Etiket arşivi: Sosyal medyanın kitlesel hareketlere etkisi

Sosyal medya hesaplarınızı kullanırken ne kadar sorumluluk sahibisiniz?

Türkiye, oldukça zor bir dönemden geçiyor. Medyanın gündemini 15 Temmuz gecesi gerçekleştirilen darbe girişimi ve OHAL kanunu ile ilgili haberler oluşturuyor. Uzmanlar, bu zorlu dönemde sosyal medyanın bilinçli ve sorumlu kullanılması gerektiğine vurgu yaparak, vatandaşlara önemli tavsiyelerde bulundu.

Sosyal medya paylaşımları iç savaşa neden olabilir

LOCARD Türkiye Kurucu Ortağı, İletişim Uzmanı ve Sosyal Medya Danışmanı Nurhan Demirel, konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, kullanıcıların sosyal medyanın etkisinin ne kadar güçlü olduğunun farkında olup, paylaşımlarımızın nelere sebebiyet vereceğinin farkında olması gerektiğini belirtiyor. Demirel, “Bu noktada sosyal medyada sorumlu davranmamak, ülke olarak şu dönemde geri dönülemez bir yola girmemize neden olabilir. Üstelik paylaşımlarınız nedeniyle kanunlarla başınız belaya da girebilir”diyor.

İLGİLİ HABER >> RUSYA SOSYAL MEDYAYI DA TERÖR KAPSAMINA ALIYOR

Peki bu süreçte sosyal medyayı kullanırken nelere dikkat etmek gerekiyor?

Demirel, sosyal medya kullanıcılarına aşağıdaki tavsiyelerde bulunuyor:

– Sosyal medyada her okuduğunuz bilgiye güvenmeyin. Haberin doğruluğunu sorgulayın, araştırın.

– Gördüğünüz fotoğraflar yanıltıcı olabilir. Arama motorlarında küçük bir araştırma yaparak olayın doğruluğunu araştırın.

– Paylaştığınız bilgilerden sorumlu olduğunuzu unutmayın. Emin olmadığınız bilgileri paylaşmaktan kaçının.

– Şehit haberlerine ve toplumda infial yaratan olaylara karşı kayıtsız kalmayın.

– İnsani ve etik değerlere uygun davranışlar sergileyin. Ölüm ve şehitler üzerinden siyaset yaparken dikkatli olun.

– Hiç tanımadığınız insanlar hakkında kişiyi hedef gösterecek paylaşımlar yapmayın.

– Nefret dili kullanmayın, aynı fikirde ve siyasi görüşte olmadığınız insanları aşağılamayın, devlet büyüklerine hakaret etmeyin.

– Herkesi ve her şeyi eleştirebilirsiniz. Fakat hakaret edemezsiniz. Söylemlerinizde bu ikisi arasındaki ince çizgiye dikkat edin.

– Savaş dili yerine barış dili kullanın. Ülkemizde yaşayan farklı etnik kökenlerdeki insanlara karşı kışkırtıcı bir dil kullanmaktan kaçının.

– Sosyal medyadan organize edilen eylemlere katılırken dikkatli olun. Eylemlere katıldığınızda çevreye ve başkalarının malına zarar vermeyin.

– Sosyal medya üzerinden terörizm propagandası yapmayın, darbe girişimi yapanları övmeyin.

– Yakıp, yıkmak gibi şiddet içeren eylemleri övmekten kaçının ve takipçilerinizi bu eylemlere teşvik etmeyin.
Protesto edeyim derken suç işlemeyin.

Sosyal medya paylaşımlarında hukuki sorumluluk bulunduğu unutulmamalı

Bilişim Hukuku Uzmanı Av. Fehmi Ünsal Özmestik, bir vatandaş olarak paylaştığımız bir yazının, bir görüşün genel anlamda İfade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini, ancak bunun da bir sınırı olduğunu özellikle OHAL kapsamında bunun sınırlandırılabileceğini söylüyor. Paylaşılan içeriklerden genel hükümler gereğince sorumluluk taşıdığımızı hatırlatan Özmestik, sosyal medyada özgürlüklerin nerede başlıyor ve nerede bitiyor olduklarının bilinmesi gerektiğini belirtiyor.

HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ABONE OLMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ

[wysija_form id=”2″]

Türkiye’de sanal aktivizm artıyor

Türkiye’de Gezi Parkı protestoları döneminde sanal aktivizm kavramı yoğun bir şekilde gündeme gelmişti. O zamandan bu yana Türkiye’de sanal aktivizmde dikkat çekici bir artış yaşanıyor. Belli sorunlar için birçok blog ve internet sitesi oluşturuluyor. Bununla birlikte sosyal medyada gruplar ve sayfalar açılıyor. Bunların da ötesinde sanal imza kampanyalarında da kampanya sayısı ve katılımcı açısından artış görülüyor. İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Aslı Telli Aydemir Türkiye’de sanal aktivizm konusunda farkındalığın arttığını ve son dönemlerde olumlu yönde bir gidişat olduğunu ifade ediyor. Aydemir’in bu saptamalarını destekleyen veriler de söz konusu. İnsanların sanal kampanyalarını başlatabildikleri platformlardan biri olan change.org’da 2013’ün ilk ayları itibariyle haftada 70’e yakın imza kampanyası açılırken 2015’in ilk ayları itibariyle bu rakam 200’e yükseldi. 2014 yılının tamamında platformdaki kampanyalara 5,8 milyon kişi yani Türkiye nüfusunun yüzde 7,5’i imzalarıyla katıldı.

“Sosyal medya grupları daha dinamik”

Bu artış ivmesinde sosyal medya mecraları üzerindeki girişimlerin de önemli yeri bulunuyor. Son zamanlarda dünyada sosyal mecralar üzerinde belli gündem maddelerinin hızla yaygınlaşması için kullanılan hashtag uygulaması Türkiye’de de yaygınlaşıyor. Araştırma şirketi Nielsen ile Genart Medya tarafından 2014’te yapılan Türkiye’deki Twitter kullanıcılarının profillerine yönelik araştırmaya göre ankete katılan katılımcıların yüzde 49’u hashtag kullanıyor. Bu araştırmaya göre Twitter kullanıcılarının yüzde 41’i de bu mecrayı politik düşüncelerini ifade etmek için kullanmayı tercih ediyor. Bu kategori en yoğun kullanılan üçüncü kategori konumunda. Daha önce Deutsche Welle Bobs yarışmasında halk oyları ile ödül kazanan Kadir Has Üniversitesi Öğretim Görevlisi İsmail Hakkı Polat sosyal aktivizm için sosyal medya mecralarının bloglara kıyasla daha dinamik olduğuna vurgu yapıyor. Türkiye’de Facebook ve Twitter gibi platformların daha rahat ilerlediğini belirten Polat, dolayısıyla sosyal aktivistlerin bu mecralarda yoğunlaştığı ifade ediyor.

İnternet sansürü aktivizmi kısıtlıyor

Türkiye’de sanal aktivizm farklı mecralarda yükseliş gösterirken, internetteki sansür bu aktivizmi belli ölçülerde kısıtlıyor. Türkiye’de 6 Mart tarihinde aralarında Charlie Hebdo sayfalarının da olduğu 49 internet sitesinin içeriğine müdahale edildi. Bunun yanında Türkiye’de sosyal ağlara yönelik baskılar da devam ediyor. Twitter’in yayımladığı son şeffaflık raporunda, Türkiye en fazla tweet sildirten ve en fazla hesap kapattıran ülke oldu. Dünya genelinde hükümetlerin başvurusu üzerine toplam 1.982 Twitter mesajı silinirken bunlardan 1.820’si Türkiye tarafından talep edildi. Aslı Telli Aydemir, son dönemde uluslararası kuruluşlarının raporlarında da Türkiye’deki internet sansürünün ağırlaştığına dikkat çekildiğini belirtiyor. İnternet özgürlüğünde Türkiye’nin mevcut durumu sanal aktivizmin imkanlarını zorlarken, bir yandan da bu mecraların özgürleşmesi yönündeki aktivist kampanyaların daha fazla ortaya çıkmasına yol açıyor.