Etiket arşivi: 5G

Türkiye, 5G teknolojisinde güvenlik endişesi taşımıyor

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, Türkiye olarak 5G teknolojisi konusunda güvenlik endişeleri taşımadıklarını söyledi.

Almanya’nın Leipzig kentinde Uluslararası Ulaştırma Forumu’na (ITF) katılan Turhan, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Türkiye’nin 5G teknolojisine geçiş hazırlıklarını sürdürdüğü hatırlatılarak, “Türkiye’de 5G altyapısının tedarikçisi Huawei mi olacak? 5G’ye geçiş ulusal güvenliği ne yönde etkileyecek?” şeklindeki soru üzerine Turhan şunları kaydetti:

“5G, Huawei’ye bağlı bir teknoloji değil. 5G sistemine geçiş için en önemli aşamalardan birisi altyapının oluşturulması. Ondan sonra 5G’ye uygun kullanıcıların kullanacağı cihazların pazarlanması ve imalatı. En önemli altyapı çalışmalarından birisi fiber optik geniş bant siteminin yurt sathına yaygınlaştırılması. Diğer sistemlerden en önemli farkı sadece kişiler arasında bilgi, ses, görüntü aktarımı değil, araçlar ve nesneler arasında da iletişimin sağlanması. Bunun sağlanması için altyapının oluşması lazım. Fiber altyapısının yaygın ulaştırılması lazım.

“Vericilerin ülke genelinin kapsama alanının genişlemesi, büyümesi lazım. Bu sistemi farklı altyapı uygulayıcılarıyla yaparız, bu Huawei’ye bağlı bir şey değil. Sistemi kullanacak olan araçların imalatını yapan farklı imalatçılardan da alabiliriz ama bu hizmeti operatörler verecek. Ülkemizde yüzde 90’ını 3 firma yapıyor. Kalan yüzde 10’unu ise aracılar ya da dar alanda hizmet verenler, özel amaçlı firmalar yapıyor. Bu manada 5G dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de Huawei’ye bağlı değil. Onun için güvenlik endişemiz yok.”

Haberin devamı için: AA

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

ABD Huawei karşısına neden rakip çıkaramıyor?

Birleşik Krallık’ın 5G ağları için Huawei’ye ekipman tedariki izni verilmesi yönünde aldığı karar Washington’daki yetkilileri hayal kırıklığına uğrattı. Ancak aynı zamanda şu soruyu da gündeme getirdi: “Çinli şirkete rakip olabilecek bir ABD firması neden yok?”

Amerikalı diplomatlar ABD’nin müttefiklerini Çinli şirketin telekomünikasyon ekipmanlarını kullanmaya karşı uyarıyor zira bu ekipmanların Pekin tarafından casusluk için kullanabileceği iddia ediliyor.

Ancak aynı diplomatlar bir ABD şirketine bu konuda bir adım atması ve aynı ekipmanı tedarik etmesi noktasında herhangi bir öneride ya da teşvikte bulunmuyorlar.

Bir ABD telekomünikasyon şirketi yöneticisinin sözleri dikkat çekici: “Beyaz Saray sürekli Huawei’in yaptığını bizim yapamadığımızı ve bunu yapmamızın ne kadar zaman alacağını sorup duruyor.  Konuyu anlamamış görünüyorlar.”

PAZARIN YÜZDE 28’Sİ HUAWEİ’NİN ELİNDE

Huawei dünyanın en büyük telekomünikasyon ekipmanı üreticisi konumunda. Pazar araştırma şirketi Dell’Oro’ya göre Huawei, pazarın yüzde 28’ine sahip. Ayrıca dünyadaki diğer şirketlerden çok daha fazla 5G sözleşmesi bulunuyor. En yakın rakipleri Avrupalı şirketler Ericsson ve Nokia. Ancak ağ oluşturmak için cep telefonları ile kuleler ya da siteler arasında sinyal transferi yapmak için ekipman  üretebilen bir ABD şirketi bulunmuyor.

