Etiket arşivi: casusluk

İranlı hackerlar, fidyeci gibi davranıp İsrail’den veri çalıyor

İranlı hackerlar, fidyeci gibi davranıp İsrail'den veri çalıyorPetrol devi Saudi Aramco’ya yönelik 2012 tarihinde on binlerce bilgisayarı devre dışı bırakan hackleme olayından bu yana, İranlı operatörlerin orta doğudaki kuruluşlara karşı düzenli olarak veri silme araçlarıyla saldırdıkları iddia edildi. 

Araştırmacılara göre, bu gruplardan biri şimdilerde İsrailli kuruluşlara karşı bir dizi veri silme saldırısının kaynağını gizlemek amacıyla fidye yazılımı operatörü gibi davranıyor. Hackerlar, dağıttıkları kodun verilere yeniden ulaşmak bir yana onları sildiğinde dahi ücret talep ediyorlar.

Güvenlik firması SentinelOne tarafından salı günü yayımlanan bulgular, İran bağlantılı bazı hacker gruplarının çıkarlarını daha ileri bir boyuta taşımak adına maddi motivasyonla hareket eden suçluların kullandığı taktiklere yöneldiğini ortaya koyuyor. 

Sentinelone’da tehdit istihbarat araştırmacısı olarak görev yapan Amitai Ben Shushan Ehrlich, “Fidye yazılımını devreye sokmak, saldırganların bu eylemlerin tüm sorumluluğunu üstlenmeden yıkıcı faaliyetlerde bulunmalarına izin veren, yıkıcı bir eylemdir.” diyor.

İRANLI ŞİRKETLER FİDYE YAZILIMINA YÖNELDİ

SentinelOne, hackleri Agrius olarak adlandırdığı “İran’a bağlı” bir grup ile ilişkilendiriyor. Araştırma, İranlı devlet kuruluşlarının fidye yazılımlarıyla ilgilenmeye giderek daha istekli olduklarına dair diğer kanıtların ortaya atıldığı bir dönemde gerçekleştirildi.

Tehdit istihbaratı firması Flashpoint’e göre, son dönemde sızan belgeler İran İslam Devrim Muhafızları Birliği’nin bir yüklenici firma aracılığıyla bir fidye yazılımı saldırısına dahil olduğunu ortaya koyuyor. 

İran hükümeti düzenli olarak siber saldırılarla ilgili kendilerini hedef alan iddiaları reddediyor. İran’ın Birleşmiş Milletler Misyonu, araştırma hakkında yorum yapmayı reddetti.

Söz konusu iddia devletin fidye yazılımı gibi davranan bir “veri silme” aracı kullandığına dair dile getirilen ilk iddia değil. 2017 yılında, NotPetya kötü amaçlı yazılımları onlarca ülkeye yayılmış ve ilaç, nakliye ve diğer sektörleri milyarlarca dolar zarara uğratmıştı. ABD ve İngiltere hükümetleri, söz konusu faaliyetlere ilişkin olarak Rusya’yı suçlamıştı.

İLK OLARAK VERİ SİLME ARACINI DEVREYE SOKUYORLAR

SentinelOne tarafından takip edilen hacklemeler, bir yıldan fazla bir süredir isimsiz İsrail kuruluşlarını hedef aldı. Firmaya göre kampanyanın başlarında, saldırganlar bir ağdaki dosyaları silmek ve kurbanların sistemlerini yeniden inşa etmelerini zorlaştırmak için tasarlanmış bir veri “sileceği” devreye soktular.

Araştırmacılara göre, daha sonraki hacklerde, operatörler “sileceği” Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki devlete ait bir denizcilik tesisine karşı kullanılan “tamamen işlevsel bir fidye yazılımına” dönüştürdü.

Araştırma, İran ve İsrail’in birbirlerine karşı yürüttüğü hackleme operasyonlarına dair kanıtların giderek daha fazla kamuoyunun görüşüne girdiği bir zamanda geldi. Güvenlik firması Proofpoint Mart ayında yaptığı açıklamada, İranlı bilgisayar korsanlarının İsrail ve ABD’deki bir grup tıbbi araştırmacının e-posta hesaplarına girme operasyonlarının bir parçası olarak tanınmış bir İsrailli fizikçi gibi davrandıklarını açıkladı.

İsrail firması Clearsky’nin kıdemli siber istihbarat araştırmacısı Ohad Zaidenberg, İranlı hackerların son aylarda İsrail kuruluşlarını hedef alan çok sayıda etki operasyonu gerçekleştirdiğini söyledi. Zaidenberg, “İsrailli firmalardan çalınan verilerin çevrimiçi olarak sızdırılması da buna dahil” diyor.

Sahte WhatsApp kılığında casusluk iddiası : iPhone kullanıcıları tehlikede mi?

İtalya’da casus yazılım yapan bir şirketin,  kullanıcıları gözetlemek ve hassas verileri çalmak için  popüler mesajlaşma uygulaması Whatsapp’ın sahte bir versiyonunun, oluşturulduğundan şüpheleniliyor. 

Citizen Lab’de görev yapan siber güvenlik araştırmacıları ve Motherboard çalışanı gazetecilerin ortaya çıkardığı sahte uygulamanın “yasal müdahale” teknolojisini geliştiren cy4gate adlı bir İtalyan firması ile bağlantılı olduğu düşünülüyor. Peki “yasal müdahale” ne anlama geliyor? Bir tür casus yazılım mı? Bir tür casus yazılım olan bu uygulama şirketler tarafından güvenlik güçlerine, istihbarat teşkilatlarına ve hükümetlere satmak üzere geliştirilen casus yazılımlar.

Sahte WhatsApp’ın tam olarak ne yaptığına gelince. Bilgisayar korsanlarının söz konusu uygulamaya sahip bir iPhone’dan toplayabileceği bilgiler, UDID olarak bilinen ve her iPhone telefonda bulunan özel kimlik numarası, ve yine her cihaz için ayrı oluşturulmuş IMEI numarası. Tabi bunlarla sınırlı değil. Bu bilgiler, herhangi bir istihbarat teşkilatını belirli bir hedefe ve belirli bir kişiye yönlendirme noktasında yardımcı olabiliyor.

Sahte WhatsApp uygulamasının iPhone’lardan daha fazla veri çalıp çalamayacağı sorusunun cevabı ise net değil. Zira  Citizen Lab araştırmacıları, bir hackerın whatsapp’ın sahte sürümüne sahip hedefteki bir iPhone’dan çalabileceği diğer veriler hakkında henüz net bir bilgi ortaya koyabilmiş değil. Bununla birlikte, saldırganların whatsapp’ın sahte bir sürümünü hedefteki bir telefona kurduktan sonra, en azından gönderdikleri ve alabilecekleri mesajları izlemeyeceğini düşünmek saflık olur.

Sahte bir WhatsApp uygulamasının bir iPhone telefona nasıl girdiği IOS App Store’daki sürümün ele geçirilme ihtimalinin olup olmadığı da net değil. Apple genellikle, resmi uygulama mağazasına giren şeyleri kontrol etme ve sahte yazılımları önleme noktasında oldukça iyi durumda.  Ancak, birçok iPhone kullanıcısının da iPhone’a farklı bir yolla yazılım yüklemenin mümkün olduğundan haberi yok. 

SOSYAL MÜHENDİSLİK HİLELERİ KULLANILIYOR

Sahte WhatsApp yazılımı söz konusu olduğunda, kullanıcıları telefonlarına yapılandırma dosyaları (MDM veya mobil cihaz yönetimi profilleri olarak bilinir) yüklemelerini sağlamak için sosyal mühendislik hileleri kullanılır. Ve  bunlar bir cihaza yetkilendirilmemiş kötü amaçlı kod yükleyebilir.

