Etiket arşivi: Avrupa Birliği

Siber diplomaside sürpriz ittifak: AB ve Brezilya’nın beklenmeyen yakınlaşması

Avrupa Birliği, 20 Şubat’ta Brezilya ve AB arasındaki Siber Diyalog toplantısına ev sahipliği yaptı. Toplantının merkezinde Çin ve Rusya’nın Birleşmiş Milletler bünyesinde siber alan ile gerçekleştirilen uluslararası çalışmalara yönelik olumsuz tavırları bulunuyordu.

BM’de Açık Uçlu Çalışma Grubu (OEWG) ve Devlet Uzmanları Grubu (GGE) adı altında iki farklı grupta siber alanda devlet sorumluluğu, siber saldırıların uluslararası hukuktaki yeri ile ilgili çalışmalar devam ediyor. Fakat siber alanda devlet destekli saldırıların arkasında olduğu sıklıkla iddia edilen Rusya ve Çin bu tür düzenlemeleri diplomatik müdahaleler ile yavaşlatmakla eleştiriliyor.

Geçtiğimiz ay AB ile Brezilya’nın siber alanın düzenlenmesiyle ilgili yaptıkları toplantı ve iş birliğini geliştirme yönündeki istekleri gelişmekte olan siber diplomaside yeni bir kutup oluşmaya başladığına dair yorumlara neden oldu.

alınolan uluslararası siber güvenlik konusundaki ilerlemeleri sekteye uğrattığı üzerinde durulmuş ve Brezilya ve AB’nin siber alanda koordinasyon halinde çalışmasının sinyalleri verilmişti.

Her ne kadar Brezilya ve AB’nin küresel arenada ki olaylara karşı yaklaşımları farklı olmasına rağmen gerçekleştirilen toplantılar neticesinde iki taraflı etkileşimler ile siber alanda stratejik bir ortaklık geliştirilmesine katkı sağlamıştır.

Geçtiğimiz on yıl içinde Brezilya ve AB arasındaki dijital ekonomi ve ticaret konularındaki mevcut işbirliğini derinleştirmiş ve siber suç ve güvenlik gibi konularda da çalışmalara başlamıştı. 2010 yılından itibaren Brezilya ve AB arasında ortak dijital altyapı projeleri geliştirmek, veri koruma düzenlemelerini uyumlu hale getirmek ve 5G, IoT ve yapay zeka alanında ortak araştırma çalışmalarının yürütülmesi için kurulan Bilgi Toplumu ve Dijital Ekonomi Diyalog Forumu da çalışmalarını sürdürüyor.

İki aktörün bilişim ve iletişim teknolojileri alanındaki iş birliği Avrupa Dış İlişkiler Servisi ve Brezilya Dışişleri Bakanlığı tarafından AB-Brezilya Siber Diyalogu’nun oluşturulmasıyla kurumsal bir çerçeve kazandırılarak derinleştirilmişti. Bu bağlamda 2017 yılında gerçekleştirilen ilk Siber Diyalog forumu iki aktör için siber alanda uluslararası barış ve güvenlik konularında yeni bir pencere açmıştı.

Kasım 2019’da Brezilya – AB İstişareleri toplantısında her iki aktörde siber alanda çatışmayı önlemek ve siber güvenlik alanındaki işbirliğini güçlendirmeye yönelik sinyaller verilmiştir. Buna müteakip Şubat ayında yapılan ikinci toplantıda taraflar siber güvenlik tehditleri karşısında kapasite geliştirme ve güven artırıcı önlemler hakkında bilgi alışverişinde bulunmuştur. Diğer yandan her iki tarafta ilerleyen dönemlerde Açık Uçlu Çalışma Grubu (OEWG) ve Devlet Uzmanları Grubu’nun (GGE) çalışmalarındaki önemli başlıklar olan “siber alanda çatışmaların önlemesi, işbirliği ve istikrar için küresel bir anlayışın geliştirilmesi” konusunda işbirliği yapmayı taahhüt etmiştir.

AB VE BREZİLYA’NIN BEKLENTİLERİ AYRIŞIYOR MU?

Ancak her iki aktörün siber güvenlik ortaklığından beklentilerini incelediğimizde, geçmişte her iki tarafın siber normlar oluşturmak için tercih ettikleri yaklaşımların farklı olduğu görülüyor. AB ülkeleri kapasite geliştirme ve mevcut normların uygulanması gerektiğini savunurken Brezilya tarafı ise siber alanın militarizasyonunu önlemek için orta ve uzun vadede yasal olarak bağlayıcı araçların gerekliliğini tercih etmiştir.

Şubat ayında yapılan Açık Uçlu Çalışma Grubu’nun (OEWG) ikinci toplantısında her iki tarafta uluslararası hukukun siber alan için de geçerli olduğu konusunda mutabık kalmış ve siber alanda istikrarın sağlanmasında Açık Uçlu Çalışma Grubu (OEWG) ve Devlet Uzmanları Grubu’nun (GGE) tamamlayıcılığının öneminin altını çizmişti.

Brezilya ve AB’nin uzlaştığı noktalardan ikincisi, her iki taraf da BM müzakerelerine yönelik isteklerin sınırlarına dikkat çekiyor. Buna göre üzerinde anlaşmaya varılmış olan normları açıklığa kavuşturmak ve gelecekteki müzakereler için kurumsal bir ortam önermekle sınırlı kalması önerileri öne çıkıyor.

Üçüncü olarak ise, her iki taraf da akademi, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları gibi aktörlerin normların geliştirilmesi ve uygulanması konusunda bilgilendirileceğini vurguluyor.

Gelişen Brezilya-AB Siber Diyaloğu, Temmuz ve Ağustos 2020’de yapılacak olan Açık Uçlu Çalışma Grubu (OEWG) ve Devlet Uzmanları Grubu (GGE) toplantılarından önce siber güvenlik sorunlarına yönelik sorumlu devlet davranışlarının geliştirilmesine yardımcı olabilir. Mevcut jeopolitik iklimde, tehditlerin daha da artması öngörülebileceğinden siber alanda istikrarın sağlanabilmesinin aktörler arasındaki istek ve iş birliğine bağlı olduğu görülüyor.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

AB’nin Moskova büyükelçiliği hacklendiğini 2 sene sonra açıkladı

Diplomasinin önemli merkezlerinden büyükelçilikler yüzyıllardan bu yana çeşitli dokunulmazlıklarla ve istisnalar ile çeşitli konvasiyonel saldırılardan uluslararası anlaşmalar gereği korunmaya çalışılıyor. Fakat günümüz dünyasında her gün yaşanan sıradan bir hadise olan siber saldırılardan büyükelçilikleri koruma altına alacak bir düzenleme henüz bulunmuyor.

Avrupa Birliği’nin (AB) Moskova Büyükelçiliğinin başına gelenler diplomatik temsilciliklerin dijital ortamdaki ‘dokunulmazlığını’ yeniden gündeme getirdi. Buzzfeed News’in resmi belgelere dayandırdığı haberine göre, AB’nin Moskova’daki büyükelçiliği hacklendi ve sisteminden hassas bilgiler çalındı. Olayın Avrupa Parlamentosu seçimlerinden birkaç hafta önce nisan ayında fark edilmesine rağmen, AB güvenlik ve istihbarat yetkililerinin siber saldırıyı açıklamamayı tercih ettiği ortaya çıktı.

AB: Gerekli tedbirleri aldık

Saldırının arkasında Rus devleti ile ilişkili hacker gruplarının olduğu tahmin edilirken, AB’nin güvenlik birimi EEAS olayı doğruladı. Yetkililer, hackerların sistemin tasnif dışı kısmına sızdıklarını belirterek gerekli tedbirleri aldıklarını söyledi.

Buzzfeed News’n vakıf olduğu sızan belgeye göre saldırının gerçekleşme tarihi Şubat 2017 olmasına rağmen saldırı neredeyse 2 sene sonra fark edilmiş. Saldırıyla ilgili yapılan ilk analizde bilgilerin en az iki bilgisayar üzerinden çalındığı tespit edildi. Yetkililer, tam olarak ne kadar verinin dışarı sızdırıldığı konusunda net bir bilgiye ulaşamadı.

Konunun başka bir boyutu ise saldırının üst düzey yöneticilere aktarılıp aktarılmaması ile ilgili tartışma. EEAS saldırının öğrenildikten sonra hiyerarşik anlamda yukarıya iletildiğini söylese de, yetkililer EEAS’nin olayı gizlemeye çalıştığını savunuyor.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

2019’da dikkat edilmesi gereken 5 siber tehdit

Küresel antivirüs yazılım kuruluşu ESET, merakla beklenen 2019 Siber Tehdit Öngörüleri’ni duyurdu. “Küresel köyde gizlilik ve ihlal” adını taşıyan raporda, kripto paraların değer kaybetmesine rağmen, geniş çaplı üretim hedefleyen yasa dışı kripto madencilik çiftliklerinin artmaya devam edeceği bildiriliyor. Siber suçlular, bu amaçla akıllı ev cihazlarına yönelecek.

Dünya çapında görev yapan ESET güvenlik araştırmacılarının hazırladığı “ESET Cybersecurity Trends 2018 – Privacy and intrusion in the global village” raporuna, göre siber güvenlik ve siber tehditlerle ilgili 2019’da şu başlıklar öne çıkacak:

Trend #1: Kripto para madenciliği yükselişini sürdürüyor.

ESET Kıdemli Güvenlik Araştırmacısı David Harley’e göre, bir cihazın yasa dışı yollarla ele geçirildiği ve ‘cryptojacking’ olarak tanımlanan kripto para madenciliği, hiçbir yavaşlama belirtisi göstermiyor.

Harley, “İşleme pastasından daha yüksek kalorili pay elde etmek için rakip kripto para madencilerinin, ele geçirilmiş sistemlerde yer alan diğer kripto para madenciliği yazılımlarını kaldırmaya çalıştığını göreceğiz” tespitini yaptı.

Trend #2: Siber saldırganlar, kripto para üretimi için akıllı ev cihazlarını kullanarak kripto madencilik çiftlikleri oluşturacak.

Kripto paralar, oluşturulmaları için yüksek işlem gücüne ve yoğun enerjiye ihtiyaç duyuyor. Siber saldırganlar, zararlı yazılımlarla başkalarının sistemlerine yasa dışı şekilde girerek bu ihtiyacı gidermeye odaklanıyor. Bu amaçla oluşturulan büyük boyutlu ağlar, kripto maden çiftlikleri (cryptomining farms) olarak tanımlanıyor.

Kripto paraların genişleyen kullanım alanları ve internete bağlı cihazların sayısındaki artış, akıllı ev aletlerinin 2019’da kripto madencilik çiftlikleri inşa etmeleri için saldırganların giriş noktası halini alacağı anlamına gelebilir. Siber saldırganlar, akıllı ev cihazlarının güvenlik açıklarını tespit ederek bunları ayrıca dolandırıcılık faaliyetleri ve fidye yazılımları için de kullanmaya devam edeceklerdir.

Trend #3: Siber saldırılarda otomasyon daha üst seviyeye çıkacak.

ESET uzmanları, 2019’da gerçekleşecek veri toplama girişimlerinde siber suçluların otomasyon ve makine öğrenimi kullanımında artış görüleceğini, böylece daha kişiselleştirilmiş ve sofistike kimlik avı kampanyalarının ortaya çıkacağını öngörüyor.

Siber suçlular, insanların düzenli alışveriş alışkanlıkları gibi üreticiler tarafından depolanan zengin verilere erişemeyecek olsalar da, web siteleri arasında kurbanları takip eden web izleyicileri kullanabilir veya profil oluşturmak için veri aracılarından bilgi toplayabilirler.

ESET Kıdemli Güvenlik Araştırmacısı Lysa Myers’e göre “makine öğrenimi bu alandaki etkinliğin artmasına yardımcı olabilir.”

Trend #4: Veri gizliliği, şirketleri oluşturacak veya dağılmalarına neden olacak.

2018’de veri gizliliği ve korumasıyla ilgili sorunlar tüm dikkatlerin odağı haline geldi.

Yıl içinde pek çok yüksek profilli veri ihlali meydana geldi. ESET, veri gizliliğini doğru şekilde yönetme yeteneğinin 2019’da hangi şirketlerin iş dünyasında hayatta kalacağını belirleyeceğini düşünüyor.

ESET Araştırmacıları Stephen Cobb ve Lysa Myers, Cambridge Analytica gibi olayların ışığında, şu anda hakim olan Facebook gibi platformlara alternatif arayışlarını göreceğimizi söylüyor.

Trend #5: Küresel gizlilik yasasına doğru bir adım mı?

Avrupa Birliği bünyesinde Genel Veri Koruma Regülasyonu (GDPR), 2018’de yürürlüğe girdi. ESET, özellikle Kaliforniya, Brezilya ve Japonya’da da benzer modellerin ortaya çıkmasının ardından, AB uygulamasının küresel bir gizlilik yasasına geçişin ilk adımı olup olmadığını sorguluyor. Müşterilerin verilerini koruma ve hassas bilgilerin gizliliğini sağlama baskısının küresel bir sorun olduğuna dikkat çeken ESET, GDPR’ın dünya çapında gizliliğe yönelik bir hamleyi kesinlikle teşvik edeceğini öngörüyor.

Çinli hackerlar siber saldırı ile AB diplomatlarının yazışmalarını ele geçirdi

Çinli hackerlar siber saldırı ile Avrupa Birliği diplomatlarının gizli mesajlaşmalarına sızdı. New York Times’ta yayınlanan habere göre hackerlar, Trump yönetimi, Rusya ve Çin ile mücadeleler ve İran’ın nükleer programını yeniden gündemine almasına yönelik endişeleri açığa vuran binlerce mesajı indirmek suretiyle Avrupa Birliği’nin diplomatik iletişim ağlarına sızdı. Dosyaların, öncelikle Kıbrıs’taki diplomatlara yapılan siber saldırı ile elde edildiği ifade edildi. Sızdırılan yazışmaların birinde Avrupalı diplomatlar Başkan Trump ile Başkan Vladimir Putin arasında Helsinki’de gerçekleşen bir toplantıyı ‘başarılı (en azından Putin için)’ olarak nitelendiriliyor.

16 Temmuz’daki toplantıdan sonra yazılan bir başka mesaj, Avrupalı yetkililer ile Trump’ın Pekin’e sataşmasını kuralsız serbest bir boks maçına benzeten Çin Devlet Başkanı Xi Jinping arasındaki tartışmanın analizi ve detaylı raporunu konu ediniyor.

Avrupalı diplomatların, Temmuz’da Xi ile özel görüşmelerinde aldıkları notta, Çinli başkanın ülkesinin ticari bir savaşın herkese zarar verecek olsa dahi ABD’den gelen sataşmalar karşısında boyun eğmeyeceğini, söylediği aktarılıyor. AB’li bir diplomat, bu sözleri analiz ederken şu ifadeyi kullanıyor: “Çin artık çekingen bir ülke değil”

Hackerların üç yıl boyunca uyguladığı teknikler Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun elit bir birimi tarafından uzun süre kullanılan bir tekniğe benziyor. Mesajlar, güvenli ağdan kopyalanıp hackerların saldırıları sırasında kurduğu açık bir internet sitesine gönderiliyor. İddia, sızıntıyı ortaya çıkaran Area 1 adlı şirkete ait.  Area 1, hacklenen 1100’den fazla Avrupa Birliği mesajını New York Times’a ulaştırdı. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi konu hakkında yorum yapmaktan kaçındı.

Gizliliği ihlal edilmiş içerikler, Avrupa’nın üç kıtayı saran siyasi çalkantıları anlama çabasına da ışık tutuyor. Mesajlar, ayrıca Suudi Arabistan, İsrail ve Avrupa Birliği’ndeki diğer ülkelerin liderleri ile yapılan görüşme tutanaklarını da içeriyor. Ayrıca, açığa çıkarılan içerikler, hackerların uluslararası müzakerelerin en gizli detaylarını kapmaya yönelik dev iştahlarını da göz önüne seriyor.

Siber saldırganlar ayrıca Birleşmiş Milletler’in ağlarına, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki en büyük işçi sendikaları federasyonu olan Amerikan Emek Federasyonu ve Endüstriyel Örgütler Kongresi’ne (A.F.L.-C.I.O.) ve dünya genelindeki maliye ve dışişleri bakanlıklarına sızmışlar. A.F.L.-C.I.O.’ya yönelik siber saldırı, Pekin’i dışlayan bir ticaret anlaşması olan Trans-Pasifik Ortaklığı’yla ilgili müzakereleri merkeze alan konulara odaklanmış.

BM Sözcüsü Stephane Dujarric de la Riviere, Birleşmiş Milletler’in olası bir siber ihlalin Çinli hackerlar tarafından yapıldığına dair bir bilgileri olmadığını ifade etti. Gizliliği ihlal edilen mesajlar, Avrupalı diplomatların Rusya’nın Ukrayna’yı zayıflatmaya yönelik hamlelerine dair geniş çaplı raporları da içeriyor. Raporda, 8 Şubat’ta Moskova’nın dört yıl önce ilhak ettiği Kırım’ın “nükleer savaş başlıklarının daha önce konuşlandırıldığı sıcak bölgeye dönüştürüldüğü” uyarısı da bulunuyor. Amerikalı yetkililer, Kırım’da nükleer savaş başlıklarına ait kanıt görmediklerini söylüyorlar.

7 Mart tarihli bir mesajda, ABD ile AB arasında Trump yönetimi dönemindezorlaşan ilişkilere  değiniliyor.  Mesajda, Washington’daki üst düzey bir Avrupalı yetkili, başlangıçta Avrupa Birliği’ne yönelik negatif tutumla mücadele adına yürütülen mesajlaşma çabalarından bahsetmesi yer alıyor.

2010’daki Wikileaks sızıntısından ve 2016’da Demokratik Ulusal Komitesi ve diğer Demokrat Parti liderlerine yönelik Rus siber saldırısından farklı olarak, Avrupa Birliği’ne yönelik siber saldırılarda çalıntı materyallerin yayınlanması konusu zorluk teşkil etmedi. Kimliğinin gizli kalması koşulluyla açıklama yapan eski bir üst düzey istihbarat yetkilisi, aksine bunun kusursuz bir casusluktan ibaret olduğunu ifade ediyor. Olay veri sızıntılarının dünya çapında utanç verici bir hal almaya başlamasının ardından, Avrupa Birliği yetkilileri arasındaki rutin bilgi değiş tokuşlarındaki korumanın oldukça zayıf olduğunu da gösterdi.

Area 1’in genel başkanı Oren Falkowitz, sözkonusu olayda yazışmaların Kıbrıs’taki diplomatlara yönelik yapılan sıradan bir e- dolandırıcılık saldırısının ardından elde edildiğini açıkladı. Falkowitz, insanların sofistike hackerlardan söz ettiğini ancak bu olayda sofistike bir durumun olmadığını belirterek şunları ifade etti: “Hackerlar, Kıbrıs’taki sisteme giriş yaptıktan sonra Avrupa Birliği’nin karşılıklı görüşmelerin veri tabanının tamamına erişebilmek için gerekli olan şifreleri elde ettiler”

Area 1 araştırmacıları, hackerların bir zamanlar 3PLA olarak adlandırılan Muhabere Elektronik İstihbaratı Ajansı’nın bir bölümü olan Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun Stratejik Destek Gücü için çalıştıklarına inandıklarını söyledi. Area 1’in uzmanlarından Blake Darche, “Uzun yıllar boyunca karşılaştığımız Çinli siber operasyonlar ve geniş kapsamlı teknik analizlere dayanarak bu operasyonun Çin hükümeti ile bağlantılı olduğuna dair hiçbir şüphe yok” şeklinde konuştu.

Siber alan diplomasinin merkezine doğru hızlı yürüyüşüne devam ediyor

Cemal Kaşıkçı

Geçtiğimiz hafta istihbarat çalışmaları üzerine yoğunlaşanlar ya da meraklı olmanın ötesine geçenler için yoğun bir dönemdi. Sadece Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın ayrıntıları merakla beklenen ‘kayboluşunun’ perde arkası ya da Pastör Brunson olayı bile bir hafta için fazlasıyla okuma/düşünme malzemesini önümüze yığmışken, kafamızı biraz olsun coğrafyamızdan kaldırıp küresel arenadaki hamlelere baktığımızda karşımıza binlerce parçalık bir muamma buluyoruz.

Sadece geçen hafta yaşananlara kısa bir bakış atalım.

Dünyanın en büyük istihbarat paylaşım ittifakı olan, ‘Beş Göz’ün (ABD, İngiltere, Avustralya, Yeni Zelanda, Kanada) Çin’in etki operasyonlarına ve teknoloji yatırımlarına karşı daha güçlü bir cephe oluşturmak için Almanya ve Japonya gibi ülkelerle işbirliğini pekiştirme kararı aldığı ortaya çıktı.

Reuters haberine göre, beşli ittifakın elinde bulunan Çin ile ilgili gizli bilgiler bu ülkelerle de paylaşılması Beş Göz’ün gayri resmi olarak genişlemesi anlamına geliyor. Japonya ve Almanya dışında Fransa’nın da daha az kapsamlı şekilde ittifak ile ortak çalışma yürütüldüğü de ifade edildi.

Haberin sızdırılmasının zamanlaması da dikkat çekici.

Özellikle ABD ve Avustralya’da stratejik sektörlere yönelik yabancı yatırımlarının kısıtlanmasına yönelik yasal düzenlemelerin yapıldığı bir dönemde böyle bir kararın açıklanması Çin’in yabancı teknoloji şirketlerine yönelik politikalarını yeniden düşünmesine yol açar mı bilinmez. Fakat dış borcumuzu kapatmak için sıcak para arayışımızda uğrayacağımız duraklardan birinin de Çin olması Türkiye’deki teknoloji sektörü için ilginç günleri yaşayacağımızın işareti olabilir.

İngiltere ve Hollanda’nın başını çektiği Avrupa ülkeleri de siber saldırı düzenleyen yabancı kuvvetlere karşı yaptırım prosedürlerinin daha sertleşmesi konusunda çalışmalarına hız verdi. Avrupa Birliği’nin halihazırda nükleer ve kimyasal silah antlaşmalarına uymayan ve terörizmi destekleyen ülkeler ile kişileri cezalandırmak için uyguladığı prosedürlerin benzerini, siber saldırı düzenleyenleri de kapsayacak şekilde genişletmesi talep ediliyor.

Hollanda ve İngiltere’nin yanı sıra Estonya, Finlandiya, Letonya ve Romanya’nın diğer AB ülke temsilcilerine ilettiği ve Bloomberg tarafından haberleştirilen metinde ‘Benzer bir (yaptırım) rejiminin kötücül siber aktivitelere karşı da uygulanması acil olarak gereklidir.’ ifadesi yer aldı.

Ekim ayının başında, ABD, İngiltere ve Hollanda makamları Rusya’nın askeri istihbarat birimi GRU’nun, Moskova’nın usulsüz işlere giriştiğini tespit eden kimyasal silahların kullanımını düzenleyen BM birimi ve Rus sporcuların doping yaptığını belirleyen çeşitli anti-doping kurumlarının ağlarına girmeye çalışmakla suçlamıştı.

Rusya’nın siber casusluk dosyasının giderek daha da kabarması 2015 yılından bu yana siber saldırıların da yaptırım kapsamına alınmasını isteyen ülkelerin elini güçlendirmiş durumda. Kim bilir belki benzer bir yaptırım rejimine Türkiye de dahil olmak ister?

Beş Göz cephesinde ‘safları genişletme’ kararına ve Avrupa Birliği’nde Rusya’ya karşı ‘siber yaptırım’ regülasyon talebine göre daha somut ve ofansif bir adım İngiltere’den geldi.

İngiliz savunma bürokratlarına dayandırılan haberde, İngiliz ordusunun savaş oyunu sırasında Moskova’da siber yollarla elektrikleri kesecek bir simülasyon gerçekleştirdiği açıklandı. Eski bir Rus ajanının İngiltere’de zehirlenmesinin arkasında Rus istihbaratının çıkmasının ardından İngiltere, Rusya’ya karşı sert bir politika uygulamaktan çekinmiyor. Kendi toprakları içerisinde çekilen bu operasyonu egemenliğine bir saldırı olarak niteleyen Londra yönetiminin ilk başvurduğu politika setinin içerisinde siber yollardan Moskova’nın elektriklerini kesmek gibi kulağa marjinal gelen yöntemlere başvurmasına sanırım kısa sürede alışacağız çünkü haberden anlaşıldığı üzere, İngiliz ordusu Rusya’ya karşı oluşturulan stratejide siber yollardan kritik altyapılara verilecek zararları da ciddi şekilde hesaba katmış durumda.

‘Siber güvenlik ulusal güvenliğin bir parçası haline gelmiştir,’ atasözümüzü etkinlik mevsimine girdiğimiz şu günlerde çok duyacaksınız. ‘Siber alan diplomasinin merkezine doğru hızlı yürüyüşüne devam ediyor,’ sözünü ise muhtemelen ilk kez duydunuz.