Etiket arşivi: Danimarka

Rus hayalet gemilerinin haberleşme sistemine sızdılar: Kuzey Akım patlamasında ne işleri var?

Rus hayalet gemilerinin haberleşme sistemine sızdılar: Kuzey Akım patlamasında ne işleri var?Dört Kuzey Avrupa ülkesi televizyonunun ortak yapımı bir belgeselde, Nord Stream boru hatlarındaki patlamaların meydana geldiği yerin yakınlarında, su altı operasyonları gerçekleştirebilen Rus gemilerinin bulunduğu iddia edildi

Geçtiğimiz Eylül ayında meydana gelen su altı patlamaları, Rusya’dan Avrupa’ya doğalgaz taşıyan iki Nord Stream boru hattını kullanılamaz hâle getirmişti.

PATLAMALARIN SEBEBİ BELİRSİZLİĞİNİ KORUYOR

Patlama alanına yakın ülkelerde resmî soruşturmalar devam etse de patlamaların neden kaynaklandığı belirsizliğini sürdürüyor. 

Estonya’da genel seçimlere Rusya’nın siber müdahalesi başarısız oldu

Şu ana kadar patlamaların bir tür kaza yerine sabotaj sonucu meydana geldiğine dair çeşitli görüşler mevcut.

Danimarka DR, Norveç NRK, İsveç SVT ve Finlandiya Yle televizyonlarının ortak yapımı belgeseld, patlamaların gerçekleştiği dönemde Rus gemi hareketlerine dair şüpheli detaylar olabileceğine dair bir ipucu olduğunu iddia etti.

ŞÜPHELİ GEMİ HAREKETLERİ

Danimarka, Norveç, İsveç ve Finlandiya tarafından yürütülen soruşturma, geçen yıl Haziran ve Eylül ayları arasında gerçekleşen ve son derece alışılmadık olarak tanımlanan gemi hareketlerine ve eylemlerine odaklanmayı sürdürüyor.

Söz konusu gemi hareketleri, Rus donanmasına ait araştırma gemisi Sibiryakov, römorkör SB-123 ve medya kuruluşlarının ismini belirleyemediği Rus donanma filosundan bir üçüncü gemiyi içeriyor.

“HAYALET GEMİ” İDDİASI

İddiaya konu olan gemilerin, vericileri kapalı olan, yani “hayalet gemiler” olarak adlandırılan gemiler olduğu belirtiliyor. 

Yayıncılar, bu gemilerin Rus deniz üslerine gönderdiği fakat kesilen radyo iletişimlerinin kullanılarak hareketlerinin takip edebildiklerini belirtiyorlar.

Bu gemilerin hareketleri, eski bir İngiliz deniz istihbarat subayı tarafından takip edildi. İngiliz subayı, araştırmasını gerçekleştirmek için açık kaynak bilgilerini ve radyo iletişimlerini kullandığını belirtiyor.

PATLAMALARIN ARKASINDA RUSYA OLABİLİR Mİ?

Nordik yayıncılar, gemilerin ne yaptıklarına veya patlamanın arkasında Rusya’nın olup olmadığına dair kesin bir kanıt olduğunu gündeme getirmese de podcast yayını, bu aktivitenin alışılmadık doğası hakkında çeşitli iddialarda bulunuyor.

Patlamanın hemen ardından, Batı’daki bazı ülkeler sorumlunun Rusya’ya olduğunu belirtse de Moskova, Birleşik Krallık da dâhil olmak üzere Batılı ülkeleri suçlayarak patlamalarla herhangi bir ilişkisi olduğunu reddetti.

Danimarka istihbaratı, NSA’nın Avrupalı siyasetçileri izlemesine yardım etti mi?

Danimarka istihbaratının Avrupalı siyasetçilerini izlemek isteyen ABD Ulusal Güvenlik Ajansına (NSA) yardım ettiği öne sürüldü.