Citizen Lab, saldırıyla bağlantılı gibi görünen bir kimlik avı sayfasının ekran görüntüsünü paylaştı. Saldırı, kullanıcıları whatsapp’ın sahte sürümünü indirmeye ve yapılandırma dosyasını yüklemek için talimatları takip etmeye yönlendiriyordu. 

Akıllara bir de şu soru geliyor: Apple nasıl oldu da kullanıcıların yazılımı bu şekilde yüklemelerine izin verdi? Bu teknoloji, aslında kuruluşların halka yönelik App Store için uygun olmayan ısmarlama yazılımları çalışanların cihazlarına yüklemelerine yardımcı olmak için hayat geçirildi ancak bir süredir casus yazılımları yüklemek için kullanma girişimleri de dikkat çekiyor. 

WhatsApp’tan göçü hızlandıracak gelişme: Uygulama bu kez virüs tehlikesiyle karşı karşıya

RESMİ APPSTORE DIŞINDA UYGULAMA İNDİRİLMEMELİ

Bununla birlikte sıradan iPhone kullanıcılarının endişelenmesini gerektirecek bir durum yok gibi görünüyor. Bu büyük olasılıkla daha büyük hedeflere yönelik bir saldırı çeşidi.  Ayrıca sahte Whatsapp’ın arkasındaki kişi her kimse, bunu mümkün olduğunca çok sayıda iPhone kullanıcısına zararlı yazılım bulaştırmak niyetiyle değil, başka çok özel bir amaç uğruna başlattığı düşünülüyor. 

Uzmanlar, whatsapp’ın yasal sürümünü çalıştırma noktasında yapılacak en mantıklı şeyin resmi iOS App Store’dan yüklemek olduğunu hatırlatıyorlar. Peki aynı tehlike Android kullanıcıları için de geçerli mi? Net bir cevap olmamakla birlikte Kasım 2017’de, bir milyondan fazla Android kullanıcısının resmi Google Play Store’da bulunan whatsapp’ın sahte bir sürümünü indirme konusunda faka bastırıldığı biliniyor. 

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Çin ABD için en büyük siber tehdit, peki ya Almanya için? 

Amerika Ulusal İstihbarat Direktörlüğü’ne (DNI) göre Çin ABD için bir numaralı ulusal güvenlik tehdidi. Bu birçok başka platformda daha defalarca dile getirilen bir gerçek. Peki Avrupa ve Avrupa’nın lokomotif ülkesi Almanya için durum ne?

Çin’in ‘Savaşçı Kurt’ olarak adlandırılan diplomasisi ve ekonomik casusluk faaliyetleri Almanya’nın ulusal güvenliği için de bir tehdit oluşturuyor mu? Bir süredir Almanya’da yaşayan Ulusal Güvenlik ve Terörle Mücadele Analisti Ajmal Sohail, moderndiplomacy.eu sitesinde konuyla ilgili bir yazı kaleme aldı. Sohail’e göre konuyla ilgili net bir kanıt bulunmasa da Çin’in Almanya için de tehdit olduğunu düşünüyor. 

DNI: ÇİN DÜNYA ÇAPINDA TEHLİKE

DNI’a göre Çin dünya çapında demokrasi ve özgürlüğe yönelik en büyük tehlike. Hatta ABD’nin gözünde Çin eşittir faşizm demek hiç yanlış olmaz. DNI, Pekin’in Amerika’yı ve dünyanın geri kalanını ekonomik, askeri ve teknolojik olarak ele geçirmeye çalıştığını öngörürken bir başka değerlendirme de Çin’in kilit konumundaki kamu teşebbüsleri ve şirketlerinin Komünist Partinin faaliyetlerini gizlemek için birer araç olduğu yönünde.

‘HUAWEI VE DİĞER TEKNOLOJİ ŞİRKETLERİNİ KULLANIYORLAR’

DNI’ın açıklamasında Çin’in Amerikan şirketlerinin fikri mülkiyetini çalmak, teknolojilerini taklit etmek ve küresel pazarda bunları kullanmak için ekonomik casusluk faaliyetleri yürüttüğü, söz konusu şirketlerin değerini düşürdüğü ve istihdamları ile oynadığı belirtildi. İddialara göre Çin, üst düzey yabancı bilim adamlarına kendileri lehine bilgi çalmaları karşılığında ödeme yapıyor. FBI’ın AR&GE sırlarını çalan Çin vatandaşlarını sık sık tutukladığı bilinmekte. ABD hükümetinin tahminlerine göre Çin’in her yıl Amerikan fikri mülkiyetini çalmasının neden olduğu zarar yaklaşık yarım trilyon dolar. Çin, askeri alanda öncü ülke olabilmek adına savunma teknolojilerini çalıyor. Ülkenin istihbarat örgütleri, Huawei ve benzeri ticari firmaları kendi amaçları doğrultusunda kullanabiliyor. Bu nedenle, ABD müttefiklerini Çin teknolojilerini uygulama noktasında uyarıyor.

2020’nin en büyük hack olayı FireEye saldırısıyla ilgili bilmeniz gereken 8 şey

ALMANYA’DA ABD’DE OLDUĞU GİBİ RAHAT HAREKET EDEMEZ

Baştaki soruya geri dönecek olursak, Evet Çin’in ekonomik casusluğu ve teknolojik hırsızlığı Almanya’ya da milyarlarca dolara mal olabilir. Bununla birlikte, açık kaynaklarda bunu kanıtlayan somut bir veri henüz yok. Ancak verileri ifşa etmek, bilgileri ele geçirmek ve istihbarat toplamak adına Almanya ve Avrupa’da faaliyet gösteren çok sayıda Çinli gizli servis ve istihbarat elemanlarının olduğu birçok kuruluş ve önde gelen yetkili tarafından bilinen bir gerçek. Zira Çin’in savunma ve askeri teknolojiler, otomotiv endüstrisi, uçak mühendisliği ve denizcilik üretimi gibi birçok alanda casusluk yapma noktasında çıkarları bulunmakta. Ayrıca bazı Alman askeri ve savunma teknolojileri verimlilikten oldukça yoksun. Mevcut verilere göre Amerikan teknolojilerine kıyasla, Alman teknolojileri Afganistan, Irak ve Suriye’de daha az uygulanabilir durumda. 

Devlet ve karşı istihbarat ve siber güvenlik aygıtlarındaki tüm eksikliklerden bağımsız olarak, Almanya’nın durumu seçme ve seçilme hakkına sahip Çinli göçmenlerden oluşan bir topluluğu barındıran Amerika Birleşik Devletleri’nden farklı. Amerika’nın aksine lobicilik Almanya’da pek mümkün değil, hatta bir suç eylemi sayılıyor. Dahası, Çin’in Almanya’daki çıkarlarını desteklemek için, Pekin’in ekonomik avantajlarından faydalanma olasılığı daha düşük. Zira Amerika örneği oldukça farklı. Soğuk savaşın bitiminden hemen sonra Çin, gizli ve sessiz bir şekilde, ABD’ye istihbarat görevlileri gönderdi, kasıtlı olarak Çinli vatandaşları Amerikalılarla evlendirdi ve çocuk sahibi olmalarını ve bu çocukların Amerikan okullarında, kolejlerinde ve üniversitelerinde okumasını sağladı. Böyle bir Çin-Amerika neslinin Amerika’nın Çin ile ilgili politikasını etkilemesi bekleniyordu. Çin’in ABD’nin aksine, Almanya’da bu tür avantajlardan yararlanma ihtimali en azından şimdilik olası görülmüyor.  

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

İstihbarat için altın yumurtlayan tavuk LinkedIn, Çinli casusun elinde nasıl oyuncak oldu?

Singapurlu çiçeği burnunda doktora öğrencisi Jun Wei Yeo, 2015 yılında bir grup Çinli akademisyene sunum yapmak üzere Pekin’e davet edildiğinde kuşkusuz büyük heyecan yaşamıştı.

Yeo’nun doktora tezi Çin dış politikası üzerineydi ve sunumun hemen ardından genç akademisyenin etrafını kendilerini Çin’li think- tank kuruluşu çalışanı olarak tanıtan bir grup insan sardı. Bu kişiler Jun Wei’den kendilerine para karşılığında siyasi haber ve bilgi sağlamasını istiyorlardı. Gerçek amaçlarını ise daha sonra açıklayacaklardı: “Söylentiler ve içeriden bilgi sızdırma”

Jun Wei, bu kişilerin Çinli istihbarat ajanı olduğunu anlaması uzun sürmese de onlarla iletişim halinde kalmayı sürdürdü. İlk başlarda kendisinden Güneydoğu Asya ülkelerine odaklanması isteyen Çinli ajanların ilgisi bir süre sonra ABD hükümetine kaydı.

Çin ajanı olma yolundaki serüveni bu şekilde başlayan Jun Wei, daha sonra sahte bir danışmanlık şirketi kurarak LinkedIn üzerinden ve meraklı bir akademisyen kimliği ile ABD’deki hedeflerini tuzağa düşürmeye girişti. Beş yılın sonunda, ABD ve Çin arasında baş gösteren derin çatışmalar ve Washington’dan Pekinli casuslara yönelik kısıtlamaların arttığı bir sırada, Jun Wei dış güçler için ‘yasadışı casus’luk yaptığı gerekçesiyle ABD mahkemesi tarafından suçlu bulundu. 39 yaşındaki Singapurlu akademisyenin 10 yıla kadar hapse mahkum edilebileceği belirtiliyor.

Linkedin’deki ‘sahte e-Devlet sitesine’ dikkat!

ESKİ BİR ETKİ AJANI OLAN ÜNİVERSİTE HOCASI

Olayla ilgili ilgi çekici bir ayrıntı ise Yeo’nun üniversitedeki hocasıyla ilgili. Singapurlu ajanın doktora danışmanı Amerikalı-Çinli Profesör Huang Jing, 2017 yılında “yabancı bir ülkenin etki ajanı” olduğu suçlamasıyla Singapur’dan sınır dışı edilmişti. İddiaları yalanlayan Hung Jing, Singapur’dan sınır dışı edilmesinin ardından bir süre Washington’da çalıştı. Şimdilerde ise Pekin’de yaşıyor. Etki ajanları, birebir casusluk yapmaktan ziyade başka ülkelerin çıkarları doğrultusunda fikirler savunan kişiler için kullanılan bir kavram.

Mahkeme belgelerine göre, Singapurlu akademisyen birlikte iş yaptığı Çin’lilerle Çin’in farklı yerlerinde onlarca kez buluştu. Bu görüşmelerden birinde kendisinden ABD Ticaret Bakanlığı, yapay zeka ve Çin-ABD ticaret savaşı hakkında özel bilgi edinmesi istendi.

ÇİN İSTİHBARATI İÇİN ÇALIŞTIĞINI BİLİYORDU’

Singapur Dışişleri Bakanlığının eski müsteşarı Bilahari Kausikan, “Dickson’ın Çin istihbarat servisleri için çalıştığını bildiğinden” şüphesi olmadığını söyleyerek Jun Wei’nin “hiçbir şeyden habersiz kullanışlı bir aptal” olmadığını ifade etti.

Yeo en önemli bağlantılarına, profesyonel iş ilişkileri kurmak için kullanılan ve dünya genelinde 700 milyon insanın kullandığı LinkedIn yoluyla ulaştı.

Washington Post, çok sayıda eski hükümet yetkilisi, asker ve şirket yetkilisi kişinin LinkedIn’de geçmişte yaptıkları işlerle ilgili önemli bilgiler paylaştığını ifade ediyor. Bu durum istihbarat örgütleri açısından altın yumurtlayan tavuk demek.

2018 yılında ABD Karşı İstihbarat ve Güvenlik Merkezi Direktörü William Evanina, Microsoft’a ait platformu Çin’in “çok aktif ve sert” bir şekilde kullandığını açıklamıştı. Bu arada birçok sosyal medya platformunun yasak olduğu Çin’de LinkedIn kullanmak serbest.  Geçtiğimiz yıl askeri sırları Çinli bir ajana ifşa ettiği suçlamasıyla 20 yıl hapse mahkûm olan eski CIA ajanı Kevin Mallory de ilişkilerini LinkedIn üzerinden kurmuştu.

Çinli siber casusların bir hedefi de Kayseri’de çıktı!

İSTİHBARAT AÇISINDAN ALTIN YUMURTLAYAN TAVUK: LİNKEDIN

Alman istihbarat ajansı da 2017 yılında Çinli ajanların LinkedIn’i en az 10 bin Alman vatandaşına ulaşmak için kullandığını açıklamıştı. LinkedIn iddialara ilişkin bir yorumda bulunmazken daha önce yaptığı açıklamada bu tür zararlı faaliyetleri engellemek için geniş çaplı önlemler aldığını söylemişti.

Dickson Yeo, LinkedIn aracılığıyla bulduğu bazı kişilerden sözde danışmanlık şirketi için raporlar yazmalarını istemiş ve bu raporları Çinli ortaklarına göndermişti.

Hedefindeki kişilerden biri de ABD Hava Kuvvetleri’nin F-35 savaş uçakları programında çalışan bir kişiydi ve bu kişi ekonomik sıkıntısı olduğunu itiraf etti. Bir diğer kişi de ABD ordusunda görev yapan bir subaydı ve bu kişinin ABD’nin Afganistan’dan çekilmesinin Çin’e muhtemel etkileri başlıklı bir rapor hazırlaması için Yeo’dan en az 2 bin dolar ödeme aldığı belirtiliyor.

SAHTE İLANLARA YANI EN ÇOK ESKİ ASKER VE BÜROKRATLARDAN

Yeo, 2018 yılında sözde danışmanlık şirketi için sahte iş ilanları yayınladı. Savcılara verdiği bilgide bu ilanlara 400’ü aşkın başvuru yapıldı ve bunların yüzde 90’ı ‘güvenlik yetkisine sahip’ Amerikalı asker ve sivil bürokratlardan geliyordu. Yeo, bu bilgilerin bir kısmını birlikte çalıştığı Çinli istihbaratçılara gönderdi.

Çin’in casusluk faaliyetleri ile ilgili bir kitap yazan Matthew Brazil’e göre LinkedIn’in araç olarak kullanılması hiç de şaşırtıcı değil. Danışmanlık şirketleri kanalıyla insanlara uzmanlık alanlarında rapor yazdırmanın, bu kişileri sonrasında gizli bilgileri de sızdırmaya ikna edilebilecek casuslar haline getirmenin bir yöntemi olduğunu belirtiyor.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Çin Hong Kong protestocularını mobilden vurdu!

 

Hong Kong’daki Çin yönetimine karşı düzenlenen eylemlerde WhatsApp kullanan aktivistlerin telefonlarına protestoları daha rahat koordine etmeyi sağlayan bir program hakkında tanıtım mesajı ulaştı. Tanıtım adresine tıklayan göstericilerin indirdiği programın, muhtemelen Çin hükümeti tarafından geliştirilmiş, kullanıcıların telefonlarını hackleyen zararlı bir yazılım olduğu ortaya çıktı. San Francisco’daki Lacoon Mobile Security şirketi müşterilerinin ağlarında olağan dışı trafik gözlemleyince bu sahte programı incelemeye aldı. Programın veri gönderdiği sitelerin izini süren şirket araştırmacıları Iphone’lardan bilgi çalabilen nadir rastlanan bir zararlı yazılım ile karşılaştı.

Program Iphone’a yüklendiği andan itibaren telefondaki rehber, mesajlaşma, arama kayıtları ve fotoğraflara ulaşabiliyor. Telefondaki kayıtları oynatma ve bilgileri başka bir adrese gönderme kabiliyetine sahip bu program Iphonelar’ın en hassas bölgelerinden birine, uygulamalar, email ve satın alma bilgilerinin bulunduğu anahtar dizinine erişiyor.

Hem iOS’un hem de Android’in zayıf noktaları var. iOS çalıştıran telefonları hacklemek kolay değil ancak, eğer telefonlar Apple’ın koyduğu, ne tür uygulamaların çalıştırılacağına ilişkin, engelleri aşması için kırıldıysa, başka bir deyişle ‘’jailbrake’’sürecinden geçirildiyse, bu mümkün. Zararlı yazılımın sinyal yolladığı siteyi inceleyen Lacoon şirketi araştırmacıları, yazılımın ‘’emir komuta’’ sunucusunun Çince yazıldığını gözlemlemiş. Programla ilgili, şirketin kurucularından ve  CEO’su Michael Shaulov, ‘’Ne iOS’u hedef alan böylesine karmaşık bir şey ne de Çin izi taşıyan böyle bir şey görmemiştik’’ dedi. Shaulov’a göre bu veriler hackerların Çin hükümeti ile çalışıyor olabileceklerini işaret ediyor. Çin konsolosluğu konu hakkında yorum yapmadı.

Her ne kadar Lacoon bune benzer bir zararlı yazılımla daha önce karşı karşıya gelmediyse de, bu başka araştırmacılar için geçerli değil. Dallas merkezli siber istihbarat şirketi iSight Partners’tan John Hultquist’e gore, program Çin istihbarat servisinin Tibetli aktivistleri hedef alan casusluk yöntemlerine benzer. Geçen sene hackerlar Çin’deki Uygur topluluğunun bir konferansa katılan üyelerine uygulama gibi görünen zararlı yazılım yolladı. Programı kullananlar konferansla ilgili bilgileri gördüler, ancak yazılım arka planda telefon kayıtlarını ve telefonun mikrafonu ile çevrede konuşulanları kaydetti.

Mobil cihazlar için geliştirilen casusluk yazılımları öyle başarılı ki, Çin hükümeti ve ordusunun birbiri ile yarışan iki farklı yazılımı var. Hultquist durumu ‘’ Çin istihbarat toplama faailyetleri askeri bölgeler boyunca ilerliyor. Bu konuda çalışan bir çok grup olduğu görülüyor’’ şeklinde açıklıyor.

iSight, Çin haricinde Rus casusluk grubu Tsar Team’in de izini sürüyor. Grup ABD hükümet görevlilerinin, savunma şirketlerinin ve enerji şirketi yöneticilerini mobil casusluk yolu ile hedef almış. Grup Hultquist’e göre ABD ve AB ağlarında hareket eden grup cihatçıları hedef alıyor. Hultquist bu durumu ‘’Bir Çeçen cihatçıyı hedef almanın, telefonlarını dinleyip GPS ile yerini belirlemenin ne kadar da önemli bir araç olduğunu görebilirsiniz’’ şeklinde yorumladı.

Lacoon şirketi Hong Kong’da kullanılan programın iOS’u nasıl kırdığını belirleyemedi. Bir teoriye göre hackerlar Iphonelar’ın henüz bilinmeyen bir zayıflığını kullanarak cihazlara uzaktan erişebiliyorlar. Holtquist’a göre bu teori sadece bir spekülasyon, ancak yine de fikir olarak korkutucu.