Etiket arşivi: start-up

İsrail startupları, Silikon Vadisi yerine New York’a akın ediyor

İsraillerin kurduğu küçük ama yenilikçi teknoloji firmalar New York’a akın ediyor. Financial Post’un haberine göre, New York’a yerleşen bu türden İsrail şirketlerinin sayısı 5 yılda 60’tan 350’ye yükseldi.

Habere göre, daha önce siber güvenlik ve askeri teknoloji alanına odaklanan İsrail şirketleri artık tüketicileri ve işletmeleri hedef alıyor. Bu yüzden de ürünlerini daha iyi pazarlayabilecekleri bir yer olarak New York’u tercih ediyorlar. Zaten İsrailli yatırımcılar da artık Amerika’da satmayan bir fikre para bağlamaya gönüllü değil.

Burada ilginç olan 10 yıl önce California’da fırsat arayan bu tür şirketlerin artık New York’ta karar kılması. Finans, medya ve reklam sektörlerinin merkezi olan New York, Silicon Vadisi’ne bile ciddi bir alternatif olarak değerlendiriliyor. İsrailliler için yerel bir teknoloji merkezi işleten Guy Franklin’e göre New York’ta binlerce İsraillinin yaşaması ve Amerika’daki en büyük Yahudi nüfusunun burada olması da kendileri için avantaj. “İsrailliler burada birbirlerini tutuyor” diyor.

İlgili haber>> 2017 ve İsrail’in siber güvenlik pazarı

New York’ta başarılı olan İsrailli strartup’lardan Sisense Inc., şirketlerin verilerini düzenlemelerine ve analiz etmelerine yardımcı oluyor. Unilever, Airbus ve Nasdaq gibi şirketlere hizmet veren Sisense, en büyük Amerikalı yatırımcılardan 100 milyon doları da çekmeyi başarmış.

Konut sigortası alanında faaliyet gösteren İsrail şirketi Lemonade de New York’la birlikte Teksas ve California eyaletlerine yayılmış. Ne de olsa sadece New York’un nüfusu İsrail’in toplam nüfusunun üzerinde.

Perakende sektörüne hizmet veren WiseShelf şirketini büyütmek isteyen Shalom Nakdimon da vaktinin çoğunu New York’ta geçiriyor. İsrail’den e-ticaret şirketlerinin önemli bir varlık gösteremediklerine dikkat çekiyor ve ekliyor: “Ama burada mağazalar sürekli kapanıyor ve perakendeciler de e-ticaretin önemini anlıyor.”

Tabii, New York’a yerleşen İsrail şirketleri para kazandıkça ve büyüdükçe arkasından yenileri gelmeye devam ediyor.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurun

2017 ve İsrail’in siber güvenlik pazarı

Equifax sızıntısı, WannaCry, NotPetya, NSA sızıntıları gibi önemli olayların gerçekleştiği 2017, hackerlar için hareketli bir yıl oldu. Bu gelişmeler, yenilikçi siber güvenlik çözümlerinin siber saldırıyla mücadele konusunda ne kadar hayati olduğunu da kanıtladı.

Tech Crunch, bu alanda iyi bir performans sergileyen ülkelerden İsrail’in siber güvenlik ekosistemini mercek altına aldı. Ülkede, 2017 yılında da birçok yeni siber güvenlik girişiminin kurulmasının yanı sıra, yatırım artışı ve sektörün olgunlaşması gibi olumlu gelişmeler yaşandı.

Daha az start-up, daha fazla sermaye

2016 yılında İsrail’de siber güvenlik üzerine çalışan 83 tane yeni start-up kuruldu. Bu sayı 2017’de 60 start-up ile 2016’nın gerisinde kalsa da bu şirketlerin toplam başlangıç sermayesi bir önceki sene 2,85 milyon dolarken 2017’de 3,3 milyon dolara yükseldi.

İlgili haber>> İsrail siber askerlerine Pokemon temalı eğitim

Yeni kurulan girişimlerin sayısındaki düşüş birçok kişi tarafından sektörle ilgili olumsuz bir gelişme olarak yorumlansa da haberin yazarı Iren Reznikov’a göre bu düşüş, sektörün olgunlaştığını gösteriyor.

Binlerce şirketin çalıştığı, her gün onlarca çözümün arandığı ve oldukça dinamik olan siber güvenlik alanında, şirketler için finansman bulmak zorlaşıyor. Çünkü yatırımcılar müşterilerin giderek karmaşıklaşan ihtiyaçları için daha geniş çözümler sunan şirketlere odaklanmak istiyor. Sonuç olarak yeterli yatırıma ulaşan şirketler, daha kapsamlı bir vizyon edinme ve daha fazla sermaye gerektiren güçlü ürünlere odaklanma eğiliminde oluyor. Bu da daha fazla sermaye ve daha az sayıda yeni girişimi beraberinde getiriyor. Reznikov, bu anlamda bu gelişmenin hem daha sürdürülebilir şirket kurmak isteyen girişimciler, hem güçlü ürün arayışında olan yatırımcılar hem de karmaşık çözümlere ihtiyaç duyan müşteriler için olumlu bir gelişme olduğunu savunuyor.

Daha genç ekipler, daha fazla kadın kurucu

2017’de kurucusu kadın olan siber güvenlik şirketlerinin oranı, 2016’da %5 iken 2017’de %15’e yükseldi. Bunun yanı sıra, 2016’da olduğu gibi 2017’de de az deneyimli kişilerin kurduğu start-up sayısı ile en az 10 yıllık girişim ya da yönetim deneyimi olan kişilerin kurduğu start-up sayısı birbirine oldukça yakındı. İsrail Savunma Kuvvetleri’nden terhis olup askeri deneyimlerini siber güvenlik alanında kullanmak isteyen girişimcilerin sayısında bir artış gözlendi. Bunun en büyük örneklerinden biri, İsrail Savunma Kuvvetleri’nin istihbarat biriminde çalışmış olan üç kişi tarafından kurulan Axonius.

Daha fazla finansman, daha az yatırım turu

Geçtiğimiz yıl içinde İsrail’deki siber güvenlik ekosisteminde daha az şirketin daha yüksek miktarlarda finansman sağladığı görülüyor. İsrailli siber güvenlik şirketleri geçtiğimiz yıl 847 milyon dolar finansman sağladı, bu miktar 2016’da 689 milyon dolardı.

İlgili haber>> İsrail yönetimi onay verdi casus yazılım Araplara satıldı

Sermaye toplama aşamalarına bakıldığında, çekirdek aşamasında %14’lük; A serisi (birinci tur) aşamasındaysa %46’lık bir düşüş görüldü. Öte yandan, bir sonraki aşama olan B serisinde (ikinci tur) %218; sermaye büyümesi aşamasındaysa %165’lik bir artış görüldü. 2017 yılında ayrıca siber güvenlik şirketlerine yapılan yatırımın tur sayısı 63’e düştü. Bu sayı, 2016’da 72’ydi.

Bu durum, girişim sermayesi yatırım fonu alanında gözlemlenen küresel trendle uyum içinde. Tech Crunch’a göre, girişim sermayesi yatırım fonu anlaşmalarının hacmi birkaç yıldır azalıyor. Bu düşüş, yatırımın ilk aşamalarında gözlemlenen düşüşle açıklanıyor. Nitekim sonraki aşamalarda, işlem hacmi önemli oranda yüksek kalmaya devam ediyor.

Bunun da muhtemel sebebi, şirketlerin özellikle son aşamadaki fırsatlara yoğunlaşması ve kendi pazarlarında yükselmesi muhtemel olan diğer şirketlere karşı daha agresif bir tutum sergilemesi. Tech Crunch’a göre, bu eğilim İsrail’in siber güvenlik ekosisteminde de görülen bir eğilim.

2017 Siber Güvenlik Trendleri

2017’nin en çok yatırım alan alanları, ağ güvenliği, mobil güvenlik ve zafiyet ve risk yönetimi gibi geleneksel bilgi teknolojileri alanları oldu. Bu konuda öne çıkan diğer bir alansa IoT (Nesnelerin İnterneti) güvenliği. Bu alanda birçok yeni şirket kuruldu ve var olanlar gelişimini sürdürdü.

Akıllı cihazların günlük hayata iyice girmesiyle, IoT güvenliği üzerine çalışan şirketlerin sayısının arttığı düşünülüyor. Hatta bu alanda, akıllı ev koruması, otonom araçların güvenliği ya da medikal cihaz çözümleri gibi birçok alt kategori ortaya çıktı. Özellikle medikal cihaz koruması bu sene kendini en çok gösteren alanlardan oldu. Yeni kurulan girişimler, sağlık kuruluşlarını siber saldırılara karşı koruma üzerine çalışıyor.

Siber güvenlik şirketleri yazılım şirketlerinden daha iyi

İsrailli siber güvenlik şirketleri, 2017 yılında toplamda 1,3 milyar dolarlık şirket çıkış değerine ulaştı. Bunun içine ilk halka arzlar dahil değil. Her bir çıkışın ortalama değeri 130 milyon dolar oldu ve siber güvenlik şirketlerinin çıkışıyla yaklaşık 17 milyon dolarlık bir sermaye elde edildi. Bu rakamlar, İsrail’deki siber güvenlik şirketlerinin, daha yüksek değerlere ulaşıp daha hızlı çıkış yaparak ülkedeki yazılım şirketlerine göre çok daha iyi performans sergilediğini gösteriyor. Bu sene öne çıkan şirket çıkışları arasında Symantec tarafından satın alınan Fireglass ve Skycure; Microsoft’un aldığı Hexadite, Palo Alto Networks tarafından satın alınan LightCyber ve Continental’in aldığı Argus Cyber Security var.

Gelişmeye devam eden siber güvenlik ekosistemi

2017 yılında yeniliğin bilgi güvenliği ve savunma alanlarında oynadığı rolün önemini görüldü. 2018’de İsrail’in siber güvenlik alanında yetenekli insan kaynağına yoğunlaşacağı ve küresel pazarları hedef alan kapsamlı çözümlere odaklanacağı bekleniyor. Yukarıda bahsedilen eğilimlerin 2018’de de devam edeceği düşünülüyor. Yani daha az start-up ve daha fazla sermaye ile sektörde büyüme yaşanacağı tahmin ediliyor.

İsrail’in sürekli olgunlaşan ve gelişen start-up ekosistemi, bu ayın sonunda Tel Aviv’de gerçekleşecek Cybertech Israel adlı yıllık konferansta bir kere daha masaya yatırılacak.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için doldurunuz

Siber dünyanın en iddialı 10 start-up’ı

Siber alan kullanıcılarının, kendilerini sürekli yenileyen saldırganlara ve zorlu stratejilerine karşı verdikleri savaşı kazanabilmesi için yeni teknolojilere olan talep, siber güvenlik start-up’larının sayılarının hızla artmasını sağlıyor. Kullanıcıların siber güvenliğini hedef alan tehditlere karşı çeşitli önlemler geliştiren firmalar ve uzmanların yeteneklerini sergileyerek yeni fikirler ve çözüm önerileri ürettikleri start-up’lar bu açıdan kritik rol oynuyor.
Siber dünyanın en iddialı 10 start-up’ını sizler için inceledik.
Barkly
Şirket 2013 yılında, BBN ve IBM’de daha önce beraber çalışan CEO Mike Duffy ve CTO Jack Danahy tarafından kurulur. 17 milyon dolar finansmanı olan şirketin ismi kötü niyetli saldırılara karşı uyaran bekçi köpeğini hatırlatması açısından Barkly konur.
Son kullanıcı güvenlik alanında Barkly CPU kullanımı ve ayakizi bakımından tasarruflu veri toplama hizmeti sunuyor. Bu method son kullanıcı için daha avantajlı bir sistem. Yıl sonuna kadar ilk ürünlerinin kullanıma hazır olacağı ve firmanın iki yıllık finansmanının hazır olduğu göz önünde bulundurulduğunda, Barkly’nin sektördeki varlığının büyüyeceği çok açık. Daha öncesinde firmanın kurucuları, IBM tarafından satın alınan iki başarılı start-up’ı daha yönetmişti.

Bastille
2014 yılında Atlanta’da kurulan Bastille’in kurucusu ve CEO’su Chris Rouland, aynı zamanda End Game’in de kurucusu. 9 milyon dolar finansmanı bulunan şirketin fikri, okuldan çıkan çocukları ailelerinin arabalarındaki radyo frekansıyla eşleştiren bir sistemin geliştirilmesiyle ortaya çıktı.
Firmalardaki aletler ile kablosuz bağlantı daha yaygın hale geldikçe güvenlik uzmanlarının ağ içinde neler olduğunu kontrol etmesi için yeterli teknolojilerinin olmadığı anlaşıldı. Bastille’in yazılımının bu gibi aletlerin kablosuz ağlarını gözlemleme ve analiz etme üzerine kurulu olan sistemi, bilgi hırsızlığı için yapılan kötü amaçlı girişimleri tespit ederek var olan güvenlik sistemine gönderiyor.

Bitglass
2013 yılında 35 milyon dolar finansman ile kurulan şirketin merkezi San Jose. Şirketin kurucuları CEO Nat Kausik ve CTO Anurag Kahol. Şirket çalınan kredi kartı bilgilerine ne olduğunu gözlemlemek için bir deney yapıyor. Kart bilgilerini Dark Net’e koyan firma, 12 günde 1000’den fazla görüntülendiğini keşfetti.
Şirketin patentli teknolojisi sayesinde bulutta saklanan kurumsal veriler hızdan ödün verilmeden aranabiliyor. Yöntem bulutta şifrelenmiş veriyi kaydetmek yerine, veriyi temsil eden şifrelenmiş başka bir dosya tutuyor. Bu bilgi geri alınmak istendiğinde de, temsili dosya indiriliyor ve ana dosya veritabanından alınıyor. Bu şekilde AES 256 şifrelemesi kullanılması, hızlı arama yapmaya da imkan sağlıyor. Şirketin CEO’su daha önce Cisco ve ÇA gibi şirketler tarafından alınan 4 start-up şirketinin de yönetiminde bulundu.

 

Final Code
Japon e-mail ve web filtreleme şirketi Digital Arts’dan ayrılarak oluşan start-up, 2014 yılında San Jose’de kuruldu. Daha önce ForeScout’da çalışan Gord Boyce CEO pozisyonunda, Scott Gordon ise COO pozisyonunda görev alıyor. Şirket, platformun Amerika pazarında satılmasına yönelik çalışmalar sürdürüyor.
Şirket, şifrelenen dokümanların başka konumlara taşındıklarında, şifreleme anahtarının da onlarla beraber hareket ettirilmesi gerekliliğini ortadan kaldırarak, müşterileri bilgilerinin güvenlik duvarlarında ya da bulut veritabanlarında saklanması esnekliğini sağlıyor. Böylece Box ve Dropbox gibi dosya paylaşım hizmetleri kurumsal bilgi paylaşacak kadar güvenli hale geliyor.

Ionic Security
2011 yılında Atlanta’da kurulan start-up’ın eski ismi Social Fortress (Sosyal Kale) idi. CEO olarak Symantec, PGP ve Network Associates geçmişi olan Steve Abbott ve CFO olarak Dünya Ekonomi Forumu tarafından 2015 Teknoloji Öncüsü seçilen Adam Ghetti çalışıyor. Şirket Kleiner Perkins Caufield & Byers, Meritech Capital Partners ve Google Ventures gibi yatırımcılardan 78.1 milyon dolar finansman sağladı.
Ionic verdiği hizmette belgeleri simetrik anahtar şifreleme metoduyla şifreliyor. Anahtarları yöneten şirket, müşterilerinin iş yükünü oldukça hafifletiyor. Belgeleri yalnızca yetkili kişilerle paylaşan bu sistem, belgenin tamamını sadece belli bir grup görebilirken, geri kalanların sadece önceden belirlenen bölümünü görebilmelerine olanak sağlıyor. Aynı zamanda belgeleri kimin incelediğini de gözlemlemek mümkün.

HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ABONE OLMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ[wysija_form id=”2″]

Menlo Security
2013 yılında Menlo Park’ta kurulan Menlo Security’nin yönetiminde CEO pozisyonunda Amir Ben-Efraim ve ürün müdürü pozisyonunda Poornima DeBolle bulunuyor. Şirketin çeşitli kaynaklardan tam 35.5 milyon dolar finansmanı bulunuyor. Şirketin kurucuları Kaliforniya Üniversitesi’nde geliştirilen teknolojileri ticarileştiriyorlar.
Menlo Security, e-posta ve internet trafiğindeki zararlı yazılımlardan kurtulmamızı sağlayacak basit bir hizmet sunuyor. Tüm ağ trafiğini şirketin bulut sisteminden geçiriyor ve içeriği orada süzdükten sonra kullanıcının tarayıcısına gönderiyor. Bu sayede kullanıcıya herhangi bir zararlı içerik ulaşamıyor.

Niara
2013 yılında Sunnyvale’de kurulan Niara, 29.4 milyon dolar finansmana sahip. Şirketin CEO pozisyonunda daha önce Aruba, Juniper, Netscreen ve Neoteris’te yöneticilik yapmış Sriram Ramachandran bulunuyor. Niara, İspanyolca’da “otluk” anlamına geliyor.
Şirket, saldırı işareti olan olayları bir güvenlik analiz programıyla ortaya çıkararak, önem seviyesine göre düzenleyip uyarı veriyor. Analiz programı, müşterinin güvenlik platformlarındaki etkinlikleri değerlendirerek, daha kullanışlı hale getiriyor. Programın hedefi, güvenlik analizcilerinin manuel olarak yaptığı bu yorucu işi ortadan kaldırarak, gereken tarama ve önem sırasına göre sınıflandırma işlemlerini gerçekleştirmek.
Red Canary
2014 yılında Denver merkezli olarak kurulan firma Kyruş-Tech firmasından 2.5 milyon dolar değerinde başlangıç desteği alıyor. Şirketin kilit pozisyonlarında Brian Meyer, Keith McCammon, Jason Garman ve Chris Rothe bulunuyor.
Şirketi ismini, kömür madenlerinde madencileri zehirli gazlara karşı uyarmasıyla ünlü olan kırmızı kanaryadan alıyor. Şirket birçok işletme için gerekli bir hizmet sunuyor: Müşterilerini tehlikelere karşı uyarmadan önce yanlış pozitifleri yok etmek için güvenlik uyarılarını sınıflandıran analizler. Kalifiye güvenlik analistlerinin maliyeti ve azlığı, kurum içi istihdamı farklı boyutlardaki işletmelerin bütçelerinin ötesine götürüyor. Red Canary güvenlik verilerini analiz etmeye odaklanıyor. Son kullanıcı sensörleri için Bit9+CarbonBlack ve tehdit istihbaratı için Threat Recon, Farsight Security ve Bit9+CarbonBlack Tehdit İstihbaratı Bulutu gibi diğer tedarikçilere veri toplama yetkisi de veriyor.

Soha Systems
2013 yılında Sunnyvale’de kurulan Soha Systems’a, 9.76 milyon dolarlık girişim fonu yatırımı yapıldı. Şirketin yönetiminde CEO Haseeb Budhani bulunuyor aynı zamanda birçok büyük firmada deneyime sahip Hanumantha Kavuluru ve Rob Quiros’da şirkette üst yönetim pozisyonlarında. Şirket adını, Arapların yönlerini tespit etmek için kullandıkları bir yıldızdan alıyor.
Soha, benzer amaçlara ulaşmak için gereken satın alma ve altyapı düşünüldüğünde, zaman ve maliyet tasarrufu sağlayan ve uzmanlık gerektiren alanları azaltan bulut bazlı güvenlik hizmetleri sunuyor. Hizmetler; belgeleme, yetkilendirme, güvenlik durumu uygulaması, WAN optimizasyonu ve birden fazla uygulama örneğinde sunucu yük dengelemesini kapsıyor. Aynı zamanda uygulamaların ne kadar erişilebilir olduğunu gösteren bir gösterge tablosu da var.

Vera
2014 yılından Palo Alto’da kurulan start-up 14 milyon dolar finansman ile yola çıktı. Şirketin başında Cisco, İntel ve IBM tarafından satın alınan start-up’larda da çalışan CEO Ajay Arora var.

Vera yazılımı, istenilen alıcı kod çözme anahtarlarını serbest bırakma yetkisini onaylayana kadar dosyaları şifreliyor. Bu durumun güvenlik açısından yararı yadsınamaz. Aynı zamanda dosyaları şifrelenen kullanıcıların uygulamayla etkileşimini en az şekilde değiştirerek yapılmasını da sağlıyor. Bu yazılım bütün cihazlarda kullanılabileceği gibi diğer güvenlik araçlarıyla bağlantılı olarak da kullanılabiliyor. Bütün bunlar şirketin sadece bilgiyi korumakla kalmayıp, aynı zamanda müşteriye kullanım kolaylığı sağlamak için ne kadar çaba gösterdiğini de ispatlıyor.

Siber Güvenlik start-upları için 1ml $

The Maryland Technology Development adlı Amerikan şirketi siber güvenlik alanında yeni teknolojiler üretmeye çalışan start-uplar için 1 milyon dolarlık fon ayırdığını açıkladı.

 

ABD’nin ‘Siber Başkenti’ olarak bilinen Maryland’de birçok siber güvenlik şirketi bulunuyor. Fona başvurma şartlarını yerine getiren şirketler, 100 bin dolara kadar olan yatırımları için Siber Güvenlik Yatırım Fonu’ndan finansal kaynak bulabilecekler. Şirketlerin projelerinin ağların ve sistemlerin korunmasında kullanılan mekanizmalar ve süreçlerin gelişimine ciddi katkı yapması bekleniyor. Sistem ve ağlara siber alandan gelecek saldırıların dışında, doğal afet gibi felaketlerden koruma da teşvik edilen konular arasında yer alıyor.

 

Başvuracak şirketlerin Maryland’de bulunması şartların başında geliyor. Onaltıdan daha az sayıda çalışana sahip olması gereken şirketlerin 500 bin dolardan daha az sermayesinin bulunması şart koşuluyor.

 

Desteklenecek şirketlere finansal kaynak yüzde 8 faizle kredi olarak verilecek ve geri ödemede kolaylık sağlanacak. Şirketler yatırımlarının 500 bin dolar değerini geçmesi durumunda geri ödemeyi şirket hisselerinden bir kısmını fona devrederek yapabilecek.

 

Bir ay sürecek başvuru süresinin sonunda, başvurular iki ay içinde değerlendirilecek.