NSA, Danimarka‘nın dış ve askeri istihbarat servisi ile iş birliği anlaşmasını kullanmak suretiyle 2012 ve 2014 yılları arasında Danimarka sualtı internet kablolarına girerek Almanya, İsveç, Norveç ve Fransa’daki üst düzey politikacıları ve yüksek rütbeli yetkilileri dinledi.

Gizli dinlemenin ayrıntıları, Kopenhag merkezli ulusal yayın kuruluşu DR tarafından Danimarka Savunma İstihbarat Servisi’nin (Forsvarets Efterretningstjeneste veya FE) gizli tuttuğu bilgilere erişimi olduğu söylenen dokuz isimsiz kaynakla yapılan röportajlara dayanarak verildi.

MERKEL VE ALMAN SİYASETÇİLER HEDEFTE

Danimarka ve Amerika arasındaki iş birliğinin NSA tarafından kötüye kullanılması sonucunda Almanya Başbakanı Angela Merkel, dönemin Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier ve yine dönemin muhalefet lideri Peer Steinbrück’ün hedef haline geldiği söyleniyor.

Politikacıların telefon numaralarını arama parametreleri olarak kullanan raporda, NSA’nın “mesajlardan ve telefon görüşmelerine kadar politikacıların ve yetkililerin telefonları vasıtasıyla kablolardan geçen her şeye erişildiği” iddia edildi.

XKEYSCORE YAZILIMI KULLANILDI 

Casusluk operasyonu kapsamında, internet kablolarına giren ve çıkan veri akışlarını aramak ve analiz etmek için Dragoør kentindeki Sandagergårdan’da bulunan bir veri merkezindeki XKeyscore adlı özel bir yazılım kullanıldı.

XKeyScore, dünyanın herhangi bir yerindeki insanların sınırsız gözetimini sağlayan, istihbarat teşkilatının kişileri izlemesine, e-postaları okumasına ve telefon görüşmelerini ve tarama geçmişlerini dinlemesine izin veren bir veri alma sistemi.

NSA, siber saldırı düzenlerken hacking gereçlerini Çin’e kaptırmış

2014’te, NSA’nın Danimarka ve komşularındaki hedefleri gözetlemek için FE ile iş birliğini suiistimal ettiğine dair endişelerin ardından Danimarka tarafı, ortaklığı incelemek için dört hacker ve analistten (“operasyon Dunhammer” kod adı altında) oluşan gizli bir çalışma grubu kurdu.

DANİMARKALI SİYASETÇİLER DE DİNLENDİ

Çalışma grubunun 2015 yılında FE’ye sunduğu raporda Danimarka istihbaratının ABD istihbaratına Danimarka dışişleri ve maliye bakanlıklarının yanı sıra bir silah üreticisine casusluk yapmasına yardım ettiği belirtildi. Sonuç olarak 2020 Ağustos ayında hükümet FE’nin başkanını ve diğer üç yetkiliyi görevden almaya zorlandı.

Daha önce Ekim 2013’te NSA tarafından Almanya şansölyesi’nin telefonuna girildiği iddialarını kamuoyuna açıklayan ABD’li eski istihbaratçı Edward Snowden, ABD Başkanı Joe Biden’ı “ilk kez bu skandalla derin bir ilişkisi olmakla” suçladı. Almanya, Haziran 2015’te telefon dinleme olayıyla ilgili soruşturmayı delil yetersizliği gerekçesiyle sonlandırmıştı. 

Snowden, konuyla ilgili attığı tweette “Sadece Danimarka’dan değil, aynı zamanda üst düzey ortaklarından da kamuoyunu aydınlatmalarını bekliyoruz” dedi.

Bitcoin, enerji tüketiminde Danimarka’yla yarışıyor

Bitcoin’in hızla yükselen değeri rekor seviyede enerji tüketimini beraberinde getiriyor. Ars Technica adlı internet sitesinin haberine göre, Bitcoin yıllık enerji tüketimi Danimarka’nın yıllık enerji tüketimiyle aynı seviyede.

Yıllık enerji tüketiminin 32 TWh civarında olması beraberinde sürdürülebilirlikle ilgili soruları da getiriyor. Grist adlı derginin yazarı Eric Holthaus bugünkü oranlara bakarak Bitcoin’in 2020 yılına kadar bütün dünyanın tükettiği miktarda elektrik enerjisi tüketeceğini tahmin ediyor. Holthaus’a göre bu sürdürülebilirlik açısından sorunları beraberinde getiriyor.

İlgili haber>> İşte BitCoin dostu 10 ülke

Arstechnica’ya göre, Bitcoin’in enerji tüketimi yüksek seviyelerde olsa da durum, Holthaus’un bahsettiği kadar kötü değil, çünkü bu enerji tüketiminin uzun vadede düşeceği bekleniyor. Üstelik Bitcoin’in enerji tüketimi, ağdaki işlem sayısına bağlı bir şey değil. Dolayısıyla aynı ağın daha fazla kullanılması çevre açısından daha fazla maliyet ve zarar anlamına gelmiyor.

Bitcoin madenciliğinin sebep olduğu enerji tüketimini tam olarak hesaplamak mümkün değil, fakat söz konusu haberde bazı tahminlerde bulunmanın mümkün olduğu görülüyor. Örneğin, Bitcoin madencileri genelde saatte 75 bitcoin üretebiliyor. Bu da bugünkü değeriyle saatte 937,500 dolar, yılda 8 milyar dolar demek oluyor.

Sektörde rekabetin yüksek olduğu ve kullanılan enerjinin en büyük maliyetlerden biri olduğu düşünülürse, bitcoin fiyatı yükseldikçe madencilerin daha fazla enerji kullanma eğiliminde olduğunu söylenebilir.

Yani, bitcoin 12.000 doların üzerinde kaldıkça bu miktarın artması bekleniyor.

İlgili haber>> Bitcoin balonu patlayabilir uyarısı

Peki bu tüketim uzun vadede yükselmeye devam edecek mi? Bitcoin’in tasarımı düşünülürse bu sürecin tamamen Bitcoin’in değerine bağlı olduğu söylenebilir. Bitcoin’in değeri 25.000 dolar olursa, bugünkü tüketim de iki katına çıkar. Değer düşerse, madenciler işlemleri yeterince kârlı görmedikleri için sürece en az etkisi olan ekipmanları kapatmayı seçerler ve bu da enerji kullanımında düşüşe sebep olur.

2009 yılında her bir blok, madenci için 50 bitcoin getirirken bu miktar 2012’de 25’e ve 2016’da 12.5’e düştü. 2020 yılına kadar bunun 6.25 olması bekleniyor. Madencilik sektörünün gelirinin yarıya düşmesiyle enerji tüketiminin de yarıya düşmesi bekleniyor. Aksi halde, madenciliğin kârlı bir yanı kalmayacak. Madencilerin kazandığı bitcoin miktarı her dört yılda bir yarıya inecek. Bu durumda bitcoin değeri sabitlense bile enerji tüketiminin düşmesi bekleniyor.

Diğer bir önemli nokta ise şu anki 12,5 bitcoin değerindeki ödülün ağ içindeki işlem sayısına bağlı olmaması. Madenciler, Bitcoin kullanıcılarından işlem başına ücret toplayabiliyor, ama bu işlemden kazanılan miktar, blok başına alınan ödüle göre çok daha düşük kalıyor.

Dolayısıyla ağ, daha fazla işlemi kaldırabilecek seviyeye yükseltilebilirse bu, madenci gelirine ya da enerji tüketimine çok etki etmez. Yani aslında, büyüyen bir Bitcoin ağı mutlaka bir çevre sorununa sebep olacak denemez. Öte yandan, ağın artan kullanımı Bitcoin fiyatını yükseltebilir, bu da enerji kullanımını arttırabilir.

ENERJİ TÜKETİMİNİ AZALTACAK İKİ YOL

Enerji tüketimini düşürebilecek iki yol daha var. Biri blok başına 12,5 bitcoin değerindeki ödülün değerinin 2020’den önce düşürülmesi olabilir. Öte yandan bunun uygulanması o kadar kolay değil ve Bitcoin madencilik şirketlerinin bu seçeneğe yanaşması beklenmiyor.

Bu noktada hükümetlerin de yapabileceği şeyler sınırlı. Çünkü bir ülkede bu tarz değişimin zorlanması, madenciliğin başka bir ülkeye yoğunlaşmasına yol açacaktır. Dolayısıyla böyle bir değişim küresel bir çaba gerektiriyor. Bu da yakın zamanda olağan görünmüyor.

Diğer bir seçenekse Bitcoin madenciliği sürecini olduğu gibi değiştirmek. Bitcoin’in şimdiki algoritması “hash” denen şifrelenmiş fonksiyonlara bağlı. Farklı kripto para birimleri bu konuda alternatifler sunuyor. Örneğin Bitcoin Gold, Bitcoin’in bir çeşidi olarak ortaya çıkan ve daha az enerji tüketen bir birim. Ama alternatif madencilik seçeneklerinin de madenciler ve gelenekçi kesim tarafından destek görmesi beklenmiyor. Çünkü bu durum, madencilerin milyon dolarlık yatırımlar yaparak kullandığı madencilik yazılımlarını bir anda geçersiz kılar.

Kısaca Bitcoin’in rekor seviyede enerji kullanımının yakın zamanda sonlanacağını söylemek zor.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurun

İşte BitCoin dostu 10 ülke

Günümüzde dijital dünyadaki gelişmelerin sadece denenmekle kalmayıp uygulandığı birçok ülke var. Bitcoin.com adlı internet sitesi de bu doğrultuda en sıkı Bitcoin dostu on ülkeyi sıraladı.

Sıralamada ülkelerin Bitcoin’in yenilikçi teknolojisini kullanma konusundaki istekleri baz alındı. İşte o on ülke:

 

Estonya

Bu küçük Baltık ülkesi teknoloji konusunda son zamanlarda en yenilikçi adımları atan ülkelerden biri. Teknoloji dostu hükümet; sağlık, banka ve idare alanında blockchain (blok zinciri) teknolojisini kullanmaya oldukça istekli. Öyle ki vatandaşlar isterlerse “elektronik vatandaş” bile olabiliyor ve bu şekilde bütün Estonya vatandaşları ve şirketleri dijital kimlik edinme şansına sahip oluyor. Estonya, daha önce Nasdaq Tallinn Borsası’nda hissedar olmak isteyen kişiler için blok zinciri bazlı oylama sistemini de kullanarak bir ilke imza atmıştı.

Skype’ın ilk ortaya çıktığı yer olarak bilinen bu küçük ülkede birçok Bitcoin bankamatiği ve Paxful gibi sanal para alış-satışı yapan girişimciler bulunuyor.

Kısaca Estonya, dünyada kripto para kullanıcılarının kendilerini en rahat hissedecekleri ülkelerden biri olarak öne çıkıyor.

ABD

Bilindiği gibi ABD, dünyada en çok kripto para kullanıcısının ve en yüksek Bitcoin alım-satım hacminin bulunduğu ülke. Şüphesiz ki bunda çoğu kripto para ve blok zinciri şirketinin bulunduğu Silikon Vadisi’nin de etkisi bulunuyor. Dünyanın en fazla Bitcoin bankamatiğine sahip olan ABD zaten çok uzun zamandır dijital para birimleri konusunda en çok öne çıkan ülke.

Ayrıca dünyanın dört bir yanından birçok ülke, kripto para birimleriyle ilgili yasal konularda gözünü ABD’ye çeviriyor. Dolayısıyla dünyanın finansal anlamda süper gücü konumunda bulunan ABD, önümüzdeki yıllarda da kripto para birimlerine dair yasal düzenleme konusunda dikkatlerin çevrildiği ve farklı yaklaşımların denendiği bir ülke olmaya devam edecek.

Sanal para alış-satışı yapan şirketlerden LocalBitcoins, ülkede 2013’ten bu yana Bitcoin’e olan talebin artışını aşağıdaki tabloyla ortaya koyuyor.

Danimarka

Danimarka yaşam standartları ve teknoloji açısından dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biri. Ama ülkenin en çok öne çıkan özelliklerinden biri de son zamanlarda nakit paranın yerine dijital para birimine %100 geçiş noktasında yaptığı hamleler. Öte yandan bu geçişin ne zaman gerçekleşeceği ya da Bitcoin’in bu anlamda bir para birimi olarak kullanılıp kullanılmayacağı bilinmiyor.

Nitekim Danimarka Merkez Bankası, Bitcoin’i bir para birimi olarak kabul etmiyor ve kullanımıyla ilgili düzenlemelerde bulunmuyor. Fakat ülkede çok sayıda Bitcoin girişimi bulunuyor. Bitcoin “3.0” teknolojisini hizmete sunan CCEDK bunlardan biri. CCEDK CEO’su Ronny Boesing Bitcoin.com’a şu açıklamalarda bulundu:

“Bence özgürlük ve sorumluluk paralel ilerleyen şeyler. Kripto para birimlerine bu kadar rahat erişimimiz varken bunların kabul görmesi için bazı sorumluluklarımızın olduğunun farkındayız.”

LocalBitcoins’in Danimarka için hazırladığı tablo da bu konudaki talep artışını gözler önüne seriyor.

İsveç

Danimarka gibi İsveç de nakit para yerine sanal para birimlerinin kullanımına yönelik adımlar atıyor. Vatandaşlar uzun süredir varlıklarını güvenli bir şekilde saklayabilecekleri bir platform aradıklarından sanal paraya karşı talebin artması çok muhtemel görülüyor.

Daha önce, İsveç’in resmi finansal düzenleyici ve denetleyici kurumu Finansinspektionen, Bitcoin’i ve diğer kripto para birimlerini geçerli bir ödeme şekli olarak tanıyarak sektörün ülkede gelişiminin yolunu açmıştı.

İsveç, Safello ve KnCMiner gibi sanal para alış-satışıyla öne çıkan girişimlere ev sahipliği yapıyor. LocalBitcoins’in araştırmaları da kripto para birimlerine yönelik talebin devamlı arttığını ortaya koyuyor.

Güney Kore

Samsung ve LG gibi teknoloji devlerine ev sahipliği yapan ve dünyada en çok akıllı telefon kullanımı ve mobil ödeme oranına sahip olan Güney Kore de Bitcoin’i hem yatırım hem de alım-satım konusunda en çabuk benimseyen ülkelerden biri.

Ülkede Bitcoin kullanımını düzenleyen herhangi bir yasa bulunmuyor. Bu da birçok girişimin önünü açıyor. Hatta sanal para Exchange platformlarından biri olan Coinplug’ın başlattığı bir uygulamayla Güney Kore’de insanlar 7-Eleven mağazalarında bile sanal para satın alabiliyor.

Bir Bitcoin yatırımcısı olan Roger Ver, Bitcoin üzerine devamlı olarak farklı konferanslara da ev sahipliği yapan Güney Kore’yle ilgili şunları söylüyor:

“Bitcoin dünyadaki çoğu finansal sınırı ortadan kaldırıyor. Asya’nın ekonomik anlamda öne çıkan şehirlerinden Seul de Bitcoin ile ilgili fikir paylaşımları ve konferanslar açısından mükemmel bir yer.”

Hollanda

Hiç şüphesiz Hollanda da Bitcoin’i en iyi benimseyen ülkelerden biri. Öyle ki Arnhem kenti “Bitcoin Şehri” olarak tanınıyor. Bu şehirde konaklama, gaz, bisiklet ve hatta bazı sağlık hizmetlerinden bile Bitcoin kullanarak yararlanabiliyorsunuz.

Kripto para birimleri henüz ülkenin resmi finansal kurumu tarafından düzenlenmiyor. Bu yüzden de ülkede birçok girişim ve Bitcoin bankamatikleri bulunuyor. Hatta Bitcoin Elçiliği bile Amsterdam’ın kalbinde yerini almış durumda. Bu sayede, Hollanda, Bitcoin ile ilgilenen yüzlerce insanı farklı etkinlikler kapsamında bir araya getiren ülkelerden biri oluyor.

Öte yandan, ülkenin önde gelen bankalarından ABN Amro ve ING gibi bankalar da kendi teknolojilerini geliştirmek ve maliyeti azaltmak için Bitcoin ve blok zinciriyle ilgili çalışmalar yürütüyor.

Finlandiya

Diğer İskandinav komşuları gibi Finlandiya da teknoloji ve yenilikçiliğin merkezlerinden olmaya devam ediyor. Finlandiya’nın resmi vergi denetleme kurumu CBT, Bitcoin’i resmi olarak sunuyor ve Bitcoin gibi sanal paralarla yapılan satın alımlarda KDV indirimi bile sunuyor.

Nüfus yoğunluğu göz önünde bulundurulduğunda oldukça fazla miktarda Bitcoin bankamatiğinin bulunduğu ülkede oldukça önemli Bitcoin şirketleri de bulunuyor. Bunların içinde FinCCX, Bittiraha ve LocalBitcoins var. Helsinki, 2016 yılının Ocak ayında € 140,000 değerinde Tesla marka bir aracın satın alınmasıyla en yüksek sanal para satışının gerçekleştiği şehir oldu.

Kanada

Kanada da komşusu ABD gibi Bitcoin dostu ülkelerden biri. Toronto ve Vancouver gibi “Bitcoin merkezleri” olarak nitelenen iki şehre ev sahipliği yapan ülkede fazla sayıda Bitcoin girişimi bulunuyor. Sadece Vancouver’da 20’den fazla Bitcoin bankamatiği mevcut. Öte yandan geçtiğimiz sene 19 Eylül’de, Toronto dünyanın o zamana kadarki en büyük blok zinciri konferansına ev sahipliği yapmış bir şehir.

Bitcoin şu anda kara para aklamayı önleme ve terörle mücadele kapsamında yasal olarak düzenleniyor.

LocalBitcoins’in verilerine göre ülkede talep 2013 yılından bu yana düzenli olarak artıyor.

Birleşik Krallık

Birleşik Krallık dünyanın önde gelen finans ve teknoloji merkezlerinden olmaya devam ediyor. Ülkede, Bitcoin konusunda aktif olarak çalışan kişiler, Bitcoin girişimleri ve Bitcoin bankamatikleri giderek artıyor. Birleşik Krallık, yeni ödeme çözümlerini geleceğin kaçınılmaz unsurlarından olarak görüyor ve dijital para birimleri konusunda hazırlıklarını sürdürüyor. Öyle ki birçok yerel mekânda yediklerinizi ve içtiklerinizin ödemesini sanal para kullanarak yapabiliyorsunuz.

Dahası İngiltere Merkez Bankası Bitcoin teknolojisiyle yakından ilgileniyor ve sistemlerini nasıl geliştireceklerine dair insanlardan fikir toplamak istiyor. Şu anda ülkede Bitcoin “private money” olarak görülüyor, bu durumda herhangi bir kripto para birimi kullanılarak yapılan alışverişlerde KDV normal bir şekilde uygulanıyor. Kripto para birimleri üzerinden uğranan zarar ya da elde edilen kâr ise değer atyış vergisine tabii. Bu durum ABD’de de aynı.

Bitcoin.com’un derlediği listede Birleşik Krallık’taki Barclays’in açıklamaları şu şekilde yer alıyor:

“Bitcoin’in günümüzdeki yerinin çok büyük olduğu açık. Finansal kurumlar şu sıralar dijital para birimlerinin kullanıldığı teknolojilerin finans dünyasında nasıl bir devrime yol açacağını dikkatlice izliyor.”

LocalBitcoins’in Birleşik Krallık için hazırladığı liste de bunu kanıtlar nitelikte:

Avustralya

Avustralya’daki bankalar her ne kadar Bitcoin’e karşı çok sıcak bir tavır takınmamış olsa da geçtiğimiz günlerde Bitcoin üzerinde uygulanan “çifte vergi” kaldırıldı. Bu da çoğu kişi ve şirket tarafından hoş karşılanan bir gelişme oldu. Bu vergi türü geçerliyken özellikle birçok Bitcoin girişimi, istenmeyen vergilendirme ve banka hesaplarının dondurulması gibi sebeplerle ülkeyi terk etme kararı almıştı.

Öte yandan Bitcoin, henüz Avustralya Merkez Bankası tarafından düzenlenmiyor. Banka yöneticisi bir röportajında şunları söylemişti: “Bu ülkede yaşayan kişileri para transferi gerektiren işlemlerde istedikleri para birimini kullanmalarını engelleyecek herhangi bir yasa yok. Bu yüzden de para birimleri birbiriyle rekabet içinde.”

Avustralya Menkul Kıymetler Borsası (ASX) şu anda “dünyanın ilk başarılı blok zinciri projesi” olmaya aday bir çalışma yürütüyor. Dahası, devletin önde posta hizmeti the Australia Post da kendi hizmetlerini geliştirmek ve düşen gelirlerle ilgili bir adım atmak için bu hizmeti dijital kimlikleri saklamak için kullanmayı düşünüyor.

LocalBitcoins grafiği ülkedeki hacmin giderek arttığını gösteriyor:

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Danimarka’dan dijital devlere özel büyükelçi

Dijital dünya bazı devletler için sadece ‘tehdit’ olarak görülürken, bazıları bu yeni alanı fırsata çevirme peşinde. Dijital alanda milli menfaatlerine uygun stratejiler geliştirme peşinde olan Danimarka bu amaç çerçevesinde teknoloji devleri ile ilişkileri yürütmesi için bir ‘dijital büyükelçilik’ pozisyonu oluşturdu.

Dışişleri Balanı Anders Samuelsen Apple, Microsoft ve Google gibi şirketlerin diğer devletler kadar Danimarka’yı etkilediğini belirterek “Bu şirketler yeni uluslar haline geldi ve bu durumla başa çıkmamız gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

Danimarkalı bakan haksız sayılmaz. Dünyanın önde gelen teknoloji şirketlerinin gelirleri bir çok devletin bütçelerini sollamış durumda. Teknoloji şirketlerinin yöneticileri Beyaz Saray’da devlet başkanı muamelesi görüyor, bakanlıklar Siikon Vadisi’nde temsilcilik ofisi açıyor. Foreign Policy dergisi 2016 yılında ‘Yılın Diplomatı’ ödülünü Google yöneticisi Eric Schmidt’e layık görüyor.

Henüz kimsenin atanmadığı pozisyonun açılması durumunda ABD ve Danimarka ilişkilerinde yeni bir kanal daha meydana gelmiş olacak. Dijital büyükelçilik aynı zamanda teknoloji şirketlerinin ülkeye yatırım yapması için lobi faaliyetleri de yürütecek.

Facebook ve Apple’ın Danimarka’da veri merkezi açacağını açıklamasının ardından diğer şirketleri de benzer bir yol izlemeye ikna etmek daha kolay olacaktır.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için doldurunuz!