Selin Çetin tarafından yazılmış tüm yazılar

2012 yılında Japonca eğitimi sonrasında hukuk fakültesine başladı. Jürging-Örkün-Putzar Rechtsanwalte (Almanya), Güler Hukuk Bürosu ve Ünsal&Gündüz Attorneys at Law' da staj yaptı. Japon dili sertifikası aldı. Ayrıca arabuluculuk- tahkim ve ceza hukuku gibi alanlarda sertifika programlarına katıldı. Şu an İstanbul Barosu’nda yasal stajını yapmakta ve Bilişim ve Teknoloji Hukuku alanında yüksek lisansına devam etmektedir. Büyük bir merakla, robotlar, yapay zeka ve onların hukuksal durumları ve problemler ile ilgili çalışmalar yürütmektedir.

Türkiye’nin Ulusal Yapay Zeka Stratejisi tanıtıldı: Kapsayıcı bir yasal uyum süreci işletilmeli

Türkiye'nin Ulusal Yapay Zeka Stratejisi Tanıtıldı: Kapsayıcı bir yasal uyum süreci işletilmeliUzun zamandır Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından üzerinde çalışılan Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi, 2021-2025 yılları arasında ülkemizin yapay zekâ (YZ) alanındaki çalışmalarını hayata geçirmek üzere 24.08.2021 tarihinde Bilişim Vadisi’nde düzenlenen toplantı ile kamuoyuna tanıtıldı.

Hazırlık aşamasında, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve uluslararası organizasyon temsilcileri yanı zamanda kamu kurumları ve üniversiteler ile görüşmeler yürütülmüş ve farklı disiplinlerdeki alan uzmanlarının değerlendirmeleri alınmıştı.

Strateji belgesi incelendiğinde, genel hatlarıyla iki kısımdan oluştuğu söylenebilir: Küresel ve ülke bazındaki YZ gelişmelerinin analizi ile ülkemizin YZ alanındaki stratejik hedefleri, amaçları ve tedbirleri. Belgenin hazırlığında özellikle AB ülkelerinin strateji belgelerinden faydalanıldığı ve uluslararası kuruluşların metinlerine paralellik sağlanmaya çalışıldığı anlaşılıyor.

Diğer ülkelerin stratejileri göz önünde bulundurulduğunda ise, içeriklerin farklı kategorilerle ele alınabildiği görülüyor. Yayınlanan strateji belgesi de AB’nin kullandığı temel sınıflandırmalara paralel nitelikte olup, insan kaynağı ve eğitim, piyasa ve iş birlikleri, altyapı ve hukuk başlıkları çerçevesinde bir kapsamı bulunuyor.

Örneğin insan kaynağı yetiştirme kapsamında Fransa, örgün eğitim ve öğretim politikaları ile mesleki eğitim ve yaşam boyu öğrenmeye yönelik olarak, disiplinler arası yapay zekâ enstitülerine (Instituts Interdisciplinaires d’Intelligence Artificielle (“3IA”)) odaklanarak[1], tüm eğitim seviyelerinde YZ merkezli eğitim ve öğretim programları başlatılmasını, her vatandaşın makinelerin iç işleyişini ve yapay zekânın faydalarını daha iyi anlaması için dijital okuryazarlığın geliştirilmesini gibi hedeflere yer veriyor[2].

Almanya ise uluslararası işbirliklerinin sağlanması kapsamında özel sektör, akademi ve kamuda iş birliğini teşvik etmek için girişimlerde bulunuyor. Bu kapsamda, belirli sektörlerde (ör. sağlık hizmetleri, çevre, robotik vb.) çift taraflı yapay zekâ grupları kurulup yatırım ve eğitim programları hazırlanarak Fransız-Alman Ar-Ge ağının oluşturulması hedefleniyor[3][4].

Avrupa’da yapay zeka yarışı kızıştı: 5 ülkenin strateji karşılaştırması

 

Türkiye de bunlara paralel olarak, yayınlanan strateji belgesinde, 6 stratejik öncelik belirlenmiş durumdadır. Bunlar:

  1. YZ uzmanlarını yetiştirmek ve alanda istihdamı artırmak
  2. Araştırma, girişimcilik ve yenilikçiliği desteklemek
  3. Kaliteli veriye ve teknik altyapıya erişim imkânlarını genişletmek
  4. Sosyoekonomik uyumu hızlandıracak düzenlemeleri yapmak
  5. Uluslararası düzeyde iş birliklerini güçlendirmek
  6. Yapısal ve iş gücü dönüşümünü hızlandırmak

Belirlenen 6 önceliği ise 24 amaç ve 119 tedbir izlemektedir. Bu kapsamda, 2025 yılına kadar şu hedeflerin gerçekleştirilmesi amaçlanmaktadır[5]:

  • YZ alanının GSYH’ye katkısının %5’e yükseltilmesi,
  • YZ alanında istihdamın 50.000 kişiye çıkarılması,
  • Merkezî ve yerel yönetim kamu kurum ve kuruluşlarında YZ alanında istihdamın 1.000 kişiye çıkarılması,
  • YZ alanında lisansüstü düzeyde mezun sayısının 10.000 kişiye çıkarılması,
  • Yerel ekosistemin geliştirdiği YZ uygulamalarının kamu alımlarında önceliklendirilerek ticarileştirilmesinin desteklenmesi,
  • Uluslararası kuruluşların güvenilir ve sorumlu YZ ile sınır ötesi veri paylaşımı alanındaki düzenleme çalışmalarına ve standartlaşma süreçlerine aktif olarak katkı verilmesi,
  • Uluslararası YZ endekslerindeki sıralamalarda Türkiye’nin ilk 20 ülke arasında yer almasının sağlanması.

DÜNYA İLE BÜTÜNLEŞMEK İÇİN HUKUKİ DÜZENLEMELER GEREKLİ

Burada özellikle değinilmesi gereken konulardan biri de hukuki çerçevenin belirlenerek ilgili hedefler doğrultusunda ilerlenmesidir. Sosyoekonomik uyumu hızlandıracak düzenlemeleri yapma hedefi kapsamında belirlenen amaç dahilinde etik ve hukuki senaryolarının test edilmesi ve tartışılabilmesi için çevik ve kapsayıcı bir yasal uyumlanma süreci işletilmesi söz konusu olacaktır[6]. Bu durumda dünya ile bütünleşmiş bir yapay zekâ hukuk sistemine ulaşabilmesi için birçok hukuki düzenlemenin ve uygulamanın hayata geçirilmesi gerekecektir.

Meslektaşım Av. A. Kemal Kumkumoğlu ile kaleme aldığımız Yapay Zekâ Stratejileri ve Hukuk başlıklı makalemizde de bu konuyu ele alarak şunları ifade etmiştik: “(…) yapay zekâ uygulamalarının üzerinde en çok risk teşkil ettiği temel haklar olarak; adil yargılanma hakkı, ifade özgürlüğü, mahremiyetin ve kişisel verilerin korunması hakkı, ayrımcılık yasağı ve adalete erişim sıralanmaktadır. Dolayısıyla, ulusal veya uluslararası düzenleme ve uygulama çalışmalarında bu konulara ilişkin çalışmalara da özel önem atfedilmesi isabetli olacaktır. Hatta buna paralel biçimde, temel hakların özünü ortadan kaldıran, aşırı derecede müdahaleci ve ölçüsüz yüz tanıma teknolojisi gibi yapay zekâ sistemlerinin belirli kullanımlarının tamamen yasaklanması dahil, sert önlemlerin geç kalınmadan alınması çağrıları yapıldığını da hatırlatmanın da kayda değer olduğu kanısındayız.[7]”

Bu doğrultuda, eğer hedeflendiği gibi şeffaf ve çok paydaşlı bir yönetişim sağlanırsa her kesimden katılım ile YZ stratejisindeki amaçlara ulaşmak için önümüzde bir engel olmayacaktır. Bunun için ülkemizdeki uygulamanın kâğıt üzerinde kalmaması adına; ilerleyen dönemde strateji belgesinde yer alan somut hedeflerin, görev tanımları ve başarı ölçütleri ile desteklenmesi, hedeflerin periyodik olarak STK’lar dahil tüm paydaşların katılımıyla gözden geçirilmesi ve kamu dışındaki paydaşlara düşen görevlerin ve bunlara yönelik teşviklerin belirlenmesi ile uluslararası iş birliklerinin sağlanması açısından somut ve kararlı adımlar atılması gerekecektir[8].

