Etiket arşivi: eposta

Suudi elçiliğine yönelik saldırının iç yüzü

IŞİD’a bağlı olduğunu iddia eden bir siber saldırganın, Ağustos 2014’te Hollanda’daki Suudi Elçiliği’nin resmi e-posta hesabını kontrol altına alarak Lahey’de çok sayıda elçiliğe şantaj mailleri gönderdiği ortaya çıktı.

csoonline.com’un ortaya çıkardığı belgelere göre, söz konusu saldırgan e-postalarda elçilik yetkililerinden IŞİD adına 50 milyon dolar talep ediyor ve talebin yerine getirilmemesi durumunda elçilikleri havaya uçuracakları yönünde tehditler savuruyor.

Suudi elçiliğinin sınıflandırılmamış bilgisayar ağını hedef alan saldırı,  büyükelçi sekreterinin iş istasyonuna sıradan bir rootkit (kök kullanıcı takımı) yerleştirmek suretiyle gerçekleştirilmiş ve bu şekilde elçiliğin resmi e-posta hesabı ele geçirilmiş.

Uzmanlar CSO’ya yaptığı açıklamada, saldırının düşük profilde gerçekleştiği göz önüne alındığında, saldırganın gerçekten IŞİD’in organize çabalarının bir parçası mı, rastgele bir taraftar mı ya da bilinmeyen sebeplerle IŞİD üyesi gibi davranan bir ulus-devlet istihbarat ajanı mı olduğunu kestirmenin imkansız olduğunu ifade etti.

Hikaye, İngiltere’de başladı

Hikaye, İngiltere’deki bir Suudi okul müdürünü tuhaf bir şekilde dolandırma girişimi ile başladı, ardından gelen 50 milyon dolarlık fidye talebi ve takvimler 23 Eylül Suudi Ulusal Günü’nü gösterdiğinde Hollanda diplomatik polisinin insan avı ile sona erdi.

CSO’dan elde edilen belgeler, saldırının ve Suudilerin saldırıya cevabına ilişkin detayları da içeriyor. Bu durum, bir hükümetin şüpheli bir ulus-devlet saldırısına karşı nasıl tepki gösterebileceğine ilişkin yeni bir pencere açtı ve dünya genelindeki elçiliklerde konuşlandırılan güvenlik seviyesini gündeme getirdi.

Belgelere göre, büyükelçilik ilk kez, daha önce Suudi kraliyet ailesi tarafından finanse edilen radikal İslamcı ders kitaplarına sahip bir İngiliz okulunun müdürü olarak haberlerde yer alan Dr. Sumaya Alyusuf’un Suudi elçiliğine e-posta atarak Hindistan’dan vize alma noktasında yardım istemesi ve ardından kendisinden MoneyGram aracılığıyla 200 Euro  para yatırması istenmesinin üzerine bir şeylerin ters gittiğini anladı.

Suudi elçiliğinin e-posta hesabının kontrolünü ele geçiren saldırgan, 26 Ağustos 2014 tarihinde Alyusuf’a cevap vererek MoneyGram’dan Londra’daki Suudi Elçiliği adresindeki Birleşik Krallık Suudi Elçisi Mohammed bin Nawaf Abdul Aziz’e para transferi yapılmasını talep etmiş.

E-postada şu ifadeler yer almış: “Cevabınızı alır almaz vizenin size hızlı bir şekilde verilmesini sağlayacağım.” Failin bu 200 Euro’luk ücreti nasıl tahsil edeceği konusu net değil.

Belgeler, Alyusuf’un bu tuhaf istek hakkında bilgi almak için Suudi elçisinin sekreterine telefon ettiğini ortaya koyuyor. Birşeylerin ters gittiğinin farkına varan sekreter, Alyusuf’tan e-postaları kendi kişisel Gmail hesabına yönlendirmesini istemiş. Sekreter daha sonra elçiliği olay hakkında bilgilendirmiş.

E-posta şifresi: 123456

Bunun üzerine Büyükelçi soruşturma başlatmış. İnceleme ekibi, Suudi elçiliğinin Dr. Alyusuf’a gönderilen e-postaların bulunduğu hesaptaki bazı kanıtları ortaya çıkarmış. Büyükelçiliğin sınıflandırılmamış ağı, o dönemde resmi büyükelçilik yazışmaları için bağlantılı bir e-posta hesabıyla birlikte bir ev tipi internet servis sağlayıcısı kullanıyormuş. Belgelere göre E-posta hesabının şifresi “123456”. Sekreterin iş istasyonu,  POP3 / SMTP kullanacak şekilde yapılandırıldığından ve hiçbir zaman doğrudan web posta ara yüzünü kullanmadığından, e- postasının tehlikeye atıldığı net bir şekilde görülüyor.

Elçilik tarafından yürütülen daha detaylı bir inceleme sonucunda sekreterin iş istasyonuna yüklenmiş bir zararlı yazılım keşfedildi. CSO, VirusTotal’ı kontrol etmek için, Alphabet / Google şirketler grubunun bir parçası olan Chronicle’dan Brandon Levene ile kötü amaçlı yazılım hasarı paylaştı.

Levene, e-posta ile gönderdiği cevapta, şunları belirtti: “ISR Stealer adındaki bu zararlı yazılım HackHound olarak bilinen zararlı yazılım ailesinin modifiye edilmiş bir versiyonu. Nasıl elde edip kuracağınızı gösteren YouTube videolarını kolaylıkla bulabilirsiniz.”

Olayın ardından, büyükelçiliğe bağlı Bilgi Teknolojileri personeli sekreterin iş istasyonunu temizlemiş, kötü amaçlı yazılımları kaldırmak için Windows’u yeniden kurmuş ve e-posta hesabı şifresini “123456” dan daha güçlü bir şeyle değiştirmiş.

İki hafta sonra, 6 Eylül 2014’te, Suudi büyükelçisinin sekreteri, kendisini o sırada güvende olan resmi Suudi elçiliğinin e-postasından kişisel Gmail hesabına gönderilmiş gibi görülen sahte bir e-posta aldı.

IŞİD’i desteklemek üzere kendilerine 35 milyon dolar göndermesini isteyen e-posta, aksi takdirde saldırganların 25 Eylül’de yüzlerce diplomatik VIP davetliyi misafir edecek olan Lahey’deki Suudi Arabistan Ulusal Günü festivallerini havaya uçuracakları tehdidinde bulundu.

Büyükelçiliklere gönderilen sahte e-postalar, 25 bin Euro gibi daha düşük miktarlar talep ediyordu. Bir e-postada şu ifadeler yer alıyordu: “Son zamanlarda elçiliğe gelen bazı kötü muameleleri kontrol altında tutmak için desteğinizin finansal olarak yapılmasını isteyeceğim. Bu İslami olan IŞİD’dir ve bunun gizli kalmasını istiyorum. Salı gününe 25 bin Euro aktarabilirsen, bunu bana bildir, sana gizli bir hesap vereceğim. Birçok masum yaşamı kurtarmama yardım et ”

Saldırganın kimliği belirsiz

Hollanda’daki diplomatik personeli içeren suçlara ilişkin yetki sahibi olan Hollanda Diplomatik Polisi, Lahey’deki diğer elçiliklere tehdit danışmanlığı birimi gönderdi. 9 Eylül’de, resmi Suudi elçiliğinin e-posta adresini bir kez daha taklit eden saldırgan, birkaç elçiye daha tehdit uyarısının bir kopyasını iletti ve şantaj taleplerini 50 milyon dolara çıkardı. Olay inceleme ekibi, saldırganın çok gizli danışma belgesine nasıl eriştiğini bulmak için büyük çaba gösterdiği belirtiliyor.

Saldırıdan kimin sorumlu olduğu konusu gizemini koruyor. Saldırının düşük profilli bir niteliğe sahip olması, failin herhangi biri olabileceğine işaret ediyor. ABD Savunma Bakanlığı eski Siber Suç Araştırmacısı (DoD) Jim Christy, CSO’ya yaptığı açıklamada şunları söylüyor: “Herkes olabilir, bir çocuk, bir grup, IŞİD’i maske olarak kullanan herhangi bir ülke de olabilir”

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

773 milyon eposta adresi hacklendi

773 milyon eposta adresinin şifreleri ile birlikte sızdığı öne sürüldü.

Bilişim tarihinin en büyük güvenlik açığı koleksiyonu, internet güvenliği uzmanı Troy Hunt tarafından açığa çıkarıldı.

Hunt, aralık ayının ortasında MEGA isimli dosya paylaşım sitesi üzerinde paylaşılan ve toplam 87 GB yer kaplayan veriler içerisinde 772 milyon 904 bin 991 adet eposta adresi tespit etti.
“Collection #1” olarak adlandırılan veri tabanını nasıl keşfettiğini ve içerisindeki verileri nasıl incelediğini kendi blog sitesinde açıklayan Hunt, koleksiyonun binlerce farklı kaynaktan elde edilen bilgilerden oluştuğunu dile getirdi.
Ancak sitede mail adresinize bağlı olarak hangi şifrenizin açığı çıktığı bilgisine yer verilmiyor. Yani eğer şifrenizi yakın zaman önce değiştirdiyseniz, korsanların mail adresinize girmesi zor olabilir.Haberin devamı için bu linki tıklayın

Rusya ile Rumların e-posta anlaşması, Putin muhaliflerini vurdu

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, yurtdışındaki muhaliflerin izini sürme noktasında elinden geleni ardına koymamakta kararlı. Putin, bu kararlılığıyla Batı demokrasilerinden kendine güçlü müttefikler bile bulmuş.

Atlanticcouncil.org’da konuyla ilgili bir yazı kaleme alan Maxim Eristavi, son haftalarda Avrupalı devlet adamları ile Rus yetkililer arasında gizli bilgilerin değiş-tokuşu anlaşmasına kurban giden Rus muhaliflerin hikâyelerini anlattı. Eristavi’ye göre kasım ayında Güney Kıbrıslı bir savcının e-postalarının sızdırılması, yükselen bir trendi ortaya koydu: “Kremlin, kendisine yönelik eleştirilerin izini sürme noktasında Batı devlerindeki kolluk kuvvetlerinde görev yapan müttefiklerinden yardım alıyor.”

Önde gelen genç Rus muhalif Nikita Kulachenkov’un 2016 yılında Güney Kıbrıslı yetkililer tarafından gözaltına alınması büyük gündem oluşturmuştu. O zamanlar bilinmeyen ise gözaltına sebep olan şeyin  Güney Kıbrıs ile Rusyalı yetkililer arasındaki e-posta değiş tokuşu olduğu idi.

İlgili haber>> Ruslar elektronik savaşa hazırlanıyor

Putin’in en büyük rakibi durumundaki Alexey Navalny’nin desteklediği adli tıp uzmanı aktivist Kulachenkov, 2014’te Rusya’dan kaçmaya zorlanmış ve AB üyesi olan Litvanya’dan siyasi iltica hakkı elde etmişti.  Rus yetkililer yokluğunda Kulachenkov’u mahkûm etmiş ve Interpol’den kendisini tutuklama talebinde bulunmuştu.

Kulachenkov, AB üyesi bir ülkeden iltica hakkı elde ettiği düşüncesiyle başka bir AB ülkesine seyahat etmekten endişe duymuyordu. Ancak ailesini görmek için gittiği Güney Kıbrıs’a iner inmez ellerinin kelepçelenmesi ile düşüncelerinin doğru olmadığını anladı. Kulachenkov bu küçük AB ülkesinde sonraki üç haftayı parmaklıklar ardında geçirdi. Güney Kıbrıs, Doğu Avrupalı ve Rusyalı oligarkların kara para aklama üssü olarak biliniyor.

Rum Başsavcı Vekili Eleni Loizidou, Kulachenkov’un Rusya’ya iade edilmesi için bir yerel mahkemede mücadele ediyordu. Loizidou, daha sonra basına sızan özel yazışmalarında yerel mahkemedeki meslektaşlarından Kulachenkov’un iadesinin yollarını araştırmalarını istiyordu. Bir dönem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde hâkim olmaya çok yaklaşan Loizidou, Rus yetkilileri tutuklu hakkında bilgilendirmiş ve Ruslar gerekli evrakları gönderir göndermez tutukluyu iade etmeye hazır olduklarını söylemişti.

RUSLAR, INTERPOL’U SIKIŞTIRIYOR

Olayın uluslararası bir ilgi ile karşılaşması üzerine Rum yetkililer, Kulachenkov’un gitmesine müsaade etmişti. Fakat olay Avrupa Birliği’nin, Rusyalı muhalifler için güvenli bir merkez olup olmadığı sorusunu yeniden gündeme getirmişti. Kulachenkov şöyle anlatıyor: “Rus yetkililere yakın olduklarından şüphelendiklerim hariç, AB içinde seyahat etmeye devam ediyorum.”

Avrupa Birliği’nde siyasi iltica hakkı elde etmesine rağmen Kuachenkov hayatının geri kalan kısmında yeni bir ülkeye her gittiğinde kaygılı olacağını ifade ediyor.

Leonid Nevzlin, kamuoyuna sızan belgelerde adına rastlanan bir diğer Rusyalı muhalif. Kulachenkov’un kaderini yaşamaktan kıl payı kurtulmuş ve bunu avukatlarının tavsiyelerine uymaya borçlu.

Nevzlin 2000’lerin başında devletin ele geçirdiği Rus enerji holdinginin müşterek sahiplerinden biriydi. Ortağı Mikhail Khodorkovsky, siyasi suçtan dolayı 10 yıl hapse mahkum edilmişti. Nevzlin vergi kaçakçılığı, hırsızlık, cinayet ve cinayete teşebbüs suçlamalarının arasında Rusya’dan kaçıp İsrail vatandaşlığı elde etti.

Moskova Interpol’den ısrarla yakalama emri çıkartılmasını istemiş ancak istek siyasi olduğu gerekçesiyle reddedilmişti. O günden sonra yeni bir ülkeye her girişinden önce Nevzlin’in avukatları yerel kolluk güçleri ile iletişime geçerek Rusya’ya iadenin önüne geçmeye çalışıyor.

Aynı prosedürü 2017 yılında Güney Kıbrıs’ta da uygulayan avukatlar, yetkililere Nevzlin hakkında Rusya’da siyasi gerekçelerle yapılan suçlamalar ve Nevzlin’in güvenli geçişine onay veren ülkelerin bulunduğu uzun bir liste hakkında bilgi vermişti. Ancak Güney Kıbrıs’ın tanınmış savcısı Loizidou’nun kamuoyuna sızan e-postaları, savcının Nevzlin’in avukatları tarafından paylaşılan gizli bilgileri vakit kaybetmeden Rus yetkililere ilettiğini gösteriyordu. Nevzlin bunun üzerine Güney Kıbrıs ziyaretini ertelemişti.

Nevzlin, Maxim Eristavi yaptığı açıklamada kendisi gibi Rus muhalifler için durumun Kremlin’in yabancı kolluk kuvvetleri üzerindeki etki gücünü artırdıkça daha da kötüleştiğini söylüyor.

Rusya’ya yakın olduğu bilinen ülkelere gitme riskine girmeyeceğini anlatan Nevzlin, “Şu anda bu ülkelerin sayısı çok. Gelişmiş demokrasiler de buna dahil. İsviçre gibi ülkeler mesela” diyor. Nevzlin tam bu noktada Kremlin’in isteği üzerine banka hesaplarını donduran İsviçreli yetkililerle verdiği hukuk mücadelesinden bahsediyor.

Bir zamanlar dünyanın en güçlü petrol şirketlerinden olan Yukos’un eski avukatlarından Alexey Obolenets kendisi de İsrail’e kaçmış biri olarak şimdilerde birçok Rus muhalife yardım ediyor.

Kulachenkov ve Nevzlin’den ayrı olarak Güney Kıbrıslı yetkililerle bağlantılı birbirinin aynısı üç vaka anlatıyor. Sızdırılan yazışmaların içeriği 1951 tarihli Mülteci Sözleşmesi, 1957 tarihli ‘Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi, Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi ve bazı Interpol yasalarına aykırı durumlar teşkil ediyor.

Siyasi sığınma talep eden Rusların avukatı olarak görev yapan Obolenets, müvekkillerinin davalarına ilişkin gizli bilgilerin düzenli olarak Rus yetkililerin eline geçmesinden şikayet ediyor. Bu yüzden müvekkillerini sığınma ya da AB’de oturma müsaadesi aldıklarında kendileri ve aileleri hakkındaki kişisel bilgilerin kolluk kuvvetleri ve bazı AB ülkeleri ile Rusya, Azerbaycan, Özbekistan, Belarus gibi otoriter rejimlere ait gizli servis elemanları arasında paylaşılabileceği konusunda uyardığını anlatıyor.

Maxim Eristavi’ye göre son yıllarda muhalifler için Ukrayna ve Gürcistan gibi geleneksel olarak güvenli olan bölgelerde bile bozulma başladı. Azeri Muhalif gazeteci Afgan Mukhtarli Gürcistan’daki Azeri özel güçler tarafından kaçırılmış ve Bakü’deki işkencecilere geri gönderilmişti. Diğer bir Azeri muhalif Fikret Huseynli ise AB pasaportu olmasına rağmen Azerbaycan’ın talebi üzerine 6 aydan fazla bir süre boyunca Ukraynalı yetkililer tarafından rehin tutulmuştu. Ukrayna’daki Azeri diasporasının temsilcileri Kiev’den Bakü’ye yapılan siyasi gerekçeli iadelerin artık rutin haline geldiğini ifade ediyor.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz