Etiket arşivi: Burak Dayıoğlu

Türkiye merkezli Atar Labs’i, Micro Focus satın aldı

Siber Operasyon Merkezlerinde otomasyon ile verimliliği artırmayı amaçlayan Türkiye merkezli Atar Labs dünyanın önde gelen yazılım firması Nicro Focus tarafından satın alındı.

İngiliz şirket dün yaptığı bir açıklamayla Türkiye’nin lider güvenlik şirketi Atar Labs’ı satın aldığını duyurdu. Satın almanın ne kadar gerçekleştiğine dair bir bilgi verilmezken, Micro Focus bu satın almayla birlikte, müşterilerine tepki ve müdahale etkinliklerini otomatikleştiren, tehditlere maruz kalma süresini azaltan ve SecOps ekiplerinin verimliliğini artıran entegre seçenekler sunacak.

BURAK DAYIOĞLU: MÜŞTERİLERİMİZE ÇOK DAHA FAZLA DEĞER SUNACAĞIZ

ATAR Labs’ın gelişmiş güvenlik çözümü, tekrarlanan etkinliklerin otomatik hale getirilmesini, güvenlik analizi verimliliğinin artmasını ve SLA, iş yükü ve yatırımın geri dönüşü analizi dahil olmak üzere kapsamlı Güvenlik Operasyon Merkezi (SOC) analizi sağlayan temel yetenekleri beraberinde getiriyor. Bu satın almayla birlikte

Atar Labs CEO’su Burak Dayıoğlu, “Kendini teknoloji üretmeye adamış ekibimiz ve tamamen yerli ve milli kaynaklarla geliştirdiğimiz yenilikçi güvenlik çözümlerimizle kısa süre içinde büyük başarılara ve ilklere imza atarak hem Türkiye’de hem de dünyada kendimizi kanıtladık ve ülkemize büyük bir değer kazandırdık. Micro Focus’un yaptığımız çalışmaları anlaması ve ATAR Labs’a yatırım yaparak kapsamlı güvenlik portföyüne eklemesinden büyük bir heyecan duyuyoruz. Bu, müşterilerimize çok daha fazla değer sunabilmemize olanak tanıyacak” dedi.

CEO ZİYARET ETKİLİ OLDU

ATAR Labs satın almasını tamamlamaktan çok büyük heyecan duyduklarını belirten Micro Focus Türkiye Genel Müdürü Deniz Kırca da şunları söyledi: “Micro Focus CEO’muz Stephen Murdoch’ın geçtiğimiz yıl Türkiye ziyaretinde İstanbul ve Ankara’da yaptığı üst düzey görüşmelerin bu yatırıma olumlu bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Türkiye’yi bölgesel ölçekte teknolojinin önemli bir kesişim noktası olarak görüyoruz ve ATAR Labs’ın bölgedeki güvenlik inovasyonunda büyük rolü olduğuna inanıyoruz. ATAR Labs’ın SOAR teknolojisinin gücü, Micro Focus ArcSight’ın tehdit tespiti özellikleriyle birleşerek müşterilerimize tepki ve müdahale etkinliğini yönetmek ve otomatikleştirmek için entegre bir seçenek sunacak. Bu tehditlere maruz kalma süresini azaltırken SecOps ekibinin etkinliğini artıracak.

Satın alma sürecinde Atar Labs’ın finansal danışmanlığını ise Core Finance yürüttü.

SOC’a OTOMASYON GETİREN YAZILIM

2017 yılında Bilkent Cyberpark’ta kurulan ATAR Labs, Diffusion Capital Partners’tan aldığı 2,5 milyon Euro tohum yatırımıyla Türkiye’nin ilk ve tek siber güvenlik operasyon merkezi yazılımını geliştirdi. Güvenlik Yönetim Otomasyon ve Müdahale Robotu ATAR ile operasyon merkezlerindeki uzmanlar otomasyonla birlikte çalışıyor.

2018’de Red Herring Top 100 Global listesine giren ATAR ayrıca, Cyber Defense Magazine tarafından verilen Cyber Defense Global Awards ödüllerinde ‘Son Teknoloji SOAR’ ödülüne de almıştı.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

 

ATAR’a 2,5 Milyon Euro çekirdek yatırım

Innovera tarafından geliştirilen ATAR, global bir marka olma yolunda ilerliyor. Risk Sermayesi şirketi DCP’den 2 milyon 500 bin Euro’luk çekirdek yatırım alan ATAR, ATAR Labs isimli yeni şirket yapısıyla faaliyetlerini uluslararası ölçekte sürdürecek. Siber güvenlik için Türkiye’de geliştirilmiş en başarılı teknolojilerden birisi olan ATAR, milli Ar-Ge alanına da öncülük ediyor.

Innovera tarafından geliştirilen ATAR (Automated Threat Analysis and Response), Diffusion Capital Partners’tan (DCP) Türkiye tarihinin en büyük çekirdek yatırımlarından birini aldı ve ATAR Labs adı ile şirketleşti.

Yeni vizyonunu küresel liderlik olarak belirleyen ATAR Labs, Türkiye’nin yanı sıra BAE, Kıta Avrupası ve İngiltere ofisleri ile çok uluslu bir operasyon başlatmaya hazırlanıyor. 2 milyon 500 bin Euro’luk çekirdek yatırımla kurulan ATAR Labs’in liderliğini Innovera ortaklarından Burak Dayıoğlu, CEO olarak üstleniyor.

Güvenlik Operasyon Merkezlerini (SOC) daha hızlı, esnek ve akıllı bir yapıya kavuşturmak üzere geliştirilen ATAR’ın başarısını tüm dünyaya yaymayı amaçladıklarını ifade eden Dayıoğlu, “Hızlı dijitalleşme ile birlikte siber güvenlik kurumların ve ülkelerin en önemli güvenlik maddesi haline geldi. Bu anlamda Güvenlik Operasyon Merkezleri kritik ve zorlu bir role sahip. Sayıları kimi zaman günde 4.000’i bulan siber alarmları incelemeye ve yanıtlamaya çalışan bu merkezleri desteklemek üzere geliştirdiğimiz ATAR, Türkiye’deki başarısı ile kendini kanıtladı. Şimdi Diffusion Capital Partners’ın sağladığı 2,5 milyon Euro değerindeki yatırımla ATAR Labs’i bağımsız, rekabetçi ve yenilikçi bir kurum olarak küresel arenaya sunuyoruz. Dünyanın dört bir yanındaki ofislerimiz ve iş ortağı ağımızla Türkiye’de doğmuş bu güçlü teknolojiyi tüm dünyanın hizmetine sunmaya hazırlanıyoruz. 10 yıllık bir teknoloji şirketi olan Innovera’dan aldığı güç ve birikimle ATAR Labs’in yeni yolculuğunda hızlı bir başarı ivmesi elde edeceğine inanıyorum” dedi.

ATAR Labs’in sunduğu ATAR siber güvenlik robotu siber saldırıların hızına ve hacmine yetişemeyen kurumlara destek oluyor. ATAR savunma robotu, ona öğretilen saldırı reflekslerini otomatik olarak işletiyor. Böylece ATAR bir güvenlik operasyon merkezi içerisinde sık tekrarlanan işlemleri bir insan uzmana gerek kalmaksızın işletebiliyor.

Böylece toplam alarm işleme yükünün %30-40’lık bölümü robotla karşılanırken, ATAR’ın sağladığı vaka inceleme ve yanıtlama imkanları operasyon merkezi uzmanlarının 15-20 kat daha hızlı analiz ve çözümleme yapmasına imkan sağlıyor.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için doldurunuz!

Siber cephe komutanları Shield 2016’da ‘birlik’ oldu

Siber saldırılar günümüzde iş dünyası için önde gelen risk unsurlarından birini oluşturuyor. Uzmanlara göre, özellikle kritik altyapı sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar günde ortalama 300 siber saldırı alarmı alıyor. Bu saldırılar karşısında, güvenlik uzmanlarının her bir alarmı incelemesi yaklaşık 8 saat sürerken tam tersine daha avantajlı konumda olan siber saldırganların amaçlarına ulaşması 15 dakika gibi kısa bir süre alabiliyor.

Büyüyen siber riskler çerçevesinde, tehditler oluşmadan doğru çözüm senaryolarını kurgulayabilmek için, sektör profesyonellerinin etkin bir iletişim ağı altında bir araya gelmesi ve tecrübelerini, deneyimlerini paylaşarak pro-aktif bir güvenlik kalkanı oluşturmaları büyük önem arz etmekte. Tam da bu ihtiyaç çerçevesinde, ilki 2015’te başarıyla tamamlanan ve bu sene ikincisi Çırağan Sarayı’nda organize edilen Shield 2016 konferansı, önemli bir boşluğu doldurmuş oldu. “Siber Savaşı kazanmak için birlik olmalıyız ve fark yaratmalıyız” motivasyonuyla, 1200’ü aşkın katılımcı ve çok sayıda konuşmacıyı bir çatı altında birleştiren etkinlik, Türkiye’nin en büyük siber güvenlik konferansı olmakla beraber, sektörün de aslında kalbinin attığı yer. Etkinliğin ev sahipliğini üstlenen İnnovera Genel Müdür Yardımcısı Burak Dayıoğlu’na göre, 2016 yılında düzenlenen etkinlik, 2015’e nazaran hem katılımcı hem de konuşmacı sayısı açısından çıtayı çok daha yükseğe taşımış oldu.

[ilink url=”https://siberbulten.com/makale-analiz/20-bin-adimda-infosec-rekorunu-nasil-kurduk/” style=”tick”]İlgili yazı >> 20 bin adımla Infosec rekorunu nasıl kırdık?[/ilink]

Siber savaşlardan akıllı teknolojilere; kişisel verilerin korunması kanunundan dijital transformasyona kadar gündemdeki birçok konunun, sektörün önde gelen uzmanları tarafından kapsamlı olarak ele alındığı panellerden en ilgi çekenlerden biri “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Sonrası ve Müşteri Datasına Yönelik Risklerini Nasıl Minimize Edebilirim?” başlıklı oturum oldu. Doğrudan kişilik haklarının korunmasına yönelik olan ve 7 Nisan 2016’da Resmi Gazete’de yayınlanan bu yeni kanunun uygulanması açısından, sektörün ve uygulayıcıların kafasında hala çok sayıda soru işareti var.

[ilink url=”https://siberbulten.com/makale-analiz/kisisel-verilerin-korunmasi-yolculugu-1-bolum/” style=”tick”]İlgili yazı >> Kişisel Verilerin Korunması Yolculuğu[/ilink]

Uzmanların görüşlerine bakılırsa, yeni uygulama çok sayıda sistematik değişikliği de beraberinde getirecek. Kanun, özel nitelikli kişisel verilerin amacına uygun işlenmesini şart koşarken, ilgilinin açık rızası olmadan işlenmesini açıkça yasaklıyor. Bu çerçevede, işletmelerin kişisel veriler söz konusu olduğunda, müşterilerin rızasını açıkça alması, üçüncü partilerle olan anlaşmaları mutlaka gözden geçirmesi ve veri yöneticisi tarafındaki eksiklikleri mutlaka gidermesi gerekiyor. Panelistlerden, Master Card Bilgi Güvenliği ve Operasyonel Risk Direktörü Gamze Yurttutan’a göre, bu kanun sadece BT ya da CRM ekiplerini kapsamıyor, bu projeye tüm iş departmanlarının dâhil olması gerekiyor.

Kurumlar için “bahar temizliği” olarak da görülebilecek kanunun nasıl uygulanacağına ilişkin, yeni yönetmeliklerin takip edilmesi büyük önem arz ediyor. Ancak, ihlal edilmesi halinde ağır yaptırımlar getiren kanun çerçevesinde, kurumların pro-aktif davranması ve veri yönetişimin gerektirdiği önlemleri erkenden alması da elzem. Bu çerçevede, örneğin verilerin yönetilebilir ortamlarda saklanmasının temin edilmesi önemli bir önlem olarak karşımıza çıkıyor. Yeni kanunla beraber, işletmelerin ayrıca hangi verileri aldığı, nasıl ilerlediği ve hangi verileri imha ettikleri sorularının cevaplarını da verebilmeleri gerekiyor.

Finans gibi daha çok regülasyona tabii olan bazı sektörlerin verilerin doğru yönetişimine ilişkin uygulamalarda daha ileride olmaları anlaşılabilecek bir durum ancak yine de bu uygulamanın tüm sektörleri kapsadığını da unutmamak gerekiyor. Son olarak, “davranış değişikliği” tüm işletmeler için kanunun getirdiği en önemli ev ödevlerinden biriyken, etkinliğin ev sahibi İnnovera, bilgi sızmaları ile mücadelenin dört adımını sistematik bir şekilde sunuyor. Bu çerçevede, işletmelerin öncelikle verileri keşfetmesi ve sınıflandırması ardından verileri izleyip iyileştirmesi, delil toplayarak aksiyon alması, anormallikleri tespit etmesi ve son olarak şifreleme ve koruma önlemlerini devreye sokması gerekiyor.

*Ayhan Gücüyener, IACIPP

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

[wysija_form id=”2″]

 

20 bin adımda Infosec rekorunu nasıl kırdık?

Avrupa’nın en büyük bilgi güvenliği fuarı olan Infosecurity Europe, 2015 yılında da önceki senelerde olduğu geniş katılımla gerçekleşti. Sadece sektörün ileri gelen aktörlerinin değil, yeni fikirler ile ortaya çıkmış birçok güvenlik firmasının da bulunduğu Infosec fuarında geniş ürün ve hizmet yelpazisene sahip 325 firma değişk sektörlerden 13 binden fazla ziyaretçi ile buluşma imkanına kavuştu.

2-4 Haziran tarihlerinde Londra’da gerçekleşen fuara, 2012’den bu yana olduğu gibi Symturk ekibi olarak katılım sağladık. Oldukça verimli geçen fuar sürecinde geçmiş Infosec tecrübemizin etkili olduğunun altını çizmek gerek. Fuara sadece ‘gezmek’ için gelen ve önceden bir görüşme takvimi olmayan katılımcıların aksine, hangi firmaları ziyaret edeceğinin ve kimlerle görüşeceğinin programını yapanlar fuardan fazlasıyla memnun ayrıldı.

Infosec gibi sektörün kalbinin attığı fuarlarda ‘kervan yolda düzülür’ mantığıyla ilerlemek mümkün değil. Önceden Earl’s Court’ta yapılan etkinlik bu sene daha geniş bir alan olan Olympia Exhibition Center’a taşınmış. Avrupa’nın en büyüğü ünvanını kimseye kaptırmaya niyeti olmayan Infosec’in ilk gününde toplam 20 bin adım atmak zorunda kalmam sanırım etkinliğin genişliği hakkında bir fikir verir.

Görüşme takvimi belirlemenin yanı sıra verimli bir fuar süreci yakalamanın başka bir anahtarı da hangi standlara gitmek gerektiğini bilmek. Fuar alanının en görünür yerlerinde her zamanki gibi büyük şirketler bulunuyordu. Açıkçası ürün ve hizmetlerinde yenilikleri duyurmak için fuarları beklemeyen bu şirketler yerine, orjinal fikirleri ile öne çıkan ve ürettikleri özgün çözümleri satmak için can atan start-up’lar ile vakit geçirerek somut sonuçlar almak daha yüksek ihtimal.

Nispeten küçük şirketlerin Infosec gibi büyük bir fuara katılması için devlet teşviği aldığını da önemli bir not olarak eklemek gerekiyor. Bu sayede yaklaşık 10 yıldır sektörde bulunan ama dünyaya açılamamış birçok şirketi tanıma şansı yakaladık. Tabi fuarda Fransa, Amerika ve İsrail gibi bir dizi ülkenin pavyonun bulunduğunu da hatırlatalım.

Symturk olarak bu seneki Infosec’de odaklandığımız alanların başında tehdit istihbaratı, siber dolandırıcılık ve sosyal mühendislik saldırıları ile mücadele, tespit ve müdahale arasındaki süreyi kısaltacak teknolojiler, veritabanı güvenliği ve bilgi güvenliği farkındalığını arttıracak çözümler geliyordu. Bu konularda çalışan üreticilerin hepsiyle birlikte çalışma imkanlarını değerlendirdik. Sonuç fuar boyunca 12 toplantı yaparak kendi rekorumuzu kırdık ve şirketimizin en başarılı etkinliğini geride bırakmış olduk.

HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ABONE OLMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ

[wysija_form id=”2″]