Etiket arşivi: kişisel veri

İşte kişisel verileri korumanın 7 basit yolu

50 milyon kişinin kişisel verilerinin çalındığının ortaya çıkması ardından kişisel verileri korumak çok daha önem kazandı. İşte kişisel verileri çevrimiçi ve çevrimdışı olarak güvenli tutmaya yönelik 7 basit ve etkili ip ucu.

Verileri yedeklemek

Dijital verilerin kopyalarını tutmak, kişisel verileri korumanın en basit yöntemlerinden biridir. Ancak bu yöntem genellikle göz ardı edilir. Verileri yedeklemek, herhangi bir cihazın kaybolması, çalınması veya zarar görmesi halinde bilgi ve belgelerin güvende olacağı anlamına gelir. Harici bir sabit sürücü kullanılarak veriler kolayca yedeklenebilir.

Açık kablosuz ağları kullanmamak

Wifi sinyalleri genellikle evin dışına kadar ulaşır, dolayısıyla bilgisayar korsanları için kolay bir hedef olur. Basit olmayan harf, rakam ve özel karakterlerin karışımından oluşan bir şifre kullanılarak bu duruma önlem alınabilir.

Bunun yanı sıra genel kullanıma açık kablosuz ağları kullanmaktan kaçınmalı ve eğer kullanılırsa da, site adreslerinin HTTP yerine HTTPS ile başladığından emin olunmalıdır. Çünkü HTTPS ile başlayan adresler daha güvenli bağlantı sağlamaktadır.

Antivirüs yazılımı kullanmak

Kötü amaçlı yazılımlar birçok bilgisayarın başına bela olur ve virüsler, casus yazılımlar gibi risk faktörlerini içerir. Kötü amaçlı yazılımlardan kaçınmanın en iyi yolu, iyi bir antivirüs yazılımına sahip olmaktır.

Şifreleri düzenli olarak değiştirmek

Mevcut şifreler en az 15 karakter uzunluğunda olmalı ve sık sık değiştirilmelidir. Daha da önemlisi, şifreler cihazınızın yakınında yazılı olarak saklamamalı veya cihazın üzerine yazılmamalıdır.

Doğum günü ve adres bilgilerini yayınlamamak

Sosyal medya hesaplarında yer alan adres, doğum günü gibi bilgiler kötü amaçlar için kolayca kullanılabilir. Bu riskin önüne geçmek için, doğum günü veya yaşanılan yer gibi bilgiler online platformlarda yayınlanmamalıdır.

Kamera ve Bluetooth’u kontrol etmek

Bilgisayar korsanlarının kapalı olduğu taktirde dahi kameraya erişmesinin mümkün olduğu unutulmamalıdır. Kullanılmadığı durumlarda kamera kapatılarak veya bilgisayar için bir kamera kapağı alınarak önlem alınabilir. Bluetooth ise korsanlar için açık bir kapı olabileceğinden Bluetooth da kapalı tutulmalıdır.

Belgeleri taramak ve yedeklemek

Çevrimdışı güvenlik özelinde ise, önemli belgeleri tarayarak ve bilgisayara kaydederek önlem alınabilir. Böylelikle, her şeyin hem dijital hem de basılı kopyalarına sahip olunacağından, olası bir risk karşısında veri kaybı yaşamanın önüne geçilecektir.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Avrupa Veri Koruma Günü’nde KVKK etkinliği: ‘Avrupa’da Facebook değil GDPR daha fazla konuşuldu’

28 Ocak Veri Koruma Günü kapsamında Ankara’daki Kişisel Verileri Koruma Kurumu’nda (KVKK) bir konferans düzenlendi. Konferansa Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün yanısıra çok sayıda bürokrat ve akademisyen katıldı.

Konferansın açılış konuşmasını yapan KVKK Başkanı Prof. Dr. Faruk Bilir geçen yıl bilişim hukuku alanında en çok konuşulan konunun kişisel verilerin korunması kanunu olduğunu belirtti. Bilir, “Buradaki temel amaç, kişisel verilerin korunmasıdır. Kişisel verilerin korunması ise kişinin veri güvenliğinin sağlanması yoluyla özel hayatın gizliliğini güvence altına alarak aslında verinin ilişkili olduğu kişinin korunmasıdır. Başka bir ifadeyle kişisel verilerin korunmasının özünde kişinin korunması ilkesi yatmaktadır.” dedi.

Bilir, Türkiye’de 2010 yılında gerçekleştirilen anayasa değişikliğiyle kişisel verilerin korunmasının anayasal bir hak olarak düzenlendiğini hatırlatarak,  “Anayasamızın 20. maddesinde geçen ‘Herkes kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir’ ifadesiyle kişisel verilerin korunması anayasal teminat altına alınmıştır.”  diye konuştu.

2018 yılı küresel risk raporuna göre dünyadaki en önemli ikinci küresel riskin veri güvenliğine karşı yürütülen faaliyetler olduğunu aktaran Bilir, “Bu çerçevede ilgili kişilerin ve veri sorumlularının   kişisel verilerin öneminin her geçen gün daha da arttığı bir dünyada yeterli önlemleri alıp almadıklarını düşünmeleri gerekmektedir. “ ifadelerini kullandı.

“Veri koruma kültürü toplumsal kültürün bir parçası olmalı”

Bilir konuşmasına şöyle devam etti:

“Dijital çağda başarılı olabilmek ve arzulanan dijital dönüşümün sağlanabilmesi için gereken en önemli kriterlerden biri de kurum olarak temellerini atmış olduğumuz veri koruma kültürüdür. Bu kültürü başta kendimiz olmak üzere, çocuklarımıza,  gençlerimize, özel sektöre ve kamu sektörüne  bireysel ve toplumsal kültürün bir parçası olacak şekilde aşılamalıyız. Aynı şekilde kişisel verilerin korunması bilincini zihinlere yerleştirmemiz gerekir. Bu sayede veri koruma kültürünün büyümesine ve gelişmesine katkı sağlayabiliriz. “

Kişisel verilerin korunması prensiplerinin uygulamaya yansıtılması gerektiğine dikkati çeken Bilir ayrıca “Kişisel verilerin korunması teoriden uygulamaya geçirilmelidir.  Kişisel verilerin korunması kurumların organizasyon yapısının ve kurumsal kültürünün bir parçası olmalıdır. Ancak bu şekilde kanunlara ve kurallara gereken uyum sağlanacaktır.” şeklinde konuştu.

“Bilginin silah gibi kullanıldığı bir çağda yaşıyoruz”

Adalet Bakanı Bakanı Gül ise bilişim teknolojilerinin sunduğu fırsatların yanısıra birçok riski de beraberinde getirdiğini vurguladı.

Gül, “Kolaylaştırıcı fonksiyonlarının yanında bu gelişmeler yine kendine özgü tehdit ve zorlukları da içerisinde barındırmaktadır. Bilginin aynı zamanda bir silaha dönüştüğü, silah gibi kullanıldığı bir çağda da yaşıyoruz. Günümüzün en değerli varlığı olan verinin, daha hızlı işlenmesini, daha kolay analiz edilmesini sağlayan  teknolojiler, veri güvenliğini ve depolanmasını daha esaslı bir problem olarak karşımıza çıkarmış durumdadır.” ifadelerini kullandı.

Kişisel verilerin korunmasının kişilerin hukukunun korunması olduğunun altını çizen Gül, veri temelli yeni ekonomide ülkemizin rekabetçi yapısını korumanın da veri güvenliğini sağlamayı zorunlu kıldığını söyledi.

“Yeni yargı reformu belgesinde daha fazla özgürlük sağlayacağız”

Hakları geliştirmek ve korumanın öncelikleri olduğunu belirten Gül,  “İnsanı korumazsanız, devleti koruyamazsınız.  Devlet insanların temel haklarını ve hürriyetlerini korudukça, adaleti insan merkezli yaşattıkça  devleti, insanı, toplumu ayakta tutan temel ortak değerimizdir.  Bu nedenle önümüzdeki yakın zamanda açıklayacağımız yargı reformu belgemizle  bu hakları ve özgürlükleri daha fazla ve hangi alanda geliştireceğimizi, ve insanımızın layık olduğu daha fazla hukuk, daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlüğü inşallah bütün insanımız için sağlayacağız.“ diye konuştu.

Hakimler ve Savcılar Kurulu İkinci Daire Üyesi Prof. Dr. Ali Cengiz Köseoğlu ise kişisel verilerin korunması konusunun aynı zamanda insanlığın geleceğiyle de alakalı bir konu olduğuna dikkati çekerek, “Dünyanın nasıl yönetileceğine önümüzdeki yüzyılda artık verilere sahip olanlar karar verecek. Feodal dönemde, mülkiyet toprak sahipliğiyle ölçülüyordu. İlişkiler bu toprak sahipliği çerçevesinde düzenlenmişti. Sanayi devrimiyle birlikte makinalara sahip olmak servetin bir göstergesi haline geldi.  Önümüzdeki yüzyıl da artık veriye sahip olmak, zenginliğin de servetin de sahibi olmak anlamına gelecek. “ ifadelerini kullandı.

“Aydınlatma metinleri yasalara ve tebliğe uygun değil”

Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Erdem Özdemir, “Teori ve Uygulamada Aydınlatma Yükümlülüğü” konulu bir sunum yaptı.

Erdem konuya ilişkin birçok sektörde eksiklikler olduğunu belirterek, “Aydınlatma yükümlülüğü konusunda uygulamada çok ciddi hatalar yapıldığını görüyorum. Web sitelerinde aydınlatma metinlerinin yer aldığını görüyoruz. Ancak web sitesinin hiç görülmez bir noktasında yer alıyor.  O aydınlatma metnini bulabilmek için özel bir çaba sarfediyorsunuz. Birbirine çok benzeyen aydınlatma metinleri var. Hiçbir anlam ifade etmiyor. Bu aydınlatma metinleri de aslında yasamıza ve tebliğe uygun değil.” dedi.

Aydınlatma yükümlülüğünün son derece önemli bir yükümlülük olduğunu vurgulayan Erdem, “Hukuksal etkileri de aynı şekilde önemli.  Aydınlatma yükümlülüğü yerine getirilmezse, olası bir uyuşmazlıkta bunun karşımıza çıkaracağı komplikasyonlar da mevcuttur.”  diye konuştu.

“Envanterle aydınlatma yükümlülüğü arasında doğrudan bir ilişki var”

Henüz Türk şirketlerinin envanterlerini tamamlayamadığına dikkati çeken Erdem, “Aslında gerçekler şu. Envanterini tamamlayabilmesi lazım ki bir şirketin aydınlatma yükümlülüğünü sağlıklı bir şekilde yerine getirebilsin. Envanterle aydınlatma yükümlülüğü arasında doğrudan bir ilişki var. Sen hangi veri kategorilerini, hangi amaçla işliyorsun o envanterinde belirleyeceksin ilgiliye sağlıklı şekilde bilgi vereceksin. Envanteri tamamlayamamış şirketlerin bugün yaptıkları aydınlatmaların büyük çoğunluğu bence eksik.”  ifadelerini kullandı.

“Avrupa’da Mark Zuckerberg’den ziyade GDPR konuşuldu”

İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Leyla Keser ise Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun Türkiye’de dünyada yoğun bir şekilde gündeme geldiğini belirterek, “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, yürürlüğe girdiğinde, 2016’dan bu yana hayatımızda bu konuyu sıkça konuşuyor olduk. Aynı şeyi Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR) yürürlüğe girdikten sonra Avrupadakiler de merak etmiş. Mark Zuckerberg’den ya da Beyonce, Kim Kardashian gibi ünlü kişilerden daha fazla GDPR konuşulmuş.” diye konuştu.

Keser ayrıca İsviçre’nin Davos kentinde düzenlenen Dünya Ekonomik Forumunda en çok konuşulan üç konudan birinin kişisel verilerin korunması konusu olduğunu hatırlattı.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Yasin Beceni ise “Veri Koruması Etki Analizi” konulu bir sunum yaptı.

Beceni, ”Bütün kişisel verilerin korunması kanununun özünde hesap verebilirlik ilkesi bulunur. Kişisel verilerin korunması hukukunun ana omurgası burası. Her veri işleme faaliyetinde her bir veri sorumluları hukuka, dürüstlük kurallarına ve şeffaflık kurallarına uygun bir şekilde davrandığını kanıtlamak zorunda. Aynı zamanada her bir veri sorumlusu her veri işleme faaliyetinde amaçla sınırlılık ilkesine uyduğunu ortaya koymak zorunda.” ifadelerini kullandı.

“Facebook’ta “fan page”niz varsa dikkatli olun”

Türk-Alman Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mesut Serdar Çekin, “Teknolojik Gelişmeler Işığında Veri Sorumlusu” konulu sunumunda “Veri işleyen bağımsız talimat üzere ve somut olaya göre değerlendirme yapmak zorundadır.” diye konuştu.

Çekin konuya ilişkin Almanya’da yaşanan bir örneği verdiği konuşmasında şunları kaydetti :

“Almanya’da bir veri koruma derneği, VAK adlı bir şirkete karşı şikayette bulunuyor. VAK adlı akademi, eğitim hizmeti veriyor. İnternetten siz VAK’nın fan page’ine gittiğinizde eğitim hizmeti alabiliyorsunuz. İktisada giriş, işletmeye giriş, istatistik gibi farklı hizmetler sunuyorlar. Ama bunu Facebook üzerinden yapıyorlar. Bunu yapmalarının esprisi Facebook Insights. Siz Facebook’la şöyle bir anlaşma yapabiliyorsunuz. Diyorsunuz ki bu fan page’e giren kişilerin adları, soyadları değil belki ama lokasyonları, yaşları meslekleri hakkında bana bilgi ver. Şu halde istatistikler elde ediyorsunuz. Ama  veriler anonim. VAK’ya karşı deniliyor ki sen Facebook’la birlikte veri sorumlususun. Veri koruma derneklerinin bu konuya yaklaşımı abartılı bulundu. Avrupa Adalet Divanı  ise kararında VAK, Facebook ile birlikte müşterek veri sorumlusudur. Yani eğer Facebook’da eğer fan page’iniz varsa dikkatli olun. Facebook bu şekilde kullanıcı verilerinin işlenebilmesini mümkün kılıyor”

“E-Devlet’te yapay zekayı kullandığımız zaman daha etkili sonuçlar alıyoruz”

Siber Güvenlik, E-Yönetişim ve E-Devlet Kıdemli Uzmanı Mustafa Afyonluoğlu ise geçen hafta BM’de kapalı bir oturum yaptıklarını belirterek, ”2019 yılıyla ilgili şöyle bir tespitte bulunduk. Tespit sonuç kısmında karşımıza çıktı. E-devlet hizmetlerini verirken yapay zekayı kullandığımız zaman daha etkili sonuçlar elde ediyoruz.” dedi.

Yapay zekayı kullanırken artık bir yazılım ve birtakım verilerle kendini geliştirmesi ve olgunlaştırması gerektiğini söyleyen Afyonluoğlu, “Daha önceden verilmiş e-devlet servislerinden doğan verilerden bu yapay zekanın daha mantıklı hareket etmesi ve tahminlerde bulunabilmesi için sonuçlar elde etmek hedeflendi. Dolayısıyla benim daha önce değer vermediği bir çıktım, aslında benim hizmetimi daha iyi hale getirmek için kıymetli hale gelmeye başladı.” diye konuştu.

En hassas ve huzursuz oldukları alanın kişisel veriler olduğunu vurgulayan Afyonluoğlu, “Firmalar, gereğinden fazla veriyi alarak etik açısından güven kaybı yaşandığı noktasına gelindi. Eskiden birçok veriyi gayet bonkörce dağıtıyorduk. Ama sonradan bu veriler üzerinden işlenen siber suçlar sonrası sıkıntılar artmaya başlayınca durum tekrar gözden geçirildi.” ifadelerini kullandı.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Kişisel veriler silinse bile bilgisayarda kalmaya devam ediyor!

Kötü niyetli kişiler, kişisel verilerini sildiği sanan bilgisayar kullanıcılarının hassas verilerine ulaşmayı başarabiliyor.

Eskiyen bilgisayarlarını değiştirmek isteyenler, cihazlarındaki önemli dosyaları yedekledikten sonra tüm dosyaları silmenin yeterli olacağı yanılgısına düşüyor. Veri Kurtarma Hizmetleri Genel Müdürü Serap Günal ise basit silme işlemlerinin dosyaları kalıcı olarak ortadan kaldıramayacağını belirterek uyarılarda bulunuyor.

Yeni bir bilgisayar alındığında eski bilgisayardaki önemli verilerin tümü transfer edildikten sonra genellikle silinir. Ancak bilgisayardaki herhangi bir dosyayı çöp kutusuna sürükleyen kullanıcılar, aslında sadece dosya sistemini yani işletim sisteminin verilere ulaşmak için kullandığı yolu silmiş oluyor.

Satmak, başkasına vermek, yok etmek ya da çöpe atmak gibi seçeneklerden hangisinin seçildiği fark etmeksizin bilgisayarlardaki hassas verilerin gerçekten silindiğinden emin olunması gerektiğini belirten Serap Günal, hard disklerdeki silindiği sanılan önemli kişisel verilere kötü niyetli kişilerin kolayca erişebildiğini dile getirerek uyarıyor.

Tamamen Silindiği Sanılan Bilgisayarların Üçte Birinde Kişisel Veriler Hala Duruyor

Güncel verilere göre kullanıcıların tamamen sildiğini düşündüğü hard disklerin yarısına yakını çeşitli dosya ve veriler, yaklaşık üçte biri de fotoğraf ve videolar, özel belgeler ve mailler gibi önemli dosyalar ile banka hesap bilgileri, kredi kartı numaraları, kullanıcı bilgileri gibi kritik veriler içeriyor. Sahiplerinin silindiğine inandığı çoğu dosyaya ulaşmayı başaran kötü niyetli kişiler, bu bilgileri kimlik hırsızlığı ve çevrimiçi dolandırıcılık gibi amaçlarla kullanarak ciddi zarar yaratıyor.

Basit silme işleminin ardından tüm verilerin tamamen yok olduğunu düşünen kullanıcıların veri güvenliği adına daha fazla adım atarak cihazlarını tamamen temizletmeleri gerekiyor. Kullanıcıların göremedikleri için tamamen ortadan kaldırdıklarını düşündüğü dosyalar hard diskte kalmaya devam ettiği için finansal bilgilerden kişisel verilere kadar her şeye kötü niyetli kişiler kolayca ulaşabiliyor.

“Tamamen Silinmesi İstenen Verilerin Üzerine Yeni Veriler Yazılmalı”

Kişisel veriler, kurumsal kayıtlar, finansal raporlar gibi hassas verilerin güvenliği için ise silme işleminden daha fazlasına ihtiyaç duyuluyor. Dosyalarını kalıcı olarak silmeyi amaçlayan kişilerin sildikleri verilerin üzerine farklı veriler yazmasının şart olduğunu vurgulayan Serap Günal, disklerin tamamen temizlenmeden önce önemli verilerin mutlaka yedeklenmesini öneriyor.

 

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Kullanıcılar kişisel bilgilerin kötüye kullanılacağından endişeli

ABD’de yapılan geniş kapsamlı bir araştırma, insanların büyük bir bölümünün kişisel verilerinin kötüye kullanılmasından endişe ettiğini ortaya koydu.

Antivirüs yazılım kuruluşu ESET, kamuoyunun siber suç, siber güvenlik ve veri gizliliğine ilişkin tutum ve deneyimini incelemek üzere Amerika Birleşik Devletleri’nde kapsamlı bir araştırma gerçekleştirdi. ESET Siber Güvenlik Barometresi olarak tanımlanan ve anket biçiminde düzenlenen araştırma, 2 bin 500 kişinin katılımıyla yapıldı. ESET Kıdemli Güvenlik Araştırmacısı Stephen Cobb’un duyurduğu araştırma, ilginç bulgular ortaya koydu.

SİBER SUÇLAR, BÜYÜK BİR TEHDİT

Amerikalıların yüzde 70’i, online bankacılık işlemlerinde veya alışveriş yaparken web sitelerine sağlanan kişisel verilerin kötüye kullanılmasından endişe duyuyor. Bununla birlikte toplumun büyük çoğunluğu artık siber suçları, ülkeleri için gittikçe büyüyen bir tehdit olarak görüyor. Hatta o kadar ki, katılımcıların yaklaşık yüzde 91’i siber suçun, uyuşturucu kaçakçılığı veya kara para aklamaktan daha önemli bir sorun olduğunu düşündüklerini ifade etti.

DERİN BİR ENDİŞE VAR

ESET Kıdemli Güvenlik Araştırmacısı Stephen Cobb’e göre bu araştırmadaki en çarpıcı bulgu, katılımcıların siber suçlar tarafından oluşturulan tehlikelere karşı duydukları derinlemesine endişe ve bunun yakın zamanda düzeleceğine dair inançlarının olmayışıdır. Ankete katılanların yaklaşık yüzde 87’si, siber suç kurbanı olma risklerinin artmasını beklediklerini belirtti.

HER 5 KİŞİDEN BİRİ ONLİNE BANKACILIĞA SOĞUK

Ankete katılanların yüzde 19’u online alışveriş, yüzde 20’si ise online bankacılık işlemlerini güvenlik ve gizlilik endişeleri nedeniyle yapmamayı tercih ettiklerini bildirdi. ESET Araştırmacısı Stephen Cobb’e göre bu yüzdeler, finansal kuruluşlar ve perakendeciler için kaybolan fırsatları ifade ediyor.

Raporda ayrıca siber suçla ilgili kaygılar ve bu tür suçlarla karşılaşma oranı arasındaki ilişki de belgeleniyor. Yetişkin Amerikalıların yaklaşık yüzde 70’i, kişisel bilgilerini isteyen sahte e-postalar veya telefon görüşmeleri aldıklarını bildirdiler. Çok daha fazla sayıda insan, katılımcıların yüzde 86’sı kimlik hırsızlığı kurbanı olabileceğinden endişe duyduğunu söyledi ancak kimlik hırsızlığı yaşadığını bildiren katılımcıların yüzdesi ise bu sayının yarısından daha az, yüzde 30 olarak hesaplandı. “Açık olmak gerekirse, 10 Amerikalıdan üçünün kimlik hırsızlığı yaşamış olması oldukça şok edici” diyen Stephen Cobb, “Ancak bu yüksek endişe oranından tecrübeler edinebilir, önlemler geliştirilebilir” tespitini yaptı.

Kaynak: Dünya Gazetesi

NASA veri sızıntısı kurbanı oldu

ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Ajansı NASA veri sızıntısı kurbanı oldu. İki ay önce keşfedilen bir güvenlik ihlalinde, tüm çalışanlarının kişisel verilerinin sızdırılmış olabileceği bildirdi. Hasarın boyutları henüz belirlenebilmiş değil.

Uzay sektörüne odaklanan SpaceRef medya şirketinin duyurduğu bilgiye göre, NASA’nın insan kaynakları sorumlusu Bob Gibbs, “23 Ekim 2018’de NASA siber güvenlik personeli, kişisel olarak tanımlanabilir bilgilerin saklandığı NASA sunucularına yönelik olası bir yetkisiz erişimi araştırmaya başladı” açıklamasını çalışanlarla paylaştı.

Eski çalışanların da kayıtları çalınmış olabilir

Antivirüs yazılım kuruluşu ESET’in güvenlik araştırmacılarından Tomas Foltyn’in mercek altına aldığı gelişmeye göre, çalınmış olabileceğinden korkulan veriler yalnızca mevcut çalışanların değil, eski NASA çalışanlarının da sosyal güvenlik numaralarını ve diğer kayıtları içeriyor. NASA’nın şu anda 17 binin üzerinde çalışanı bulunuyor.

NASA’nın insan kaynakları sorumlusu Bob Gibbs, çalışan kayıtlarının depolandığı sunucu da dahil olmak üzere ajansın sunucularından ikisinin hedef alındığı düşünülen olay hakkında, “Temmuz 2006’dan Ekim 2018’e kadar yerleşik, ajanstan ayrılmış veya merkezler arasında transfer edilen NASA Sivil Hizmet çalışanları etkilenmiş olabilir” diye konuştu.

Görevler tehlikede değil

NASA, potansiyel ihlalden haberdar olduktan hemen sonra veri sızıntısı kapsamını belirlemek ve potansiyel olarak etkilenen bireyleri tanımlamak için soruşturma başlattı. Buna yönelik hazırlanan bildiride, şu ifadelere yer verildi: “Bu süreç zaman alacaktır. Devam eden soruşturma, üst düzey yöneticiler de sürece dahil olacak şekilde, ajansın en önemli önceliği durumuna gelmiştir. NASA, herhangi bir ajans görevinin siber saldırılar tarafından tehlikeye girdiğine inanmamaktadır.”

Ajans ayrıca, güvenliği artırma amaçlı adımlar attığını ve olaydan etkilendiği tespit edilen çalışanlara kimlik koruma hizmetleri sunacağını da belirtti.

Daha önce güvenlik ihlalleri yaşanmıştı

En son 2016’da bir güvenlik ihlalinin kurbanı olan NASA, güvenlik olaylarına pek de yabancı değil. Dört yıl önce bir çalışanın sabit diski şifrelenmemiş dizüstü bilgisayarınının çalınması, Uluslararası Uzay İstasyonu’nu kontrol etmek ve komuta etmek için kullanılan kodları tehlikeye atmıştı.