US Telecom’un siber güvenlik birimi başkan yardımcısı Robert Mayer, “Güvenlik kaygılarının çok daha görünür olmaya başlaması ile birlikte insanlar ‘Bu nasıl oldu?’ diye soruyorlar.” şeklinde konuşuyor.

Sabit hat telekomünikasyonun ilk zamanlarında, ABD dünya genelinde ağ ekipmanı tedarik eden eski Bell System tekelinin halefi konumundaki AT&T gibi şirketlerle piyasanın hakimi durumunda idi. Bell System şirketinin araştırma ekibi Bell Labs, ABD telekomünikasyon inovasyonundaki üstünlüğü yansıtan “fikir fabrikası” olarak biliniyordu.

AT&T Wireless’ın eski, Sprint’in şimdiki CEO’su olan Dan Hesse, “ABD’li  satıcıları eski sabit hat döneminde çok güç kazandılar. Fakat tam da bu yüzden, mobil ve internet geleceğine yönelik agresif ve hızlı bir şekilde değişim gerçekleştirebilmeleri zor oldu.” diyor.

1996’TAKİ YASA İŞLERİ DEĞİŞTİRDİ

Sektörün önde gelen isimleri, ABD’nin sektördeki üstünlüğünün 1990’larda hem hükümet hem de şirketlerin kendileri tarafından yapılan seçimler dolayısıyla kaybedildiğini belirtiyorlar.

1996 yılında ABD, piyasaya yeni girenlerin telaşlanmasına yol açan bir Telekomünikasyon Yasasını onaylamıştı. Ancak bazılarına göre akabinde yaşanan mücadele Lucent gibi dev ABD telekomünikasyon ekipman üreticilerini finansal açıdan zor durumda bıraktı ve bütün pazarı parçalanmış halde bıraktı.

Lucent’in eski direktörü ve telekomünikasyon analisti Tom Lauria şöyle konuşuyor:

“1996’daki Telekom yasasından sonra pazara yoğun bir şekilde yeni girişler oldu. Onların devam etmelerini sağlamak için, parayı geri ödemeye yetkin hale gelene kadar neredeyse aldıkları her şeyi finanse etmek durumundayız. Bu, sürdürülebilir bir durum değildi.”

Diğerleri, Avrupa’da şirketlerin tamamı mobil iletişimde tüm dünyada standart hale gelen GSM’i kullanırken, 1996 yasasının şirketlere kendi ağ teknolojilerini geliştirme ve kullanma izni verdiğine işaret ediyor. Lauria aynı zamanda Lucent gibi şirketlerin hızla büyüyen Çin pazarına satış yapmaya, gelirleri sabit tutmaya ama aynı zamanda Çin’in nihai egemenliği için hareket etmeye önem verdiklerini belirtiyor:

“Ne zaman Çinlilere satış yaptıysak, yerel olarak üretim yapmamızı ve teknolojiyi Çinli ortaklarımıza devretmemizi istediler. Batılı şirketlerin gelirlerinin artması gerekiyordu ve bu da oyunu onların kurallarına göre oynamamız gerektiği anlamına geliyordu.”

Neticede Lucent 2006’da Fransız Alcatel tarafından satın alındı. Nokia Siemens Networks,  2015’te Alacatel-Lucent’i satın almadan önce Motorala’nın network altyapı birimini 2011 yılında satın aldı.

CİN BİR KEZ ŞİŞEDEN ÇIKTI

Sektördeki bazı kişilerin ABD’li şirketlerin ticari bir hatası olarak değerlendirdiği bu durum, yakın zamana kadar siyasi bir sorun arz etmiyordu. Ancak 5G’nin beklenmeyen ortaya çıkışı ile Başkan Donald Trump’ın yönetiminde olan birçok kişi ABD’nin geri planda kalacağı endişesi yaşadı.

Sonuç olarak, bir takım çevreler, ABD hükümetinin bunun yerine 5G ağları kurmasını ve geliştirmesini sağlamak gibi çok olası olmayan çözümleri teşvik ediyor.

Temsilciler Meclisi’nin eski sözcüsü Cumhuriyetçi Newt Gingrich yakın zamanda Washington’da düzenlenen bir konferansta yaptığı açıklamada, “Amerika’da 5G’ye ulaşmak için savunma bakanlığına gitmeniz gerekiyor” demişti.

Bir diğer kesim ise Trump’a dünyadaki 5G ekipmanlarının çoğunun ABD dışında geliştirildiği gerçeğini kabul etmesi ve müttefikleri  ucuz Çin ürünleri yerine Avrupa ürünlerini kullanmaya zorlaması konusunda ısrar ediyor. Mayer’e göre, “Huawei ölçeğinde bir devi değiştirmenin maliyeti çok büyü olacaktır. Cin bir kez şişeden çıktı.”

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

“Siber güvenlik olmadan inovasyonun bir manası yok”

Huawei’nin Dönüşümlü CEO’su Guo Ping, Mobil Dünya Kongresi’nde yaptığı konuşmada, siber güvenlik olmadan inovasyonun hiçbir anlamı olmadığını söyledi. İnovasyon ve güvenliğin şirketlerinin temelini oluşturduğunu vurgulayan Ping, “Hepimizin güvenebileceği bir sistem oluşturmak için sorumluluğa, ortak standartlara ve açık düzenlemelere ihtiyacımız var” dedi.

Huawei’nin dünyada büyük ölçekte 5G çalışmaları yapan ilk şirket olduğunu belirten Ping, Huawei’nin dünyadaki en güçlü ve akıllı 5G ağlarını nasıl geliştirdiğini anlattı. 5G ağlarının güvenliği konusunda hiçbir tereddütleri olmadığını söyleyen Ping, endüstrinin tüm bileşenlerini, hükümetlerle birlikte çalışarak ortak bir siber güvenlik standardı oluşturmaya davet etti.

“Siber güvenlik olmadan inovasyonun hiçbir anlamı yok”

Konuşmasının ilk yarısında Huawei’nin 5G’de dünya lideri olarak konumlandığının altını çizen Ping, güvenliğin, şirketin inovasyona olan bağlılığının temelini oluşturduğunu söyledi.

Ping sözlerine şu şekilde devam etti:  Huawei, 5G ağlarının büyük ölçekli dağıtımını yapan ilk şirket. Mühendislik bilimine ne kadar çok yatırım yaparsak, o kadar fazla değer yaratabiliriz. Huawei olarak dünyanın herhangi bir yerindeki taşıyıcılara güçlü ve akıllı 5G ağlarını herkesten daha hızlı götürebiliyoruz. Huawei, 5G’de dünya lideridir. Siber güvenlik olmadan inovasyonun hiçbir anlamı olmadığını da çok iyi biliyoruz”

Guo Ping, konuşmasının ikinci yarısında Huawei’ye ABD hükümeti tarafından yöneltilen iddialara cevap verdi ve GSMA tarafından yapılan tavsiyelere atıfta bulunarak, hükümetlerin ve mobil operatörlerin birlikte çalışması için gerçeğe dayalı düzenlemeler yapılması gerektiğini vurguladı.

“Hepimizin güvenebileceği bir sistem oluşturmak için açık düzenlemelere ihtiyacımız var”

Herkes için güvenli bir siber ortam oluşturmak için standartlara ve gerçeklere dayalı düzenlemelere ihtiyaç duyduklarını belirten Ping: “Hepimizin güvenebileceği bir sistem oluşturmak için sorumluluğa, standartlara ve açık düzenlemelere ihtiyacımız var. Son tavsiyelere tamamen katılıyorum: Hükümetler ve mobil operatörler Avrupa’nın güven testi ve belgelendirme sistemi üzerinde anlaşmaya varmak için birlikte çalışmalıdır. NESAS çok iyi bir fikir ve dünyaya yayılmasını temenni ederim.”

ABD’nin son dönemdeki suçlamalarına da cevap veren Ping: “ABD’nin 5G teknolojimize yönelik güvenlik suçlaması için hiçbir kanıtı yok. İroni şu ki ABD, ‘Cloud Yasası’ ile kendi şirketlerine özel verilerin erişimi konusunda izin veriyor. Huawei hiçbir zaman arka kapıları kullanmadı ve asla başkalarının ekipmanlarımızla bunu yapmasına da izin vermeyeceğiz.”

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Uluslararası güç mücadelesine dönüşen 5G ihalesinde gözler Almanya’da

Birçok ülke, Çin teknoloji şirketi Huawei ve ZTE’nin 5G ihalesine girmesini ulusal güvenlik kaygıları nedeniyle yasakladı.

ABD, Avustralya ve Yeni Zelanda ile başlayan dalga Avrupa’ya yayıldı ve Fransa, İngiltere, İspanya, Polonya ve Çek Cumhuriyeti de benzer gerekçelerle Huawei’ye karşı duruş sergilemeye başladılar. Fransız Orange ve İngiliz BT gibi büyük telekomünikasyon firmaları Huawei ekipmanlarını altyapılarından çıkardıklarını ve 5G altyapısında da kullanmayacağını açıkladı.

Huawei’nin her geçen gün müşteri kaybetmesinin ardından gözler IT altyapısı olarak Avrupa’nın kaptanı diye tabir edilen Almanya’ya çevrildi. 5G için frekans bantlarının ihalesine başlanan ülkede, ihaleye girecek firmalar için kriterler yayınlandı.

Bugüne kadar Vodafone, Deutsche Telekom, Telefonica ile United Telecom’un iştiraki olan 1&1 Drillisch ihaleye girecekleri düşünülüyor. Bunlardan sonuncusunun ismini ilerleyen günlerde daha çok duyabiliriz çünkü 1&1 Drillisch’in 5G için kendi altyapısını kurma gücü olmadığı için bu işi ZTE’ye taşere etmeyi planladığı basında çıkan bilgiler arasında.

Almanya, düzenlenecek olan 5G ihalesinde seçeneklerini arttırarak rekabeti kızıştırma peşinde. Huawei teknolojisinin rakiplerine göre daha ucuz olmasının yanında, Almanya’nın ABD’den Çin teknolojisi kullanımı konusunda önemli bir farkı var: ABD’nin aksine Almanya’daki büyük operatörlerin hemen hepsi zaten Huawei ve/veya ZTE ekipmanlarını altyapılarında kullanıyor.

5G’nin 4G ekipmanları üzerine kurulacağı düşünüldüğünde, Çin teknolojisinden vazgeçmek aynı zamanda 4G altyapısında bulunan Çin menşeli altyapının da değişim maliyetini göze almak anlamına geliyor. Tam da bu nedenle Alman operatörler Çin teknoloji şirketlerine karşı bir duruş sergilerken, Amerikalı meslektaşları kadar ‘öfkeli’ değiller.

Çinli Firmalara Karşı Kanıt Var Mı?

Ulusal güvenlik ve maliyet dışında Çin’in 5G teknolojisi ile ilgili bir başka tartışma konusu da 5G altyapısında kullanılacak ekipmanların güvenliğe tehdit oluşturduğuna dair net bir kanıt ortaya konulmamış olması. Hacker kültürünün gelişmiş olduğu Almanya’da henüz Çin’in bilgi ve telekomünikasyon ekipmanlarından casusluk yapıldığına dair bir bulguya rastlanmadı.

2017’de yapılan federal seçimler öncesinde köklü hacker grubu Chaos Computer Club (CCC) kullanılan oyların saklandığı veri tabanında ve oy kullanma gereçlerinde siber güvenlik açığı tespit edip hükümeti uyarmışlardı.

Dünyanın önde gelen düşünce kuruluşlarından German Marshall Fund’un internet sitesinde konuyla ilgili yayınlanan yazıda Huawei etrafında dönen tartışmalar ile ilgili çok sık dile getirilmeyen bir soru soruluyor: Huawei ekipmanları neden daha ucuz?

Nokia ve Ericsson gibi Avrupa firmalarının rekabet edemediği Huawei’nin yararlandığı avantajların başında fiyatlandırma politikasında piyasa ekonomisinin şartlarına göre hareket etme zorunluluğu bulunmaması başta geliyor. Tabi, her Çinli ürün de olduğu gibi ucuz iş gücü ve devlet desteği de önemli faktörlerden sayılıyor.

Huawei ve ZTE: Pekin ile Bilgi Paylaşmak Zorunda

ABD’nin Huawei kararının ardından müttefiklerine Çinli firmayı 5G ihalesine almama baskısı yapması, konuyu bir uluslararası güç mücadelesi ve diplomasi meselesi haline getirdi. Güçlü ticari ilişkileri olan Çin ile siyasi ve askeri müttefiki ABD arasında kalmak istemeyen Berlin yönetimi iki süper güç arasındaki ticaret savaşında olduğu gibi 5G savaşında da ‘Tarafsız kalmayı başarabilecek mi?’ sorusu Alman diplomatların kafalarını karıştırıyor olmalı.

Olayın bir de hukuki tarafı var. Çin yasalarına göre, ellerindeki bilgileri Çin devleti ile paylaşmak zorunda olan Huawei ve ZTE’nin bu durumuna rağmen Almanya Başbakanı Merkel, Japonya ziyaretinde Çinli firmaların ellerinde bulunan verileri Çin ile paylaşmama garantisi vermesi gerektiğinin altını çizmişti. Çinli şirketler ise yasal olarak Merkel’in bu talebini karşılayamıyor.

5G ihalesinde Almanya’nın alacağı bir tavır AB’ye üye diğer ülkeler tarafında da benimsenir ve bir AB ortak duruşu haline gelirse Çin’in Almanya’ya yönelik sert tepkisi beklenebilir. Diğer taraftan Snowden sızıntılarından sonra Almanya ve ABD arasında oluşan güven bunalımının olumsuz bir yansıması Berlin’in Huawei’den yana tavır almasıyla sonuçlanması da ihtimaller arasında bulunuyor.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

5G teknolojisi: ABD ile Çin arasındaki rekabetin merkezinde

Dr. Altay Atlı, 5G iletişim teknolojisinin ABD ile yükselişteki Çin arasındaki rekabetin merkezine oturmuş durumda olduğunu yazdı.

Atlı yazısında: 

ABD yönetimi, Çin’in telekomünikasyon firmalarına yaptırımlar getiriyor ve ABD’li firmaların kritik iletişim ağlarında Çin malı ekipman kullanmalarını tamamen yasaklamaya hazırlanıyor. Konuyu ciddi bir ulusal güvenlik meselesi olarak gören Washington, müttefiklerinden de aynı tutumu bekliyor. Japonya, Avustralya ve Yeni Zelanda, dünyanın en büyük telekomünikasyon ekipmanı üreticisi olan Çin firması Huawei’nin 5G ağları ile ilgili ihalelere girmesini yasakladı; halihazırda 3G ve 4G ağlarında Huawei ile çalışmakta olan İngiltere ise 5G konusunda bu firmayı tercih etmeyeceğini bildirdi.

Diğer yandan Huawei’nin mali işler müdürü Mıng Vancou’nun ABD’nin talebi üzerine İran’a karşı yaptırımların şirket tarafından ihlal edildiği iddiasıyla Kanada’da göz altına alınması, sonrasında da ABD Adalet Bakanlığı’nın Huawei’nin banka dolandırıcılığı yaptığı ve Amerikan şirketlerine ait ticari sırları çaldığına dair iddianameler hazırlaması konuyu çok farklı boyutlara getirdi. Çin ise ABD yönetiminin devletin gücünü kullanarak Çinli firmalara zarar vermeye çalıştığını ileri sürüyor. Konu, iki güç arasında devam eden jeopolitik mücadelenin en son ve halen en şiddetli çatışmalarının yaşandığı cephesi haline gelmiş durumda.

5G, küresel dengeleri değiştirecek

5G teknolojisi uluslararası ilişkiler ve küresel dengeler açısından belki de nükleer teknolojilerden daha fazla önem taşıyor. 2G, 3G ve 4G teknolojileri büyük ölçüde sesli görüşme ve veri transferi üzerine kurulmuş, teknoloji ilerledikçe hız artmış ve bizler de cep telefonundan konuşup kısa mesaj atarken, rahatça görüntülü görüşme yapar, video seyreder bir hale gelmiştik.

Yazının devamı için: AA