Etiket arşivi: NATANZ

İranlı yetkili ilk kez açıkladı: Nükleer arşivimiz çalındı

İran, nükleer arşivinin çalındığını ilk kez resmen kabul etti.İran, nükleer arşivinin çalındığını ilk kez resmen kabul etti. Tahran yönetiminden bir yetkili ülkenin nükleer belgelerinin bulunduğu arşivin ele geçirildiğini açıkladı.

İran’ın Mehr Haber Ajansı, Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi (DMTK) Sekreteri Muhsin Rizai, ülkenin güvenlik sisteminin yeniden elden geçirilmesi gerektiğine işaret ederek, “Ulusal güvenlik büyük tehditlere açık ve bir yıldan az bir süre içinde iki patlama ve bir suikast olması bunun göstergesi.” dedi.

İLK KEZ ÇALINMIYOR

Rızai, “Bundan önce de bütün nükleer arşivimizin belgeleri çalındı, birkaç şüpheli insansız hava aracı geldi ve bazı işler yaptı.” diye konuştu. İsrail gizli servisi Mossad İran’ın nükleer arşivini çaldıktan sonra İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, bunlara dayanarak İran’ın nükleer silah geliştirmeyi amaçladığını ileri sürmüştü. İran ise bu iddiayı reddetmişti.

İran nükleer tesisindeki sabotaj akla Stuxnet’i getirdi

İranlı yetkili geçen hafta Natanz’da meydana gelen patlama hakkında ise “Prestij bakımından kötü bir olay. Bunu diplomasideki direncimizi kırmak için yaptılar.” değerlendirmesinde bulundu.

PATLAMANIN FAİLİ BULUNDU

Öte yandan Tahran yönetimi Natanz’daki patlamanın sorumlusunu 43 yaşındaki Rıza Kerimi olduğunu açıkladı. Olaydan önce Kerimi’nin ülkeyi terk ettiği bildirildi.

Kerimi hakkında daha önceden Interpol nezdinde arama emri çıkartıldığı da kaydedildi.

İran nükleer tesisindeki sabotaj akla Stuxnet’i getirdi

İran’ın Natanz’daki ana uranyum zenginleştirme tesisinde geçtiğimiz pazar günü yaşanan elektrik kesintisinin arkasında siber saldırı olabileceği ihtimali değerlendiriliyor.

Natanz, İsrail ve ABD gizli servislerinin yürüttüğü ve Stuxnet zararlı yazılımının kullanıldığı bir saldırının da hedefi olmuştu. Operasyon 2010 yılında ortaya çıkarken iki ülke de siber saldırıyla ilgili bir açıklama yapmaktan kaçınmıştı.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatipzade son saldırının arkasında İsrail olduğunu iddia ederek “Saldırı, şükürler olsun insanlara ya da çevreye zarar vermedi. Ancak bir felaket olabilirdi. Bu insanlık suçudur ve bu tür eylemler yürütmek Siyonist rejimin özüne uygundur” diye konuştu.

İsrail medyasına açıklama yapan batılı kaynaklar, İran’ın ilk başta “kaza” olarak nitelendirdiği saldırıyı Mossad’ın  gerçekleştirdiğini iddia etti. İran da geçtiğimiz pazar günü yaptığı açıklamada saldırının “terörist” bir eylemin sonucu olduğunu itiraf etti.

İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Ali Akbar Salehi, uluslararası toplumun ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun (IAEA) nükleer terörizm ile mücadele etmesi gerektiğini söyledi. Salehi ayrıca, İran’ın faillere karşı harekete geçme hakkını saklı tuttuğunu ifade etti.

YAPTIRIMLARIN KALDIRILMASI ÇABALARININ İNTİKAMINI ALDILAR

İran Parlamentosu’nun Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu’nun düzenlediği toplantıda konuşan İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif de, Natanz’a yönelik gerçekleştirilen saldırıdan İsrail’in sorumlu olduğunu belirterek, intikam alacaklarını ifade etti.  Zarif şu ifadeleri kullandı: “Siyonist rejimin siyasi ve askeri yetkilileri, İran’a yönelik baskıcı yaptırımların kaldırılmasına izin vermeyeceklerini açıkça belirtmişlerdi ve şimdi hedeflerine ulaşacaklarını düşünüyorlar, ancak Siyonistler cevaplarını alacaklar. Natanz, daha gelişmiş cihazlarla her zamankinden daha güçlü olacak ve müzakerede elimizin zayıf olduğunu düşünüyorlarsa bilsinler ki bu eylem müzakerelerdeki konumumuzu güçlendirecektir.”

Zarif ayrıca şunları söyledi: “Baskıcı yaptırımları kaldırma noktasındaki başarılarından dolayı İran halkından intikam almak istiyorlar, ancak buna izin vermeyeceğiz ve bu eylemlerin intikamını Siyonistlerin kendilerinden alacağız” Zarif, siyonist rejimin tasarladığı kurnaz tuzağa düşmemek için tesislerin ve nükleer bilim adamlarının korunmasına ağırlık verilmesi gerektiğini ifade etti. 

KAZA DEĞİL SİBER SALDIRI

Adını belirtmek istemeyen bir kaynak da Jerusalem Post’a yaptığı açıklamada Natanz’daki olayın bir “kaza” olmadığını ve ortaya çıkan hasarın, İran’ın başlangıçta halka bildirdiğinden daha kötü olduğunu söyledi.  Batılı kaynaklar, tesisin bir siber saldırı tarafından vurulduğunu söyledi.

İsrail Genelkurmay Başkanı Aviv Kohavi de, pazar günü yaptığı açıklamada İsrail’in Natanz saldırısına dahil olduğuna işaret eden güçlü bir ipucu verdi. Kohavi, “İsrail Genelkurmay Başkanlığı’nın akıllı operasyonel faaliyetleri sayesinde, geçen yıl İsrail Devleti vatandaşları için en güvenli yıllardan biri oldu. İsrail devletinin güvenliğini sağlamak için güç ve takdir yetkisini, kararlılığı ve sorumluluğu birleştirerek hareket etmeye devam edeceğiz.” dedi. 

Başbakan Benjamin Netanyahu da pazar günü Bağımsızlık Günü etkinliğinde yaptığı konuşmada şunları söyledi: “İran’a, müttefiklerine ve İran’ın silahlanma çabalarına karşı yürüttüğümüz mücadele bizim için büyük bir misyondur” 

Uranyum zenginleştirme cihazlarını piyasaya sürüldükten birkaç saat sonra devre dışı bıraktığı bildirilen Mossad operasyonuna atıfta bulunan Netanyahu, “Bugün olan şeyin yarın da olmaya devam edeceğinin garantisini veremem” dedi. 

İsrailli şirket yarışma açtı, 16 ülkeden 3500 hacker saldırdı

 

DAHA ÖNCE DE STUXNET VİRÜSÜ İLE SALDIRMIŞLARDI

Yabancı kaynaklı haberlere göre, Natanz geçmişte de İsrail siber operasyonların hedefi olmuştu.  2010 yılında, ABD ile ortak düzenlenen bir operasyonda Stuxnet virüsü ile tesise saldırı düzenlenmiş ve binden fazla santrifüj imha edilmişti. 

İran pazar günü gerçekleşen saldırıdan dolayı kimsenin yaralanmadığını veya çevre felaketi gibi bir şey yaşanmadığını açıkladı.  İran Milletvekili ve Parlamentonun Enerji Komisyonu Sözcüsü Malek Shariati-Niasar, olayın İran’ın Ulusal Nükleer Teknoloji Günü’nde ve İslam Cumhuriyeti ile Batılı ülkeler arasında 2015 yılında imzalanan Kapsamlı Ortak Eylem Planı anlaşmasının yenilendiği bir dönemde meydana geldiği için “sabotaj” ihtimalini göz önünde bulundurduklarını yazdı. Yetkili, İran Parlamentosu’nun olayı araştırdığını ve konuyla ilgili görüşünü araştırmanın ardından bildireceğini söyledi.

Pazar günü erken saatlerde İran, Natanz sahasının Elektrik Dağıtım şebekesiyle ilgili bir sorununun bir kazaya neden olduğunu söyledi.

İRAN GEMİSİNE SALDIRI DA TESADÜF OLMAYABİLİR

Öte yandan İran milletvekili Ali Haddad sorumluluk konusunda İsrail’i işaret eden bir tweet attı: “Dün bir nükleer bilim adamına yönelik gerçekleştirilen suikast, bugün İran gemisi Saviz’e yapılan saldırı ve Natanz nükleer tesisine yönelik sabotaj”

Natanz’a yönelik saldırı, İran’ın Natanz’daki gelişmiş IR-6 ve IR-5 santrifüjlerine uranyum heksaflorür gazı enjekte etmeye başlamasından ve ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin’in İsrail’i ziyaret ettiğinin ortaya çıkmasından bir gün sonra gerçekleşti.

Ayrıca son saldırının, IAEA’nın İran’ın Natanz tesisinde uranyum zenginleştirmesini yeniden başlattığını bildirmesinden ve İsrail’in İran’ın nükleer programını önemli ölçüde etkilediği bildirilen tesise yönelik iddia edilen bir saldırı için yabancı kuruluşlar tarafından suçlanmasından sonra gerçekleşmesi dikkat çekti. 

TAHRAN YÖNETİMİ SALDIRIYI BAŞTA HAFİFE ALMIŞTI

Jeruselam Post’un haberine göre, İran, yeni gelişmiş santrifüjleri bir araya getirme kapasitesi açısından Temmuz 2020 patlamasından önceki konumuna hala geri dönemedi. Geçen yıl gerçekleştiği iddia edilen saldırıda, İran raporları başlangıçta patlamayı fazla ayrıntıya girmeden “olay” olarak nitelendirmişti. 

Sputnik News’ün geçen perşembe günü verdiği habere göre, salı günü İran ordusu sözcüsü İsrail ve ABD ‘yi İslam devrim Muhafızları’nın Kızıldeniz’deki Saviz gemisinde patlamaya neden olmakla suçladı. Gazete, sözcünün Tahran’ın Körfez ülkelerinden hiçbirini olaya karışmakla suçlamadığını da sözlerine ekleyerek, “ABD’nin şüphesiz İran’a zarar verme girişimlerinde bir eli var.” dediğini aktardı. 

Netanyahu, geçtiğimiz hafta İsrail’in kendisini İran tehditlerine karşı savunacağı konusunda defalarca uyarmış ve Kudüs’ün Tahran’ın nükleer hırslarıyla mücadele edeceğini vurgulamıştı.

Stuxnet’in hedefindeki Natanz’a bu kez bombalı sabotaj

ABD ve İsrail’in Stuxnet adlı bir virüsü İran’ın Natanz’daki nükleer tesisindeki santrifüjlere bulaştırmasının ardından, adı geçen tesisler bir kez daha saldırıya uğradı. Ancak istihbarat kaynakları bu kez saldırının siber saldırı olmadığını tesise sokulan bir bomba kaynaklı olduğunu ileri sürüyorlar.

Stuxnet ve Uluslararası Hukuk: Bir siber saldırının anatomisi

İran’daki Natanz nükleer tesisinde yakın zamanda meydana gelen patlama, ülkenin nükleer programını geciktireceğe benziyor. Natanz nükleer tesisi, uranyum zenginleştirilmesi için kullanılıyordu ve İran’ın nükleer programı için hayati öneme sahipti. Bu tesisin yok edilmesi Tahran için büyük bir engel olarak görülüyor.

EurAsian Times, geçtiğimiz hafta Perşembe günü Natanz nükleer tesisinde yangın çıktığını bildirmiş, İran, bunun İsrail veya ABD tarafından yönetilen bir siber saldırı olduğunu ve misilleme yapacakları sözü vermişti.

NÜKLEER PROGRAMDA GECİKMEYE NEDEN OLACAK

ABD merkezli yayın yapan The Hill gazetesi için bir yazı kaleme alan Washington Yakın Doğu Politikası Enstitüsü’nün kıdemli araştırmacısı Simon Henderson, Natanz’daki patlamanın tesisi kullanım dışı bıraktığına ve ülkenin gelişmiş santrifüj üretme noktasında büyük ihtimalle herhangi bir alternatifi olmadığına inanıyor.  Bu, İran’ın nükleer programını yıllarca olmasa bile aylarca geciktirecek gibi duruyor. Diğer ülkelerden istihbarat kaynakları da benzer tahminlerde bulunarak bir ya da iki yıllık bir gecikmeye işaret ediyorlar.

 

Tahran, saldırının arkasında İsrail’in olduğunu iddia etti, ancak İsrail iddialar karşısında sessizliğini koruyor. Başbakan Benyamin Netanyahu, İsrail’in İran’daki saldırıların faili olduğuna ilişkin kendisine sorulan bir soruyu yanıtsız bırakırken, Savunma Bakanı Benny Gantz “Bölgedeki her olayın arkasında ille de İsrail olacak diye bir şey yok” dedi.

Hava gücü kullanarak tesise saldırmak, Netanyahu’nun yıllardır planladığı bir şeydi, ancak bunun ABD ile ilişkilere zarar vereceği ve Tahran ile bir savaşa sebep olacağı endişesi bunu yapmasına engel olmuştu. Planlanan saldırı, İran’ın 2015 yılında Obama Yönetiminin isteğiyle Kapsamlı Ortak Eylem Planı’nı (JCPOA) imzalamasının ardından rafa kaldırılmıştı.

PATLAMA SİBER SALDIRI KAYNAKLI DEĞİL AMA MİSİLLEME SİBER OLABİLİR

Barack Obama’nın görevden ayrılması ve yerine İsrail yanlısı Donald Trump’ın gelmesiyle İsrail, İran’ın nükleer programını geliştirmesi karşısında dolambaçlı bir yola başvurdu. Düşük seviyeli bir hava saldırısı beklenirken, gizemli bir patlama meydana geldi ve saldırının arkasındaki emir komuta zincirine dair kesin bir bilgi yok.

Orta Doğu’daki istihbarat kaynaklarına göre, Natanz’daki patlama bir siber saldırının sonucu değil, tesise sokulan bir bomba neticesinde gerçekleşti. Ortaya çıkan hasar, hava saldırısı ile aynı, ancak bedeli çok daha düşük. Bombalamaya kimin ya da neyin yol açtığına dair net bir bilgi bulunmazken İran’ın, misilleme yapacak bir hedefi halihazırda bulunmuyor.

Askeri İstihbarat eski başkanı, General Amos Yadlin’e göre, Tahran’ın tek olası misilleme seçeneği siber saldırılar. İran’ın silah stoklarını yok ettiği iddia edilen İsrail saldırılarının ardından roket ve füze kullanılarak yapılacak geleneksel bir saldırı seçeneği imkansız görünüyor.

Suudi Arabistan’a karşı yapılan sofistike drone saldırıları gibi diğer seçenekler de, Tel Aviv’in bu tür saldırıları engellemek için hazırlığa sahip olması gerçeği dolayısıyla pek olası görünmüyor.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz