Etiket arşivi: siber güvenlik

“Avrupanın daha fazla siber güvenlik mezununa ihtiyacı var”

"Avrupanın daha fazla siber güvenlik mezununa ihtiyacı var"Avrupa Birliği Siber Güvenlik Ajansı (ENISA), birliğin siber güvenlik alanında yetişmiş kişilerin istihdamına gerek duyduğunu vurguladı.

ENISA’nın yayımladığı bir raporda, AB’nin, siyasi kanatta yetenekli bilgi güvenliği çalışan eksiğini gidermek adına daha fazla siber güvenlik mezununa ihtiyaç olduğu belirtildi.

Raporda, AB ülkelerindeki kamu kurumlarının bilgi güvenliği odaklı yükseköğretime “bütünlüklü bir yaklaşımı desteklemesi” gerektiği ifade edildi.

Akademisyenler Jason Nurse ve Konstantinos Adamos, ENISA’DAN Athanasios Grammatopoulos ve Fabio Di Franco ile birlikte hazırladığı “AB Siber Güvenlik Becerileri Eksikliğini ve Açığını Yüksek Öğrenim Yoluyla Ele Almak” başlıklı yeni bir raporda, AB’nin daha fazla öğrenciyi siber güvenlik bölümlerine kaydolmaya teşvik etmesi gerektiği ifade edildi.

Raporda, 27 üye ülkede sunulan siber güvenlik programlarının çoğunun (yüzde 77) master düzeyinde olduğu tespit edildi. Beşte birinin (yüzde 17) biraz altında lisans derecesi bulunurken, yüzde 6’sını ise “lisansüstü” düzeyinde olduğu tespit edildi.

MESLEKİ SERTİFİKALAR DEĞERLİ FAKAT YETERLİ DEĞİL

Kent Üniversitesi Profesörü Nurse, The Register’a bilgi güvenliği programlarının sektöre yeni profesyoneller katma noktasında değerli bir yöntem olduğunu söyledi ve ekledi: “Çok katmanlı bir yaklaşım, uzun ömürlü bir çözümde çok daha iyi bir şansa sahip. Mesleki sertifikalar değerli, ancak bunlar genellikle halihazırda sektörde olan profesyoneller için işlev görmekte. Yükseköğretimdeki öğrencilerin becerilerini artırmak, gelecekteki profesyonellerin temel seviyesini yükseltir ve bilgi güvenliği sektöründe çalışabilecek kişilerden oluşan daha sürdürülebilir bir havuz geliştirilmesine yol açar”

Birleşik Krallık’ın küçük ama büyümekte olan bir bilgi güvenliği lisans programı bulunmakta ve Ulusal Siber Güvenlik Merkezi de benzer akademik seviyelerde lisans programlarına sponsorluk yapıyor. Bu programların listesine web sitesinden ulaşmak mümkün.

Nurse, AB üniversitelerindeki lisans programlarının AB bilgi güvenliği sektörünün ihtiyaçlarını geniş ölçüde karşılamasına rağmen, siber güvenliğin “daha az teknik” taraflarına daha fazla odaklanılması gerektiğini söyledi ve ekledi: “Gerçek şu ki, siber tamamen teknik bir mesele değil ve yönetişim, risk, uyumluluk ve hukuk gibi konular gelecekte daha önemli hale gelecektir.”

Women4Cyber, siber güvenlik alanında kadınlar için mentorluk programı başlattı

SİBER GÜVENLİK EĞİTİMİ BATIDA ÖNEMLİ BİR GÜNDEM MADDESİ

Siber güvenlik eğitimi, kamu ve özel sektöre yönelik saldırılar dolayısıyla nitelikli bilgi güvenliği personeline olan talebin giderek artmasıyla Batı’da oldukça önemli bir gündem maddesi durumunda.

Sektör, bilgi güvenliği personeline yönelik şaşırtıcı düzeyde çok sertifika eğitimi sunuyor olsa da, bunların birçoğunun zaten mesleki deneyime sahip kişilere yönelik olduğu belirtiliyor. Bununla birlikte, siber güvenlik programları vasıtasıyla sunulan eğitimin kalitesi, her zaman en asgari teknoloji becerisine sahip insanlar için sektöre girmenin bir yöntemi olmasa bile hayati öneme sahip.

Nurse ekliyor: “Benim düşünceme göre, yüksek lisans programlarının lisans derecelerine kıyasla öne çıkması, büyük bir bilgi işlem becerisine sahip olma ön koşulundan dolayı değil. Bu, mevcut yüksek lisans derslerinin çoğunluğunun nasıl geliştirildiğinin sonucu olabilir– ve  gerçek şu ki, ne yazık ki, birçok insan hala siber güvenliği bilgi işlemin bir uzantısı olarak görüyor.”

Eylül ayında İngiltere’nin Bilgi Güvenliği Enstitüsü,  teşvik için mevcut personele profesyonel akreditasyonlar verilmesini önerdi. Birkaç yıl önce de İngiltere hükümeti, İngilizleri siber güvenlik becerileri kazanmaya teşvik etme çalışmaları yapan Siber Beceriler Acil Etki Fonu adlı bir program başlattı. Ancak bu, temel akademik eğitimden ziyade mesleki beceri kurslarını ve sertifikalarını finanse etmeye odaklanıyor.

Women4Cyber, siber güvenlik alanında kadınlar için mentorluk programı başlattı

Avrupa Siber Güvenlik Organizasyonu’na (ECS) bağlı Women4Cyber Vakfı, kadınlar için mentorluk programı başlattı.

Vakfın internet sitesinden yapılan açıklamada, mentorluk programının kadınların becerilerini geliştirmelerine ve siber güvenlik kariyerlerini her düzeyde ilerletmelerine yardımcı olmayı amaçladığı belirtildi.

Hukuk, siyaset bilimi ve siber güvenlik kökenli profesyonellerin mentorluk yapacağı program için yaş sınırı bulunmuyor.

Altı ay sürecek program boyunca, özel sektör, kamu kurumları ve üniversitelerden gelen 19 mentor,  24 kadın girişimciye siber güvenlik alanında kişisel ve profesyonel rehberlik sağlayıp, deneyimlerini paylaşacak.

ABD’li siber güvenlik şirketi gazileri eğitti: “Yıllarca eğitim gereken gizemli bir alan değil”

Cybint isimli bir siber güvenlik şirketi, ABD ordusunda görev yapmış olan eski askerlere 3 ay ile 6 aylık bir sürede siber güvenlik eğitimi veren bir program için start verdi. Şirket yönetimi siber güvenliğin sanıldığının aksine yıllarca eğitim aldıktan sonra adım atılan gizemli bir alan olmadığını söylüyor. 

Firma %11 dolayındaki ‘gazi’ işsizliğini ve siber güvenlik alanında yetişmiş iş gücü açığını gidermek için bir eğitim programı açıkladı. Amerikan ordusunda görev yapmış eski askerlere hitap eden 3-6 aylık eğitimler, kursiyerlere güvenlikle ilgili her konuda bilgi vermeyi amaçlıyor.

İstatistiklere göre siber güvenlik alanında 42 binden fazla açık pozisyonun olduğu Teksas, bu alanda eğitimli iş gücü eksikliğinin en net hissedildiği eyalet olarak öne çıkıyor.

Yakın zamanda İsrail ordusunda zorunlu askerlik yapan firmanın CEO’su Roy Zur, söz konusu eğitim fikrinin ordudayken 18 yaşındaki öğrencilere siber eğitim verilen bir birimde yer aldığı dönemde aklına geldiğini söyledi. Burada, siber güvenlik bilgisi olmayan kişilere altı ay içinde çeşitli güvenlik konularında eğitim vermenin mümkün olduğuna şahit olan Zur, kendi askerliğinden 10 yıl sonra bu yöntemi ABD’ye taşımayı amaçlıyor.

Zur, “Kariyerlerinin çok erken döneminde olan veya meslek değiştiren insanlara yeni bir beceri kazandırma konseptini ABD’ye getirmek istedim. Eski askerler, ABD nüfusunun önemli bir bölümünü oluşturuyor. Ordudaki kariyerlerinin bitmesinin ardından meslek değiştirmelerini mümkün kılmak istiyoruz.” diyor.

Hızla dönüşen siber güvenlik, felaket kurtarma planlarında neden açık veriyor?

Siber güvenliğin ancak yıllarca eğitim gördükten sonra adım atılabilecek ‘gizemli’ bir alan olmadığını belirten Zur, “Siber güvenlik, kabaca verileri ve ağları korumaktan ibaret.” değerlendirmesini yapıyor.

Eğitim programlarının üç aylık tam zamanlı veya altı aylık yarı zamanlı kurslar şeklinde düzenlendiğini kaydeden Zur, çalışmalarının ABD Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü’nün standartlarına uygun olduğunu belirtiyor.

Eğitim kampı; koruma ve savunma, analiz, araştırma gibi çeşitli konuları kapsayan birkaç alanda bilgi vermek üzere tasarlanmış.

HERKES İÇİN ‘KAZAN-KAZAN-KAZAN’

Katılımcılara vaat ettikleri programın detayları hakkında bilgi veren Zur, “Programı başarıyla tamamlayanlar, ağ güvenliğinin farklı yönleri, SOC analizi, SOC yönetimi, kötü amaçlı yazılım analizinin bazı temel yönleri ve adli tıbbın farklı yönleriyle ilgili becerileri elde etmiş olacaklar. Siber güvenlik konusunda genel bir görüşe sahip olacaklar ve başlangıç düzeyinde uygulamalı güvenlik becerileri elde edecekler.” diyor.

Eğitim programının sadece askerlik yapmış kişilere hitap etmediğini dile getiren girişimci, ancak bu kişilerin baskı altında ve farklı ortamlarda çalışma tecrübesine sahip olduklarına dikkati çekiyor. ABD yönetimi ve ordunun da bu kişiler arasındaki yaygın işsizlik konusunu çözüme kavuşturma konusunda oldukça istekli olduğunu söyleyen Zur, “Bu herkes için bir tür kazan-kazan-kazan durumu gibi.” diyor.

Hızla dönüşen siber güvenlik, felaket kurtarma planlarında neden açık veriyor?

Veeam’in Ürün Stratejisinden Sorumu Kıdemli Direktör Rick Vanover

Siber güvenlik sektöründeki önemli firmalardan Veeam’in Ürün Stratejisinden Sorumu Kıdemli Direktörü Rick Vanover ve  Kurumsal Stratejiden Sorumlu Başkan Yardımcısı Dave Russell Siber Bülten için hızla dönüşen siber güvenlik kavramı ve felaket kurtarma planlarında ortaya çıkan açıklara ilişkin bir makale kaleme aldı:

Pandeminin başlangıcından bu yana, BT birimleri siber güvenlik alanındaki kolektif odaklanmalarını artırdılar. Bilgisayar korsanlarının veri çalmasını ve rekor sayıda fidye yazılımı saldırısı başlatmasını önlemek için koruyucu önlemleri ikiye katladılar. Bu süreçte birçok ekip, bir siber saldırı kadar zarar verebilecek diğer tehditleri göz ardı etmiş olabilir.

Bunlardan biri olan insan hatası, veri kaybının en yaygın nedeni olmaya devam ediyor. Araştırmalar, şirketlerin kötü niyetli olaylarla kıyaslandığında yanlışlıkla silme ve üzerine yazma yoluyla veri miktarının yaklaşık beş katını kaybettiğini gösteriyor.

ÇALIŞAN EĞİTİMİNE YATIRIM YAPMAK GEREKİYOR

Yanlışlıkla gerçekleşen yapılandırma, uygulama ve kullanıcı yönetimi hataları da sistemleri çökertebilir, verileri silebilir ve maliyetli kesintilere neden olabilir. Bunların yanı sıra, doğal afetler de gideren büyüyen bir sorun. Örneğin son iki yılda rekor sayıda tropik fırtına ABD’yi vurdu ve uzmanlar iklim değişikliğinin giderek daha fazla hasara yol açmasını bekliyor. Yalnızca son Ida Kasırgası’nın finansal etkileri işletmelere, tüketicilere ve topluluklara maliyeti 100 milyon dolara yaklaşıyor.

Siber saldırılara daha fazla önem verilse kuruluşların günümüzün başka afetleri de kapsayan gerçek tehdit ortamını karşılamak için Felaket Kurtarma (DR) stratejilerini yeniden önceliklendirmeleri gerekiyor. Çalışan eğitimine yatırım yapmaları, DR sürecindeki işlevleri otomatikleştirmeleri ve DR planlarının ve süreçlerinin iş sürekliliğini tehdit eden ani, öngörülemeyen olaylarla başa çıkmaya hazır olduklarından emin olmaları gerekiyor.

Bunları yapmayan işletmelerin, operasyonları zarar göreceği bir gerçek. Yapılan araştırmaya göre, büyük bir veri kaybı yaşayan şirketlerin %94’ü hayatta kalamıyor; %43’ü asla yeniden açılmıyor ve %51’i iki yıl içinde kapanıyor.

Veeam Kurumsal Stratejiden Sorumlu Başkan Yardımcısı Dave Russell

FİRMALAR SİBER SALDIRILARDA MADDİ ZARARDAN FAZLASINI KAYBEDİYOR

Veeam 2021 Veri Koruma Raporu’na göre, işini sürdürenler gelir ve üretkenlik kaybından saatte 84.650 dolarlık zarara uğruyor. İşin aslı maddi zarardan fazlasını kaybediyorlar:
– Müşteri güveninin zedelenmesi ve markanın zarar görmesi dahil olmak üzere dış etkiler
– Çalışanların motivasyonu ve kaynakların saptırılması gibi dahili etkiler
– Şirket değerlemesi üzerinde olumsuz bir etki bırakabilecek davalar, regülasyonlar gibi diğer faktörler

Başlamak için en iyi yer, çalışan eğitimidir. Pandemi sırasında çalışanlar için yeni bir siber güvenlik eğitim turu uygulamayan bir işletme, bunu birincil önceliği haline getirmeli.

Çalışan eğitimi, takip eden olay bildirim prosedürlerinden
güçlü parolalar seçmeye, kimlik avı dolandırıcılıklarından kaçınmaya kadar olağan örnek uygulamaları içermelidir.
Ancak eğitim, BT operatörlerini de kapsamalıdır. Bir dizi örnek uygulama izlenerek yapılandırma hataları azaltılabilir. Bunlar, tek bir yapılandırma kaynağı oluşturmayı, yapılandırma değişikliklerini izlemenin kolay bir yolunu sağlamayı ve tüm hizmetler için DNS Hizmet Adlarını kullanmayı içerir. Akla gelebilecek her koşulu test etmenin bir yolu olmadığından uygulama hataları olacaktır. Ancak test prosedürlerinin düzenli olarak gözden geçirilmesi ve güncellenmesi, performansın
artmasını ve günlük uygulamalarda dikkatsiz hataların azaltılmasını sağlar.

Otomasyon da pandemiden çıkarken en önemli öncelik olmalıdır. Günlük süreçlerdeki insan hatalarını azaltmakla kalmaz, aynı zamanda çalışanlara daha stratejik, daha üst düzey görevleri yerine getirmeleri için daha fazla zaman sağlar. Bu, ofistekiler için olduğu kadar BT için de geçerlidir.

Kuruluşlar, son iki yılda otomasyon teknolojilerine yatırımlarını artırdı. Üretkenliği artırmak ve daha yüksek güvenlik seviyeleri sağlamak için de bunu yapmaya devam etmeliler. Özellikle felaket kurtarma sürecini otomatikleştirmek zamandan tasarruf sağlayabilir ve genel müdahaleyi iyileştirebilir.

Günümüzün uygulamaları ve veri kümeleri, her zamankinden daha büyük ve daha karmaşık, dağıtılmış ve birbirine bağımlı. Bu, tek bir uygulamanın bile başarılı bir şekilde kurtarılmasını – tüm ortamlardan bahsetmiyorum bile – inanılmaz derecede zorlaştırır. Aynı zamanda da kurtarma süreçlerinin düzenlenmesini vazgeçilmez bir araç haline getirir.

Kuruluşların, yüksek riskler göz önüne alındığında, hızlı bir şekilde uygulamaya hazır olduklarından emin olmak için DR planlarına ve prosedürlerine daha yakından bakmaları için iyi bir zaman. İşte bazı ipuçları:

  • Ayrıntıları kontrol edin: Bir şirketin belirli iş ihtiyaçları için güncel ve doğrulanmış bir plana sahip olması çok önemlidir. Pandemi başladığından beri ihtiyaçlar muhtemelen değişti. Planınızı bir yıldan fazla bir süredir tekrar gözden geçirmediyseniz, bu bir öncelik olmalıdır.
  • Dokümanlarınızı gözden geçirin: Sistem geri yüklemeleri sırasında takip edilmesi kolay, kapsamlı dokümanlara sahip olmak zaman kazandırabilir ve stresi önleyebilir. Bunları oluşturmak yoğun zamanınızı alır ve sürekli olarak gözden geçirilmesi gerekir. Özellikle belgeleri kullanmak zorunda kalacak kişilerin bu belgelerin sık sık tozlarını alması işleri kolaylaştıracaktır.
  • Kimlik erişimlerini güncelleyin: Hizmet tüketimindeki değişikliklerle birlikte, kimlik doğrulamada boşlukların
    oluşması olağandır. Sistemlerin kapalı olduğu, zamana duyarlı bu dönemde kritik sistem işlevlerini
    gerçekleştirmek için doğru kişilerin yetkilendirildiğinden emin olun.
  • DR/dayanıklılık planlarını gözden geçirin: Harici cihazların artan kullanımıyla birlikte, kuruluşlar planlarını iş
    gücünden uç noktaya kadar uçtan uca korumayı dahil edecek şekilde rasyonalize etmelidir.
  • Hızlandırma testi: Temel metriklerinizi karşıladığınızdan emin olmak için her uygulamayı ayrı ayrı test edin –
    özellikle Kurtarma Süresi Hedefi (RTO) ve Kurtarma Noktası Hedeflerini(RPO).

Kısaca bağlamamız gerekirse; siber saldırılar artıyor ve kuruluşların dikkatini bu alana kaydırması önemli ancak felaketler farklı şekillerde de olabilir.

BT departmanları, işletmeleri korumayı sağlamak için kurtarma planlarının ve prosedürlerinin yürürlükte olduğundan emin olmalıdır.

Siber saldırıya maruz kalan Alman üreticinin çalışanlarına devlet ödeneği

Otomobil parçası üreten Alman Eberspächer’e yapılan siber saldırı, firmanın IT sistemlerini kilitledi ve tüm çalışmalar durdu. Sendikanın müzakereleri sonucunda, çalışanların ücretlerinin büyük oranda devlet tarafından ödenmesi kararlaştırıldı.

4.500’ü Almanya’da olmak üzere 28 ülkede 10.000’e yakın çalışanı bulunan Eberspächer Gruppe GmbH & Co KG isimli Alman otomobil parçası üreticisi, siber saldırıların hedefi oldu. Sendikadan yapılan açıklamada, egzoz teknolojisi, otomotiv elektroniği ve otomobiller için termal sistemler sektöründe yer alan firmada üretimin tamamen durduğunu ve çalışmalarını yürütemeyen binden fazla çalışanın devletten yardım aldığı belirtildi.

Eberspächer’den yapılan açıklamada, bilgisayar korsanlarının geçen hafta pazar günü şirketin sistemlerine girdiği belirtildi. Almanya’nın güneybatısındaki Esslingen am Neckar’da bulunan şirket, “organize saldırı” olarak tanımladığı saldırının “IT altyapısını etkilediğini” açıkladı. Şirketten yapılan açıklamada, “Müşterilerimizi, çalışanlarımızı ve ortaklarımızı korumak için hedefe yönelik tedbirlerle saldırıya karşı gerekli adımlar anında atıldı.” ifadelerine yer verildi.

Çalışanların alacağı ödeneklerin müzakerelerini yürüten IG Metall sendikasının bölge müdürü Jürgen Gross, “Bütün sistemler arızalı, hiç kimse normal işini yapamıyor.” değerlendirmesinde bulundu. Gross, Almanya’nın kısa çalışma programı kapsamında, şirket merkezindeki çalışanların geçen hafta çarşamba günü aileleri olup olmamasına bağlı olarak maaşlarının %60’ı veya %67’si tutarında devlet desteği almaya başladıklarını açıkladı. Eberspächer geçen hafta pazartesi ve salı günü maaşların tamamını ödedi. Devlet tarafından finanse edilen ödemelere ise çarşamba günü başlandı.

Gross, Esslingen’deki yaklaşık 1.200 veya 1.300 çalışanın, Eberspächer temsilcileriyle sendika tarafından müzakere edilen şartlara göre normal maaşlarının %86,5’ini devletten alacağını ve kalan miktarın ise şirket tarafından ödeneceğini söyledi.

SİBER SALDIRILAR ÜRETİMİ SEKTEYE UĞRATIYOR

Siber saldırılar, bu yıl aralarında Colonial Pipeline Co. ve JBS SA’nın da bulunduğu bazı büyük şirketlerin faaliyetlerini alt üst etti. Saldırıların her ikisi de mayıs ayında gerçekleşti. Üreticilere yönelik saldırılar, üretim ve iş operasyonlarını haftalarca kesintiye uğrattı.

Eberspächer, “tehdidi ortadan kaldırmak ve normal operasyonlarını geri getirmek için” siber güvenlik ve adli tıp uzmanlarıyla birlikte çalıştığını bildirdi.

Siber sigorta piyasasında fidye yazılım krizi 

Açıklamayı yapan şirket sözcüsü, şirketin Almanya’daki diğer bölgelerindeki çalışanlar ve sendikaların da ödeme koşulları için müzakere yaptığını ancak bunların tümünün toplu müzakere yoluyla görüşülen sözleşmelerin kapsamına girmediği için yardım almaya uygun olmadığını belirtti.

FİDYE YAZILIMI İHTİMALİ ÜZERİNDE DURULUYOR

Berlin merkezli siber güvenlik firması HiSolutions AG’de güvenlik danışmanı olan Manuel Atug, saldırının ardından farklı konumlardaki çalışanların çalışamaması ve telefon hizmetinin kesintiye uğraması nedeniyle bunun bir fidye yazılımı saldırısı olabileceğini söyledi. Atug, Alman üreticilerin fidye yazılımı gruplarının hedefi olduğunun altını çizdi.

Gross, şirket hesapları henüz çalışmadığı için Eberspächer’in karar alıcılarıyla özel e-posta adresleri ve telefon numaraları aracılığıyla iletişim kurduğunu söylüyor. Çalışanların işe dönüş tarihlerinin belirsiz olduğunu belirten Gross, devlet tarafından yapılan ödemelerin Mart 2022’ye kadar devam edebileceğine işaret ediyor.

Sendikaların kısa çalışma programı kapsamında ödemeleri müzakere etmelerinin normalde üç hafta sürdüğünü söyleyen Gros, Eberspächer ve IG Metall’in saldırıdan sadece birkaç gün sonra anlaşmaya varabildiklerini dile getirdi. “Böyle bir sorun varsa çaresine bakarız. Çözüm, insanların paralarını almasıdır.” dedi.

Sendikanın Esslingen bölge ofisi de, otomasyon araçları üreten Pilz GmbH’in 2019’da uğradığı saldırının ardından işçilerin benzer ödemeleri için müzakere yürüttü. Bilgisayarlarına erişimi olmayan çalışanlar, bazı işleri için kalem ve kağıt kullanmak durumunda kalmıştı. Şirket, saldırıdan bir hafta sonra tekrar siparişleri teslim edebilecek duruma geldiğini açıklamıştı.

Zorlu bir ekonomik süreçten geçtiği için çalışanlarının ödemelerini kısa çalışma sistemi kapsamında yaptıklarını söyleyen Pilz sözcüsü, devlet tarafından yapılan ödemelerin işten çıkarmaların önüne geçtiğini ve daha sonra çalışanların normal düzene dönmelerine yardımcı olduğunu söyledi. Sözcü, “Siber saldırıdan sonra üretimde yardımın her türlüsüne ihtiyacımız vardı.” diye konuştu.