Etiket arşivi: internet ile ilgili ted konuşmaları

Markham Nolan: İnternette gerçeği ve kurguyu ayırmak

17 yaşından beri gazetecilik yapan Markham Nolan, 2012 yılında TEDSalon’da yaptığı konuşmasında, günümüz gazeteciliğinin karşılaştığı sorunların altını çiziyor ve internetle birlikte gelişen teknolojilerin, gerçeklik algısını nasıl değiştirebileceğine değiniyor.

Nolan konuşmasına internetin hayatımızda bu kadar temel bir rol oynamadığı zamanlarda insanların haberlere ve haberciliğe tepki verdiğini, fikirlerinin onlara göre şekillendiğinden bahsederek başlıyor. Eskiden haberleri ve medyanın yöntemlerini etkileme imkanı olmayan izleyici ve okuyucuların, artık haberlerin yazılmasına yardım ettiklerini, habercilere kaynak olduklarını, yeri geldiğinde eleştirileriyle yapılan haberlere yön verdiklerini ve okumak istedikleri haberleri dile getirebildiklerini anlatıyor.

SİBER / BİLGİ GÜVENLİĞİ İLE İLGİLİ TED KONUŞMALARINA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYIN

Bu aradaki farkı basit bir şekilde açıklamak isteyen Nolan, 4 yaşındayken BBC greve gittiğinde çizgi filmlerini izleyemediği için kanala bir şikayet mektubu yazdığını, ancak cevabını ancak 3 hafta (ve grev sona erdikten sonra) alabildiğini söylüyor. Fakat günümüzde gazeteciler ve haber kanalları, insanlarla doğrudan ve her an iletişim kurabiliyor, hatta buna göre hareket ediyorlar. İzleyicilerin yorumlarına, fikirlerine ve tepkilerine göre hangi haberlerin ne kadar ilgi gördüğünü gözlemleyebiliyor, haberin kendisinden bile bu yolla haberdar olabiliyorlar.

İnternet sayesinde bir haberin dünyaya yayılma hızının tahmin edebileceğimizden bile hızlı olduğunu söyleyen Nolan, 2012 yılında Costa Rica’da meydana gelen bir depremden örnek veriyor. Gerçekleşen depremin Managua’ya varmasının 60 saniye, Managua’da birinin depremi Twitter’dan duyurmasının ise 30 saniye sürdüğünü belirten Nolan, tüm dünyanın bu depremi 30 saniye içinde öğrenme şansını elde ettiğini varsayıyor. Yani, dünyanın herhangi bir yerinde olan herhangi bir olaya bir gazetecinin (ve herkesin) ulaşması için cep telefonuna bir göz atması ya da tarayıcısına bir iki defa tıklaması yeterli oluyor.

Bilgiye erişmenin bu derece kolay olduğu bir çağda asıl problemin hangi haberin araştırmaya değer ya da daha da önemlisi doğru olduğunu anlamanın git gide zorlaşması olduğunu söylüyor Nolan. Bir kasırga olduğunda internete yüklenen fotoğrafların sahte mi, eski mi yoksa başka kaynaktan çalınmış mı olduğunu anlama işi de gazetecilere düşüyor. Buna örnek olarak ise Hama, Suriye’de çekilmiş bir videoyu veriyor. Görüntülerde bir kamyonetten nehre atılan kan revan içindeki bedenler yer alıyor. İnternetteki iddialara göre bu bedenler, Suriye ordusundaki askerlere ait. Gazeteciler bu görüntülerin gerçekliğini kanıtlamak zorunda oldukları için videonun yayılmasıyla bağlantılı üç farklı kaynağa soruyorlar. Kaynaklardan ilki bu köprünün var olmadığını, ikincisi köprünün Hama’dan başka bir yerde bulunduğunu, üçüncü kaynak ise köprünün Hama’da olduğunu fakat baraj kapatıldığı için derenin kurumuş olması gerektiğini iddia ediyor. Bu noktada iş gazetecilere düşüyor. İnternetim tamamen ücretsiz kaynaklarını kullanan Nolan ve arkadaşları Google Maps’i açıyor ve tüm köprülere bakmaya başlıyorlar. Görüntüler sayesinde köprünün doğru-batı yönlü nehri kestiğini, köprünün üzerindeki parmaklıkları ve nehir kenarında neler bulunduğunu bildikleri için, köprüleri hızla elemeye başlıyorlar. Hama’nın az ilerisinde nehri doğu-batı yönlü kesen bir köprü buluyor, uydu görüntülerine ve orada çekilip internete yüklenmiş fotoğraflara bakarak bu köprünün aradıkları köprü olduğu kanısına varıyorlar. Bu sayede üç kaynaktan yalnızca sonuncusunun güvenilebilir bir kaynak olduğuna karar veriyorlar. Ve internet sayesinde bunu, Dublin’deki ofislerinde otururken 20 dakika içinde bulabiliyorlar.

İnternette her gün önünüzden gelip geçen yüz binlerce bilgi, fotoğraf ve video var. Nolan, bu bilgileri akıllıca kullanmayı başarırsak, çok ilginç şeylere ulaşabileceğimizi söylüyor. Ve bu bilgi fazlalığını ayrıştırmak, ihtiyacımız olan, doğru, güvenilir ve kaliteli haberlere, bilgilere ulaşmak için yine internetin bize sağladığı ücretsiz uygulamaları kullanmak, dünyanın dört bir yanına saniyeler içinde ulaşmak mümkün.

Her saniye Instagram’a 58, Facebook’a 3500’den fazla fotoğraf, her dakika YouTube’a 72 saatlik video yüklendiği bu hızla değişen dünyada, Nolan’ın konuşmasının başından sonuna dek 864 saatlik video YouTube’a yüklenmiş olacak. Bu devasa veri bulutunun içinde doğruyu, ihtiyacımız olanı ve aradığımız şeyi bulmak ise yine bize düşecek.

HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ABONE OLMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ

[wysija_form id=”2″]

İnternet Çökebilir, Bir B Planına İhtiyacımız Var

Bir mucit, bilim adamı, yazar ve mühendis olan Danny Hillis, 2014 yılında TEDTalks’ta yaptığı konuşmasında, internetin günümüzdeki kadar büyümesi için tasarlanmadığından bahsederek, büyük bir siber saldırıyla karanlık çağlara dönebileceğimizi anlatıyor.

Konuşmasının başında 1982 yılında tüm internet kullanıcılarının küçük bir kitaba nasıl sığdırılabildiğini gösteren Hillis, o yıllarda internetin güven üzerine kurulu olduğunu ve büyük bir başarıya hızla ulaştığını anlatıyor. Günümüzde tüm dünyayı ele geçiren internette, kişi ve kuruluşların çevrelerine duvar ördüğüne ve kendilerini kötü adamlardan korumaya çalıştıklarına değiniyor. Saldırıları bir kenara bırakacak olursak, basit hataların bile çok kötü sonuçlar doğurabileceğini söyleyen Hillis, birkaç yıl önce Salt Lake City’deki hatalı bir yönlendirici sebebiyle Mississippi’nin batısındaki hiçbir uçağın havalanamadığı örneğini veriyor.

Çağımızın Silahı: İnternet

Hillis, günümüzde Amerika Birleşik Devletleri’ne ya da Batı medeniyetlerine saldırmak isteyen bir kişinin, internetle alakası bile olmadığını düşündüğümüz yerlerden saldırabileceği konusunda bizleri uyarıyor. İran’da siber saldırıya uğrayan nükleer santralde olduğu gibi, internete bağlı olmadığı düşünülen bu yere bir şekilde sokulan bir yazılımla, makinelerin kendi kendilerini yok etmelerini sağlamak mümkün. Bu şekildeki bir yazılım, bir petrol rafinerisini ya da bir ilaç fabrikasını da hedef alabilir.

Kendimizi Değil İnterneti Korumalıyız

Bu noktada Hillis, bilgisayarlarımızdan ziyade, bir iletişim aracı olarak kullandığımız interneti korumayı hedeflememiz gerektiğini düşünüyor. İnternet kullanıcılarının bir kitaba sığdığı dönemlerde yaşanan bir sorunda tüm internet kapatılarak bir çözüm bulunabiliyorken, günümüzde interneti kapatmanın benzinciye gidince benzin alamamamıza, hatta telefonla bile konuşamamamıza sebep olacağının altını çiziyor.

Bir B Planı Oluşturulmalı

İnternetin hedeflenenden çok daha büyük bir etki alanına ulaşmış olması, olası saldırıların üzerimizdeki etkisini de fazlasıyla artırıyor. Hillis’e göre kimse interneti tam olarak anlayamıyor çünkü sürekli bir değişim içerisinde olan internet, hiçbir zaman yarım saat öncesiyle aynı olmuyor. Olası bir saldırıda dünyanın yaşayacağı çöküş ise her geçen yıl daha ciddi bir boyuta ulaşıyor. Hillis, bu alandaki en büyük sorunun, bir B planı hazırlamamamız olduğunu söylüyor. İnternetten tamamen bağımsız, onun kadar başarılı olması gerekmeyen bir sistem oluşturmamız gerektiğini anlatıyor. Hazırlanan bu B planının, internet olmadan polisin itfaiyeyi arayabildiği, ya da hastanelerin gerekli malzemeleri isteyebildiği bir ağ şeklinde kurulması gerektiğinin altını çiziyor.

HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ABONE OLMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ

[wysija_form id=”2″]

Harekete Geçmeliyiz

Bu sistemin var olan fiber kablolarla ve altyapıyla bile hazırlanabileceğini söyleyen Hillis, yeterli sayıda insanın buna ihtiyacımız olduğuna inanmasıyla harekete geçilebileceğini düşünüyor. İnternete bu kadar bağımlı ve saldırıya bu kadar açık olduğumuz bir çağda, bu sorunun çözmenin gerçekten çok kolay olduğunu da vurguluyor.