[1] Fransa Ulusal Yapay Zekâ Strateji Belgesi, 2018, s.64. [2] Selin Çetin & A. Kemal Kumkumoğlu, Gelişen Teknolojiler ve Hukuk II: Yapay Zekâ, Oniki Levha Yayıncılık, Nisan 2021, s.37. [3] Almanya Ulusal Yapay Zekâ Strateji Belgesi, s.15. [4] Çetin&Kumkumoğlu, s.40. [5] Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi, Türkiye’nin İlk Yapay Zekâ Stratejisi, https://cbddo.gov.tr/haberler/6126/turkiye-nin-ilk-yapay-zeka-stratejisi , E.T. 24.08.2021. [6] Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi, s.72, E.T. 24.08.2021 [7] Çetin&Kumkumoğlu, s.61. [8] Çetin& Kumkumoğlu, s.62.

‘Kemal Sunal’lı Banka Reklamı ‘Deepfake’ Tartışmalarını Canlandırdı: Ölmüş Kişilerin Hakları Nasıl Savunulabilir?

Teknolojide yaşanan gelişmeler artık doğrudan sosyal hayatımızda da hissedilir hale geldi. Özellikle yapay zeka kullanılarak oluşturulan ürün ve hizmetlerin piyasaya sunulması, tüketici deneyimlerini de farklılaştırmaya başladı.

Reklam sektörünün de yapay zekaya başvurması ilginç uygulamaları beraberinde getirdi. Örneğin, geçtiğimiz günlerde ‘deepfake’ kullanılarak sanatçı Kemal Sunal’ın bir reklam filminde canlandırılması, oldukça ses getirdi. 

‘Deepfake’ nedir diye kısaca açıklamak gerekirse, yapay sinir ağları yoluyla  bir kişinin görüntüsü ya da sesinin bir başka kişinin görüntüsü ya da sesiyle ayırt edilmesi oldukça güç olacak bir şekilde değiştirilmesi olarak ifade edilebilir. Bu yöntem ile reklam filminde Sunal’ın gerçekçi bir benzeri yaratılmıştır. Esasında deepfake geçtiğimiz yıllarda özellikle Hollywood’daki sansasyonel videolarla gündeme gelmişti.

Çeşitli platformlarda karşılaşmaya başladığımız bu sahte videoların hukuki açıdan farklı yansımaları söz konusu olabiliyor. Bu yöntemde de pek çok veri kullanılıyor ve bunların büyük bir kısmı da ses ve görüntü verisi olması dolayısıyla kişisel veri içeriyor. Bu bakımdan kişisel verilerin, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) ve ilgili mevzuata uygun olarak işlenmesi gerekiyor. Örneğin, görüntüleriniz kullanılarak oluşturulan müstehcen bir video olduğunu varsayalım. Burada KVKK’nın “hukuka ve dürüstlük kurallarına uygun olma” ilkesine aykırılıktan söz edilebilecektir. Kişisel verilerin korunması dışında, “deepfake” ile üretilen çıktılar, fikri mülkiyet hakkı ve ifade hürriyetini de ilgilendirebiliyor.

ÖLÜMLE KİŞİLİK SONA ERİYOR

Sunal’ın canlandırıldığı reklam filminde ise ölmüş bir kişinin yer alması konuya farklı bir boyut kazandırmaktadır. Avukat Kemal Kumkumoğlu konuya ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: “Deepfake yöntemi ile büyük miktarda ses ve görüntü verisi yani kişisel veri işleniyor. Bu kapsamda ilk olarak, söz konusu kişisel verilerin KVKK ve ilgili mevzuata uygun olarak elde edilip edilmediği konusu gündeme gelebilir. Reklam filmine bakıldığında ise ölen kişilerinin kişisel verileri ile ilgili bir değerlendirme yapmayı gerektiriyor. Bu hususa ilişkin, ölen kişilerin verileri ile ilgili, Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun 18/09/2019 tarihli ve 2019/273 sayılı bir karar özeti bulunuyor. Karar özetinde, Türk Medeni Kanununun 28’inci maddesinde kişiliğin, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başladığı ve ölümle sona erdiği hükmünün yer aldığı ve KVKK’nın 3’üncü maddesinde ise ilgili kişinin “kişisel verileri işlenen gerçek kişi” olarak tanımlandığına yer veriliyor. Bu çerçevede Kurul, ölümle kişiliğin sona ermesi dolayısıyla ölmüş kişilere ilişkin verilerin kişisel veri olmadığı görüşünde.

TELİF HAKKI DOĞABİLİR

Deepfake kullanılarak üretilen çıktıların telif hukuku anlamında eser olarak kabul edileceğine ilişkin görüşler de bulunduğunu belirten Kumkumoğlu, “Avrupa Birliği’nin (AB) son yayınladığı “Trends and Developments in Artificial Intelligence – Challenges to the Intellectual Property Rights Framework” raporunda da yapay zeka ile ortaya çıkan ürünlerin eser olarak kabul edilebileceği dile getirildi. Bu durumda ise oluşan yeni eser üzerinde de fikri haklar söz konusu olabilir. Bu noktada da, eseri oluşturan ölen kişinin görüntüsünün ve/veya sesinin mirasa konu olup olmayacağı ayrı bir tartışma konusunu oluşturuyor.” dedi.

Ölen kişilerin verilerinin kullanılması miras hukukunu da akla getiriyor. Miras hukuku alanında çalışan Avukat Ece Ergün ise ölen kişilerin deepfake videolarında yer almasının mirasçıların durumuna etkisi ile ilgili olarak şöyle konuştu:

“Genel kural, kişilerin ünlü olup olmamasının bir önemi olmaksızın, ölüm ile birlikte ölen kişinin sadece devir ve intikal edebilen özel hukuk ilişkilerinin mirasçılarına geçmesidir. Ölenin mal varlığı mevcudiyetini korur ve mirasçı sıfatını haiz kişilere geçer. Ancak kişilik hakları denen kişiye sıkı sıkıya bağlı olan haklar ölüm ile son bulur. Kişilerin ölümü ile mirasçılarına (uygulamada her ne kadar karşımıza aile üyeleri olarak çıksa da miras hukukunda düzenlenen bazı özel durumların varlığı halinde mirasçıların ölenin aile üyeleri olmama ihtimali olabilir) geçen haklar mal varlığına ilişkin haklardır. Ünlü bir kişiden bahsedildiği ve o kişinin haklarının tartışıldığı bir durumda, kişinin mal varlığına telif haklarının da dahil olacak olması nedeniyle deepfake vb. uygulamalarla yeni eserlerin meydana getirilmesi halinde mirasçılar, ilgili yasal düzenlemeler çerçevesinde, zaten haklarını talep edebiliyorlar.”

ÖLÜNÜN KİŞİLİĞİNE SALDIRIYA TAZMİNAT YOLU VAR

Kişiliğin ölümle son bulması sebebiyle ölen kişi adına herhangi bir hak iddiasında bulunmanın mümkün olmadığını hatırlatan Ergün, “Ölen kişinin dava açmasının mümkün olmaması tam olarak onun yakınları/mirasçıları tarafından dava açılamaması anlamına da gelmiyor. Ölmüş kişinin kişilik değerlerine hukuka aykırı müdahalenin varlığı halinde, bu ihlalin yakınlarının da kişilik haklarına saldırı teşkil etmesi halinde hukukumuzda hali hazırda yakınlarının/mirasçılarının dava açmaları ve şartların mevcudiyeti halinde özellikle manevi tazminata hak kazanmaları mümkün.” diye konuştu.

Ergün ünlü bir kişinin ölümünden sonra onun görüntüsü, eseri, adı, fotoğrafı gibi kişiliğine ait hususların o kişinin anısını zedeleyecek, aşağılayacak, küçümseyecek ya da hakaret edecek şekillerde kullanılması yakınlarının da etkilenmesine sebep olabileceğini söyledi. Bu gibi durumlarda gerek özel hukukta gerekse ceza hukuku açısından kanuni yollara başvurabilmenin mümkün olduğuna dikkati çeken Ergün, “Bu nedenle, ilk etapta bu konudaki hukuki tartışmaların birçok farklı alana temas edebileceğini ve bu alanlardaki düzenlemelerin mevcut sorunların çoğunluğunu karşıladığını söylemek mümkün.” ifadelerini kullandı.

HAYATIMIZA YENİ GİREN BİR KAVRAM: DİJİTAL MİRAS 

Bunların yanında, geçtiğimiz aylarda Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin dijital miras ile ilgili verdiği bir karar oldukça ses getirmişti. Deepfake ile yaratılan videoların dijital mirasa etkileri bakımından Kumkumoğlu ve Ergün şunları ekledi:

“Son yıllarda hepimizin hayatı birçok alanda dijitalleşiyor, birçok özel hukuk ilişkisi hatta sosyal ilişki dijital platformlarda yürütülüyor. Bu durumdan hukuk da nasibini aldı. Kişilerin neredeyse hayatlarının merkezi olan dijital ortamdaki hayatlarının hukuka etkilerinin en önemlilerinden biri de miras hukuku alanında kendini göstermeye başladı. Kişinin aktifleri ve pasifleri ile birlikte tüm malvarlığı, mirasını oluşturur. Ama bu temel anlayış dijitalleşme sonrası büyük bir hızla değişmektedir. Kişilerin mal varlığını artık sadece taşınmazlar, arabalar, nakit paralar oluşturmuyor bunlara sanal paralar, miller, dijital oyun karakterleri, sosyal medya hesaplarında kullanılan resimler, videolar vb. birçok kalem eklendi. Bu da hayatımıza yeni bir kavram olan dijital mirası soktu.” 

Dijital miras kavramı için net bir tanım olmadığını belirten Kumkumoğlu ve Ergün, “Alman Barolar Birliği 2013 yılındaki bir görüş yazısında dijital mirası; “fikri mülkiyet hakları, web sitelerindeki haklar ve alanlar (domains) ile sağlayıcı ile miras bırakan arasında internetin kendisinin ve aynı zamanda çeşitli internet hizmetlerinin kullanılması bakımından kurulmuş tüm sözleşme ilişkileri dahil olmak üzere dijital malvarlığının tümü” olarak tanımladı. Dijital miras kapsamına, sabit disklerde, tabletlerde, bilgisayarlarda, akıllı telefonlarda, internette, bulut sistemlerinde ve veri depolanabilecek tüm aygıtlarda depolanan veriler, ölen kişinin e-postaları, sosyal medya hesapları, web siteleri ve internet ortamında bulunan fotoğrafları, videoları, yazıları üzerindeki telif hakları dijital mirasın konusunu oluşturuyor. En basit şekli ile kişinin dijital mirası sahip olduğu tüm verilerdir.” şeklinde konuştu.

KİŞİ “BENİ ÖLDÜKTEN SONRA ‘DEEPFAKE’ YAPMAYIN” DİYEMEZ

Kişinin dijital mirasına ölümünden sonra deepfake vb. yapılarda yer almak istediğini veya istemediğini ekleyemediğine işaret eden avukatlar, “Bunun en temel sebebi, dijital mirasın kişinin mal varlığının bir bölümü olmasıdır. Diğer taraftan, ölen kişinin ölümünden sonra mal varlığı üzerinde herhangi bir işlemin yapılmasına izin verip vermediği ya da mal varlığının kime kalmasını istediği gibi hususları ancak hayattayken yapacağı bir ölüme bağlı tasarruf ile (genellikle bu bir vasiyetname olmaktadır) belirlemesi mümkün. Özellikle halka mal olmuş kişilerin imajları veya eserleri bakımından, bu kişilerin ölümlerinden sonra deepfake veya benzeri teknolojiler kullanılarak yeni ürün veya eserlerin üretilmesine veya üretilmemesine ilişkin arzularını dile getirmeleri ölüme bağlı tasarruflar ile yapılabilecektir. Her ne kadar bu durum mümkün olsa da özellikle bir sinema filmi, şiir gibi günümüz fikri mülkiyet hukuku açısından korunan eserler bakımından, mali haklar mirasçılara geçtiği için yeni ürün ya da eseri üretecek kişilerle mirasçıların anlaşması durumunda mevcut hukuk uyarınca bu durumun bağlayıcı niteliği olmayacaktır. Kişinin dijital mirası içinde yer alan mal varlıkları açısından ise, bu tip bir vasiyetnamenin nasıl yapılacağına ilişkin hukukumuzda açık ve net bir düzenleme yok. Bir kişinin dijital mirasının bulunduğu söz konusu hesaplara erişilebilen şifrelerin ya da gerekli bilgilerin bir ya da birkaç kişiye bırakılması halinde ilgili malvarlığının o kişiye veya kişilere bırakılmış sayılıp sayılmayacağı gibi hususlar açısından da yine bir belirlilik bulunmuyor.” ifadelerini kullandı.

HUKUKİ DÜZENLEMELER TEKNOLOJİK DEĞİŞİMLERLE UYUMLU OLMALI

Dijital mirasla ilgili söz konusu belirsizlikle nedeniyle konuyla ilgili yeni düzenlemeler getirilmesinin tartışılabileceğini vurgulayan hukukçular, “Bu düzenlemeler, ancak farklı alanlardan birçok hukukçunun bir arada çalışması ile sağlıklı bir biçimde getirilebilir. Yapılacak yeni düzenlemelerin teknolojiden olabildiğince bağımsız olması gerektiği, yani her yeni gelen teknolojik gelişme ile değişecek nitelikte düzenlemeler değil, daha geniş bir perspektiften bakarak ve teknolojilerin gelişim hızı da göz önünde bulundurularak, genel uygulanabilir nitelikte hükümlerin getirilmesinin daha sağlıklı olacağı görüşündeyiz.” diye konuştu.

“Robotların ne kadar akıllı olduğu tamamen size bağlı”

Deepfake videolarında canlandırılan “ünlü” kişilerin öncesinde yer aldığı film vb. projelerdeki görsellerinin kullanılması da söz konusu olabiliyor. Bu açıdan bakıldığında, ilgili eserlerin deepfake geliştirme aşamasındaki kullanımının hukuki değerlendirmesi ile ilgili olarak ise Kumkumoğlu ve Ergün şunları ifade etti:

“Dağıtım hakkı ve kullanmaya izin verme hakkı fikri mülkiyet hukukunda eser sahibinin mali haklarından ve mirasçılarına intikal eder. Ancak bu mali haklar kişinin ölümü öncesinde bir sözleşme ile yapımcı vb. kişiler üzerinde de tesis edilmiş olabilir. Deepfake gibi teknolojilerle üretilen eserler ise yeni eserler ve onun eser sahibinin kim olduğuna ilişkin tartışmalar çok boyutlu. Örneğin, bu teknolojiyi üreten kişilerin mi, yoksa teknolojiyi kullanarak bu eseri meydana getiren kullanıcının mı, hatta yapay zekâ sisteminin kendisinin mi eser sahibi olacağı gibi tartışmalar devam ediyor.

Öte yandan deepfake ile kişinin ölümünden sonra üretilen eserler bakımından, ortaya çıkarılan yeni eseri oluştururken bu sistemin beslendiği kaynakların nereden elde edildiği önemli. Örneğin, bu bakımdan eser niteliğindeki önceki filmlerdeki görüntüler ve sesler kullanılarak sistemin beslenmesi/eğitilmesi söz konusu ise burada mali haklara sahip olan yapımcı şirket gibi kişilerin de bir söz hakkı olabileceği tartışılabilir. Ancak örneğin deepfake teknolojisi kişinin dijital terekesinde bulunan video veya ses kayıtlarından besleniyorsa, yine mirasçılarından izin alınması gerekebilir.

Örneğin, ölen kişi bir film kapsamında görüntüsünün/sesinin işlenme ve dağıtım haklarını tesis etmiş olsun; bu film içeriği kullanılarak deepfake ile yeni bir eser meydana getirildiğinde öncesinde tesis edilen söz konusu mali hakların buradaki yeni eser üzerinde bir etkisinin olmayabileceği da ileri sürülebilir. Çünkü bu görüş uyarınca, bu gibi bir kullanımın, taraflar arasında telif haklarına yönelik akdedilen önceki sözleşmede tesis edilen mali hakların kapsamının genişletilmesi anlamına gelebileceği de tartışmaya açık olacaktır.”

 

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Avrupa Birliği’nden kritik uyarı: Yapay zeka demokratik süreçleri etkileyebilir

Ekim 2020, Avrupa’nın yapay zekâ ve hukuk konusunda önemli adımlar attığı bir ay oldu. Bu adımlar hem Avrupa Birliği (AB) hem de Avrupa Konseyi tarafında görüldü. Avrupa Parlamentosu (AP), yapay zekâ tarafından etik, hukuki sorumluluk ve fikri mülkiyet alanlarında ortaya çıkan uzun vadeli fırsatları ve yasal zorlukları ele alan önerileri onayladı. Bu çerçevede Hukuk İşleri Komitesi, AB’nin yapay zekâyı en iyi şekilde düzenlerken yeniliğin, etik standartların ve teknolojiye olan güvenin nasıl artırılabileceğine ışık tutuyor.

Raporlardan biri, güvenlik, şeffaflık ve hesap verebilirliğin sağlanması, önyargı ve ayrımcılığın önlenmesi, sosyal ve çevresel sorumluluğun geliştirilmesi ve temel haklara saygı konularına odaklanıyor. Buna göre, AB Komisyonu yazılım, algoritmalar ve veriler dahil olmak üzere birlikte yapay zekâ, robotik ve ilgili teknolojileri geliştirirken, uygularken ve kullanırken uyulması gereken etik ilkeleri ve yasal yükümlülükleri özetleyen yeni bir yasal çerçeve oluşturmalı. Aynı zamanda ilerleyen dönemde oluşturulacak düzenlemeler, aşağıdakiler de dahil olmak üzere çeşitli yol gösterici ilkelere göre yapılmalı:

  • insan merkezli ve insan yapımı bir yapay zeka,
  • güvenlik, şeffaflık ve hesap verebilirlik,
  • önyargı ve ayrımcılığa karşı koruma sağlama,
  • tazminat hakkı,
  • sosyal ve çevresel sorumluluk; ve gizlilik ve veri korumasına saygı.

Bir diğer rapor ise sorumluluğa ilişkin. Buna göre, yüksek riskli yapay zekâ sistemleri işletenleri ortaya çıkan herhangi bir zarardan kesin bir şekilde sorumlu kılan, geleceğe yönelik bir hukuki sorumluluk çerçevesi oluşturulmalı. Oluşturulacak net bir yasal çerçeve, işletmelere hukuki belirlilik sağlayarak yeniliği teşvik etmek, vatandaşları korurken ve tehlikeli olabilecek faaliyetlerden caydırarak yapay zekâ teknolojilerine olan güvenlerini artıracak. Kurallar sağlığa, fiziksel bütünlüğe, eşyaya zarar veren faaliyetler ile maddi kayıplara neden olan faaliyetler bakımından hem fiziksel hem de sanal ortamda kullanılan yapay zekâ için geçerli olmalı.

“FİKRİ MÜLKİYET HAKKI YALNIZCA İNSANDA OLMALI”

Kabul edilen diğer rapor ise yapay zekâ konusunda etkili bir fikri mülkiyet hakları sistemi (IPR) ve yenilikçi geliştiricileri korumak amacıyla AB’nin patent sistemi için koruyucu önlemlerin alınması gerektiği, bu yapılırken insan yaratıcılarının çıkarları veya birliğin etik ilkelerine aykırı olmaması gerektiği vurgulanıyor. AP üyeleri yapay zekâ destekli insan eserleri ile yapay zekâ yaratımlarını ayırt etmenin önemli olduğuna inanıyor ve yapay zekanın hukuki kişiliğe sahip olmaması gerektiğini belirtiyor. Bu bakımdan, fikri mülkiyet hakkı yalnızca insanda olmalı. https://www.europarl.europa.eu/news/en/press-room/20201016IPR89544/parliament-leads-the-way-on-first-set-of-eu-rules-for-artificial-intelligence

Söz konusu gelişmeler ışığında, Avrupa Birliği Komisyonu’nun düzenleme önerisinin önümüzdeki yılın başlarında yapılması bekleniyor.

“YAPAY ZEKA DEMOKRATİK SÜREÇLERİ ETKİLEYEBİLİR”

Avrupa Konseyi tarafında da yapay zekâ ve hukuk odaklı gelişmeler yaşandı. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) toplantısında aralarında Türkiye’den raporların da olduğu çeşitli raporlar sunuldu. https://pace.coe.int/en/pages/session-20201012 Bunlar;

  • Yapay zekânın demokratik yönetişim ihtiyacı
  • Algoritmik adalet
  • Yapay zekâ kullanımından kaynaklı ayrımcılığın önlenmesi
  • Beyin-bilgisayar ara yüzü: İnsan hakları konusunda yeni tehditler mi yeni haklar mı?
  • Sağlık hizmetlerinde yapay zekâ: tıbbi, hukuki ve etik zorluklar
  • İşgücü piyasası: Dost mu düşman mı?
  • Otonom araçlara hukuki yaklaşım

Raporlardan bazılarını özetleyecek olursak;

“Yapay zekânın demokratik yönetişim ihtiyacı” raporu, yapay zekânın demokrasi üzerindeki etkisine odaklanıyor. Yapay zekâ tabanlı teknoloji kullanımının demokratik kurumların ve süreçlerin işleyişini ve vatandaşların sosyopolitik davranışlarını etkileyebileceği ve etkilediği çeşitli yollara genel bir bakış sunuyor. Yapay zekâ kullanımının ve bunun Devletler ve Devlet kurumları ile büyük özel şirketler tarafından suiistimal edilme potansiyeli olduğu, bunun hak temelli demokrasilerimizin kurumları, süreçleri ve normları için gerçek bir tehdit oluşturduğu sonucuna varıyor. https://pace.coe.int/en/files/28723

 

Avrupa’da yapay zeka yarışı kızıştı: 5 ülkenin strateji karşılaştırması

 

“KİŞİSEL SAĞLIK VERİLERİNİN GÜVENLİĞİ DAHA FAZLA TARTIŞILMALI”

“Sağlık hizmetlerinde yapay zekâ: tıbbi, hukuki ve etik zorluklar” raporu, yapay zekânın temel etik ilkeleri etrafında geniş bir küresel fikir birliğine atıfta bulunuyor ve ilgili uluslararası kuruluşların, paydaşların ortak bakış açılarına dayalı olarak sağlık hizmetlerinde yapay zekâya ilişkin etik kılavuz geliştirmeye yönelik çalışmalar destekleniyor. Yapay zekâ hem bireylerin sağlığını hem de halk sağlığını iyileştirme konusunda büyük bir potansiyele sahip, ancak aynı zamanda bireysel hakları ve halk sağlığını yeni risklerle de karşı karşıya getirebiliyor. Yapay zekâ uygulamaları, onları düzenleyen yasal çerçeveden çok daha hızlı gelişim gösteriyor. Hassas kişisel sağlık verilerinin mahremiyeti ve siber güvenliği, bilgilendirmeye dayalı rıza ve paydaşların sorumluluğu için hukuki düzenlemelere ilişkin gereklilikler konusunda daha fazla tartışmaya ihtiyaç var. https://pace.coe.int/en/files/28737/html

“Otonom araçlara hukuki yaklaşım” raporu ise kısaca şunlara vurgu yapıyor: Yarı otonom araçların yollardaki sirkülasyonunun önümüzdeki yıllarda önemli ölçüde artması muhtemel ve bazı çevreler önümüzdeki on yıl içinde tamamen otonom olan araçların kullanıma sunulabileceğini düşünüyor. Bu gelişmeler, cezai ve hukuki sorumluluk, üreticilerin ve sigorta şirketlerinin yükümlülükleri ile karayolu taşımacılığının gelecekteki hukuki düzenlemelerine ilişkin sorular ortaya çıkarıyor. Bunlar aynı zamanda önemli etik ve mahremiyet endişeleri de doğuruyor. Beklenti, otonom araçların, insanlar tarafından kullanılanlara göre önemli ölçüde daha güvenli olacağı yönünde. Bu potansiyeli gerçekleştirmek için uygun düzenlemelere ihtiyaç duyulacak. Başlangıç noktası olarak, bu düzenleme yaşam hakkına tam saygıyı sağlamalı. https://pace.coe.int/en/files/28721/html

Avrupa tarafından yaşanan bu gelişmeler yakın zamanda yapay zeka konusunda bazı hukuki standartların belirleneceğine işaret ediyor.

 

Avrupa’da yapay zeka yarışı kızıştı: 5 ülkenin strateji karşılaştırması

Ülkeler arasındaki yapay zekâ (YZ) yarışı günümüzde iyice kızışmış durumda. Avrupa ülkeleri de bu
yarıştan geri kalmamak adına birbiri ardına YZ strateji belgelerini yayınladı.

Fransa Mart 2018’de İnsanlık için Yapay Zekâ başlıklı YZ stratejisini duyurdu. Stratejinin ana
hedeflerini şunlar oluşturuyor:

  • En iyi YZ yeteneklerini geliştirmek ve çekmek amacıyla YZ eğitim ve öğretim ekosisteminin
    iyileştirilmesi;
  • YZ uygulamalarının kullanımı ve varlıkları bir araya toplamak için bir açık veri politikası
    oluşturulması;
  • YZ uygulamalarının şeffaf ve adil kullanımı için etik bir çerçeve geliştirilmesi.
  • Bu amaçla, Fransız hükümeti 2022’nin sonuna kadar YZ’nin geliştirilmesine toplam 1,5 milyar € ayırıyor.

Nisan 2018’de ise Birleşik Krallık, ulusal YZ stratejisini duyurmuştu. Bu strateji belgesi 1 yıl sonra Mayıs 2019’da güncellendi. Stratejinin amacı, ekonomiyi ve toplumu YZ’nin beraberinde getirdiği
dönüşümlere hazırlamak. Birleşik Krallık aşağıdaki beş temel alandaki konumunu iyileştirmeye
odaklanıyor:

  • Dünyanın en yenilikçi ekonomisi olma;
  • İyi işler ve herkes için daha fazla kazanç gücü sağlama;
  • Birleşik Krallık’ın altyapısında büyük bir yükselme sağlama;
  • Bir işi başlatmak ve büyütmek için en iyi yer olma;
  • Müreffeh topluluklar oluşturma
  • Hükümet, stratejinin uygulanması için 0,95 milyar £ bir bütçe ayırdı.

Kasım 2018’de ise Almanya Federal Hükümeti YZ stratejisini açıkladı. Söz konusu strateji belgesi
Eğitim Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı tarafından ortaklaşa hazırlandı. Stratejide
ana hatlarıyla aşağıdaki hedeflere ulaşmayı amaçlıyor:

  • Almanya ve Avrupa’yı YZ alanında lider bir merkez haline getirerek Almanya’nın gelecekteki
    rekabet gücünü artırmak ve pekiştirmek;
  • Toplum yararına hizmet eden YZ’nin sorumlu bir şekilde geliştirilmesini ve yayılmasını
    garanti etmek;
  • YZ’yi etik, yasal, kültürel açıdan topluma entegre etmek.
    Stratejinin uygulanması için Almanya Federal Hükümeti 2019-2025 dönemi için yaklaşık 3 milyar € sağlamayı planlıyor.

Estonya ise Temmuz 2019’da YZ stratejisini duyurdu. Stratejinin amacı, aşağıdaki alanlarda politika
geliştirip uygulayarak YZ’nin potansiyelinden tam olarak yararlanmak:

  • YZ uygulamalarının hem kamu hem de özel sektördeki kullanımını teşvik etmek;
  • YZ araştırmalarına doğrudan destek sağlamak ve bunu yapmak için ilgili beceri ve
    yeterlilikleri artırmak;
  • YZ’nin kavranmasını kolaylaştırmak için yasal bir ortam geliştirmek.

Estonya hükümeti, YZ stratejisinin uygulanması için 2019-2021’de en az 10 milyon € değerinde bir yatırım tahmin ediyor.

Ekim 2019’da ise Hollanda YZ strateji belgesini yayınladı. Hollanda YZ stratejisinin vizyonu,
aşağıdakileri hedefleyen üç sütuna dayanıyor:

  • Toplumsal ve ekonomik fırsatlardan yararlanma: Özel ve kamu sektöründe YZ’nin
    benimsenmesini, kullanılmasını ve geliştirilmesini teşvik eden ve toplumsal zorlukların
    üstesinden gelmek için YZ kullanımını artıran politikalar;
  • Doğru koşulları yaratmak: YZ’de eğitimi ve beceri gelişimini destekleyen politikalar;
  • Kurumların güçlendirilmesi: Güven, insan hakları, tüketicinin korunması ve vatandaşların
    güvenliği gibi etik konularla ilgili politikalar.

Aşağıda bu 5 ülkenin strateji belgelerinin karşılaştırması ‘beşerî sermaye, piyasa, altyapı ve yasal
düzenleme’ olmak üzere 4 ana başlıkta yapılıyor:

FRANSA

Ülke FRANSA
Beşerî Sermaye Örgün eğitim ve öğretim politikaları ile mesleki eğitim ve yaşam boyu öğrenmeye yönelik olarak;
    • Disiplinler arası Yapay Zekâ Enstitüleri’ne (3IA) odaklanarak, tüm eğitim seviyesinde YZ eğitim ve öğretim programları başlatılması ve YZ alanında öğrenci sayısının ikiye katlanması;
  • Her vatandaşın makinelerin iç işleyişini ve YZ’nin faydalarını daha iyi anlaması için dijital okuryazarlığın geliştirilmesi;
  • Dijital becerileri geliştirerek işsizlik riski altındaki kişileri iş piyasasına entegre etmeye yardımcı olan eğitim desteklerinin oluşturulması;
  • Çalışanların mesleki eğitimi için devlet finansmanının sağlanması;
Piyasa Fransız YZ sektörünü güçlendirmeye yönelik olarak;
  • Ülke çapında YZ araştırmalarını teşvik etmek için üniversitelerde YZ araştırma enstitüleri ağı olan 3IA Enstitülerinin kurulması;
  • Yeterli olgunluk gösteren belirli sektörlere (sağlık, ulaşım, savunma gibi) araştırma ve geliştirme için politika desteği sunulması;
  • Veri derleme ve alışverişi için veri platformları, büyük ölçekli bilgi işlem altyapıları ve test tesisleri dahil olmak üzere sektöre özgü politikaların belirlenmesi.
Altyapı Temel veri koruma kurallarına sadık kalırken paydaşlar arasında veri dolaşımını da teşvik eden bir veri altyapısı ve ekosisteminin oluşturulmasına yönelik olarak;
  • Veri taşınabilirliği hakkının desteklenmesi ve verilerin bir hizmet ekosisteminden diğerine taşınmasına izin verilmesi;
  • Makine öğrenimi ve YZ algoritmalarının geliştirilmesini teşvik etmek için dijital ve telekomünikasyon altyapısı açısından 115 milyon € değerinde yatırım yapılması;
  • Özel sektörde ortak verilerin yaratılmasının teşvik edilmesi ve karşılıklılık, iş birliği ve paylaşıma dayalı alternatif bir veri üretim ve yönetişim modelinin desteklenmesi;
  • Kamu yararına ilişkin veriler bakımından sektör düzeyinde serbestçe erişilebilen veri tabanlarına erişimin teşvik edilmesi.
Yasal Düzenleme YZ teknolojilerinin ve algoritmaların adil ve şeffaf bir şekilde kullanılmasını sağlamaya yönelik olarak;
  • Ulusal Etik Danışma Komitesi ile birlikte bir Dijital Komite oluşturulması.
  • Tasarım aşamasından itibaren etik farkındalık için YZ üzerinde çalışan mühendislerin ve araştırmacıların eğitimine etiğin dahil edilmesi;
  • İşletmelerde etiğin güçlendirilmesi (örneğin, etik komitelerin kurulması, sektöre özgü iyi uygulamaların yaygınlaştırılması, önceden var olan mesleki davranış kurallarının gözden geçirilmesi, araştırma programları için etik kodların öngörülmesi);
  • Algoritmaları denetlemek için ulusal bir platformun kurulması. Bu sayede yasal ve etik çerçevelere uygunluğun değerlendirilmesi ile şeffaflığın artırılması ve YZ kullanımına yönelik olası suistimallerin azaltılması.
  • İyi tanımlanmış bir etik çerçevenin yanı sıra, YZ sistemlerinin sınırlarının ve çalışmasının kontrol edilmesi ve her türlü ihlalin engellenmesi için mevzuat çalışması yapılması.
  • Veri gizliliğinin korunmasının güçlendirilmesi ve dijitalleşmeden kaynaklanan fırsatlardan herkesin yararlanmasını sağlayan bir yasa;
  • Siber Güvenlik Direktifi’nin uygulanması.

BİRLEŞİK KRALLIK

Ülke BİRLEŞİK KRALLIK
Beşerî Sermaye Vatandaşların YZ ile ilgili becerilerini ve yeterliliklerini artırmaya yönelik yaşam boyu öğrenme dahil eğitim ve öğretime yönelik olarak;
  • Ülke çapındaki üniversitelerde doktora eğitimi için 16 yeni merkez oluşturulması;
  • Matematik, dijital ve teknik alanlarda eğitimi teşvik etmek için finansman (406 milyon £) sağlanması.
  • Öğretmen Geliştirme Primi adıyla bir pilot uygulamanın oluşturulması (42 milyon £). Bu pilot uygulama ile daha az gelişmiş bölgelerdeki öğretmenler için yüksek kaliteli mesleki gelişimin sağlanması;
  • En iyi YZ araştırmacılarını çekmek ve elde tutmak için yeni prestijli YZ Turing Burslarının sağlanması;
  • Dijital eğitim için özel bir yatırım bütçesi ile yeniden beceri kazanma fırsatları sunan Ulusal Yeniden Eğitim Planının oluşturulması.
Piyasa YZ alanında araştırmanın desteklenmesine yönelik olarak;
  • GovTech Fonu (20 milyon £) ile daha verimli kamu hizmetleri için yenilikçi çözümler sunulması;
  • İngiliz İş Bankası tarafından yüksek büyüme potansiyeline sahip firmaları desteklemek için yatırım fonu (2,5 milyar £) oluşturulması. Bu fon ile firmaların ölçeklerini büyütmelerine ve yenilikçi iş modellerinin faydalarından tam anlamıyla yararlanmalarına yardımcı olunması;
  • Kamu sektöründe yapay zekanın nasıl kullanılacağına dair bir rehber yayınlanması;
  • Mühendislik, şehir planlaması ve sağlık hizmetleri ile ilgili yeni YZ programlarının oluşturulması (79 milyon £);
  • Hizmet sektörlerinde YZ uygulamaları ve veri odaklı teknolojiler geliştirmek için iş birliğine dayalı Ar-Ge fırsatları yaratılması.
Altyapı Güvenilir bir veri altyapısının geliştirilmesine yönelik olarak;
  • Güvenli, sağlam ve eşitlikçi veri aktarımı için pilot projelerin oluşturulması;
  • Makine öğrenimi için açık, yeniden kullanılabilir ve erişilebilir yüksek kaliteli açık veri kümlerinin sunulması; 
  • Dijital ve telekomünikasyon altyapısının geliştirilmesi kapsamında elektrikli araçları desteklemek için Şarj Altyapısı Yatırım Fonu kurulması; düşük emisyonlu otomobiller için bir eklenti hibesi oluşturulması;
  • 5G için 176 milyon £ ve tam fiber ağlar için 200 milyon £ içeren dijital altyapıyı güçlendirmek üzere 1 milyar £ kamu yatırımının oluşturulması;
  • Şehir içi ulaşımı ve şehir bölgelerindeki bağlantıları iyileştirmek için yeni bir Dönüştüren Şehirler Fonu (1,7 milyar £) kurulması.
Yasal Düzenleme Toplum genelinde YZ’nin kullanımı, benimsenmesi ve geliştirilmesi için güven oluşturmak amacıyla, veriye dayalı YZ yönetişim rejimleri uygulanmasına yönelik olarak; 
  • Veri Etiği ve Yenilik Merkezi’nin kurulması ile YZ’nin sürdürülebilir, güvenli ve etik kullanımı için öneriler sunulması;
  • Kamu sektöründe YZ kullanımı üzerine rehberler hazırlanması;
  • Yasal çerçeveye yönelik reformlar ile kişisel verilerin toplanması, depolanması ve kullanımına ilişkin Veri Koruma Yasası’nın güçlendirilmesi.

ALMANYA

Ülke ALMANYA
Beşerî Sermaye İnsan gelişimine ilişkin doğru çerçevenin oluşturulması ve gelecek nesilleri YZ’den doğacak değişikliklere hazırlamaya yönelik olarak;
    • Resmi eğitim ve öğretimde öğretmenlerin eğitimine özel olarak odaklanılması;
  • Çalışanların YZ ile ilgili becerilerini genişletmek ve yükseltmek için Nitelikli İşgücü Stratejisinin oluşturulması, gelecekte hangi becerilerin gerekli olduğunu belirlenmesi;
    • Kırsal alanlardaki çalışanlar için gelişmiş beceri fırsatları sağlamak amacıyla bölgesel Gelecek Merkezlerinin oluşturulması.
  • Mükemmellik merkezlerinin oluşturulması;
    • Yapay zekanın hedef aldığı belirli grupların sağlam bir beceri geliştirmesi amacıyla “Öğret ve Öğren YZ” platformunun oluşturulması;
  • YZ’nin yüksek öğretim sistemi içinde güçlenmesini sağlamak için YZ alanında en az 100 ek profesörlük alanının oluşturulması.
Piyasa YZ araştırmalarının genişletilmesi ve özellikle YZ girişimlerinin büyümesinin teşvik edilmesine yönelik olarak;
  • YZ girişimlerinin büyümesini teşvik etmek için danışmanlık ve finansman hizmetlerinin sağlanması amacıyla çeşitli platformların kurulması;
  • Şirket içi inovasyon alanlarını geliştirmek üzere yenilikçi çözümler sunulması; 
  • KOBİ’ler için bireysel ve toplu Ar-Ge projelerini desteklemeyi hedefleyen finansman programı oluşturulması;
  • Çevreye ve iklime zarar vermeyen projelerin desteklenmesi.
Altyapı Son teknoloji YZ uygulamalarının geliştirilmesi için en uygun koşulları yaratmak amacıyla mevcut veri altyapısının genişletilmesine yönelik olarak;
  • Güvenilir bir veri ve analiz ortamının elde edilmesi ve daha esnek bir veri birlikte çalışabilirliği sayesinde değişimlerin teşvik edilmesi;
  • Siber güvenliği iyileştirmek için mevcut telekomünikasyon ve dijital altyapının geliştirilmesi;
  • Eğitim sistemindeki dijital altyapıyı iyileştirerek öğrenme yeteneklerinin geliştirilmesi;
  • Devlet verilerine açık erişim sağlayarak ve veri paylaşım olanaklarının iyileştirilmesi;
  • Bulut platformlarına ve yükseltilmiş depolama ve bilgi işlem kapasitesine dayalı güvenilir bir veri ve analiz altyapısının oluşturulması;
  • Araştırma topluluklarına bilime dayalı veri hizmetleri sağlamak için Ulusal Araştırma Veri altyapısının kurulması;
  • Saldırı durumunda YZ sistemlerinin dayanıklılığına özellikle odaklanarak bilgi ve iletişim sistemlerinin güvenliğinin ve performansının iyileştirilmesi.
Yasal Düzenleme YZ teknolojilerinin başarılı bir şekilde konumlandırılması için etkili bir düzenleyici çerçeveye yönelik olarak;
  • Rekabet Hukuku’nun nasıl geliştirilebileceğine yönelik Rekabet Hukuku 4.0 üzerine bir Komisyonun kurulması;
  • YZ teknolojileri nedeniyle işleri risk altında olan çalışanlara yeni beceriler kazandırma konusunda destek sağlayan bir yasa olan “Opportunities for Qualifications Act”ın tanıtılması;
  • Nitelikli çalışanların Almanya’ya göçünü kolaylaştırmak için bir yasa olan “Skilled Labour Immigration Act”ın kabul edilmesi;
  • Siber Güvenlik Direktifi’nin uygulanması;
  • Avrupa yönergeleriyle uyumlu yasal ve etik bir çerçeve üzerinde çalışılması ve ulusal Veri Etiği Komisyonu’nun tavsiyelerinin dikkate alınması;
  • Veri koruma kurallarına uygun olarak YZ sistemlerinin geliştirilmesi;
  • YZ sistemlerinin şeffaflığını, doğrulanabilirliğini ve öngörülebilirliğini sağlamak için etik gerekliliklerin yerine getirilmesi;
  • AB çapında iş birliğini teşvik etmek için veri standartlarının ve formatlarının geliştirilmesi amacıyla finansman sağlanması;
  • YZ standardizasyonu konusunda bir yol haritası geliştirilmesi.

HOLLANDA

Ülke HOLLANDA
Beşerî Sermaye Resmi eğitim ve öğretim ile yaşam boyu eğitim programlarına yönelik olarak;
  • İlk ve orta öğretimde dijital okuryazarlığın artırılması ile yüksek öğretimde veri bilimindeki beceri ve yeterliliklerin geliştirilmesi;
  • Kamu personeli için YZ üzerine ulusal bir çevrimiçi kursun hazırlanması;
  • Bireyler için YZ ve dijital becerilerde eğitim fırsatları yaratmak amacıyla 200 milyon €’luk bir yatırım sağlanması;
  • Bölgesel Yatırım Fonu tarafından finanse edilen mesleki eğitim girişimleri sayesinde iş gücü piyasasının gelecekteki ihtiyaçlarının belirlenmesi.
Piyasa YZ konusunda temel ve uygulamalı araştırmayı teşvik etmeye yönelik;
  • Hollanda Araştırma Konseyi tarafından YZ üzerine yeni bir araştırma programının geliştirilmesi;
  • YZ Yetkinlik Merkezi kurulması;
  • Şirketlerin YZ’ye yatırım yapmaları için uygun koşullar yaratmak amacıyla inovasyon finansmanının iyileştirilmesi, krediler sağlanması;
  • Ticaret Odası’nın, şirketleri inovasyon çabalarında destekleyebilecek, YZ hakkında uygulamalı bilgiler sunulması.
Altyapı Veri altyapısını geliştirme, veri kullanımı ve paylaşımı için temeller sağlamaya yönelik olarak;
  • Veri paylaşım çözümlerinin oluşturulması;
  • Dijital ve telekomünikasyon altyapısının güçlendirilmesi;
  • Süper bilgisayar yatırımlarının yapılması.
Yasal Düzenleme İnsan haklarına ve tüketicinin korunmasına saygı gösteren bir yasal çerçeveye yönelik olarak;
  • YZ’nin etik, güvenilir ve sorumlu bir şekilde kullanılması;
  • Üst Düzey Uzman Gruplarına ve Avrupa Direktiflerine aktif katılım sağlanması;
  • Etik, hukuk, şeffaflık ve sorumluluk ile ilgili konularda çeşitli araştırma faaliyetleri yürütülmesi.

ESTONYA

Ülke ESTONYA
Beşerî Sermaye YZ’deki becerileri ve yeterlilikleri artırmak için resmi eğitim ve öğretim sistemine yönelik olarak;
  • Okul öncesi, ilk ve orta öğretim düzeyinde, öncelikle okullara teknoloji ve YZ ile ilgili müfredatlar sunan Proge Tiger programının uygulanması;
  • Veri bilimi ve YZ alanındaki yüksek lisans programlarının artırılması;
  • Lisansüstü disiplinlerde YZ ile ilgili seçmeli derslerin tanıtımı (ayrıca BİT dışı disiplinler dahil) ve doktora burslarının artırılması;
  • Vatandaşların YZ konusundaki farkındalığını artırmak için çevrimiçi kursların hazırlanması ve Estonya Hayat Boyu Öğrenme Stratejisi’nin uygulanması;
  • Kamu sektörü için YZ eğitim kurslarının hazırlanması.
Piyasa YZ araştırma kapasitesini artırmaya yönelik olarak;
  • Finansman fırsatları konusundaki kapasite ve farkındalığın artırılması;
  • Özel sektörde YZ kullanımı ve geliştirilmesi amacıyla inovasyon kuponları, geliştirme kuponları ve ürün geliştirme hibeleri gibi finansmanların oluşturulması;
  • Şirketlerin yenilikçi YZ ürünleri ve hizmetleri geliştirmesi için desteklenmesi;
  • Kamu sektöründe YZ kullanımı için esnek ve yeterli finansman fırsatları yaratılması, ortak satın almaların yapılması;
  • Kamu sektöründe YZ uygulamalarının test edilmesinin ve geliştirilmesinin desteklenmesi.
Altyapı Veri altyapısı politikalarına yönelik olarak;
  • Veri yönetişim araçlarının, verilerin kullanılabilirliğinin artırılması;
  • Süper bilgisayar yatırımlarının yapılması;
  • Veri kataloglarının/paylaşım platformlarının derlenmesi ve veri denetimleri için fon sağlanması.
Yasal Düzenleme YZ’nin geliştirilmesini ve kullanımını kolaylaştırmak için mevzuatta değişiklik yapılmasına yönelik olarak;
  • Güvenilir Yapay Zekâ için Etik İlkelere eşlik eden Değerlendirme Listesine dayalı olarak YZ geliştiricileri için bir öz değerlendirme anketinin oluşturulması;
  • 2020’de parlamentoya sunulmak üzere bir taslak hazırlanması.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

  

2019 Yılında Yapay Zeka Konusunda Neler Oldu?

Yapay zeka 2019’da da en çok konuştuğumuz konulardan biriydi. Aslında geçtiğimiz yıl, teknolojik gelişmelerin yaşanmasından ziyade mevcut teknolojinin yanlış ve etik dışı kullanımının yarattığı sonuçlarla yüzleşme ve bunlara karşı tepki gösterme yılıydı diyebiliriz.

Kişisel verilerin güvenliği gündemdeki önemli konulardan biri oldu. Facebook’un kullanıcı verileri ile ilgili skandalları da yine devam etti. HUD, Facebook’un kullanıcıların kişisel verilerini konut reklamlarını kimlerin görüntülediğini belirlemek için kullandığını iddia etti -reklam verenin böyle bir amacı olmasa bile-. Bu durumun ise kişileri aile, yalnız yaşayan, Hristiyan olmayan gibi kategorilere dahil ederek ayrımcılığa yol açtığı vurgulandı. Türkiye’de de Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından, kamuoyuna “fotoğraf API” olarak yansıyan veri ihlali dolayısıyla gerekli teknik ve idari tedbirleri almadığı anlaşılan Facebook hakkında 1.100.000 TL; ayrıca Kanunun en kısa sürede bildirim yapılması gerektiği hükmüne aykırı hareket edilmesi ile ilgili 550.000 TL idari para cezası verilmişti.

2019’un belki de en önemli gelişmelerinden biri San Francisco tarafından yüz tanıma sistemlerinin kullanımının yasaklanması oldu. Söz konusu yasak, şehir polisi ve bölge şerif departmanı da dahil olmak üzere devlet kurumlarını kapsamakla birlikte; telefonun ekran kilidini açmak için kullanılan sistemler bunların dışında tutulmuştu. Bu durum hükümetlerin gelişen teknolojileri bireyler üzerinde baskıcı ve ayrımcı bir amaçla kullanmaması adına önemli bir adım oldu. İlerleyen aylarda Oakland ve Sommerville tarafından da yüz tanıma yasaklandı.

Yüz tanıma sistemlerinin şirketler tarafından da yoğun şekilde kullanıldığı bir yıldı. Ocak ayında hissedarları Amazon’un elinde bulundurduğu yüz tanıma verilerini hükümete satmaması yönünde baskı yaptı.

ABD HAVA KUVVETLERİ YAPAY ZEKA STRATEJİ PLANINI AÇIKLADI

İklim değişikliği konusundaki tartışmalar da gündemdeydi. Greta Thunberg’in Birleşmiş Milletler’deki konuşması ile daha da alevlenen bir hal aldı. Büyük teknoloji şirketleri de iklim değişikliği konusunda harekete geçti. Google ve Microsoft şubat ayında en büyük petrol şirketlerinden bazılarına otomasyon, bulut ve yapay zeka hizmetleri sağlamak için adımlar attı. Bu sayede, toplumda artan farkındalıkla beraber, petrol ve doğalgaz çıkarılmasında yüksek verimlilik sağlayan ve çevreye duyarlı teknolojilerin geliştirilmesi hedeflenmekte.

Savunma alanında da yapay zekanın kullanımına yönelik gelişmeler yaşandı. ABD Hava Kuvvetleri yapay zeka strateji planını açıkladı. Yapay zekanın ticari kullanımlarının devletçe kontrol edilemez bir aşamada olduğu dile getirilirken, yapay zeka konusunda bugün atılacak adımların ilerleyen dönemde ülkeyi güçlendirebileceği gibi köleleştirebileceğinin de vurgusu yapıldı.

Yapay zeka sistemlerinin kullanımından doğan olumsuz sonuçların önüne geçmek adına Avrupa’da da birtakım adımlar atıldı. Avrupa Konseyi yapay zeka ve veri koruması üzerine kılavuz ilkeler yayınladı. Kılavuz ilkeler, yapay zeka uygulamaları geliştirirken insanlık onuru, insan hakları ve kişisel verilerin korunması gibi hakların güvenceye alınmasına vurgu yapmakta. Kılavuz, ayrıca geliştiriciler için de yol göstermekte; buna göre, geliştirme aşamasında ihtiyaç fazlası verileri azaltıp modelin doğruluğu yeni verilerle beslenerek değerlendirmeli.

Avrupa Komisyonu ise yapay zekanın etik kullanımına yönelik bir kılavuz yayınladı. 2018’de hazırlanan taslak metin kamuoyunun görüş ve önerilerine açılmıştı. Nisan ayında yayınlanan nihai metinde şu vurgular yer aldı:

  • Yapay zeka sistemlerini adalet ve şeffaflık açısından etik ilkelere uyacak şekilde geliştirin, uygulayın ve kullanın.
  • Çocuklar, engelliler ve diğer dezavantajlı gruplar bakımından olan kullanımlarda daha özenli davranın.
  • Demokrasi, hukukun üstünlüğü, adaletin sağlanmasında olumsuz etkiler yaratabileceğini de göz önünde bulundurarak gerekli önlemleri alın.

 

İngiltere Veri Koruma Otoritesi (ICO) ve Alan Turing Enstitüsü’nün ortak hazırladığı kılavuz da yapay zeka ve kişisel verilerin korunmasına ilişkin önemli bir gelişme oldu. Yapay zeka kullanımından etkilenen kişiler bakımından bu süreçlerin açıklanabilir olması için pratik tavsiyeler içermekte. Özellikle şirketin teknik ve uyum ekipleri ile DPO’ya yol gösterici olması hedeflenmekte.

TOPLUMSAL ETKİLERİNE ODAKLANILMAYA BAŞLANDI

Türkiye’de de yapay zekanın hukuki etkilerine yönelik üç büyük baronun -İstanbul, Ankara ve İzmir Baroları- birlikte kaleme aldığı “Yapay Zeka Çağında Hukuk” raporu yayınlandı. Ağustos ayında kamuoyunun yorum ve görüşlerine açılan taslak metin aralık ayında İstanbul Barosu’nda düzenlenen bir etkinlikle kamuoyuna duyuruldu. Metin, Türkiye’de yapay zeka ve hukuk konulu ilk rapor olma özelliğini taşımakta.

2019’a kadarki dönemde yoğunluklu olarak yapay zekanın geliştirilmesine odaklanılmışken artık yapay zeka uygulamalarının toplumda yarattığı etkiler üzerine düzenleme ve politika oluşturulmaya başlandığı; ileriye dönük strateji planlarının hazırlandığı bir döneme girildi.

2020 yılının teknolojinin toplum ve bireyler açısından olumlu sonuçlar doğurduğu bir yıl olması dileğiyle…

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz