Etiket arşivi: yazar

Küçük işletmeler neden Siber Risk Sigortası satın almalı?

2017 yılında başta Equifax olmak üzere büyük şirketlerin yaşadığı veri ihlalleri ve siber saldırılar sonucunda yaşadığı finansal ve itibar kayıpları basında sıkça yer aldı. Fakat haber değeri olmadığı için küçük işletmelerin başına gelen siber saldırılar ile ilgili haberlerle hiç karşılaşmıyoruz. Bu sebeple mi bilinmez ama girişimcilerin çok büyük bir kısmı, küçük işletmelerin büyük işletmelere oranla çok daha fazla risk altında olduğunun farkında değil.

Hackerler neden küçük işletmeleri hedef alıyor?

Türkiye’de küçük işletmeler başta fidye yazılım olmak üzere birçok farklı siber saldırı çeşidiyle karşılaşıyor. Bir kısmı Emniyet’e yansıyan bu olaylardan bazılarının üstü duyulmadan kapanıyor. Küçük işletmelerin hedef olmasının en büyük nedeni bilgi güvenliği konusunda dikkatsiz ve duyarsız olmaları. Küçük işletme sahiplerinin büyük bir kısmı siber riskleri küçümsüyor ve çalmaya değecek verilerinin olmadığını düşünüyor.

Bu mantıkla hareket eden ve güvenlik yatırımları olmayan veya çok düşük güvenlik seviyesine sahip küçük işletmeler, güvenlik anlamında çok büyük bütçelere sahip ve yatırım yapan büyük şirketlere oranla çok daha kolay hedef olmaları sebebiyle, hackerler tarafından cazip bir seçenek olarak değerlendiriliyor. Bundan daha önemli bir neden ise, büyük şirketler ile çalışan küçük işletmelere sızarak bunlar üzerinden büyük işletmelere erişim elde etmek.

Somut bir örnek ile açıklayacak olursak, ülke çapında binlerce bayisi ve distribütörü olan büyük bir gıda şirketini ele alalım. Bu şirketin yeterli güvenlik seviyesine sahip olmayan bir bayisine yapılacak saldırı sonucu, sistemsel olarak erişimi ve bağlantısı olduğu gıda şirketine bayi sistemleri üzerinden erişmek, doğrudan erişmekten daha kolay bir yöntem olabilir.

Hemen hemen her durumda siber saldırının nihai hedefi ister müşterilere ait kredi kartı bilgisi olsun, ister kişilere ait kimlik bilgileri olsun hassas verileri çalmak ve bunları istismar etmektir. Gün geçtikçe ve teknoloji geliştikçe saldırı teknikleri ve türleri de gelişerek artış gösteriyor.

Küçük işletmelerde sıklıkla rastlanan saldırılara bakıldığında,

İçerden saldırılar:

Kurum içinden yönetici ayrıcalıklarına sahip bir kişinin gizli şirket bilgilerine erişmek için kendi yetkilerini kötüye kullanması olarak kendini göstermektedir. Bu çoğunlukla kurumdan memnun olmadan ayrılmış eski çalışanlar tarafından gerçekleştirilen bir ‘intikam’ eylemi olarak ortaya çıkmakla birlikte içerideki mutsuz çalışan veya dışarıdan hizmet alınan kişiler tarafından da gerçekleştirilen istismarlardır.

Fidye yazılımlar:

Makine üzerinde bulunan tüm verileri şifreleyerek karşılığında fidye talep eden kötücül yazılımlardır. Dünya üzerinde milyonlarca bilgisayarı etkisi altına alan ve hızla büyüyen bu zararlı, geçtiğimiz yıl mayıs ayında Wannacry adı ile 90’dan fazla ülkede 200 binin üzerinde bilgisayara bulaşarak, 28 dilde fidye talebi ile geniş çaplı bir saldırıya imza attı.

Kötücül yazlımlar:

Virüsler, truva atları, solucanlar, casus yazılımlar ve fidye yazılımları gibi zararlılardan kaynaklı siber tehlikeler arasında ilk sırada yer almakta.

Siber risklere karşı çalışanlarda farkındalık oluşturmak ve teknik önlemler almak karşılaşabileceğiniz riskleri önemli oranda azaltacak fakat yüzde yüz koruma hiçbir zaman sağlamayacaktır. Kaldı ki, küçük işletmeler saldırı tespit ve önleme sistemleri, ileri jenerasyon güvenlik duvarları, e-posta güvenlik ürünleri gibi yüz binlerce doları bulan güvenlik ürünleri yatırımları için büyük bütçelere sahip olmayabiliyor.

Tam bu noktada Siber Risk Sigortalarının küçük işletmeler için önemi daha fazla ön plana çıkıyor.

Küçük işletmeler neden Siber Risk Sigortası satın almalı?

  • Veriler en önemli varlıklarınızdan biridir, çalındığında veya kaybolduğunda iş yeri sigortanız bunu karşılamaz.
  • Sistemler günlük işleri yürütmek için kritik öneme sahiptir. Yaşanacak bir sistem kesintisi yüz binlerce lira zarara uğramanıza neden olabilir. Sistemlerde yaşanan kesintiler sorumluluk sigortası kapsamında değildir.
  • Siber suçlar, emniyeti suistimal poliçeleri tarafından karşılanmaz.
  • Üçüncü kişilerin verileri KVKK (Kişisel Verileri Korum Kanunu) ile korunmakta, bunları kaybederseniz sorumlu olursunuz ve ciddi cezalar ile karşılaşabilirsiniz. 3. Şahıs sigortaları özel bilgilerin ifşası, veri ihlalleri ile ilgili savunma masrafları gibi teminatları içermez.
  • Tüm bu yaşanan siber saldırılar ciddi itibar kayıplarına neden olur.

Siber saldırılar ile meydana gelen, veri kayıplarının restorasyonu, saldırı sonrası iş durması, avukatlık ve adli bilişim masrafları, veri kayıpları ile ilgili bilgilendirme maliyetleri hatta itibarınızı korumak için yapılacak olan PR çalışmaları dahi Siber Risk Sigortaları tarafından teminat altına alınır. Bütün bu teminatlara ek olarak işletmeye özel teminatlar da sigorta şirketleri tarafından poliçelere dahil edilebilir.

Alınacak tüm tedbirler riski azaltır ve sizi siber saldırılara karşı koruyabilir, fakat siber saldırıların gerçekleşmeyeceğine dair bir garanti oluşturmaz.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Ya robotunuz kişisel verilerinize sadık kalmazsa?

Teknolojik inovasyon hayatımızı hızlı şekilde değiştirmeye başladı. Özellikle robotik teknolojide yaşanan gelişme yakın bir gelecekte sosyal hayatımızda da hissedilecek. Endüstriyel alanda yoğun şekilde kullanılan robotlar artık hizmet sektörüne de destek sunmaya başladı. Örneğin, humanoid robot üretiminde önemli bir şirket olan Pal Robotics geceleri ürünleri kontrol etmek amacıyla mağazaların içinde gezen Stockbot’u fuarlarda görücüye çıkardı.

Yine önemli teknoloji şirketlerinden Oppent’in otonom araçları, hastanelerde çamaşırları ya da atık malzemeleri taşıyor, 100 yıllık geçmişi olan Yaskawa şirketinin Motoman robotu laboratuvar örnekleri hazırlıyor, Bristol merkezli OC Robotics nükleer santraller ya da uçak kanatlarının içi gibi tehlikeli noktalarda denetim yapması için yılan kollu robotlar üretiyor.

Fonksiyonlarının genişlemesi ve hizmet robotlarının çalışma ortamları nedeniyle güvenlik gereksinimleri de değişiyor ve karmaşıklaşıyor. Örneğin evin içinde internete bağlanabilen bir robotun kullanılması evin iç mekanının görüntülenebilmesinin yolunu açıyor. Bunlar saat kaçta eve gelip gittiğinizden kimlerle görüştüğünüze kadar hayatınıza dair tüm bilgileri kaydedebiliyor. Bu sayede kullanıcıların kişisel verilerine erişmenin de yolu açılmış oluyor.

Ayrıca yine internet bağlantısı sayesinde robota erişebilen kötü niyetli kişilerin ev sahibinin diğer birçok kişisel bilgisine ulaşması da söz konusu olabiliyor. Bu açıdan, tüketicilere yönelik makinelerde veri güvenliğinin de ön planda olması gerekiyor. Toplanan verilerin kime ait olacağı, hangi biometrik verilerin veya hangi verilerin sensör tarafından toplandığı, ne kadar veri toplandığı, bu verilerin nasıl kullanılacağı konularında şu an tam bir açıklık bulunmamaktadır. (S. Peppet, Regulating the Internet of Things: First Steps Toward Managing Discrimination, Privacy, Security, and Consent, sf.95)

Robotlar açısından hukuksal anlamda bu konuya uygulanabilecek doğrudan bir düzenleme bulunmuyor. Avrupa Birliği’nin düzenlemelerine ve Türkiye’deki uygulamalara bakıldığında bunlar söz konusu problemlere çözüm için fikir verebilir. AB’nin 2002/58/EC Direktifi’ne göre , genel olarak kötü amaçlı yazılım saldırısı gibi belirli riskler söz konusu olduğunda, hizmet sağlayıcı tarafından kişiler bilgilendirilmeli ve bilgilerinin gizliliği sağlanmalıdır. (kısım 4, md.1) Burada kişilerin temel hak ve özgürlüklerini koruma adına hizmet sağlayıcının da yükümlülüklerinin belirlenmesi gerekir.

Türkiye’de KVKK açısından bir değerlendirme yapıldığında veri sorumlusunun veri güvenliğine ilişkin yükümlülükleri bulunmaktadır. Ancak söz konusu yapay zekaya sahip bir robot tarafından kaydedilen veriler olduğunda veri sorumlusu ve veri işleyenin belirlenmesi önemli sorun teşkil etmektedir. KVKK açısından veri sorumlusu, her hangi bir temsilci, sorumlu kişi anlamında değil, doğrudan ilgili gerçek kişi veya tüzel kişi olarak tanımlanmış durumdadır. Örneğin, bir anonim şirketin kendisi bu kanun anlamında tüzel kişi olarak veri sorumlusudur. Veri işleyen ise, veri sorumlusunun verdiği yetkiye dayanarak onun adına kişisel verileri işleyen gerçek veya tüzel kişidir. Her ne kadar kanunda gerçek kişi veya tüzel kişi olarak belirlenmişse de kendi başına karar alıp uygulayabilen yapay zekalı bir robotça işlenmiş kişisel veriler bakımından veri sorumlusu ve veriyi işleyen kavramlarının yeniden belirlenmesi gerekecektir.

Bu konuya dair düzenlenmiş kanunlar istisnalar getirse de kişisel veriler ilgili kişinin rızası olmaksızın işlenemez. Sosyal hayatta hizmet sektöründe kullanılan veya evimizde bulunan robotların kameralar ve internet bağlantısı yoluyla tam olarak hangi bilgilerimize eriştiğini fark edemeyebiliriz. Bu robotlarca toplanan kişisel verinin amacının dışında kullanılmaması gerekir. Yine AB’nin 2009/136/EC Direktifi’nde, kişisel veri ihlali durumunda hizmet sağlayıcının, kişilere gerekli önlemleri almaları için bildirimde bulunması, bu bildirimin ihlali gidermek için alınan önlemlerin yanı sıra ilgili kişiye tavsiyeler de içermesi gerektiği belirtilmektedir. ( md.61)

KVKK düzenlemesinde de veri sorumlusu, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesini ve bunlara erişilmesini önlemek, kişisel verilerin muhafazasını sağlamak amacıyla uygun güvenlik düzeyini temin etmeye yönelik gerekli her türlü teknik ve idari tedbirleri almak zorundadır. Yukarıda belirtilmiş olduğu gibi burada da kullanılan robotik teknoloji açısından yazılımcı ve üretici bakımından veri sorumlusu kavramının aydınlatılması gerekir.

Kişisel veriler ilgili kişinin açık rızası olmadan aktarılmamalıdır. Ancak özellikle bulut teknolojisinin robotlara uygulanmasıyla verilerin gizliliği ve güvenliği açısından daha büyük bir risk altına giriliyor. Robotların internet aracılığıyla aralarında veri transferi yapması kişisel verilerin aktarılması tehlikesini artırıyor. Bu noktada kişisel verilerin güvenliğinin sağlanması amacıyla örneğin, yetkisiz erişimi, kötücül kod dağıtımını önleme gibi tedbirler alınmalıdır. EU 2016/679 sayılı Tüzük’teki düzelemeye baktığımızda, veri güvenliği değerlendirilirken oluşabilecek maddi veya maddi olmayan zararlar nedeniyle kişisel veri işleme yoluyla oluşan risklere dikkat edilmesi vurgulanmaktadır. (md.49) KVKK’da da, kişisel verilerin üçüncü kişilere aktarılmasında ilgili kişinin açık rızası aranmaktadır. Ancak bir robotun hangi bilgileri kaydettiğini ve bu verileri hangi üçüncü kişilere, ne zaman aktardığını, sonrasında ise oluşabilecek zarardan sorumluluğu tespit şu an büyük bir belirsizlik yaratıyor.

Değinilmesi gereken başka bir nokta ise bireylerin kendilerine ait verilerin toplanmasına ve aktarılmasına önceden izin verip veremeyeceğidir. Robotta bulunan ve birtakım verileri kaydedeceğini bildiğimiz çipin aktif halde bulunmasını istemeyebiliriz. Burada karşımıza yeni bir hak çıkar “çipi etkisiz hale getirme hakkı”. Bu bir opt-out (vazgeçme/çekilme) usulüdür. Çip başlangıçta aktiftir, kullanıcı daha sonra çipi etkisiz hale getirebilmektedir. Bir başka usul ise opt-in(dahil olma)dir. Burada ise çip başta aktif değildir, kullanıcı aktif hale getirip getirmemeye karar verir.(Yrd. Doç. Dr. A. Ebru Bozkurt Yüksel, Nesnelerin İnternetinin Hukuki Yönden İncelenmesi, sf.123)

Kullanıcının bilgisi dahilinde olmadan, önceden yerleştirilmiş çiplerin veya eklentilerin kişilere ait özel nitelikli verileri, açık rıza olmaksızın işlemesi de bir yaptırımla düzenlenmelidir. Ayrıca kişiler, robot tarafından uygun olarak işlenmiş olan verilerin, unutulma hakkının bir karşılığı olarak, silinmesini isteme hakkına da sahip olmalıdır. İşlenmesini gerektiren veriler re’sen veya ilgili kişinin talebi üzerine anonim hale getirilebilir. Ancak evlerde kullanılan robotlar özel hayata dair en hassas bilgileri kaydedebildiğinden bu verilerin anonim hale getirilmesi de pek mümkün gözükmüyor.

Genel olarak, yapay zekalı robot teknolojisinin henüz gelişme aşamasında olduğunu söyleyebiliriz. Bu alanda bireylerin toplanan verilerinin nasıl kullanılacağı, gizliliğinin ve güvenliğinin nasıl sağlanacağı konusunda bir açıklık söz konu değil. KVKK ve ilgili yönetmeliğe bakıldığında, kişisel verilerin işlenmesinde uyulması gereken ilkeler, verilerin işlenme şartları, silinmesi, yok edilmesi ve anonim hale getirilmesi, aktarılması, kişilerin bilgilendirilmesi ve yükümlülükler gibi pek çok önemli nokta düzenlemiş olmakla birlikte kullanıcıların bilgilerinin gizliliği, genel veri korumasına dair AB ile uyumu sağlayan düzenlemelere ihtiyaç var. Şu aşamada robotik teknolojinin getirdiği sorunlara mevcut düzenlemelerin yorumlanması yoluyla çözüm üretilebilse de gelecekte yapay zekalı robotlara yönelik standartların belirlendiği özel düzenlemelerin yapılması gerekecektir.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Bu casus yazılım bilgisayar yaktırır!

Gamma International üzerine bir yazı yazmak için araştırma yapmaya başladıktan 10 dakika sonra bilgisayarı yakmak istedim. Bundan önce nedense makineye çamaşır suyu dökme fikri de aklıma geldi.

Bu duygularımı, Gamma International’ın ne kadar “başarılı” bir casus yazılım ürettiğini anlatmak adına itiraf ediyorum. Bakalım, siz de bu haberi okuduktan sonra benzer düşüncelere sahip olacak mısınız?

Devletlerin gözdesi bu yazılıma geçmeden önce Gamma International’dan bahsetmek yerinde olur. Gamma, esasında bir Alman-İngiliz şirketi. Şirketin başında eski bir asker olan Louthean Nelson bulunuyor. Şirketin varlığı dünyanın farklı yerlerindeki şirketler üzerinden devam ediyor. 2007’de kurulan bu şirketin İngiltere’deki girişiminin bir kısmı da Nelson’un babasına ait.

Almanya’daki şirket, Louthean Nelson’un şirket ile bir ilişkisi olmadığını ilan etti. Ancak Panama belgeleri ile Nelson’un burada bir şirketi olduğu ve Gamma’da ortaklığı olduğu ortaya çıkınca Alman şirket, Nelson’un varlığını kabul etmek zorunda kaldı. Yani, Gamma’nın ürettiği casus yazılım FinFisher’in bilgisayardaki ve cep telefonlarındaki varlığını tespit etmek ne kadar zor ise Nelson’un tam kimliğini, geçmişini ve nerelerde olduğunu tespit etmek o kadar zor.

İnternette yapılacak kısa bir araştırmada karşınıza Mısır ve Bahreyn’den tutun Güney Afrika ve Türkmenistan’a kadar olan bir coğrafyada FinFisher ile ilgili haberlerin varlığını görebilirsiniz. Hatta Almanya ve İngiltere yönetimlerinin FinFisher programını bazı ülkelere satılmasına yasak getirdiğini de…

Peki, FinFisher nasıl bir program? Ve neden bu kadar başarılı?

Gamma International, FinFisher adlı programını sadece devletlere ve güvenlik kurumlarına pazarlıyor. Bu pazarın en gelişmiş casus yazılımı olarak kabul edilen FinFisher bilgisayara, cep telefonlarına, tabletlere ve diğer elektronik ürünlerine bulaştırılabiliyor. Hatta bir internet kafeye bulaştırıldığında buradaki bütün bilgisayarları takip edebiliyor.

FinFisher, kendisini Windows güncellemesi veya bir e-posta eklentisi olarak gösteriyor. Bilgisayara bulaşmasının ardından her türlü işlemi ve klavyede hangi tuşa basıldığını bile takip edip merkeze gönderebiliyor. Skype görüşmelerinizi takip edip şifreleri görüşmelerinizi ve e-posta yazışmalarınızı takip edebiliyor. Bunların ötesinde bilgisayarın mikrofonunu veya kamerasını açıp kapatabiliyor. Sabit diskteki şifreleri dosyalara da ulaşabiliyor.  

KENDİNİ GİZLEMEK İÇİN TASARLANMIŞ

FinFisher kendisi bilgisayar veya cep telefonunda gizlemek için geliştirilmiş bir casus yazılım. Öncelikle, ESET gibi önde gelen anti-virüs şirketleri, FinFisher’i tespit etmenin zor olduğu itiraf etmiş durumda. ESET’in açıklamasına göre, bu program analiz edilmesine, hata ayıklamasına ve emülasyona dirençli. Kendini, bilgisayar içinde saklamak ve fark edilmemek için uğraş gösteriyor. Anti-virüs programlarının tespit etmesini engellemek için de kendisini virüs listesinden siliyor.

FinFisher’in Word dokümanı üzerinden kurbanların bilgisayarlarına bulaştığı ortaya çıkınca Microsoft, uzun uğraşlar sonucunda Windows çalıştıran bilgisayarların ve Office365’in bu virüsü tespit edebildiğini ilan etti.

Bu başarısına rağmen Microsoft, FinFisher’in ne kadar başarılı olduğunu da paylaşmaktan geri durmadı. Şirket uzmanları, FinFisher’in analiz karşıtı korumasının onu “farklı bir kötü amaçlı yazılım kategorisine” koyduğunu itiraf ederken Gamma’nın bu programın bulaştığı ortamda gizli kalması için çok uğraş verdiğini de belirtti.

Microsoft uzmanlarına göre, FinFisher’in analiz edilmesini engellemek için altı katlı bir koruma var. Her bir katmanı teker teker geçmek gerekiyor. Bu özelliği yüzünden programı, normal bir şekilde incelemek neredeyse imkânsız. Mesela, virüs, sanal makineye yüklenip buradaki varlığının incelenmesine karşı bile donanımlı.  

Finfisher’i bilgisayar veya cep telefonunuzda tespit etseniz bile silmeniz de imkânsız. Bununla birlikte bu virüsü güvenli bir şekilde üstesinden gelmenin bir yolu ise yok.

GAMMA’YA 2014 DARBESİ: Maymunlar da ağaçtan düşer

Japonların bir atasözü vardır: Maymunlar da ağaçtan düşer. Bu kadar başarılı bir casus yazılım programına sahip Gamma’yı bir grup hacker, 2014 yılında hackleyip 40 GB’lik bir bilgi almayı başardı. Ele geçirilen bilgiler arasında müşteri bilgileri, kılavuz ve broşürler, fiyat listesi, kodlar ve gizli şirketlerin isimleri yer alıyordu.

Belgelerin birinde FinFisher’in başarı gösterdiği 35 anti-virüs programının ismi vardı. Bununla birlikte hangi ülkede ne kadar kullanıldığı da belirtiliyordu.

Bu ülkeler arasında yer alan Mısır ve Bahreyn’in ismi 2011’deki Arap Baharı olayları sırasında gündeme geldi. Hüsnü Mübarek’in istifası ardından kontrolü bir süreliğine eline alan muhaliflerin, Kahire hükümeti ile Gamma International arasındaki anlaşmayı buldukları rapor edildi.

FinFisher programı, 2012 yılında Bahreynli bir siyasi aktivistin bilgisayarında da ortaya çıktı. Muhalif aktivistin e-postasındaki bir eklentide FinFisher’i içeren kodlar bulundu. Gamma International, Bahreyn yönetimi ile bir anlaşması olmadığını açıkladı. Ancak 2014’te ortaya çıkan ülke listesinde Bahreyn’in de adı olduğu ortaya çıktı. Bir Amerikalı, Etiyopya hükümetinin bu casus yazılımı kendi bilgisayarına yükleyip onu takip ettiği gerekçesiyle 2014 yılında mahkemeye başvurdu. Güney Afrika ve Makedonya’da da bu programla ilgili haberler ortaya çıktı.

Programın Türkiye ile bağlantılı ortaya çıkması ise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Adalet Yürüyüşü sırasına denk geldi. CHP’lilere göre, Adalet Yürüyüşü’ne ilişkin sahte bir internet sitesi kurulup buraya girenlere bu casus yazılım bir şekilde bulaştırıldı. CHP yönetimi, bununla ilgili bir suç duyurusunda da bulundu. Türk hükümet ise satın alınan veya gayriresmi bir şekilde alınıp kullanılan bir program olmadığını açıkladı.

FinFisher’in marifetleri çok. Bu yazıyı hazırlarken nedense bilgisayarın gereğinden çok kasıldığını ve donar gibi olduğunu da belirtmem gerekiyor. Neyse ki cihazı yenileme zamanı geldi. Bu bilgisayardaki kaleme aldığım son yazılardan biri bu olabilir.

Ancak yeni bilgisayar çare olacak mı? Son haberlere göre, bazı internet sağlayıcıların, hedeflerindeki kullanıcılara bu casus yazılımı kolayca yükleyebiliyor. Bilgisayarı değiştirsem de çözüm olmayacak gibi duruyor…

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

“Otomobili tekerlekli bir bilgisayar ağı olarak kabul etmeliyiz”

Nevada Üniversitesi otonom araç geliştirme ekibinin başmühendisi Richard Kelley

Nevada Üniversitesi otonom araç geliştirme ekibinin başmühendisi Richard Kelley Siber Bülten yazarı Selin Çetin’e verdiği röportajda, internetin ilk ortaya çıktığında güvenlik endişesinin ön planda olmamasının bugünkü siber riskleri doğurduğuna işaret ederek, gelişmekte olan otonom araç teknolojisinde aynı hatanın tekrarlanmayacağını söyledi.

Intelligent Mobility Initiative’de, ulaşım sorunlarına yapay zekâ uygulanması üzerine çalışan bir araştırma projesinin de önde gelen araştırmacılarından biri olan Kelley, internete bağlı araba üreticilerinin de tüketicilerin de arabayı tekerleklere sahip bir bilgisayar ağı olarak görmesinin de önemine dikkat çekti.

Çetin: Genel bir soru ile başlayalım. Otonom araçların bizim için potansiyel faydaları neler olacak? Onlara neden ihtiyacımız var?

Kelley: Bence, otonom araçlar üzerine çalışan herkes -en azından bir kısmı-otonom araçlarla daha güvenli bir gelecek olacağı için bunu yapıyor. Bugün çoğu trafik kazası insan hatasından dolayı oluyor ve otonom araçlar, bu kazaların kaynağını ortadan kaldırma potansiyeline sahip. Ancak güvenlik konusunun ötesinde, otonom araçlar yapay zekâ bakımından ileriye yönelik önemli bir adımdır. Şu ana kadar, çoğu otonom robot, nispeten kısıtlı ortamlarda çok basit görevleri çözmek için konuşlandırılmıştır (bir evi temizleme gibi). Öyle görünmüyor olabilir, ama güvenilir temizlik robotları bakımından sahip olduğumuz noktaya ulaşmak aslında büyük bir teknik başarıdır çünkü laboratuvardan oturma odasına gitmek onlarca yıl aldı. Bir araba sürmenin bir ev temizlemeye göre ne kadar zor olduğunu kıyaslayın. Tamamen otonom arabalara, her türlü çılgınca şeyin olabileceği gerçek dünyada faaliyet gösterebilen otomobillere, ulaşmak için robotistlerin ve YZ uzmanlarının, YZ teknolojisinin sınırlarını zorlaması gerekiyor ve bu teknolojinin günlük hayatımıza yayılması toplum için pek çok fayda sağlayacak.

Çetin: Otonom araçlarla ilgili hacklenme, terörizm, gizlilik ve güvenlik ile ilgili riskler konusunda eleştiriler mevcut. Bu risklerle ilgili ne düşünüyorsunuz. Bunların üstesinden gelinebilir mi?

Kelley: Bunların hepsi kritik olarak önemli konulara işaret ediyor. İnternet ve World Wide Web’in üzücü taraflarından biri güvenliğe başından beri değil de sonradan odaklanmaya başlamasıdır. Aynı hatayı otonom ve bağlantılı araçlarla yapmaktan kaçınmamız için bir şansımız var. Güvenlik sorunlarını (hack ve terörizm gibi) ele almak için muhtemelen arabaların nasıl geliştirildiğini yeniden düşünmek gerekecek. Bu günlerde bir araba, düzinelerce mikro denetleyiciden ve ilk bilgisayar solucanı bile icat edilmeden birkaç yıl önce 1980’lerin ortasında tasarlanan bir ağ protokolü (CAN) ile bağlı bilgisayarlardan oluşuyor. Otomobilin tekerleklere sahip bir bilgisayar ağı olduğunu kabul etmeli ve bu gerçeğin farkında olan ve bunu ele alan yeni güvenlik sistemleri geliştirmeye çalışmalıyız.

Mahremiyet söz konusu olduğunda, toplumun ileri teknolojiden mahremiyete kadar modern tehditleri öğrenmesi ve buna dayalı olarak, öğrenmenin demokratik olarak nasıl ilerleyeceğine karar vermesi gerektiğini düşünüyorum. Bence bunu sosyal medya bağlamında görmeye başlıyoruz; umarım otonom arabalar daha yaygın olduğu zaman, insanlar mahremiyetlerine nasıl değer vermeleri gerektiği konusunda daha iyi fikir sahibi olurlar. Bu zorlukların tamamı çok önemli, ancak ileriye doğru iyi bir yol seçebilmemiz için umutlu olalım.

Çetin: Bu teknolojinin geliştirilmesinde hükümet ve özel sektör ne gibi rollere sahip olmalı? Hangisi daha faydalı olabilir?

Kelley: Hem hükümet hem de özel sektör bu konuda rol oynuyor ve gelecekte otonom araç geliştirilmesinde de önemli rolleri olacak. Bence hükümetin temel rolü, kamuoyunun güvenlik kaygılarını, şirketlerin sistemlerini kapsamlı bir şekilde test etme gereksinimi ile dengeleyen yararlı bir düzenleyici ortam yaratmak olacaktır. Aynı zamanda, muhtemelen şirketlerin üzerinde çalışabilecekleri spekülatif araştırma konuları da var ve muhtemelen bu tür konularla ilgili araştırmaları finanse etmek için hükümetin olanaklarından yararlanılabilir. Örnek olarak, çok az sayıda otonom araç şirketi ağa bağlı şehirler konusunda bu teknolojiyle ilgilenmektedir, çünkü sistemlerinin kamu altyapısına bağlı olmadan çalışmasını istiyorlar. Ancak, böyle bir altyapının devletin araştırmaları destekleyebileceği başka faydaları olabilir. Ekibim şu anda Reno şehri ve Nevada Eyaleti ile akıllı LIDAR ağlarının şehirleri nasıl daha güvenli ve daha duyarlı hale getirdiğini araştırmak için çalışıyor.

Özel sektörün öncelikli işi ise, temel teknik gelişmeleri ileriye doğru taşımak olacaktır. Sonuç olarak, her iki rolün de eşit derecede önemli olduğuna inanıyorum.

Çetin: Otonom araç yazılımları gelişirken, bunun hukuka ve etik kurallara olan yansıması ne olacak?

Kelley: Bence otonom araç şirketlerinin odaklanması gereken temel şey, sağlam bir şekilde hukuku takip eden sistemler inşa etmektir. Eğer bunu yapabilirlerse, bence, “belli” etik kaygıların büyük çoğunluğu ele alınmış olacak. ‘Trolley etiğine’ duyulan ilginin yararlı olduğunu düşünmüyorum. Neyse ki bu ilgi azalıyor gibi görünüyor.

Çetin: Sizce bu teknolojinin geliştirilmesinde hangi hukuk nosyonlarını öncelikli kabul etmeliyiz?

Kelley: Trafik yasaları ile ilgili zor şeylerden biri insanlar düşünülerek yazılmış olması. Yazılı trafik yasalarını sık sık kesin maddeler olarak düşünüyoruz, ancak bunları gerçekten dikkatlice okuyunca, yorumlanması geren çok yer var. Bu, bilgisayarların zorlandığı bir şey, bu yüzden otonom bir aracın eksiksiz özellikleri ile ilgili beklentilerimizi netleştirmemiz gerekecek. Örneğin, otonom araçlar okuyabilmeli mi? Bu kulağa komik gelebilir, ancak şaşırtıcı miktardaki trafik kontrolü, sadece ezberlenemeyen yazılı işaretler kullanılarak yapılır. Eğer biz otonom araçların okuyabilmesi gerektiğine karar verirsek, o zaman hangi okuduğunu anlama seviyesine ihtiyacımız olacak? Tipik bir sürücünün okuma seviyesinde mi okuyabilmeliler? Bu yüksek bir standart gibi görünüyor; ancak, yasayı anlamak söz konusu olduğunda otonom araçlara yönelik beklentilerimizin ne olduğuna karar vermemiz gerekiyor.

Aynı zamanda, hükümetler, otonom araçların ve diğer robotların yasal kısıtları yükleyip anlamasını kolaylaştıracak yasaları sunmanın standart bir yolunu oluşturmayı başlayabilirse, bu muhtemelen yararlı olacaktır. Kanunların tek tip olmaları gerekmiyor, ancak hem Nevada’nın (bulunduğum yer) hem de Kaliforniya’nın yasalarının standart olarak okunabilir bir formatı olsaydı, her iki eyalette de çalışabilecek robotlar yapmak çok daha kolay olurdu.

Temel olarak, robotlar için “sürücü testi”nin nasıl olacağına karar vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu, hükümetlerin ve özel şirketlerin birlikte çalışabileceği başka bir alan.

Çetin: Otonom araç kazalarındaki sorumluluk popüler tartışmalardan biri. Siz sorumluluk konusunda ne düşünüyorsunuz? Örneğin, yazılımcının öngöremediği bir durum gerçekleştiğinde sorumluluk sorunu nasıl çözülmeli?

Kelley: Genel olarak, bence, otonom araçların mükemmelleştirilmesinden dolayı sorumluluk *daha az* ilgi çekecek alanlardan biri. ABD Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi (NHTSA), ABD’deki kazaların nedenlerini belirlemek için 2005’ten 2007’ye kadar kapsamlı bir analiz gerçekleştirdi. NHTSA, neredeyse tüm (yüzde 94) kazaların insan hatasıyla oluştuğunu tespit etti. Temel olarak, insanlar kaçınılmaz olarak kötü kararlar veriyorlar. Otonom araçlar bu tür bir kazayı önledikten sonra, kalan sorunların (son yüzde 6) belirlenmesi daha kolay olacaktır. Otonom araçlardaki gelişmiş sensörler ve YZ sayesinde, yolda bir lastiğin patlamasına neden olabilecek “aşınma ve yıpranma” gibi şeyler bile şimdi olduğundan daha erken tespit edilir.

Kazalar olsa bile, muhtemelen uçak kazalarında olduğu gibi ele alınacaktır. Her çarpışmayla ilgili her arabada olan “kara kutular”, söz konusu olay kapsamında alınacak, hükümet ve otonom araç üreticileri tarafından gelecekte benzer kazaların önlenmesini sağlayacak şekilde dikkatli bir şekilde analiz edilecektir.

Çetin: Otonom araçların 5 seviyeden oluştuğunu biliyoruz. Kamuya açık bir yolda 5. seviye bir araba ne gibi problemler yaratabilir? Bunların üstesinden nasıl gelebiliriz?

Kelley: Direksiyon olmadan istediğiniz yere gidebileceğiniz- gerçek bir “seviye 5 otonomi”ye sahip araçların birkaç yıl (belki de onlarca yıl) uzakta olduğunu söylemek istiyorum. Ama bu teknolojiye sahip olduğumuzda, sanırım sorular “bu tür bir aracı konuşlandırabilir miyiz?”den, “Bu otonomluk seviyesinden en iyi şekilde nasıl faydalanırız?”a doğru değişecek. Otonom sistemlerin rolü neredeyse her zaman bazı faaliyetlerin maliyetini azaltmaktır. Seviye 5 otonom araçların durumunda, fiziksel ulaşım maliyeti azalacaktır. Bu ekonomik teşvikleri değiştirecek ve hatta yoldaki araç sayısını bile artırabilir. Buradaki zorluk, otonomluğun daha fazla yoğunluğa veya daha uzun seyahat süresine yol açmadığından emin olmaktır. Diğer önemli konu ise istihdam. Örneğin, ABD’de kamyon sürücüsü olarak çok sayıda insan istihdam edilmektedir. Seviye 5 teknolojisinin gelişiminin tüm bu insanları işsiz bırakmayacağından emin olmalıyız. Bu sebeple, başka türden işler yapmak için sürücüleri yeniden eğitmemiz gerekebilir.

Çetin: Trafiğin yoğun olduğu ve bazı araçların da otonom olmadığı büyük şehirlerde otonom araçlara karşı manuel sürücülerin önyargıları nasıl aşılabilir?

Kelley: İnsanlarla etkin bir şekilde başa çıkmak, bana göre, otonom araçların son ve en büyük teknik zorluklarından biridir. Otonom arabaları “sosyal olarak zeki” yapmak için hala çok fazla araştırma yapılması gerekiyor. Aslında bu, araştırmamın çoğunun şu anda odaklandığı nokta ve bence cevap için oyun teorisine bakmamız gerekir. Geleneksel olarak, oyun teorisi sonlu sayıda sonuçlarla iyi tanımlanmış rekabetçi durumları analiz etmek için kullanılır. Fakat oyunun teorik analizini sürüş alanına genişletmenin yolları var ve şu anda öğrencilerimden birkaç tanesiyle birlikte çalışarak aramızda bu tür bir analiz yapabilmekteyiz. Şu anda otonom araçlar çok ölçülü davranıyorlar, çünkü çoğunlukla diğer sürücülerin niyetlerini modellemiyorlar, bu yüzden bu sürücülerin nasıl tepki vereceğini güvenilir bir şekilde tahmin edemiyorlar. Ekibim, insanların nasıl davranacağını tahmin etmede iyi olan “niyet tanıma” sistemleri oluşturuyor ve bu sistemleri, aracımızın karar verme yazılımına dahil ediyoruz, böylece saldırgan insan sürücüler tarafından zorbalığa uğrama olasılığı daha düşük oluyor.

Çetin: Fütüristik bir soru sormak istiyorum. Otonom araçların gelecekteki ilerlemesi nasıl olabilir? Otonom araçlar için 5. seviyenin üstünde bir yazılım öngörebiliyor musunuz?

Kelley: Seviye 5 otonomisi hala uzun bir yol olsa da bence bu otonom araçlar için gerçekten sadece bir başlangıç. Otonom araçların üstüne inşa edilmiş büyük bir ekonomi olacağını umuyorum, aynı şekilde karmaşık bir ekonomi Internet ve Web çevresinde büyümüştü. Örneğin, ulaşım ağları ekonomisi yeniden değerlendirilmeli. Arabalar bağımsız olarak hareket edebildiğinde, bu araçların kabin içi kullanıcı deneyimini dikkatlice tasarlama ihtiyacı doğacaktır. Arabalarımız bizi gezdirirken, eğlenecek yeni yollar bulacağız (umarım bugün Web’de sahip olduğumuzdan daha az reklamla). Daha geniş anlamda, seviye 5 otonomisi sağlayacak teknolojinin normal otomobillerden daha faydalı olacağını düşünüyorum. Seviye 5 otonom arabalara sahip olduğumuzda, aynı teknoloji muhtemelen daha küçük otonom dağıtım araçları da kullanacak.

Çetin: Son olarak, çoklu veya tüm otonom araçları çalıştırabilecek kolektif ve merkezi bir yazılım olabilir mi? Bunun sonuçları ne olurdu?

Kelley: Bu gerçekten ilginç bir soru! İnsansız hava araçları (dronelar) alanında, esas olarak NASA’nın UAS Trafik Yönetimi (UTM) projesi ile merkezi trafik yönetim sistemleri üzerinde çok fazla araştırma yapılmıştır. Nevada Eyaleti’nde UTM araştırmasına katılarak birkaç yıl çalıştım ve NASA’nın yaptığı işin, robotiklerin yaygınlaştığı her alanda merkezi robot kontrol ağlarının nasıl gelişeceğinin bir şablonu olduğunu düşünüyorum. Bireysel şirketlerin filolarını yönetmek için kendi merkezi sistemlerine sahip olmalarını umuyorum. Dahası, yerel yönetimlerin burada bir rolü olması söz konusu olabilir. Birçok aracın merkezileştirilmiş kontrolünün, merkezi olmayan yaklaşımlardan daha verimli olabileceğine dair bazı kanıtlar var, bu yüzden önümüzdeki yıllarda bu tür bir soruna yönelik pek çok pratik araştırma ve deney görmeyi umuyorum.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Instagram hesap dondurma veya silme nasıl yapılır?

Instagram dünyasına bir süre ara vermek isterseniz bu yazıda belirtilen Instagram hesap dondurma adımlarını takip ederek bunu kolayca yapabilirsiniz. Ya da Instagram hesabını silmek isterseniz de haberimiz size yardımcı olacaktır.

Öncelikle, Instagram hesabını dondurma veya Instagram hesabınızı silmek isteyip istemediğinize karar vermeniz gerekir. Siz onayladıktan sonra Instagram, hesabınızı kalıcı olarak siler. Bu yüzden dikkatli olun.

Silme işlemini onayladığınızda fotoğraflarınız, videolarınız, takipçileriniz ve diğer tüm hesap verileriniz sonsuza dek yok olacak. Özetle, silme işleminden geri dönüş yok. Biraz dinlenmek ve geri dönmek için enerjik hissetmek üzere bir süre hesabınızı devre dışı bırakmayı tercih edebilirsiniz.

NOT: Hesabınızı bilgisayarda devre dışı bırakmak çok daha kolay ve pratiktir.

İşte Instagram hesap dondurma için takip edeceğiniz yöntem:

Bilgisayarda:

  1. https://www.instagram.com/ adresini ziyaret edin.
  2. Profil simgesine tıklayın.
  3. Profili Düzenle’yi tıklayın.
  4. Sayfanın altındaki ‘hesabımı geçici olarak devre dışı bırak’ı tıklayın.
  5. Hesabınızı devre dışı bırakmak için bir neden seçin.
  6. Instagram şifrenizi girin.
  7. Hesabı Geçici Olarak Devre Dışı Bırak’ı ve sonra da Tamam’ı tıklayın.

Mobil cihazda:

  1. Instagram uygulamanızı açın.
  2. Profilinize girin.
  3. Sağ üstteki üç yatay çubuğa tıklayın.
  4. Alttaki Ayarlar’a tıklayın.
  5. Yardım Merkezi’ne tıklayın.
  6. ‘Hesabınızı Yönetin’ seçeneğini tıklayın.
  7. Hesabınızı Sil öğesine tıklayın.
  8. “Hesabımı geçici olarak nasıl devre dışı bırakırım?” seçeneğini seçin.
  9. Instagram, hesabınızı dondurmak için kolay adımlar sunar.

Instagram hesap dondurma işleminin ardından fotoğraflarınız, videolarınız, takipçileriniz ve diğer bilgileriniz kalacaktır.

Hesabınızı geri yüklemek için aşağıdaki adımları izleyin:

  1. Instagram uygulamasını açın.
  2. Kullanıcı adı ve şifre ile giriş yapın.
  3. Instagram hesabınız yeniden etkinleştirildi.

Yine de hesabınızı kalıcı olarak silmek istiyor musunuz? Bütün bilgilerinizin kaybolacağını ve aynı kullanıcı adını tekrar kullanamayacağınızı unutmayın.

Takip edilecek adımlar:

Bilgisayarda:

  1. www. https://help.instagram.com/ adresine girin.
  2. Hesabınızı Yönetin seçeneğini tıklayın.
  3. Hesabınızı Sil’e tıklayın.
  4. “Hesabımı nasıl silerim?” seçeneğini seçin.
  5. “Hesabınızı Sil” sayfasına tıklayın
  6. Hesabınızı silme nedeninizi seçin
  7. Ardından şifrenizi girin
  8. Ardından, “Hesabımı Kalıcı Olarak Sil” e tıklayın.
  9. Sonra, Tamam’ı tıklayın.
  10. Bu, onaylama isteyen bir pencere açar.

Başardınız! Hesabınız kalıcı olarak silindi.

Mobil cihazda:

  1. Instagram uygulamanızı açın
  2. Profilinize girin
  3. Sağ üstteki üç yatay çubuğa dokunun.
  4. Alttaki Ayarlar’a tıklayın.
  5. Yardım Merkezine gidin
  6. Sonra, ‘Hesabını Yönet’ seçeneğini tıklayın.
  7. Hesabınızı Sil öğesine tıklayın.
  8. “Hesabımı nasıl silerim?” Seçeneğini seçin.
  9. “Hesabını Sil”e tıklayın.
  10. Kullanıcı adınızı ve şifrenizi girin
  11. Burada hesabınızı silme nedeninizi seçin
  12. Şifrenizi tekrar girin
  13. Ardından, “Hesabımı Kalıcı Olarak Sil” e tıklayın.
  14. Tamam’a dokunun.

Başardınız! Hesabınız kalıcı olarak silindi.

İpucu: Instagram uygulamasına gerek olmadığını düşünüyorsanız, yer kazanmak için akıllı telefonunuzdan silin.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz