Etiket arşivi: ırkçılık

ABD’de polise ırkçılık suçlaması : Siyahileri araştırmak için sahte profil kullanmışlar!

ABD'de polise ırkçılık suçlaması : Siyahileri araştırmak için sahte profil kullanmışlar!ABD’de Minneapolis kolluk kuvvetlerinin, siyahi vatandaşları araştırmak için sahte sosyal medya profilleri kullandığı iddia edildi.

Minnesota İnsan Hakları Birimi tarafından yayınlanan endişe verici bir rapora göre, Minneapolis Polis Departmanı ırkçı uygulamalarıyla medeni haklar yasasını ihlal etti.

İki yıllık bir araştırmanın sonucu olan raporda, memurların siyahileri beyazlara kıyasla çok daha yüksek oranda durdurdukları, aradıkları, tutukladıkları ve üzerilerinde güç kullandıkları ve suç şüphesi bulunmayan siyahi bireyleri, örgütleri ve politikacıları sosyal medya aracılığıyla, gizlice araştırdıkları tespit edildi. Raporda ayrıca, kuvvet kullanımı ve diğer suistimallerle ilgili şikayetler üzerine memurların soruşturulması ve disipline edilmesinde bir ihmaller zinciri ortaya kondu.

Fidye saldırısında ortaya çıkan ilginç detay: Swissport Müslümanlara ayrımcılık mı yapıyor?

Bulgular, MIT Technology Review’ın George Floyd’un öldürülmesinden sonra aktivistleri hedef alan geniş bir gözetim ağını ortaya çıkaran Minnesota kolluk kuvvetleriyle ilgili soruşturmasıyla tutarlılık arz ediyor. 

CİDDİ EŞİTSİZLİKLER 

72 Sayfalık rapor Minneapolis Polis Departmanı’nın (MPD) “ayrımcı, ırk temelli bir polislik görevi icra ettiğini” belirterek başlıyor.  Araştırmacılar kabaca 700 saatlik giyilebilir video kayıtları ve yaklaşık 480 bin sayfalık belediye ve MPD belgelerini incelediler.  Rapor, benzer koşullarda beyaz ve beyaz olmayan Minneapolis sakinleri için farklı sonuçları ortaya koyan istatistiksel analizlere dayanıyor. 

Örneğin, 2010’dan bu yana MPD memurları tarafından öldürülen 14 kişiden 13’ü siyahi ya da yerli halktan oluşuyor. Kimyasal ve diğer “daha az öldürücü” silahların yaygın kullanımında da açık bir eşitsizlik görülüyor. MPD memurları, beyazlara kıyasla siyahlara karşı daha yüksek oranda biber gazı kullanıyor.

YASADIŞI GÖZETİM

Raporda ayrıca, polis departmanının siyahi vatandaşları izlemek için gizli sosyal medya hesaplarını nasıl kullandığı da belirtiliyor: “MPD memurları, suç şüphesi bulunmayan siyahi vatandaşları, kuruluşları ve seçimle başa gelmiş yetkilileri izlemek için gizli ya da sahte sosyal medya hesapları kullandılar.”  

Memurlar, NAACP ve Urban League gibi grupları takip etmek, paylaşımlarına yorum yapmak ve üyeleri ile mesajlaşmak için gizli hesaplar kullandılar ve onlarla paralel şekilde düşünüyorlarmış gibi davrandılar. 

“Hatta bir defasında bir MPD görevlisi, NAACP’nin yerel bir şubesine mesaj göndermek için Siyahi bir topluluk üyesiymiş gibi davranmak adına bir MPD gizli hesabını kullandı. Bir başka olayda ise bir MPD memuru tanınmış bir Siyahi insan hakları avukatı ve aktivistinin doğum günü partisine katılmak için bir topluluk üyesiymiş gibi davrandı. 

Dezenformasyonun ana karargahı: Facebook grupları

Bu gizli sosyal medya hesapları sadece suç şüphesi bulunmayan bireyleri takip etmek için kullanılmakla kalmadı, hesapların arkasındaki MPD memurları demokratik süreci de etkilemeye çalıştı. Raporda şu ifadeler yer aldı: “MPD memurları, seçilmiş yetkilileri eleştiren özel mesajlar göndermek için MPD’nin gizli hesaplarını kullandılar.” Bu sahte konuşmalara bir Minneapolis belediye meclisi üyesi ve seçimle başa gelmiş bir yetkili de dahil edildi.

Raporda, “Polis memurlarının seçimle iş başına gelmiş yetkililerle temas kurmak ve onları eleştirmek için MPD’nin gizli sosyal medyasını kullanması, şehrin kaynaklarından uygunsuz bir şekilde yararlanılması anlamına gelmektedir. Bu uygunsuz gizli faaliyet demokratik süreci de baltalayabilir, çünkü sahte iletişim seçimle başa gelmiş yetkililerin bakış açılarını ve topluluk üyeleri tarafından alınan pozisyonlara yönelik algılarını bozabilir.” dendi. 

