Etiket arşivi: WannaCry

Hidden Cobra’nın Türkiye’de bir sonraki adımı büyük soygun

Lostar Siber Güvenlik Uzmanı Ali Tonkaz

ABD başta olmak üzere birçok ülkenin gündeminde olan Kuzey Koreli siber suç grubu Hidden Cobra, bir süredir yaptığı saldırılarla Türkiye’nin gündemini de meşgul ediyor.

ABD hükümetine göre, Kuzey Kore devletinin desteklediği örgüt, Bankshot, Badcall ve Hardrain ve Fallchill olarak bilinen zararlı yazılımları kullanarak telekom ve finans kurumlarını hedef alıyor.

ABD merkezli bilgisayar güvenliği firması McAfee’nin raporunda yer alan iddialara göre, Kuzey Koreli saldırganların son kurbanı Türkiye’deki mali kuruluşlar oldu.

Konuyla ilgili Siber Bülten’e konuşan Lostar’ın siber güvenlik uzmanı Ali Tonkaz’a göre, 2-3 Mart tarihlerinde gerçekleşen saldırı Hidden Cobra’nın birçok saldırısından sadece biri.

“Daha önce çok sayıda farklı ülkeye bu ve buna benzer saldırılar gerçekleşmişti. Ülkemize karşı yapılan bu saldırıyı ele alırsak, saldırı zararlı Word dosyası ve sosyal mühendislik saldırılarının bir araya gelmesi ile gerçekleşti,” diyor Tonkaz konu ile ilgili. Tonkaz’a göre saldırı şu şekilde oldu: “Zararlı Word dosyası oltalama maili ile birlikte kurum çalışanlarına gönderildi. Bu zararlı dosyanın içerisinde Kore Internet Güvenliği Ajansı tarafından duyurulan Adobe Flash zararlısı yer almaktaydı. Bu zafiyet ile birlikte saldırgan istediği şekilde kod çalıştırabiliyordu.”

“Saldırıda ilk hedeflenen, hükümet tarafından kontrol edilen büyük finansal yapılar oldu,” diyor Tonkaz ve altını çiziyor: “Saldırının asıl amacını ileride yapılacak bir saldırı için bilgi toplama ve hazırlık olduğu tahmin ediliyor.”

McAfee’ye göre de saldırı sırasında para çalınmasının söz konusu olmadığı ancak saldırıların Türkiye’de önümüzdeki dönemde geniş çaplı saldırılar için bir ön hazırlık niteliğinde.

“Grup 2009’dan beri aktif”

Tonkaz’a göre, 2009 yılından beri aktif olan grubun faaliyetleri arasında kamu ve özel kurumlara ait verilerin çalınması ve web sitelerinin kullanılabilirliğinin bozulması gibi istismarlar bulunmakta. “Son yıllar içerisinde faaliyetlerine hız veren grup 2017 senesinde altyapılara yönelik yaptığı DDoS saldırıları ile isminden söz ettirdi. Buna ek olarak son 2 sene içerisinde birçok Truva zararlısı ile saldırılarına devam etti.” diyor Tonkaz. WannaCry, grubun arkasında olduğu iddia edilen en büyük saldırılardan biriydi.

ABD, geçtiğimiz yıl aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 150 ülkede 300 binden fazla bilgisayarı etkileyen fidye yazılımı WannaCry’ın siber saldırılarından ‘Kuzey Kore’nin doğrudan sorumlu olduğunu’ iddia etmişti. Birçok siber güvenlik kuruluşu da Hidden Cobra’yı suçlamıştı. Fidye yazılım dünya genelinde hastaneler, şirketler ve bankaları etkilemiş milyarlarca dolar zarara uğratmıştı.

“En zayıf halka insan”

Tonkaz’a göre siber saldırıların genelinde olduğu gibi Hidden Cobra saldırılarında da arkasında yatan sebep insan faktörü. “Herkesin bildiği gibi güvenliğin en zayıf halkası insandır,” şeklinde konuşan siber güvenlik uzmanına göre bu halkayı güçlendirmek için de çalışanların kesinlikle bilinçlendirilmesi gerekiyor: “Bu bilinçlendirme tek sefer ile sınırlı kalmamalı; belirli aralıklar tekrar edilmeli ve çalışanların bilinci yüksek tutulmalıdır.”

Tonkaz, insan faktörünün yanında yeni çıkan zafiyetlere karşı tüm şirketlerin tetikte olmasını ve güncel haberleri ve gelişmeleri takip etmesini de bu saldırılara karşı alınması gereken diğer önlemler olarak sıralıyor.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

2017 ve İsrail’in siber güvenlik pazarı

Equifax sızıntısı, WannaCry, NotPetya, NSA sızıntıları gibi önemli olayların gerçekleştiği 2017, hackerlar için hareketli bir yıl oldu. Bu gelişmeler, yenilikçi siber güvenlik çözümlerinin siber saldırıyla mücadele konusunda ne kadar hayati olduğunu da kanıtladı.

Tech Crunch, bu alanda iyi bir performans sergileyen ülkelerden İsrail’in siber güvenlik ekosistemini mercek altına aldı. Ülkede, 2017 yılında da birçok yeni siber güvenlik girişiminin kurulmasının yanı sıra, yatırım artışı ve sektörün olgunlaşması gibi olumlu gelişmeler yaşandı.

Daha az start-up, daha fazla sermaye

2016 yılında İsrail’de siber güvenlik üzerine çalışan 83 tane yeni start-up kuruldu. Bu sayı 2017’de 60 start-up ile 2016’nın gerisinde kalsa da bu şirketlerin toplam başlangıç sermayesi bir önceki sene 2,85 milyon dolarken 2017’de 3,3 milyon dolara yükseldi.

İlgili haber>> İsrail siber askerlerine Pokemon temalı eğitim

Yeni kurulan girişimlerin sayısındaki düşüş birçok kişi tarafından sektörle ilgili olumsuz bir gelişme olarak yorumlansa da haberin yazarı Iren Reznikov’a göre bu düşüş, sektörün olgunlaştığını gösteriyor.

Binlerce şirketin çalıştığı, her gün onlarca çözümün arandığı ve oldukça dinamik olan siber güvenlik alanında, şirketler için finansman bulmak zorlaşıyor. Çünkü yatırımcılar müşterilerin giderek karmaşıklaşan ihtiyaçları için daha geniş çözümler sunan şirketlere odaklanmak istiyor. Sonuç olarak yeterli yatırıma ulaşan şirketler, daha kapsamlı bir vizyon edinme ve daha fazla sermaye gerektiren güçlü ürünlere odaklanma eğiliminde oluyor. Bu da daha fazla sermaye ve daha az sayıda yeni girişimi beraberinde getiriyor. Reznikov, bu anlamda bu gelişmenin hem daha sürdürülebilir şirket kurmak isteyen girişimciler, hem güçlü ürün arayışında olan yatırımcılar hem de karmaşık çözümlere ihtiyaç duyan müşteriler için olumlu bir gelişme olduğunu savunuyor.

Daha genç ekipler, daha fazla kadın kurucu

2017’de kurucusu kadın olan siber güvenlik şirketlerinin oranı, 2016’da %5 iken 2017’de %15’e yükseldi. Bunun yanı sıra, 2016’da olduğu gibi 2017’de de az deneyimli kişilerin kurduğu start-up sayısı ile en az 10 yıllık girişim ya da yönetim deneyimi olan kişilerin kurduğu start-up sayısı birbirine oldukça yakındı. İsrail Savunma Kuvvetleri’nden terhis olup askeri deneyimlerini siber güvenlik alanında kullanmak isteyen girişimcilerin sayısında bir artış gözlendi. Bunun en büyük örneklerinden biri, İsrail Savunma Kuvvetleri’nin istihbarat biriminde çalışmış olan üç kişi tarafından kurulan Axonius.

Daha fazla finansman, daha az yatırım turu

Geçtiğimiz yıl içinde İsrail’deki siber güvenlik ekosisteminde daha az şirketin daha yüksek miktarlarda finansman sağladığı görülüyor. İsrailli siber güvenlik şirketleri geçtiğimiz yıl 847 milyon dolar finansman sağladı, bu miktar 2016’da 689 milyon dolardı.

İlgili haber>> İsrail yönetimi onay verdi casus yazılım Araplara satıldı

Sermaye toplama aşamalarına bakıldığında, çekirdek aşamasında %14’lük; A serisi (birinci tur) aşamasındaysa %46’lık bir düşüş görüldü. Öte yandan, bir sonraki aşama olan B serisinde (ikinci tur) %218; sermaye büyümesi aşamasındaysa %165’lik bir artış görüldü. 2017 yılında ayrıca siber güvenlik şirketlerine yapılan yatırımın tur sayısı 63’e düştü. Bu sayı, 2016’da 72’ydi.

Bu durum, girişim sermayesi yatırım fonu alanında gözlemlenen küresel trendle uyum içinde. Tech Crunch’a göre, girişim sermayesi yatırım fonu anlaşmalarının hacmi birkaç yıldır azalıyor. Bu düşüş, yatırımın ilk aşamalarında gözlemlenen düşüşle açıklanıyor. Nitekim sonraki aşamalarda, işlem hacmi önemli oranda yüksek kalmaya devam ediyor.

Bunun da muhtemel sebebi, şirketlerin özellikle son aşamadaki fırsatlara yoğunlaşması ve kendi pazarlarında yükselmesi muhtemel olan diğer şirketlere karşı daha agresif bir tutum sergilemesi. Tech Crunch’a göre, bu eğilim İsrail’in siber güvenlik ekosisteminde de görülen bir eğilim.

2017 Siber Güvenlik Trendleri

2017’nin en çok yatırım alan alanları, ağ güvenliği, mobil güvenlik ve zafiyet ve risk yönetimi gibi geleneksel bilgi teknolojileri alanları oldu. Bu konuda öne çıkan diğer bir alansa IoT (Nesnelerin İnterneti) güvenliği. Bu alanda birçok yeni şirket kuruldu ve var olanlar gelişimini sürdürdü.

Akıllı cihazların günlük hayata iyice girmesiyle, IoT güvenliği üzerine çalışan şirketlerin sayısının arttığı düşünülüyor. Hatta bu alanda, akıllı ev koruması, otonom araçların güvenliği ya da medikal cihaz çözümleri gibi birçok alt kategori ortaya çıktı. Özellikle medikal cihaz koruması bu sene kendini en çok gösteren alanlardan oldu. Yeni kurulan girişimler, sağlık kuruluşlarını siber saldırılara karşı koruma üzerine çalışıyor.

Siber güvenlik şirketleri yazılım şirketlerinden daha iyi

İsrailli siber güvenlik şirketleri, 2017 yılında toplamda 1,3 milyar dolarlık şirket çıkış değerine ulaştı. Bunun içine ilk halka arzlar dahil değil. Her bir çıkışın ortalama değeri 130 milyon dolar oldu ve siber güvenlik şirketlerinin çıkışıyla yaklaşık 17 milyon dolarlık bir sermaye elde edildi. Bu rakamlar, İsrail’deki siber güvenlik şirketlerinin, daha yüksek değerlere ulaşıp daha hızlı çıkış yaparak ülkedeki yazılım şirketlerine göre çok daha iyi performans sergilediğini gösteriyor. Bu sene öne çıkan şirket çıkışları arasında Symantec tarafından satın alınan Fireglass ve Skycure; Microsoft’un aldığı Hexadite, Palo Alto Networks tarafından satın alınan LightCyber ve Continental’in aldığı Argus Cyber Security var.

Gelişmeye devam eden siber güvenlik ekosistemi

2017 yılında yeniliğin bilgi güvenliği ve savunma alanlarında oynadığı rolün önemini görüldü. 2018’de İsrail’in siber güvenlik alanında yetenekli insan kaynağına yoğunlaşacağı ve küresel pazarları hedef alan kapsamlı çözümlere odaklanacağı bekleniyor. Yukarıda bahsedilen eğilimlerin 2018’de de devam edeceği düşünülüyor. Yani daha az start-up ve daha fazla sermaye ile sektörde büyüme yaşanacağı tahmin ediliyor.

İsrail’in sürekli olgunlaşan ve gelişen start-up ekosistemi, bu ayın sonunda Tel Aviv’de gerçekleşecek Cybertech Israel adlı yıllık konferansta bir kere daha masaya yatırılacak.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için doldurunuz

‘Bad Rabbit’ Türkiye’yi de vurdu

Bilgisayarı kilitleyerek sahibinden fidye isteyen virüs yazılımlarına bir yenisi eklendi. ‘Bad Rabbit’ (kötü tavşan) adlı virüsün Rusya ve Ukrayna’nın ardından Türkiye ve Almanya’ya da yayılmaya başladığı bildirildi.

Bilgisayarı açmanın bedeli ise yaklaşık 300 dolar.

İnternet ağlarında son derece tehlikeli yeni bir fidye yazılımının ortaya çıktı. Bu virüs Rus İnterfaks haber ajansı sisteminin ve yine Rusya’da yayın yapan Fontanka gazetesi bilgisayarlarının kilitlenmesiyle ortaya çıktı. 23 Ekim’de başlayan saldırı kısa sürede Ukrayna’da Enformasyon Bakanlığı, Sivil Havacılık, Kiev Metrosu ve Odessa Havalimanı bilgisayarlarını kilitledi.

İlgili haber>> Beklentilerin Üstünde Bir Siber Saldırı; “Wannacry”

‘Bad Rabbit’in izini süren ESED antivirüs yazılım şirketiyle Rusya merkezli Group-IB bilgisayar güvenliği şirketi, virüsün ‘Adobe Flash Player’ güncellemesi gibi görünen sahte bir yazılımla gediğini tespit etti.

Virüsün bulaşması durumunda ekrana kırmızı yazılı ‘Bad Rabbit’ uyarısı çıkıyor ve 48 saate ayarlı saat geri saymaya başlıyor. Bilgisayarın sahibine bir site adresi verilerek buraya 0,05 bitcoin (yaklaşık 300 dolar) ödeme yapılması isteniyor. Ödeme yapıldıktan sonra bilgisayarı çözen şifre veriliyor. Ödemenin 48 saat içerisinde yapılmaması durumunda fiyat iki misline çıkıyor.

Antivirüs yazılım şirketi Kaspersky Lab ise fidyeci virüsün Rusya ve Ukrayna’nın ardından Türkiye ve Almanya’ya saldırmaya başladığını duyurdu. Ancak Türkiye ve Almanya’ya yönelik saldırıların çok az olduğu da gelen bilgiler arasında.

Kaynak: Hürriyet

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için doldurunuz!

Dijital güvenlik artık herkesin sorumluluğunda!

2017 yılı, tüm dünyada kurumlara yönelik yüksek profilli saldırıların meydana geldiği bir yıl oldu. 150’yi aşkın ülkeyi etkileyen WannaCry saldırısı, Yahoo’nun 3 milyar kişiye ait kullanıcı bilgelerinin ele geçirilmesi ya da “Game of Thrones“ dizisinin henüz yayınlanmamış bölümlerini sızdırılması…

Bu saldırılarla firmaların sadece paraları değil itibarları da zarar gördü. “Önümüzdeki dönemde bu tür saldırıları daha çok yaşayacağız, kurumlar buna hazırlıklı olmalı” diyen ESET Kıdemli Güvenlik Araştırmacısı Stephen Cobb, “Dijital güvenlik, şirket içinde artık her çalışanın sorumluluğunda olan bir konu. Özellikle de ünvanı C ile başlayan yüksek düzeydeki yöneticilerin” açıklamasını yaptı.

İlgili haber>> CEO’ların dijital çağda yaşam savaşı

Antivirüs yazılım kuruluşu ESET’ten Kıdemli Güvenlik Araştırmacısı Stephen Cobb, hızla sayısı ve etkisi artan dijital tehditlere karşı şirketlerin kendilerini hazırlıksız hissettiklerini ve genellikle de yeterince hazırlıklı olmadıklarını dile getirdi. 2017’deki global yüksek profilli saldırıları hatırlatan Cobb, harekete geçmek için zamanın ideal olduğunu belirtti ve kurumlarda siber güvenlik açısından personel eğitimi ve farkındalığının öncelikli ve kilit önem taşıdığını söyledi.

“Dijital güvenlik artık herkesin sorumluluğunda“ diyen Stephen Cobb, tüm kuruluşların personele yönelik farkındalık aşılama noktasında şu konuları dikkate alması gerektiğini aktardı:

Düşmanınızı tanıyın!

İşgücünün, kendisini geniş bir tehdit yelpazesine karşı koruyabilmesi için öncelikle düşmanlarını bilmesine ihtiyacı var. Kötü amaçlı yazılım, kimlik avı, fidye yazılımı ve sosyal mühendislik gibi en yaygın tehditler ve bunların nasıl çalıştığıyla ilgili bilgiler, çalışanların sorunu anlamasına ve daha hassas olmalarına yardımcı olur.

Parola güvenliğini ihmal etmeyin!

Parolaları oluşturma ve hatırlama konusundaki zorluklar, kişilerin büyük çoğunluğunun her şey için aynı parolayı kullanmasına neden oluyor. Sadece her hesap için aynı şifreyi kullanmaları değil herkesin de aynı şifreyi kullanıyor olması da sorun. Kolay ve güvensiz parolalar, önemli güvenlik açığına neden olur. Çalışanlar daha güçlü parolalar konusunda bilgilendirilmeli.

İlgili haber>> Parola son nefesini veriyor, telefonunuz sizi tansiyonunuzdan tanıyacak

Tıklamadan önce düşünün!

Sosyal mühendislik; sanal suçluların insanları, kişisel ve hassas bilgileri genelde aldatıcı ve hileli yöntemlerle vermeye yönlendiren bir psikolojik manipülasyon şekli. Örneğin en sık kullanılan kimlik avı senaryolarından biri şöyle: Bankanızdan veya finansal hizmet aldığınız kurumdan olduğunu düşündüğünüz bir e-posta alıyorsunuz. Hesabınızın ayarlarını kontrol etmenizi ve verilen link üzerinden kimlik bilgilerinizi vererek onaylamanızı talep ediyorlar. Ancak kişisel bilgilerinize erişmeye çalışan bankanız değil, siber suçlulardır. Oysa en iyi arkadaşınızdan, patrondan veya bankadan gelen “tuhaf” e-postalar, bir telefon veya mesaj yolu ile kolayca doğrulanabilir.

Güvenlik herkesin sorumluluğudur

Şirket içindeki departman veya seviyeye bakılmaksızın, tüm çalışanların farkındalık edinmesi sağlanmalı. Özellikle ünvanları C ile başlayanların (CEO, CFO, COO vs.) kurallara uyması gerekir; çünkü genellikle sanal suçluların en yoğun hedefidirler.

Bununla birlikte “güvenliğin herkesin sorumluluğunda” olması, personelin en basit kurallar konusundaki eğitiminin bile öncelik haline getirilmesini işaret eder. Çalışanların, eylemlerinin tüm şirket için nasıl zararlı olabileceğini, aynı zamanda basit adımların herkesin korunmasını nasıl kolaylaştıracağını anlamalarını sağlamak, toplu bir sorumluluk hissi yaratacak ve ortak güvenlik oluşturmaya yardımcı olacaktır.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için doldurunuz

Bu kalpazanlar “sanal”, zararları gerçek!

Siber suçlular bir taraftan geniş kitleleri etkileyen WannaCryptor gibi yıkıcı siber saldırılar gerçekleştirirken, diğer taraftan daha az yıkıcı, daha gizli ve çoğunlukla kârlı başka operasyonlar da sürdürüyorlar.

Onlardan biri de, zararlı yazılımlar kullanarak; Feathercoin, Litecoin ve Monero gibi sanal paralar üretmek. Kripto para madenciliği olarak tanımlanan bu olguya dikkat çeken antivirüs yazılım kuruluşu ESET, Monero para birimi üretmek için eski ve güncel olmayan Windows web sunucularının kullanıldığını tespit etti.

Global antivirüs yazılım kuruluşu ESET, Bitcoin benzeri yeni kripto para birimlerinden biri olan Monero (XMR) madenciliği ile ilgili bir operasyonu ortaya çıkardı. Siber saldırganlar, başkalarının sunucularına madenci olarak tanımlanan zararlı yazılımlar bulaştırarak Monero üretiyorlar.

İlgili haber>> Bitcoin Cash fiyatları uçuşa geçti

Siber saldırganlar bunu başarmak için, açık kaynak kodlu yasal Monero madenciliği yazılımını değiştirerek, güncellenmemiş dolayısıyla yaması eksik ve eski (Windows Server 2003) sunucularda yer alan Microsoft IIS 6.0’a ait bilinen bir güvenlik açığını kullanıyor.

İlk tespitlere göre, bu operasyonun arkasındaki dolandırıcılar, üç ay boyunca enfekte yüzlerce makineden oluşan bir botnet oluşturmuşlar ve 63 bin dolar değerinde Monero üretmişler.

Neden Bitcoin değil de Monero?
Monero, şimdiye kadar piyasa değeri olarak Bitcoin’in arkasında olmasına rağmen zararlı yazılımlar tarafından üretilmek için çekici bir kripto para birimi. Para transferleri izlenemiyor ve diğer madencilik aktivitelerinin aksine sunucu işlemcilerini ve grafik işlemcileri yormayan CryptoNight adı verilen algoritması bulunuyor.

Microsoft, eski sistemler için de yamalar yayınlamaya başladı
Microsoft, Temmuz 2015’te Windows Server 2003 için düzenli güncelleme desteğini sona erdirdi ve Haziran 2017 tarihine, yani eski sistemlerindeki bazı güvenlik açıklarının saldırganların dikkatini çekmesine kadar da yama yayımlamadı.

İlgili haber>> 5 soruda fidye yazılımı WannaCry

İyi haber şu ki, sistemin ömrünün sonuna rağmen, Microsoft, WannaCry salgınına benzer büyük çaplı yıkıcı saldırıları önlemek için bu kritik güvenlik açıklarını düzeltmeye karar verdi. Bununla birlikte, otomatik güncelleştirmelerin her zaman düzgün çalışmadığı gerçeği nedeniyle Windows Server 2003’ü güncel tutmak zor olabilir. Sonuç olarak, eski sistemlerin büyük bir kısmı halen çeşitli saldırılara karşı savunmasızdır.

ESET bu noktada, Windows Server 2003 kullanıcılarına KB3197835 güncellemesi ve diğer kritik düzeltme eklerini en kısa sürede uygulamalarını öneriyor.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurun