Etiket arşivi: Anonymous

BTK’ya ait veriler hacker forumunda satışa çıkarıldı 

BTK'ya ait veriler hacker forumunda satışa çıkarıldı Türkiye’de telekomünikasyon sektörünü düzenleyip denetleyen Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) verileri, bir siber aktör tarafından darkweb forumunda yer alan paylaşımla satışa çıkarıldı. 

Ulusal Siber Olaylara Müdehale Merkezi’nin de bağlı olduğu BTK, geçmişte de hack olayıyla gündeme gelmişti. Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın “1 Milyon Yazılımcı” projesiyle övdüğü BTK, 2012 yılında Anonymous tarafından hacklenmişti. 

VERİLER DAHA ÖNCE YAYIMLANMADI 

Darkweb forumunda yer alan gönderide bir siber aktör, BTK’ya ait olduğunu iddia ettiği çeşitli veritabanlarını satışa çıkardı. Söz konusu veritabanlarında, kişilerin isim-soyisim, adres, telefon numarası, TC kimlik numarası gibi çeşitli kişisel veriler bulunuyor.  

Siber Bülten’e konuyla ilgili bilgi veren uzmanlar satışa çıkarılan verilerin daha önce herhangi bir yerde yayınlanmadığı belirtirken saldırganın veriler karşılığında ne kadar fiyat istediği bilinmiyor. 

Siber tehdit aktörünün verilere dair paylaştığı örnekler arasında 2017 yılından kalma bir şikâyet başvurusu, akla yine geçmişte yaşanan hack olayını getiriyor. 

2012 YILINDA NELER OLMUŞTU? 

BTK, 2012 yılında da hack olayıyla gündeme gelmişti. Türkiye’deki basın özgürlüğüne yönelik yasaklayıcı tutumu protesto etmek için siber saldırı operasyonu başlatan Anonymous, BTK’nın mağduriyet gerekçesiyle kendisine şikâyet başvurusunda bulunanların kişisel bilgilerini, oluşturduğu veritabanında sakladığını ortaya çıkarmıştı.  

Anonymous tarafından ortaya çıkartılan verilerde, şikâyetçilerin isim-soyisim, e-posta, ev adresleri, TC kimlik numarası, telefon numaraları ve parolaları gibi kişisel bilgiler bulunuyordu.  

Söz konusu veriler BTK’ya bağlı http://tuketici.btk.gov.tr adresindeki Online Şikâyet Sistemi” verileriydi. Online şikâyet platformunda kullanıcılar şikâyetlerini iletiyor, BTK yetkilileri de şikâyetin muhatabını bularak konuyu ilgili kurumlara iletiyordu.  

Türkiye, fidye yazılım saldırılarında ilk 5 hedef arasında

BTK yetkilileri saldırının yapıldığını doğrulamış ve sistemin kapatıldığını söylemişti. Yetkililer, sızdırılan verilerin bu sistemle etkileşim içinde bulunan kişilere ait olduğunu ifade etmişti.  

2012 yılında Alternatif Bilişim Derneği, BTK’nın bu verileri saklamasının yasal ve meşru bir dayanağının olmadığını belirtmişti. Dernek, “Daha kullanıcıların size emanet ettiği verileri bile koruyamazken nasıl bir ‘güvenli internet’ sağlamayı düşünüyorsunuz?” çıkışını yapmıştı. 

HENÜZ RESMİ BİR AÇIKLAMA GELMEDİ 

Siber Bülten olarak söz konusu iddialarla ilgili Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ve Ulusal Siber Olaylara Müdehale Merkezi ile temasa geçsek de iddialara yönelik herhangi bir açıklama tarafımıza ulaşmadı. 

TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI’NA SİBER SALDIRI İDDİASI DA GİZEMİNİ SÜRDÜRÜYOR 

Cumhuriyet Gazetesi’nden Barış Pehlivan’ın özel haberi neticesinde Tarım ve Orman Bakanlığı’nın tüm veritabanının CryptoLocker adıyla bilinen fidye yazılımıyla şifrelendiği iddiası ortaya atılmıştı. Söz konusu haberde gerekli sızma testlerinin yapılmamasıyla hackerların bulduğu güvenlik zafiyetleri nedeniyle pek çok siteye erişimin mümkün olmadığı dile getirilmişti. Hackerların Bitcoin olarak fidye talep ettiği bununla birlikte Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi ve Türksat’ın devreye girdiği ileri sürülmüştü.  

Halihazırda E-Devlet üzerinden Tarım ve Orman Bakanlığı ile ilgili aramalarda sistem sıkıntısının devam ettiği görülüyor. İddiaya konu olan siber saldırının ardından yedi gün geçmesine rağmen henüz ilgili çevrelerce açıklama yapılmazken, yaşanan sorun gizemini korumaya devam ediyor. 

Türkiye, fidye yazılım saldırılarında ilk 5 hedef arasında

FİDYE YAZILIM SALDIRILARI TÜRKİYE’DE ARTIYOR 

Pandemi döneminde artan fidye yazılım saldırılarında Türkiye‘yi öncelikli hedefler arasında yer alıyor. 

Trend Micro’nun incelediği Coveware siber güvenlik firmasının raporuna göre Türkiye, Hindistan, Çin, ABD ve Brezilya ile tüm dünyada fidye yazılımı saldırılarının en fazla yaşandığı ülkeler sıralamasında 5. sırada bulunuyor. 

‘Hacktivizm öldü deniyordu Anonymous ABD’de küllerinden doğdu

2010’lu yılların başında siber dünyanın gizli kahramanı olan hacktivistler on yılın ikinci yarısında eski günlerini arar hale gelmişti. ABD’de polisin George Floyd’u öldürmesinin ardından ülkede başlayan gösteriler ile dünyanın en geniş hacktivist ağı Anonymous yeniden sahneye döndü.

ABD’de polisin George Floyd’u öldürmesinin ardından protesto gösterileri ülke genelinde yayıldı. Anonymous adlı, maskeli hacker’ların oluşturduğu grup da, protestolar sırasında küllerinden doğarak yeniden harekete geçti.

Yıllar önce “adaletli olmadığına inandığı” kişi ve grupları siber saldırılarla hedef alan grup, haberlerde sıkça karşımıza çıkıyordu.

Bir süre sonra eylemlerini büyük oranda azaltan grup, yıllar süren sessizliğin ardından, Minnesota eyaletindeki Minneapolis şehrinde George Floyd’ün polis tarafından öldürülmesiyle başlayan ve ülke çapında yayılan protesto gösterileri sonrası, “polisin birçok suçunu açığa çıkarma” sözü verdiğini duyurdu.

Ancak bu gizemli grubun aslında ne için çalıştığını bilmek zor.

ANONYMOUS MASKESİNİN ARKASINDA KİM VAR?

Siber saldırılarda, ‘hacking’ yaparak eylemler gerçekleştirdiği için “hacktivist” olarak tanımlanan grubun bilinen bir lideri ya da yüzü yok. Çok kalabalık bir grup olduğu gerekçesiyle kendilerine “lejyon” diyorlar.

Merkezi bir teşkilatlanması ya da emir komuta zinciri olmadığı için, herkes bu gruba üye olduğunu duyurup bir parçası olarak çalışmaya başlayabilir.

Bu da, tüm üyelerin farklı öncelikleri olabileceğini ve grubun tek bir gündemi ya da hedefi olmadığını gösteriyor.

Ancak genel hatlarıyla aktivist olan grup üyeleri, “görevi kötüye kullanmak, adil olmamak” gibi konularda suçladıkları kişileri ya da kurumları hedef alıyor ve eylemlerini herkesin görebileceği, duyabileceği şekilde yapıyor.

Örneğin bu kişi ya da kurumların internet sitelerini ele geçiriyor ya da kendi sistemlerinden çıkarıyor.

Sembolleri ise Guy Fawkes maskesi. Maske, Alan Moore’un V for Vendetta isimli romanıyla popüler olmuştu. Romanda faşist ve baskıcı bir iktidara karşı savaşan devrimci bir anarşist bu maskeyi kullanıyordu.

Anonymous maskesi ardında kim var?

ANONYMOUS’UN GEÇMİŞİ KALABALIK

George Floyd protestoları sırasında çeşitli şekillerde yapılan siber saldırıları Anonymous grubu üstlendi.

Minneapolis Emniyet Müdürlüğü’nün internet sitesi hafta sonu geçici bir süreyle kapatıldı.

Bu, çok zor olmayan ancak etkili bir siber saldırı yöntemi. Bu yöntemde sunucuya çok yoğun veri akışı yapılıyor ve sunucu bununla başa çıkamayınca çalışmayı durduruyor. Tıpkı indirim zamanları alışveriş yapılan mağazaların internet sitelerine yoğun talep olduğunda geçici süre servis dışı kalması gibi…

Minneapolis’teki tüm polislerin elektronik posta adresleri ve bunlara ait şifrelerin bulunduğu bir liste de insanlar arasında dolaşmaya başladı. Emniyet müdürlüğünün internet sitesinden alındığı iddia edilen listeyi ele geçiren ve paylaşıma sokanın da Anonymous olduğu belirtiliyor.

Ancak emniyet müdürlüğünün sunucusunun hack’lendiğine dair bir kanıt yok. Troy Hunt isimli araştırmacı, daha önce hack’lenen verilerin bir araya getirilerek listenin oluşmuş olabileceğini söylüyor.

Birleşmiş Milletler’e bağlı küçük çaplı bir kuruluşun da internet sitesi, George Floyd’un hatırası için kurulmuş bir internet sitesine dönüştürüldü. Daha önce bulunan içerik yerine “Güçle uyu George Floyd” yazılarak Anonymous logosu eklendi.

Twitter’da da doğrulanamayan bazı paylaşımlar viral oldu. Bu paylaşımlarda, polis radyolarından müzik yayını yapıldığı ve iletişimin engellendiği görülüyor.

Ancak uzmanlara göre polis radyosu görüntüleri hack’leme olayı olmayabilir. Protestolar sırasında bir eylemci, polislerden birine ait bir telsiz cihazı ele geçirmiş ve radyo yayını yapacak şekilde ayarlamış olabilir. Tabii görüntüler doğruysa…

Anonymous, yıllardır Başkan Donald Trump’a yöneltilen suçlamaları da yeniden paylaşıma soktu. Bu suçlamalar, davacının mahkeme sonuçlanmadan gönüllü olarak geri çekildiği bir mahkeme kayıtlarına dayanıyor.

Anonymous bu kez Tayland mahkemelerine saldırdı

DAHA ÖNCE DE IRKÇILIĞA KARŞI DURMUŞLARDI

Anonymous grubunun daha önce organize olarak herhangi bir ırkçılık karşıtı eylem yaptığı görülmemişti ancak geçmişte grup üyelerinin ırkçılıkla suçladığı bazı grupları hedef aldığı biliniyor.

2014’te, Missouri eyaletinin Ferguson kentinde Michael Brown vurularak öldürüldüğünde de geniş çaplı protesto gösterileri düzenlenmiş; Anonymous da protestocuların zarar görmesi halinde Ferguson belediyesini hedef alacağını açıklamıştı.

Ardından belediyenin internet sitesini çalışamayacak hale getirdiler, belediye binasındaki iletişimi kestiler ve emniyet müdürünün iletişim kanallarına girdiler.

Aynı yılın devamında, Ku Klux Klan’a karşı “savaş ilan ettiler” ve ırkçı grubun üyesi olduğunu iddia ettikleri bazı kişilerin isimlerini ve kişisel verilerini internet ortamında yayımladılar.

Bazı Anonymous üyeleri ise “beyaz karşıtı ırkçılık yaptığı” gerekçesiyle “Black Lives Matter” adlı siyah hakları savunucusu grubun internet sitesine saldırdı.

Anonymous IŞİD’e ne kadar zarar verdi?

BU GERÇEK BİR GERİ DÖNÜŞ MÜ?

BBC’nin New York muhabiri Nick Bryant, George Floyd’un öldürülmesinin yol açtığı olayları “Martin Luther Kind’in 1968’de suikaste uğramasının ardından ülkedeki en geniş çaplı ırkçılık karşıtı ayaklanma ve karışıklık” olarak tanımlıyor.

Anonymous’la bağlantısı olduğu belirtilen bir Facebook sayfasında da George Floyd’un ölümüyle ilgili bir video yayımlandı ve Minneapolis polisinin karıştığını iddia ettiği diğer suçları da bu videoda sıraladı; polisi, “harekete geçmekle” tehdit etti.

Aynı Facebook sayfasında birkaç hafta önce UFO (tanımlanamayan uçan cisim) ve “Çin’in dünyayı ele geçirme planı” gibi videolar da paylaşılmış. Bu videolar da, George Floyd videosu gibi, elektronik ortamda bozulmuş bir ses duyuluyor ve konuyla ilgili yayımlanmış haberleri değerlendiriyor.

Bu Facebook sayfası, Minneapolis Emniyet Müdürlüğü’nün internet sayfası kapatıldığında çok daha fazla kişi tarafından fark edildi ve paylaşılmaya başladı.

ANONYMOUS’UN HER ZAMAN YAPTIĞI TÜRDEN BİR SALDIRI MI?

Anonymous’un yaptığı ve manşetlere çıkan ilk büyük operasyon, 2008’de Scientology tarikatına karşıydı ve yine veri yığma yöntemiyle örgütün bazı internet sitelerini çalışamaz hale getirmişlerdi. Aynı zamanda sahte telefon çağrıları ve faks mesajlarıyla örgütün iç iletişimini de engellemişlerdi.

Devam eden yıllar içinde büyük olaylarda Anonymous’ın adını duymaya devam ettik.

Örneğin 2008-2009 küresel ekonomik krizinde Sony Entertainment’ı PlayStation 3 oyun konsolunu hack’leyerek hedef almıştı. 2010’da başlayan ve ‘Arap Baharı’ olarak adlandırılan protestolarda Arap ülkelerinde yönetimlerine karşı ayaklanan halkların yanında yer almıştı. ‘Wall Street’i işgal et’ protestolarında da protestocuları desteklemişti.

Benzer olaylarda ve dünya çapında yerleşik düzene karşı düzenlenen eylemlerde protestoculara ve aktivistlere destek vermeye devam etse dei yıllar içinde manşetlerdeki ya da ön sayfalardaki yerini kaybetti.

Ancak ABD’de son günlerde büyüyen krizde, devrimci imajı ve güçlü oluşumlara karşı çıkmaya hazır tavrıyla, eski heyecanını yeniden kazanmış ve yeniden daha fazla insanın ilgisini çekmiş gibi görünüyor.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

 

Anonymous bu kez Tayland mahkemelerine saldırdı

Anonymous, #BoycottThailand kampanyasını başlattıktan on gün sonra, Tayland mahkemelerine ait 1GB’lık veri yayınladı. Veriler, DDoS saldırılarıyla çok sayıda mahkemenin websitesine sızılarak çalındı.

Olayı inceleyen uzmanlar hacker grubunun verilere ulaşmasını tesadüf olarak niteledi. İki Myanmar’lı göçmen işçinin, iki İngilliz turisti öldürme ve turistlere tecavüz etme suçuyla ölüme mahkum edilmesini boykot etmek amacıyla hacklenen veri tabanında, mahkemelerin günlük faaliyetleriyle ilgili verilere de ulaşıldı. Aynı aygıtta depolanan maaş kayıtları, ödemeler bütçe dosyaları ve davalar şimdi online olarak herkesin erişimine sunuldu.

iLGİLİ HABER >> ANONYMOUS IŞİD’E NE KADAR ZARAR VERDİ

Tayland’ın yozlaşmış adalet ve güvenlik organlarına karşı bir duruş sergilerken, #BoycottThailand kampanyası ile hukuk sistemi üzerinde bir baskı kurulmaya çalışılıyor. 37 dakikalık bir video, sahte delillerle göçmenlere karşı açılan davaların listesini, göçmenlerin gördüğü şiddeti ve polisler tarafından karartılan delilleri yayınlayan grup, Taylan yetkililerinin kendilerini turist yanlısı bir devlet gibi göstermek için sahte delillerle göçmenlere karşı sürekli dava açıldığını dile getirdi. Grubun bundan sonraki adımının ne olacağı merakla bekleniyor.

HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ABONE OLMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ

[wysija_form id=”2″]

Rusların bize ‘gör’ dediği

Türkiye’yi hedef alan ve 14 Aralık’tan bu yana yoğunluğu giderek artan siber saldırılar gündemimizi uzun süre meşgul edeceğe benziyor. TR uzantılı domain isimlerine yönelik saldırının ardından 24 Aralık’ta kamu ve özel bankalara yapılan siber saldırılar ve sonrasında yaşananlar birçok soruyu beraberinde getiriyor.

Saldırıların arkasında olağan şüpheli olarak Rusya’nın bulunduğu konusunda oluşan genel kanı Anonymous’un yayınladığı video ile yıkılır gibi olsa da, işin içinde Kremlin’in güçlü müdahalesi olduğuna inanmamız için makul ve meşru göstergeler var.

Takvime bakmayı ihmal etmeyelim

Göstergelerden ilki tarih. Milyonlarca müşterisi olan bankaları vuran siber saldırganlar online işlemleri devre dışı bıraktıkları gibi POS cihazlarını dahi etkisiz hale getirdiler. Böyle geniş çaplı etkileri olan bir saldırı için hackerların Rus uçağının düşürülmesinden (24 Kasım) tam bir ay sonraya denk gelen günü seçmeleri ‘tamamen tesadüfle’ açıklanamaz. Uluslararası siber tatbikatlarda saldırı tarihlerine verilen özel önemi burada hatırlamakta fayda var.

Neden şimdi?

Saldırıyı üstlenen Anonymous’un yapısı ve yayınladığı mesajdan çıkarılacak önemli ipuçları var. Hacker grubu, Türkiye’den DAEŞ’e (IŞİD’i kullanmamalarında İslam’ı suçlamaktan kaçınma kaygısı anlaşılıyor) verdiği desteği sona erdirmesini talep ediyor. Anonymous’un IŞİD’in üstlendiği Charlie Hebdo (7 Ocak)  saldırısından sonra bu terör örgütüne karşı saldırılar düzenlediği biliniyor. Fakat o güne kadar IŞİD’e destek verdiği iddia edilen –Katar, Suudi Arabistan- gibi ülkelere yönelik bir saldırısı olmadı. Üstelik Türkiye’nin bu örgüte destek verdiği iddialarını Rusya Devlet Başkanı Putin’den önce dile getirenler olmuştu. Ama Anonymous nedense bunları ciddiye alıp bir saldırı başlatmadı.

Hedef, motivasyon ve saldırı tarzı geçmişten farklı

Anonymous’un bu zamana kadar ki saldırı motivasyonları ve hedeflerine bakıldığında son Türkiye saldırısının grubun izlediği genel stratejinin bariz şekilde dışında olduğu görülebilir. Grubun halen devam eden 11 operasyonu bulunuyor. İnternete uyguladığı sansürden dolayı Tayland Emniyet Müdürlüğü ve ve çitaların online satışıne izin veren birkaç Ortadoğu ülkesi dışında Anonymous’un saldırı düzenlediği bir devlet bulunmuyor. Saldırı motivasyonunları incelendiğinde de ifade özgürlüğü ile insan ve hayvan haklarının ön plana çıktığı görülüyor. Bu açıdan Türkiye’deki bankalara yönelik saldırı Anonymous’un genel saldırı pattern’inden ayrıştığı gözden kaçırılmaması gereken bir nokta.

Hedef ve motivasyonlar dışında Anonymous’un saldırı ve tehdti tarzının da Türkiye operasyonunda geçmişten ayrıştığı ileri sürülebilir. Saldırıları üstlenen grup Türkiye’nin DAEŞ’e yardımı kesmemesi durumunda askeri sistemler, havalimanları ve kamu sitelerine de siber saldırı düzenleyeceği tehdidinde bulundu. Bu zamana kadar tam bir hacktivist örgüt gibi davranan Anonymous, propaganda amaçlı saldırılar düzenlerken sivillerin normal yaşamlarını olumsuz etkileyecek saldırılar içerisinde yer almadı. Oysa saydığı hedefler arasında yer alan havalimanlarına yapılacak bir siber saldırı siviller açısından nasıl ciddi problemler çıkardığı bu sene Polonya’da tecrübe edildi.

İstanbul gibi uluslararası bir transit noktasının Noel tatili sırasında siber saldırıya maruz kalmasının sonuçlarını sorduğum bir uzman tek kelimeyle ‘kaos’ cevabını verebildi. 3 gün önce Sabiha Gökçen’e ‘düşen’ havan topunun şokunu atlatamayan havalimanı işletmecilerinin bir siber saldırıya tam anlamıyla hazır olmadığı rahatlıkla iddia edilebilir.

Peki Ruslar neden hesabı Anonymous’a ödetti?

Farklı açılardan Anonymous’un diğer eylemlerinden ayrışan bu eylemin arkasında Rusya desteği olduğu güçlü senaryolardan biri olarak önümüze çıkıyor. Anonymous’un saldırıdan sonra attığı ‘It was not Russians’ tweeti aslında tipik bir propagandist manevra olarak görülse de, grubun daha önce yaptığı hiçbir operasyon başka bir aktöre bu kadar mal edilmediği için böyle bir açıklama zorunluluğunun ortaya çıkmış olması bile saldırıların arkasındaki aktör hakkında fikir veriyor. Türkiye’de saldırı yiyen bankalar arasında Rus ortaklı bankaların olmaması, saldırı haberini en erken verenler arasında Rus güç merkezlerine yakın bir sitenin bulunması da bu perspektifi destekleyen yan unsurlar arasında sayılabilir.

Estonya saldırısını Russian Business Network üstlenmiş, Moskova hükümeti dünyanın en güçlü siber suç organizasyonu olan bu hacker grubuyla bağlarını reddetmişti. Aradan geçen 8 yılda RBN’in Rus hükümetiyle olan inorganik bağları ortaya çıktı. Daha önemlisi henüz bir emsal karar olmasa da, ülkeler arasında gerçekleşecek siber savaş ile ilgili güçlü hukuki dökümanlar (Tallinn Manuel 1 ve 2) oluştu. Dolayısıyla bir saldırıyı devlet destekli bir hacker grubuna mal etmenin maliyeti arttı ve Anonymous kimsenin şaşırmayacağı bir fail olarak olayı üstlendi.

BTC saldırısı ve vekalet savaşları

Rusya’nın Gürcistan’ın bir bölümünü işgal ettiği 2008 yılında, Gürcistan’dan çıkarak Türkiye’den dünyaya açılan Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattında bir patlama meydana geldi. Geçen yılın sonuna doğru Bloomberg’de çıkan bir haberde bu patlamanın Rus hackerlar tarafından petrol akışını sağlayan sistemlere müdahale edilmesi sonucu meydana geldiği iddia edildi. Halbuki 2008’de bu patlamayı PKK üstlenmişti. Bugünlerde yaşadığımız siber saldırıların Anonymous’un üstlenmesi uluslararası ilişkilerde sıklıkla görülen vekalet savaşlarının (proxy wars) siber alanda da yaşanmaya başladığının bir göstergesi olabilir mi?

Saldırganların Rus hükümetinden destek ve direktif aldığı senaryoyu güçlendiren başka bir argüman olarak 24 Kasım ile saldırıların başladığı 14 Aralık arasındaki zaman farkının üzerinde durulabilir. Bu süre boyunca Türkiye’yi hedef alan kapsamlı siber operasyonlar stratejisi hazırlandığı ve 14 Aralık’ta ilk perdenin sahneye koyulduğu değerlendirmesi yapılabilir. Nic tr saldırısından daha komplike bir atağın 10 gün sonra devreye sokulması ilerleyen günlerde yeni saldırılara hazırlıklı olmamızı gerektiren uyarıcılar olarak algılanmalı. Bundan sonraki hedefler arasında bilgi güvenliği açısından UYAP ve TAİ gibi stratejik yapıların siber güvenliğine daha fazla önem verilmesi gerekebilir.

PR stratejisi ve yarın

Eğer gelecekte bir araştırmacı 14 Aralık’tan sonra yaşanan sürece geri dönüp bakacak olursa çok bariz şekilde tespit edeceği noktalardan bir tanesi saldırı yiyen kurumların yürüttüğü (?) başarısız halkla ilişkiler stratejisi olacaktır.

Günlerce bir açıklama gelmemesi, gelen açıklamanın tatmin edici yanı olmadığı için ciddiye alınmaması ve üstüne üstlük bankalara saldırıların başlamasının ertesi günü başbakan yardımcısının ODTÜ rektörüne yüklenmesi ve son olarak saldırıya uğrayan bankaların müşterilerine ve kamuoyuna açık ve net bir şekilde bir açıklama yapmaması ve doğru düzgün bilgi verilmediği için insanların panik halinde bu işi bilenleri araması…

Tüm bunlar yeni bir yazı konusu. Yarın için ne yapmalıyız? Sorusunun cevabı içerisinde düzgün bir halkla ilişkiler stratejisi hazırlamakla başlayabiliriz. Fakat benim yarından kastım önlemler değil öngörüler.

Örneğin, İsrail ile buzlar hazır erime sürecindeyken, her selam verdiğine İsrailli şirketlerin siber güvenlik çözümlerini satan İsrail Başbakanı Netanyahu Türkiye’yi yeni bir potansiyel müşteri olarak görmeye başlamış mıdır?

HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ABONE OLMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ

[wysija_form id=”2″]

 

 

Anonymous maskesi ardında kim var?

Neredeyse son bir haftadır sürdüğü gözlenen, Türkiye’nin internet trafiğini ve tr. alan adlı sitelerin yönetildiği ODTÜ merkezli NIC.TR’yi hedef alan ve bu doğrultuda interneti yavaşlatmayı başaran siber saldırıların dünyanın her tarafından geldiği ve etkilerinin oldukça büyük olduğu biliniyor. Bahsedilen saldırının türü, alanda çalışanların çok yakından tanıdığı ‘DDoS saldırısı’ (distributed denial of service attack), Türkçe ifade etmek gerekirse çok sayıda ve farklı lokasyonlardan gelen hizmet engelleme saldırısı, bir diğer deyişle Dağıtık Hizmet Reddi Saldırısı. Bu saldırının asıl amacı kısaca, aynı anda 30.000 isteğe cevap verebilecek kapasitede bir sunucuyu, göndereceğiniz yaklaşık 35.000 istekle etkisiz ve erişilemez hale getirmek. DDOS saldırı araçları aslında herkes tarafından erişilebilen, yüksek bilgi düzeyi gerektirmeyen, bilgisayarınıza yükleyeceğiniz bazı programlarda evden dahi saldırı gerçekleştirmenize izin verecek nitelikte. Bu saldırıyı mümkün kılan Bot ağlarının internette, boyutuna göre 100 dolardan başlayan fiyatlara alınıp, satıldığı ya da geçici olarak kiralandığı da bilinen bir gerçek.

İLGİLİ YAZI >> SİZCE RUS HACKERLAR ŞİMDİ NE YAPIYORDUR

Doğası gereği birden fazla noktadan hedefe yönlendirilen istekler, DDOS saldırılarına etkili bir savunma yapmak imkansızlaşırken, şüpheliler de oldukça başarılı biçimde gizlenebiliyor.  Tam da bu yüzden saldırıların başladığı tarihten bu yana kesin bir kanıt olmamakla birlikte şüphelerin, düşürülen Rus uçağı ardından ilişkilerimizin çıkmaza girdiği Rusya etrafında toplandığı görüldü. Gerek geçmişte aynı tip saldırılarla devlet ve özel organların etkisiz hale getirildiği 2007 Estonya, 2008 Gürcistan ve 2014 Ukrayna siber saldırılarında baş şüphelinin o anda üç ülkenin de ters düştüğü Rusya olması, gerek en büyük siber suç şebekelerinin (Russian Business Network gibi) Rusya’dan çıkması, gerekse Rusya’nın son dönemde geliştirdiğini gizlemediği siber gücü tahminleri haklı kılan gerekçelerden bir kaçı olarak sıralanabilir. Genel kanı saldırının Rusya kaynaklı olduğunu yönünde olsa da, Anonymous bir kaç gün önce 26 Kasım’da başlattığı #opTurkey ve Paris saldırıları sonrası başlattığı #opISIS’i gerekçe göstererek saldırıları üstentlendiği açıkladı. Geçmişte Anonymous tarafından yürütülen saldırıların çoğunun DDOS yöntemi kullanılarak gerçekleştirildiği düşünülürse, Anonymous’un açıklaması çok da sıradışı gözükmüyor. Ancak yine de göz ardı edilmemesi gereken bazı noktalar var.

İLGİLİ HABER >> ANONYMOUS’UN IŞİD OPERASYONUNUN PERDE ARKASI: HAYAL KIRIKLIĞI?

Bu saldırı türüyle sıklıkla karşılaşılsa da Türkiye’yi hedef alan DDOS saldırılarının farklı bir yönü var. Ortalama bir DDOS saldırısında hız saniyede 2gb iken, Türkiye’deki saldırı saniyede 40gb civarında, bu da saldırının şimdiye kadar gözlenen saldırılara kıyasla ciddi bir büyüklükte olduğunu gösteriyor. Bir diğer farklılık, saldırının süresi; günlerdir Türkiye internet trafiğinden tutun da bölgesel internet sağlayıcılarına kadar ulaşan etkide bir saldırıyı motor bir sistem olmaksızın, amatör saldırganların gerçekleştirildiği düşünülemez. Bu nitelikte, nokta atış Türk DNS sunucularını vuran bir saldırı, ancak gelişmiş sunucular kullanılarak gerçekleştirilmiş olabilir, güçlü sunucular da güçlü bir teşvikçi gerektirir. Bu bilgiler ışığında bakıldığında Anonymous adı altında başlatılan geçmiş DDoS saldırılarının gücünün ya da süresinin bu boyuta ulaştığı görülmüyor. Ancak Anonymous, adı üstünde anonim ve seçilmiş bir lideri olmayan bir yapılanma. Bu nedenle Rus fanatiklerin veya profesyonel hacker gruplarının, Anonymous adı altında bir saldırı başlatmış olması elbette muhtemel.

İLGİLİ HABER >> DDOS ÇOCUK OYUNCAĞI OLDU

Özellikle yayınladıkları vidyoda öne sürülen tehditler incelendiğinde bu ihtimal daha da güçleniyor. Kök DNS sunucularına, devlet sitelerine, kritik bankacılık altyapılarına, havaalarına saldıracaklarını, askeri varlıkları (military assets) ve özel devlet bağlantılarını hedef alacakları yönünde tehdit savuran Anonymous, gerçekten tüm bunları sistematik olarak, aynı güçle gerçekleştirebilecek kapasitede mi? Belki de bu süreçte, görünen internet aksamalarından ayrı olarak en dikkat edilmesi gereken konu, bu saldırıların tek başına gelmeme olasılığı. Ne yaptığını bilen saldırganların, DDOS arkasından saldırı yaparak (SQL injection gibi) daha büyük zararlar verdiği, veri hırsızlığı yaptığı veya verilerin bütünlüğünü bozduğu biliniyor. Bu noktada, tüm devlet kurumlarına ve USOM’a bu saldırıları önlemek adına büyük iş düşüyor. Hızlı ve etkin cevap verilmemesi durumunda, saldırılar Türk iç ve dış politikasını etkileyecek sonuçlar doğurabilir.

HAFTALIK SİBER BÜLTEN RAPORUNA ABONE OLMAK İÇİN FORMU DOLDURUNUZ

[wysija_form id=”2″]

https://www.youtube.com/watch?v=EdgLA3ICvuc