Antisemitik komplo teorileri Telegram’da cirit atıyor

Telegram uygulamasında antisemitik komplo teorilerini konu edinen kanalların ve takipçi sayılarının endişe verici bir hızla arttığı ortaya çıktı.

Son birkaç ayda popülaritesi hızla artan Telegram, Temmuz ayında aylık 550 milyon aktif kullanıcıya ulaşarak dünyanın en çok kullanılan beşinci mesajlaşma uygulaması oldu. Söz konusu uygulama sansüre karşı gösterdiği direnç ve Belarus’tan Myanmar’a kadar protestocuların örgütlenmesinde oynadığı rol nedeniyle de rağbet görüyor.

Diğer yandan, ırkçılık karşıtı grup Hope Not Hate, Telegram’ın özgürlükçü tutumunun olumsuz bir tarafı olduğunu ileri sürüyor. Hope Not Hate, internette en ağır antisemitik komplo teorilerinin Telegram’da kendine kolaylıkla yer bulabildiğini ifade ediyor.

Hope Not Hate’in antisemitizmin sanal ortamlarda yayılmasına dair geçen hafta yayınlanan raporu, Telegram’ın antisemit ve aşırılık yanlıları için “güvenli bölge” sağlamada önde gelen internet platformları arasında yer aldığını öne sürüyor.

TELEGRAM ANTİSEMİTİK GRUPLARA MÜDAHALE ETMİYOR

Rapor, antisemitik komplo ve içeriklerle dolu birkaç kanalın bu yıl keskin bir şekilde büyüdüğüne ve Telegram yönetiminin bu kanallara herhangi bir müdahalede bulunmadığına işaret ediyor. Rapora göre, bu kanallardan biri olan ve Yeni Dünya Düzeni komplo teorisinin savunuculuğunu yapan Dismantling the Cabal, bugüne kadar 90 binden fazla takipçi kazandı. GhostEzra adlı bir antisemitik kanal ise 333 bin takipçiye ulaştı.

Hope Not Hate’in raporunda paylaştığı bilgiler arasında, 2019 yılının Mart ayında Yeni Zelanda’nın Christchurch kentinde iki camiye saldıran ve 51 kişiyi katleden terörist tarafından kaleme alınan ırkçı, antisemitik açıklamanın en az 120 Telegram grubu ve kanalı tarafından paylaşıldığı da yer alıyor. Telegram’ın söz konusu içerikler hakkında herhangi bir işlem yapmaması dikkat çekiyor.

Latin Amerikalılar yalan habere inanmaya daha meyilli

Hope Not Hate bünyesindeki araştırmacılardan biri olan Patrik Hermansson, “Bu eylemsizliği Telegram’ın İslamcı radikallik ve terörizmle nasıl başa çıktığıyla karşılaştırırsanız, gece ile gündüz arasındaki gibi bir farkla karşılaşırsınız.” diyor.

Telegram 2019’da, Europol operasyonunun bir parçası olarak IŞİD bağlantılı 43.000’den fazla bot ve kanalı kaldırdı. Hermansson, Telegram’da paylaşılan bazı antisemitik içeriklerin de terör savunuculuğu anlamına geldiğini ve buna göre muamele görmesi gerektiğini iddia ediyor.

KOVİD-19 KOMPLO TEORİLERİNE RAĞBETİ ARTIRDI

Hope Not Hate, pandemi sonrası hayatımıza giren karantina ve sosyal mesafe benzeri önlemlerle birlikte komplo teorilerinin daha fazla rağbet gördüğünü açıklıyor. Belirsizlik ve izolasyon dönemleri, her türlü düzen ve elit karşıtı anlatılara güç veriyor.

Birçok komplo teorisi yaşanan tüm kötülüklerden küçük bir grup insanı sorumlu tutarken bunlar arasında Yahudilerin de önemli bir yer tuttuğu biliniyor. Bu nedenle, henüz sona ermemiş olan pandemi de Telegram ve benzeri platformlarda antisemitik içeriklerin artışını beraberinde getiriyor.

Hermansson’a göre, Telegram’ı antisemitizm için ideal platform yapan etkenler arasında kullanıcılarına sağladığı anonimlik ve uygulamanın yapısı başta geliyor. Hermansson, Telegram’ın “moderasyon eksikliği”nin de antisemitizm için müsait ortamı oluşturduğunu düşünüyor.

Yapay Zeka’da madalyonun öteki yüzü: DeepFake ve otonom silahlar başımızı ağrıtacak

Yapay zeka alanı son yıllarda çok önemli gelişmelere şahit oldu.Basit yapay zekâ algoritmaları bile kim olduğumuzu, ne yaptığımızı, ne istediğimizi ve neden istediğimizi bizden daha iyi anlayabilecek düzeye ulaştı.

İnsanlık için büyük fırsatlar sunan yapay zeka ürünleri, hayatın her alanında bize eşlik ediyor. Bugün cep telefonlarımızda bile birçok işimizi gören akıllı sanal asistanlar bulunuyor. Yapay zekâ sistemleri bize zaman tasarrufu sağlıyor ve birçok konuda rahatlık sunuyor.

Eğer durum böyle giderse bugün internet olmadan yaşamayı hayal etmemiz zor olduğu gibi, bundan belki de on yıl sonra yapay zekâ sistemleri olmadan eksik hissedeceğiz. Ancak yıllar boyunca Hollywood filmlerine konu olan ve bilim kurgu kitaplarını süsleyen bu gelişmenin getirdiği tüm sonuçlar ne yazık ki olumlu değil.

Yapay zekâ sistemleriyle ilgili en korkutucu gelişmelerden biri de DeepFake adıyla anılan teknoloji. DeepFake gelişmiş bir algoritma kullanarak internette çok sayıda fotoğrafı bulunan ünlü isimlerin yüzlerini farklı videolardaki kişilerin yüzlerine entegre edebiliyor.

Üstelik bunu o kadar başarılı yapıyor ki videodaki kişinin gerçekten kim olduğunu ayırt etmeniz kimi zaman imkânsız hale geliyor. Bu teknoloji çok hızlı gelişiyor ve sahte videolarla insanları kolayca manipüle etmek için kullanılabileceği gibi özel hayatlarımız gibi diğer birçok alanda insanların başını ağrıtabilir.

OTONOM SİLAHLAR KORKUTUYOR

Elon Musk, geçen sene Birleşmiş Milletler’i yapay zekâ tarafından kontrol edilebilecek otonom silahların yaratacağı tehlikeler konusunda uyardı ve 115 diğer uzman da otonom savaş tehdidine dikkat çekti. Teknolojinin giderek daha kolay, ucuz ve kullanıcı dostu hâle geldiğini düşünürsek, herkes tarafından ulaşılabilir olan otonom silahlar gerçekten de tehdit oluşturabilir.

Örneğin, sadece iyi kalite bir kameraya sahip bir drone bile uygun yapay zekâ yazılımı ile otonom olarak uçabilecek hâle getirilebilir. Yüklenecek yüz tanıma teknolojisi ise, drone kamerasının belirli bir kişiyi saptamasına ve drone’un o kişiyi takip etmesine olanak tanıyabilir.

Yapay zekânın bir bilgisayar sistemine bağlı diye tarafsız olacağını sakın düşünmeyin. Yapay zekâ algoritmaları önyargılı veriler içeren kümelerle beslenebilir ve bu durum yapay zekâyı geliştiren kişi ya da kurumun sahip olduğu önyargıları sistemin mantıksal olarak onaylamasına neden olabilir. Bugün bile, etnik azınlıkları beyaz nüfustan daha fazla dezavantajlı duruma getiren birçok yapay zekâ örneği bulunuyor. İnsanlar ise yapay zekânın, algoritmasının elde ettiği verilere göre sonuca nasıl ulaştığını bilmeden bu sonuçları kabul etme eğilimi gösterebilir ve asıl tehlike de burada yatıyor.

‘Kemal Sunal’lı Banka Reklamı ‘Deepfake’ Tartışmalarını Canlandırdı: Ölmüş Kişilerin Hakları Nasıl Savunulabilir?

SAHTE İÇERİK ÜRETİMİ KOLAYLAŞABİLİR

Sahte içerik oluşturmak üzere tasarlanmış yapay zekâ sistemleri, şirketler ve hükümetler tarafından manipülasyon için kullanılabilir. Bunun için hazırlanmış bir algoritma, son derece hızlı ve geniş bir ölçekte sahte içerik üretilebilir. Bu da toplumsal ölçekte insanların fikirlerinin etkilenmesine neden olabilir.

Yapay zekâ sistemleri günümüzde tıp alanından askeri alanlara kadar birçok farklı alanda kullanılıyor. Gün geçtikçe insanların yerini daha fazla alıyor ve bir noktadan sonra her şeyi yapay zekânın ellerine teslim ettiğimizde bizim için yapacak çok bir şey kalmayacak. Dolayısıyla körelen becerilerimizin kurbanı olabiliriz.

Bugün bile farkında olmadan bunun etkilerini yaşıyoruz. Elle not tutma, zihinden hesap yapma ya da yakınlarımızın telefon numaralarını hatırlama gibi basit yeteneklerimizi bile akıllı telefonlarımız yüzünden çoktan rafa kaldırmış durumdayız.

Kaynak: Redbull Blog

 

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz