarıyla evden çıkmadan Amerikan ordusuna ait bilgisayarlara girip “Siber güvenliğiniz berbat” mesajı bırakan ve kritik bilgilere ulaşmaya çalışan efsane hackerın kimliği, Amerikan ordusunun Washington’da bulunan 2 bin bilgisayarlık ağının 24 saat kullanım dışı kalmasına yol açtıktan sonra hızlıca tespit edilir. 19 Mart 2012’de İngiltere’nin Ulusal İleri Teknoloji Suç Birimi tarafından sorgulanır. 3 yıl boyunca akıbeti tartışma konusu olan McKinnon, sonuç olarak 70 yıl hapis cezasına çarptırılır. ABD tarafından yargılanması talep edilen McKinnon’ın ABD’ye iade talebi ise büyük yankı uyandırır. Ünlü rock grubu Marillion’un, McKinnon’ın ABD’ye iade edilmeme mücadelesine katkı sunmak için bir konser organize edeceğini duyurması üzerine Sting, David Cameron, Peter Gabriel gibi ünlü isimler de McKinnon’u desteklediklerini duyurur. İskoç girişimci Luke Heron’ın McKinnon’ın hukuki süreç boyunca yapacağı harcamalar için 100 bin pound ödemesi, eski Pink Floyd üyelerinden David Gilmour’un McKinnon için Dünyayı Değiştir isimli bir şarkı bestelemesi de kampanyayı uluslararası boyuta taşır. Bu desteğin en büyük nedeni, efsane hackerın tüm hacking girişimini insanların daha fazla bilgiye erişebilmesi gibi iyi niyetli bir yaklaşımla yaptığına inanması ve verilen cezanın çok fazla bulunmasıydı. 2010 yılında Obama ile Cameron’ın Beyaz Saray’da yaptıkları bir basın toplantısında gazeteciler McKinnon davasının nasıl sonuçlandırılacağını sormuşlar ve iki liderin bu konuya uygun bir çözüm bulmaya çalıştıkları cevabını almışlardı. Dolayısıyla McKinnon iki ülke ilişkilerinin önemli bir meselesi haline gelmişti.

ABD’ye iade edilmemek için verdiği yaklaşık 10 yıllık mücadeleyi kazanan efsane hacker, şimdilerde sık sık ABD ordusuna ait bilgisayarlarda bulduğu gizli UFO ve uzay bilgilerini basınla paylaşarak hacker dünyasının en ilginç isimlerinden biri olmayı başarıyor.

HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ULAŞMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ

[wysija_form id=”2″]

Hacker Dünyasının Ağır Ablası: Raven Alder

Tüm zamanların en yetenekli bilgisayar korsanlarından biri olarak kabul edilen Raven Alder, yeni jenerasyon kadın hackerlara ilham vermeyi başaran bir bilgisayar dehası. 1992’den bu yana düzenlenen, dünyanın en eski ve prestijli hacking konferansı DefCon’da konuşma yapan ilk kadın unvanıyla hacker dünyasına adını altın harflerle yazdıran Alder, siber alandaki kabiliyetleri ve bir başarı öyküsü olan hayatıyla kendine hayran bırakıyor.

Alder, 1976 yılında ABD’nin Mississippi eyaletinde dünyaya geldi. İlk bilgisayarı, dokuz yaşında sahip olduğu, evde kurulan ve oldukça basit bir bilgisayar modeli olan Intel 8088’di. 14 yaşında liseden, 18 yaşında üniversiteden mezun olmasını sağlayan üstün zekası, henüz dokuz yaşında edindiği bilgisayarıyla da dünya çapında ses getirecek işler yapmasını sağlayacaktı. Üniversite eğitiminin ardından kendine oldukça ilginç bir kariyer yolu çizen Alder dövüş sanatları ustası oldu. Fakat bu tercihi Alder’in siber dünyaya olan ilgisini sekteye uğratmayacaktı. Virginia Tech’te okurken teknik kabiliyetlerini geliştirmeye devam eden Alder, mezuniyet sonrası hayatına bir yandan dövüş sanatları dersleri vererek bir yandan internet hizmet sağlayıcısı mühendisliği yaparak devam etti; ta ki hacker dünyasının ünlü isimleri arasına girmesini sağlayacak altın vuruşunu yapana kadar.

Alder’in mühendislik yaptığı zamanlarda, henüz sıfırıncı gün güvenlik açıklarıyla ilgili tartışmalar gündemde değildi. Çalışmalarını özellikle güvenlik açıkları üzerine yoğunlaştıran Alder bir gün, o zamana kadar hiç kimsenin güvenliğinden şüphe etmediği Apple bilgisayarını uzaktan hackleyebildiğini fark etti. Alder, genel kanının aksine, 0. gün açığı saldırılarının herkesin başına gelebileceğini iddia edip durumu yöneticilerine bildirdiğinde ise olumsuz bir tutumla karşılaştı. Bulduğu güvenlik açığının nasıl kolayca istismar edilebileceğini kodlarıyla birlikte yetkililere iletmeye çalışsa da, hiç kimse güvenliği sorgulanmayan bir Apple ürününün saldırılara açık hale gelebileceği gerçeğine inanmak istemiyordu. Üstelik iletişime geçtiği Apple yetkilileri de Alder’in uyarılarına kulak asmamış ve herhangi bir tedbir almamışlardı. Çalıştığı şirket tarafından, eğer bu meseleyi duyurmaya devam ederse aleyhinde “birkaç milyon dolarlık” tazminat davası açılacağı tehdidine uğrayan Alder, konuyla ilgili sessiz kalmaya zorlansa da gösterdiği çabalar netice vermiş ve dünyanın en prestijli hacking konferanslarından biri olan DefCon’a davet edilen ilk kadın hacker olmuştu.

EFSANE HACKERLAR DİZİSİNİN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Kendisinden önce isminin gittiği her yerde, Alder’in o zamanlarda alışık olunmayan “kadın hacker” kimliği, kendisine konuyla ilgili birtakım rahatsız edici soruların sorulmasına neden oluyordu. Öyle ki; “Hem kadın hem hacker olmak nasıl bir duygu?”, “Sizce kadın hackerlar erkek hacklerla mı flört etmeli?” benzeri sorulara sıkça maruz kalan Alder, kendisiyle yapılan her mülakatta bu tutumdan duyduğu rahatsızlığı dile getiriyordu. DefCon’a henüz katılmadan kendisinden “seksi hacker”, “piliç hacker” gibi uygunsuz tamlamalarla bahsedildiğini duyan Alder, yaptığı konuşmanın başlığını “Hackerlar Kötü İnsanlar Değildir” koymuş ve bu konuşmada kadın hackerları hedef alan cinsiyetçi ve ayrımcı tutumu da eleştirmişti. Böylelikle hem var olan negatif tutumun yumuşamasını sağlamış hem de kendisinden sonra siber alanda büyük işler yapacak kadın hackerların da önünü açmış oluyordu.

Beyaz şapkalı bir hacker olarak tüm kabiliyetlerini siber alanın daha güvenli bir yer olması için kullanmaya adayan efsane hacker, konuyla ilgili yayınlara ve konferanslara katkı sunmaya devam ediyor. Dünyanın farklı yerlerinde siber güvenlik üzerine dersler veren ve saygın şirketlere danışmanlık yapan Alder, kriptografiden Linux güvenliğine kadar geniş bir yelpazede çalışmalarını sürdürüyor.

HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ABONE OLMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ

[wysija_form id=”2″]

Porsche’li Hacker: Kevin Poulsen

 

 

 

 

 

 

Tüm zamanların en yetenekli bilgisayar korsanlarından biri olan Kevin Lee Poulsen, nam-ı diğer Karanlık Dante, hacker dünyasının çocuk dehalarından biri olarak anılıyor. 10 parmağında 10 marifet olan efsane hacker, farkında olmadan dünyanın ilk siber casusluk eylemini gerçekleştirmiş ve hacklediği bir radyo programı sayesinde Porsche kazanarak ismini hacker dünyasının unutulmaz isimleri arasına yazdırmayı başarmıştı.

1965 yılında ABD’nin Kaliforniya eyaletinde dünyaya gelen Poulsen, henüz çocuk yaşta bilgisayarını dünyanın merkezine koymuş, fakat bilgisayar kullanımını yalnızca oyun ve bilgi edinme amaçlarıyla sınırlı tutmuştu. Poulsen’ın bilgisayar dünyasına duyduğu tutku ve sonu gelmez yazılım merakı, zaman içerisinde onu iflah olmaz bir bilgisayar korsanına dönüştürecek ve siber dünyada başına açtığı belalar, Poulsen’ı FBI’ı en çok aradığı hackerlardan biri haline getirecekti. Öyle ki kendisiyle aynı dönemde yaşayan hackerlar bile onu “Yazılım konusunda akıl almaz derecede yetenekli”, “Risk almaktan asla çekinmeyen bir deli” ve “24 saat hacker” gibi tanımlamalarla anacaklardı.

EFSANE HACKERLAR DİZİSİNİN DİĞER YAZILARI İÇİN TIKLAYINIZ

Poulsen’ın en büyük ilgisi, hükümete ya da askeri savunma birimlerine ait olan ve güvenliğinden şüphe duyulmayan sistemlerin açıklarını bulmak ve bu sistemlere sızmaktı. Henüz 17 yaşındayken oldukça basit işlevler görebilen TRS-80 adlı renkli bilgisayarıyla, ABD Savunma Bakanlığı’nın Arpanet isimli (Amerikan Gelişmiş Savunma Araştırmaları Dairesi Ağı) ağına sızmayı başardı. En büyük hayali savunma endüstrisinde güvenlik danışmanı olmak olan Poulsen’a hayallerinin ötesinde bir iş teklifi gelmiş ve bir anda Pentagon’un güvenlik sistemlerini korumakla görevlendirilmişti. Böylelikle Poulsen gündüzleri işini iyi yapan, güvenilir bir güvenlik uzmanı gibi hükümetin siber alandaki sırlarını korumaya devam ediyor, geceleri evindeki bilgisayarıyla gittikçe daha tehlikeli ve gizli sistemlere sızarak bilgi toplayan iflah olmaz bir bilgisayar korsanına dönüşüyordu.

HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ABONE OLMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ

[wysija_form id=”2″]

Poulsen’ın isminin her zaman hatırlanmasını sağlayacağı vaka ise Los Angeles merkezli KIIS FM adlı radyo istasyonuna yaptığı siber saldırı oldu. KIIS FM her Cuma Porsche yarışması düzenliyor ve istasyonu arayan 102. dinleyici Porsche kazanıyordu. Poulsen istasyonun bütün bilgisayarlarının ve 25 telefon hattının tamamının kontrolünü ele geçirdi ve yapılan aramaların tümünü engelledi. Aramaları tamamen kendi kontrolüne alan Poulsen 102. arayan oldu ve Porsche 944 S2 kazandı.

Poulsen’ın maceraları uzun sürmedi. 23 yaşında olan ve FBI’da güvenlik danışmanı olarak görev yapmaya devam eden efsane hacker’ın, FBI’a ait bir veri tabanına sızdığı ve zamanın Filipinler Devlet Başkanı Ferdinand Marcos’dan Hollywood aktrislerine kadar birçok ünlü isimle ilgili federal soruşturmaların detaylarına eriştiği tespit edildi. Bunun üzerine harekete geçen FBI, Poulsen’ın daha önce de yabancı konsolosluklara ve Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği’ne ait sayısız ses kaydını da ele geçirdiğini fark etti. Poulsen bununla da kalmamış, ABD’ye ait en üst düzey yasal yaptırımların gizli detaylarını bile ele geçirmişti. FBI’ın “Bilgisayar Suçlarının Hannibal Lecter’ı” adını verdiği Poulsen, 37 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 17 ay boyunca kaçak yaşayıp teslim olmayan efsane hackerın cezası, daha sonra 51 ay hapis ve 56.000 dolar para cezasına çevrildi.

SİBER LİDERLER DİZİSİNİ OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Az zamanda çok ve oldukça tehlikeli işler yapan Poulsen, yaşadıklarından ders çıkaran ve tecrübeleriyle bilgisayar dünyasına hatırı sayılır katkılar sunan bir efsane artık. Wired dergisinde yardımcı editör olarak görev alan Poulsen’ın Çince, İspanyolca, İtalyanca gibi farklı dillerde yayınlanmış kitapları ve sayısız ödülü bulunuyor. Kendisi gibi efsane hacker olan Aaron Swartz’la SecureDrop projesini hazırlayan Poulsen, The New Yorker gibi projelerle siber dünyadaki girişimlerine devam ediyor.