Etiket arşivi: bahtiyar bircan

Siber güvenlikteki uzman açığını kapatmak için ortak hareket etmeliyiz

Bahçeşehir Üniversitesi’nde geçen hafta perşembe günü düzenlenen ‘Siber Güvenlikte Özel Sektör – Akademi İş Birliği ve İstihdam’ panelinde Türkiye’de siber güvenlik sektörünün gelişimi için atılması gereken adımlar masaya yatırıldı.

Etkinliğin ana sponsoru Biznet’ten takım lideri Can Demirel, Trapmine CEO’su Celil Ünüver, Picus Security eş-kurucusu Süleyman Özarslan ve Barikat Akademi Direktörü Bahtiyar Bircan, Siber Bülten genel koordinatörü Minhac Çelik moderatörlüğünde siber güvenlik eğitimleri, üniversitelerde siber güvenlik derslerinin açılması, Türkiye’de siber güvenlik girişimlerinin önündeki engeller, dünyadaki fırsatlar, ülkemizin bölgesel bir merkez olabilmesi gibi konularda görüşlerini paylaştı.

İki saat süren ve yüzden fazla katılımcının bulunduğun panel uzman yetiştirmek için düzenlenen eğitim kampları üzerine katılımcıların düşüncelerini paylaşması ile başladı.

Siber güvenlikteki uzman açığının kapatılması için özel şirketlerin ve akademinin iş birliği yapmasının önemini vurgulayan Can Demirel Biznet’in Sakarya Üniversitesi ile birlikte düzenlediği Endüstriyel Güvenlik Kampı’nı (EKS) kampını örnek gösterdi.

Uzman açığını kapatmaktaki temel bakışlarının “ortaklık” olduğunu vurgulayan Demirel, “Temel anlamda inancımız Biznet de bu işi tek başına yapamaz. Çok değerli firmalar var. Üretici firmalar var. Bu firmalarla işbirliği yapmanın da bir yolunu aramalıyız” dedi.

Üniversiteden çıkan bireylerin iş aradığını ve şirketlerin de çalışan aradığını belirten Demirel, “Bu iki segmenti birleştirecek çözümler bulmalıyız. Amacımız şikâyet etmeyi bırakıp işin bir tarafından tutup uzman kaynağı problemini nasıl çözebilirizi araştırmaktır” diye konuştu.

Akademi ile özel sektör arasında bir iletişim kopukluğunu olduğunu da belirten Demirel, “Temel problemlerimizden biri bu. İki taraf da birbiriyle konuşmuyor. Ortada bir strateji olması ve herkesin buna katkı yapması gerekiyor. İletişim kurmamız gerekiyor. Şu an akademinin vizyonu ve gittiği taraf farklı. Özel sektör ise hizmet verip ürün çıkarmak istiyor. Aynı amaca hizmet edebilecek şekilde bir potada birleştirebilirsek başarılı olabiliriz. Bu ortak çalışma kültürünü geliştirmek lazım,” dedi.

DİPLOMA İLE SERTİFİKA BİR YERE KADAR, GAYRET VE MERAK BAŞARININ ANAHTARI

Trapmine CEO’su Ünüver, siber güvenlik kamplarındaki eğitim süresinin yetersiz olduğunu kabul ederken önemli olanın katılımcıların gösterecekleri gayret olduğunun altını çizdi. Kendisinin iktisat mezunu olmasına karşın kendi gayretleriyle bir şey öğrendiğini anlattı. Ünüver, “Bu 3-5 günlük eğitim programları profesyonel olmaları için yeterli değil ama biz bu kamplarda kapının girişini göstermiş oluyoruz. En azından biz alamadığımız bir eğitimi öğrencilere vermiş oluyoruz” ifadelerini kullandı.

Kocaeli Üniversitesi’nde Yardımcı Doçent olan Özarslan da ilginin önemine dikkat çekti. Mühendislik mezunlarının bir adım önde olabileceğini ancak gerekli ilgiyi göstermemeleri halinde farklı bölümlerden gelenlerin arkasına düşebileceklerini anlattı.

Barikat Akademi Direktörü Bircan siber güvenlikte ilginin önemine katıldığını fakat sadece başlangıç için yeterli olduğunun altını çizdi:  “Lise mezunu olup sertifika bile almadan yaptığı işlerle ortaya çıkan insanlar var. Merak ve gayret daha kıymetlidir. Google ve Facebook gibi firmalar işe alımlarda üniversite mezuniyeti şartını kaldırdılar. Geleneksel eğitim bizim ihtiyaçlarımızı karşılamıyor. Özellikle siber güvenlik… Özgeçmişi doldurup iş aramaya çıkayım devri bitti. Beceri temelli daha önemli” ifadelerini kullandı.

Bircan siber güvenlik programlarında, katılımcılara sızma testlerinin ardından rapor yazmaları gerektiğinin veyahut olay müdahale ekibinde çalışanların farklı saatlerde çalışmak zorunda kalacaklarının anlatılmadığını hatırlattı. Bircan, “Mesela sızma testi uzmanı olarak çalıştığınızda vaktinizin yarısı bunu anlatacak rapor yazmanızla geçecek” dedi. Olay müdahale ekiplerinin ise cuma akşamları ve insanların genel olarak tatil yaptığı saatlerde çalıştığına dikkat çekti.

HER ŞEY TEK TIKLA HALLOLUYOR

Panelistler, dünyanın çeşitli ülkelerindeki deneyimlerini de paylaştı. Estonya’nın başkenti Tallinn’de şirketini kurmuş olan Trapmine CEO’su Celil Ünüver, Estonya’nın start-uplar açısından cazip olduğunu, Start-up Estonya adlı kurumun girişimcilere birçok konuda yardımcı olduğunu vurguladı.

“Yatırım ve fon bulma noktasında da çalışmaları oluyor. Size çeşitli programlar hakkında bilgi veriliyor. Dinamik bir destek var. Bürokrasi yönünden de avantajları var. Türkiye’de 2016 yılında şirket kurduğumuzda iki günümüz resmi işlerle geçti. Estonya’da yarım günde bilgisayar başında halloldu.” şeklinde konuştu.

Kısa süre önce Avrupa’nın en geniş güvenlik kümelenmesi olan Hague Security Delta’ya katılarak oluşumun ilk Türk üyesi olan Biznet’in Hollanda tecrübelerini paylaşan Demirel, memurların, özel sektör zihniyeti ile hareket ettiğine dikkat çekti: “Bir şey sorduğunuzda özel sektör gibi takip ediyorlar. Danışmanlık şirketi gibi çalışıyorlar” dedi.

DÜNYADA SİBER MİLLİYETÇİLİKLER GÜÇLENİYOR

Panel sırasında Trapmine CEO’su Celil Ünüver, siber güvenlikte küresel seviyede kutuplaşma yaşanmaya başladığına dikkat çekti. Siber güvenliğin artık siyasi olarak algılandığı, özellikle Rus menşeli Kaspersky’nin ABD’den sınır dışı edilmesi ile bu kutuplaşmanın daha da sertleştiğini vurguladı. Çin’de bazı hacker gruplarının Amerika’daki yarışmalara katılmasının yasakladığını hatırlatan Ünüver, “ABD ve Avrupa’da kendi ürünlerimizi alalım akımı var” dedi.

Biznet takım lideri Can Demirel de siber milliyetçiliğin oluştuğunu belirtti. Demirel, “Gittiğimiz konferanslardaki konulardan biri mutlaka bu oluyor. Rusya ve Çin’in stratejilerden bahsediliyor” diye konuştu.

Ünüver, şirketinin Estonya merkezli olmasına rağmen şirketteki Türk izlerinden dolayı müşterilerde soru işaretleri oluştuğunu kaydetti. Yardımcı Doçent Özarslan da bir önyargı olduğunu doğruladı. “Bir fuarda stant açtık. İnsanlar gelip ürünü sorunca anlatıyoruz. Sonrasında nereden geldiğimizi soruyorlar. Türkiye’den geldiğimizi duyunca bir duraksıyorlar. Türkiye, mühendislik ve siber güvenlik bir araya gelince duraksıyorlar. İnsanlar inanmıyor. Bu önyargıyı kırmamız vakit aldı” diye konuştu.

Süleyman Özarslan, yurtdışındaki önyargının yanı sıra Türkiye’deki kurumlar da benzer bir durum olduğunu anlattı. “Yerli ürünlere karşı olumsuz bakış açısını Türkiye’de de kırmak lazım” ifadelerini kullandı.

NE KADAR DEĞER KATTIĞINA BAKMAK LAZIM

Celil Ünüver, konuşması sırasında Türkiye’deki “yerli ve milli” rüzgârına da değindi. “Yerli ve milli olabilirsin ama sende bir zafiyet olabilir. Bu zafiyeti bulan başka bir ülke bunu kullanılabilir. Bütün kurumlara sızabilir. Yerli ve millilikte ölçü ürünün ülkeye ne kadar fayda getirdiği olmalı. Ne kadar döviz kazandırabildiğin olmalı” diye konuştu.

Barikat Direktörü Bircan, ülke sınırlarını kapatıp her şeyi yerli olarak yapacağız anlayışının “çok gerçekçi” olmadığını vurguladı. Bircan, açık kaynaklı teknolojilerin kullanılabileceğine dikkat çekti.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

“Siyah kuşak hayat kurtarmaz, sertifika siber güvenlikçi yapmaz”

Dünyada siber güvenlik uzmanı ihtiyacı arttıkça, güvenlik uzmanı yetiştiren programlara ilgi de büyüyor. Ulusal ve uluslararası arenada her geçen gün başka bir eğitim programı, siber güvenlikte kariyer yapmak isteyen uzman adayları için görücüye çıkıyor.

Uzman yetiştirme vaadiyle yola çıkan bu programlar, birçok konuda birbirinden farklılaşıyor. Adaylar müfredat yapıları ve güvenlik yaklaşımlarının yanı sıra siber güvenliği ele alış tarzları da farklı olan programlara karşısında karar vermede zorlanıyor.

90’lı yılların sonundan itibaren siber güvenlik alanında çalışan ve birçok kamu kuruluşunun kritik projelerinde yer alan siber güvenlik uzmanı Bahtiyar Bircan, “ulusal bir sorun” olarak değerlendirdiği uzmanı açığının üstesinden gelebilmek için açılan siber güvenlik eğitim programları ile görüşlerini paylaştı.

Dünyanın ihtiyaç duyduğu bir milyon beyaz şapkalı hackerdan biri olmaya ne dersin?

Amacımız siber güvenlik becerisi kazandırmak

Bahtiyar Bircan öncelikle sektördeki ‘sertifika fetişizminden’ şikayetçi. Siber güvenlik eğitimlerinin sertifika vermek üzere kurulu olduğunu belirten tecrübeli uzman, bu durumun bir ‘sertifika fetişizmine’ yol açtığını savunuyor: “Karatede nasıl siyah kuşak hayat kurtarmaz ise siber güvenlikte de sertifika, sizi uzman yapmaz. Bir siber kriz anında neler yapılacağı konusunda siber güvenlik eğitimlerinin sunduğu bir şey yok. İsim yapmış uluslararası eğitimler bile siber güvenliğin bir boyutuyla ilgili size eğitim verebiliyor. Oysa siber güvenlik çok boyutlu, disiplinler-arası çalışmaların yapılması gereken bir alan.”

Siber güvenlik uzmanı Bircan, “Sadece ezbere dayalı bir eğitimle verilen bir sertifika, eğer istihdam edilmek için yeterli oluyorsa bu bir problem olarak görülmelidir. Örneğin sektörde en çok bilinen sertifikalardan birini almış insanlar, eğer farklı tecrübelere sahip değillerse, ilk etapta sızma testi süreçlerinin merkezinde yer almamalılar. Bazı kavramları ezberleyerek alınan bir sertifika kağıt üstünde bazı şeyler öğretir ama pratik kazanmak daha uzun zaman isteyen bir süreçtir.” ifadelerini kullandı.

Güvenlik uzmanlığı sızma testine indirgenmemeli

Bircan, “Sızma testi, siber güvenliğin ofansif tarafının sadece bir bacağını oluşturuyor. Sızma testi dışında 12 tane daha güvenlik pozisyonu var. Siber güvenlik eğitimi altında sızma testlerinde sıklıkla başvurulan bazı gereçlerin, nasıl kullanılacağının gösterilmesi çok kısıtlı bir bakış açısı sunuyor.” dedi.

Bircan sözlerine şöyle devam etti: “Maalesef çoğu eğitim programı siber güvenliğin ofansif tarafına ağırlık veriyor. Pazarlama açısından da bu tür eğitimlerin tanıtımının yapılması daha kolay. İnsanların da ilgisi yüksek oluyor. Ama günün sonunda savunma tarafının zayıf kaldığı gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalıyoruz.”

Siber güvenlik eğitimi hızla büyüyen bir pazar olarak dikkat çekiyor. 2015 yılında yapılan bir araştırmaya göre, şirketlerin güvenlik bütçelerinde çalışanların eğitim ve sertifikasyonu ilk 10 güvenlik harcaması içerisinde 6. sırada yer alıyor.

Aynı araştırmaya katılan güvenlik uzmanlarının yarısından fazlası ilerleyen yıllarda eğitime daha fazla bütçe ayrılacağına görüşünü savunuyor. 2020 yılına kadar siber güvenliğe ayrılacağı tahmin edilen 170 milyar dolar içerisinde eğitim yatırımlarının ciddi bir pay oluşturacağı ifade ediliyor.

“Liseli oğlunu, Hacker Okulu’na gönderen baba var”

Son yıllarda siber güvenlik eğitimlerinde bazı farklı yaklaşımların ön plana çıkması göze çarpıyor. Bircan’ın ‘eğitimlerde kurumsaldan bireysele’ diyerek tarif ettiği bu trendde kurumsal eğitim paketlerinin yanı sıra artık eğitim veren şirketler katılımcıların bireysel olarak dahil olacağı siber güvenlik eğitim hizmetleri de sağlıyor.

“Eğitimlere katılım için herhangi bir şart bulunmuyor. Her bölümde okuyan üniversite öğrencilerinden, yeni mezunlara değişik sektörlerde çalışan ama geleceğini siber güvenlikte gören kişilere kadar farklı altyapılara sahip kişiler herhangi bir sıkıntı yaşamadan eğitimlerimize devam edebilir. Önemli olan verilen ödevler ve yapılan uygulamalar ile teorik bilginin beceriye dönüşmesi sürecinde katılımcılarımıza tecrübeli eğitimcilerimizle destek vermek.”

Bircan’ın anlattığı bir anekdot eğitimin herkese hitap eden bir yapısı olduğunu da gözler önüne seriyor: “Anne babalar yaz gelince çocuklarının tatil aylarını en iyi şekilde değerlendirmesi için farklı arayışlara girerler. IT sektöründen çalışan bir baba, Hacker Okulu’nu duyuyor, eğitim programını inceliyor. Oğluna uygun olduğunu düşünüyor ve ‘göndereyim de adam olsun’ deyip lise 2. sınıfta okuyan oğlunu Hacker Okulu’na yazdırıyor. Arkadaşımız kursu başarıyla bitirdi. Bu bizim için de ilginç bir tecrübe oldu.”

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

WikiLeaks’in AK Parti mailleri gerçekten zararsız mı?

ABD başta olmak üzere birçok hükümete ait gizli yazışmaları sızdırarak yayınlayan WikeLeaks geçtiğimiz haftalarda Türkiye’ye ait bazı e-postaları kamuoyu ile paylaşacağı bilgisini vermişti. 2010 yılında yayınladığı e-postalarla dünyada ciddi ses getiren hacktivist grubun, yeni paylaşımları beklenen etkiyi uyandırmadı.

Medya açısından hayal kırıklığına dönüşen WikiLeaks beklentisi, siber güvenlik uzmanları açısından önemli bir ayrıntıyı ortaya çıkardı. Ak Parti’ye ait e-postaları sızdıran hackerın, Hacking Team’in sistemine sızan ve şirketi büyük zarar uğratan Phienas Fisher olduğu ileri sürüldü. Eylemin sorumluluğunu üstlenen hacker, e-postalarda Suriye’nin Rojava bölgesine destek sağlamak için istihbarat aradığını itiraf etti.

Phienas Fisher elde ettiği veriyi önce Suriye’nin kuzeyinde bulunan ve Kürt kantonu olarak ilan edilen Rojava’da ilişkide olduğu kişilere verdiği daha sonra WikiLeaks ile paylaştığını söyledi. WikiLeaks’in e-postaları zamanından önce yayınladığını belirten hacker, Ak Parti’nin mail sunucuları içerisinde olduğunu ve bu yayının kendisini deşifre ettiğini savundu.

15 Temmuz darbe kalkışmasının hemen ardından açıklanan e-postaların çoğunluğu akpartiorg.tr alan adına yapılan bir saldırı sonucunuda ele geçirildiği tahmin ediliyor. E-postaların içeriği beklenen ilgiyi uyandırmasa da çeşitli maillerde bulunan eklentilerin virus ve zararlı kodlar içerdiği ortaya çıktı. Barikat Bilişim Güvenliği’nden siber güvenlik uzmanı Bahtiyar Bircan’ın verdiği bilgiye göre, geçmiş yıllarda Ak Parti oldukça çok sayıda zararlı yazılım içeren mailin hedefi olmuş. Genellikle truva atı ve fidye yazılım şeklinde olan zararlıların yanı sıra, birçok dosyada webshell dosyasına da rastlandı. Bircan, WikiLeaks’in bu zararlı kodları yerleştirmiş olabileceği ihtimalini de dile getiriyor.

University of North Carolina’da öğretim görevlisi olarak çalışan Zeynep Tüfekçi Huffingtonpost’ta yayınlanan konuyla ilgili yazısında, WikiLeaks’in sorumsuz davranarak Türkiye’nin 81 ilinin 79’unda bulunan kadın seçmenler ile ilgili kişisel bilgilerin e-postalar ile birlikte sızdığına dikkat çekti.

ZEYNEP TÜFEKÇİ’NİN TED KONUŞMASI İÇİN TIKLAYINIZ

Adres bilgilerinden cep telefonlarına kadar birçok bilginin e-postalarda mevcut olduğunun altını çizenTüfekçi, maillerin AKP üyelerine ait olması durumunda TC kimlik numaralarının da sızdığını söyledi. E-postalarda sadece İstabul’dan 1 milyon kadının kişisel bilgilerinin WikiLeaks sızıntısı sayesinde artık gizli olmaktan çıktığını da ifade etti.

HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ABONE OLMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ

[wysija_form id=”2″]

 

 

Haftasonu Sec For You Konferansını kaçırmayın!

Türkiye’nin gözde üniversitelerinden Koç Üniversitesi’nde faaliyet gösteren IEEE Kulübü tarafından organize edilen Security For You Bilgi Güvenliği Konferansı 24-25 Ekim tarihlerinde Taxim Hill Hotel’de gerçekleştirilecek.

Alanında uzman kişilerin de katılacağı konferasta, katılımcıların güncel siber saldırıları ve korunma yollarını anlamasını, kariyer planlamalarında yardımcı olmayı ve kişilere güvenli yazılım geliştirme alışkanlıkları kazandırmayı amaçlanıyor.

İLGİLİ HABER >> TÜRKİYELİ UZMANLAR HACKING’İN SÜPER LİGİNDE TER DÖKECEK

Celil Ünüver, Bahtiyar Bircan, Işık Mater, Faruk Ünal, Behruz Cebiyev, Can Demirel, Kenan Abdullahoğlu, Ünlü Ağyol ve Bekir Karul gibi isimlerin konuşmacı olarak katılacağı konferansın ilk gününde sunumlar yapılırken, ikinci gününde atölye çalışmalarına yer verilecek.

Etkinliğin detaylı programına www.sec4u.org adresinden ulaşabilirsiniz.

Ücretsiz davetiye almak için TixBox sayfasını ziyaret ediniz.

HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ABONE OLMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ

[wysija_form id=”2″]

 

 

Türkiyeli uzmanlar Hacking’in süper liginde ter dökecek!

Siber güvenlik camiasının heyecanla beklediği iki önemli etkinlik ağustos ayında ABD’de gerçekleşecek. Hacking dünyasının gözü kulağı iki hafta boyunca Black Hat ve DEF CON konferanslarının yapılacağı Las Vegas’da atacak.

Özel sektör temsilcilerinin, siber güvenlik araştırmacılarının, güvenlik uzmanı ve hackerların katıldığı ve en yeni çalışmaların sunulduğu dünyaca ünlü bu konferanslara Türkiye’li uzmanların da katılımı dikkat çekiyor.

1-6 Ağustos arasında gerçekleşecek olan BlackHat’e güvenlik uzmanları Bahtiyar Bircan, Gökhan Alkan ve ABD’de öğretim görevlisi olan Engin Kırda katılacak. Bircan ve Alkan sızma testlerinde otomasyon sağlayan HEYBE adlı kit’in sunumunu yapacak. Noertheastern Üniversitesinde yazılım ve ağ güvenliği çalışmaları yapan Engin Kırda da sektörün ‘baş belası’ olarak nitelenen fidye yazılım (ransomeware) ile ilgili ‘Çoğu fidye yazılım sandığınız kadar karmaşık değil’ başlıklı bir sunum yapacak.

BlackHat’ten hemen sonra 6-9 Ağustos tarihlerinde yine Las Vegas’da gerçekleşecek olan DefCon’da da güvenlik uzmanı Fatih Özavcı, Christos Archimandritis ile birlikte VoIP hackleme üzerine ‘VoIP Haking Sanatı’ başlıklı oldukça ilgi çekici bir workshop düzenleyecek. Özavcı’nın dışında DefCon’a katılacak başka bir Türkiyeli de Hollanda Telekomu’nda (KPN) çalışan Ömer Coşkun. Coşkun da özellikle Snowden belgelerinden sonra ortaya çıkan ve devletlerin telekom şirketlerini hedef alan saldırılarını irdeleyen bir konuşma yapacak.

Yirmi yıldan daha fazla süredir düzenlenen konferanslar siber güvenlik sektörünün geleceğinin konuşulduğu temel etkinlikler olarak biliniyor. 90’ların ilk yarısında iki konferansı da organize eden Jeff Moss bir dönem ABD Başkanı Barack Obama’ya da danışmanlık yapmıştı. Moss bu sene düzenlenen CyCOn konferansında yaptığı konuşmada akademik konferansların siber güvenliği takip etmek için yeterli olmadığına değinerek, “Akademik konferanslarda sunum yapanlar 5 sene geriden geliyor. İşin garibi kendilerini 5 sene ileride görüyorlar.” ifadelerini kullanmıştı.

HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ABONE OLMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ

[wysija_form id=”2″]