Etiket arşivi: Ahmet Arslan

Ulusal siber güvenlik tatbikatı: Uzun bir yola açılan dönüm noktası

Gelecek yıllarda Türkiye’de siber güvenliğin gelişimi hakkında kapsamlı bir akademik çalışma yapılacak olursa, 29 Kasım günü Ankara’da gerçekleşen Ulusal Siber Güvenlik Tatbikatı bir dönüm noktası olarak bu çalışmada yerini alacaktır diye düşünüyorum.

Her ne kadar ulusal çaptaki beşinci tatbikat olarak kayıtlara geçse de son tatbikatın ‘dönüm noktası’ olarak nitelenmesine sebep olacak birçok farklı özellik bulunuyor.

Otuzdan fazla kamu kurumundaki SOME (Siber Olaylara Müdahale Ekibi) görevlilerinin (yaklaşık 150 kişi) katıldığı tatbikatta, UDHB Bakanı Ahmet Arslan’ın açılışa katılarak konuşma yapmasının neden olduğu geniş medya ilgisi başlı başına bir farkındalık etkisi oluşturdu.

Dünyadaki diğer örneklere bakıldığında daha üst seviyede bu tür işlerin ele alındığını da not etmekte fayda var. İngiltere başbakanının, ABD başkanıyla yaptığı görüşmede iki ülkede faaliyet gösteren bankaların ortak siber tatbikat düzenleme kararı alması veya İsrail başbakanının uluslarası siber güvenlik konferansının açılış konuşmasını bizzat yapması ülke dışından verilebilecek iki örnek olarak karşımızda duruyor. Hem siber güvenliğin stratejik bir konu olarak değerlendirildiğinin göstergesi hem de ulusal farkındalık açısından bu tür hareketlerin algı açısından önemli olduğu kanısındayım.

Tatbikatın belki de en önemli ve benim açımdan en heyecan verici tarafı özel sektörün ilk kez elini taşın altına koyması ve UDHB’nin düzenlediği böylesine kritik bir etkinliğin organizasyonu ve icrasında etkili olması.

Daha önce de dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık. Siber dünyanın getirdiği risk ve tehditleri devletlerin sadece kendi kaynaklarıyla göğüslemeye çalışmaları neticesi olmayan bir çabadan ibaret kalacak. Bu yüzden özel sektör ne kadar işin içine girerse o kadar verimli ve başarılı bir çalışma ortaya konur. Ulusal siber güvenlik stratejisinin eylem planında yer alan ‘ulusal tatbikat’ hedefini sektörün önemli ismi Barikat ile gerçekleştirilmesi gelecek adına umut verici ve kesinlikle geliştirilmesi zorunlu bir adım. Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Bırakın ulusal tatbikatları, uluslararası tatbikatlar da (NATO vb.) bile artık özel sektör damgası görünür şekilde kendini belli ediyor.

İlgili yazı >> Siber güvenlik stratejisinin 17. Maddesi dile gelse de konuşsa…

Tatbikatın bir başka özelliği ise ilk kez simülasyon ortamında kamu kurumlarına gerçek saldırılar yapılması oldu. Saldırıların izlenebildiği Barikat ürünü SİPER ile katılımcılar ve gözlemciler hangi kuruma saldırı olduğunu gerçek zamanlı olarak takip edebildiler. Katılma ve izleme şansı bulduğum birden fazla uluslararası siber güvenlik tatbikatından fiziksel tatbikat ortamı açısından eksiği değil fazlası olduğunu söyleyebilirim.

Tatbikatların amacı gerçek saldırılara karşı mümkün olduğu kadar refleks geliştirmek. Dolayısıyla gerçek bir siber saldırıdaki psikolojik baskı aynen yansıtılamayabilir ama bir katılımcının da şakayla karışık yakındığı gibi, otel salonunda sigara içilmemesi gibi faktörlerin dahi tatbikat stresini artırdığını söyleyebiliriz.

İlk etabı 6 Kasım’da başlayan tatbikata katılan kurumların sorumlu personelin saldırıyı tespit edip, engelleyerek raporlaması bekleniyor. Kurumların tatbikatta sergiledikleri performansı konuyla ilgili herkesin merak ettiğini düşünüyorum ama bir açıklama yapılacağını sanmıyorum. Umarım sonuçlarla ilgili en azından genel veriler isim verilmeden kamuoyu ile paylaşılır.

Siber güvenlik gizliliği, medya şeffaflığı

Türkiye’de gizlilik ve siber güvenlik ilişkisinde net bir duruş belirleyememiş olmanın yetkililerde gerilime neden olduğu da 29 Kasım gözlemlerimiz arasında. Siber Bülten ekibinin temasta bulunduğu hemen herkes ‘aman bunları yazmayın’ tedirginliğini yansıtmaktan çekinmedi. Kamu yetkililerinin kendilerine göre haklı endişeleri olabilir lakin ne özel sektör ile iş birliği yapmak ne de bu kadar kapsamlı bir etkinliğin bir parçası olmak saklanması gereken bir şey olmamalı. Olayın ulusal caydırıcılık ile de yakından ilişkisini kaçırmamak gerekiyor.

Bu tür fotoğrafların medyada yer almasındansa,

İlgili yazı >> Bir fotoğrafın etki gücü ve siber caydırıcılık

Tatbikatta çekilen aşağıdaki gibi fotoğrafların sosyal medyaya yansıması daha etkili olur diye düşünüyorum.

 

Firewall’unuzu soracak muhabir nasıl yetişecek?

Apple ile FBI arasındaki iPhone kilidini kırma çekişmesi devam ederken online olarak izlediğim bir basın toplantısında ABD’li gazetecilerin soruşturmayı yöneten savcıya sorduğu teknik altyapısı sağlam soruları hayret ve hayranlıkla takip etmiştim. Benzer sorular sorabilecek gazetecilerin yetişmesi için medya ile siber güvenlik sektörü arasında yoğun bir iş birliği geliştirilmesinin kritik olduğunu düşünüyorum. Ancak o zaman ‘kalitesiz güvenlik ürünleri satıyorlar’ gibi eleştirilerin kamuoyunda yankı bulması veya ‘teknik bilgiden yoksun haber yazıyorlar’ gibi haklı şikayetlerin azaltılması sağlanabilir. Dolayısıyla tatbikat ile ilgili sağlam bir basın brifinginin olmamasının bu açıdan kaçırılmış bir fırsat olarak görüyorum.

UDHB ve Barikat siber tatbikat konusunda çıtayı yükseltti. Gelecek dönem için artık daha yüksek beklentilere sahibiz. Bu tür etkinlikler aynı zamanda kamu kuruluşlarının SOME’leri arasında bir ‘networking’ fırsatına çevirmek için bulunmaz fırsat. Kurumların karışık oturma planında yerleştirildiği bir akşam yemeği ya da resepsiyonun bireysel ilişkileri sıkılaştıracağı ve bu sayede bilgi paylaşımı mekanizmalarının bireysel düzeydeki temellerinin atılacağı muhakkak.

Tatbikatın yan faydalarını artıracak bir husus olarak gözlemcilerin tatbikatın daha fazla içinde yer almasını sağlamak da sayılabilir. Tatbikat katılımcılarına herhangi bir sorunla karşılaştıklarında yardım eden yeşil takımın aynı şekilde gözlemcilere yönelik de ‘sürekli bilgilendirme’ yapması o grubun da daha angaje olmasını sağlayabilirdi.

Özellikle kritik altyapı tesislerini işleten özel sektör temsilcilerinin bu tür bir ulusal tatbikatta katılımcı olarak bulunması etkinliğin ‘ulusal’ olma niteliğini arttıracağını gözden kaçırmamak gerek. Ayrıca gelecek dönemde dünya standartlarındaki bu tür çalışmaların bölgesel ve uluslararası iş birlikleri çerçevesinde daha da genişletilmesi, Türkiye’nin siber diplomasi ayağına da güç katacağı bir gerçektir.

İletişim için: minhac@siberbulten.com

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Kamuda siber altyapıya ulusal test 29 Kasım’da

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, kamu kurumlarının siber tehditler karşısındaki yetkinliğinin ölçülmesi amacıyla Ulusal Siber Savunma 2017 Tatbikatı’nın 29 Kasım’da yapılacağını bildirdi.

Bakan Arslan, dünyada kritik altyapıları tehdit eden siber saldırılara karşı, devlet organlarınca bir yandan teknolojik önlemler alınırken diğer yandan farkındalık çalışmaları yürütüldüğünü, Bakanlık olarak farkındalık çalışmalarına öncülük ettiklerini söyledi.

Kamu kurumlarını siber güvenlik tatbikatına davet eden Arslan, Bakanlık tarafından oluşturulan 2016-2019 Ulusal Siber Güvenlik Eylem Planı kapsamında 29 Kasım’da “Ulusal Siber Savunma 2017” tatbikatı düzenleneceğini ifade etti.

Söz konusu etkinlikle kamu kurumlarının bilişim altyapısının test edileceğine dikkati çeken Arslan, ülke genelinde siber güvenliğin sağlanabilmesinin, öncelikle farkındalık oluşturmaktan geçtiğini kaydetti.

İlgili haber>> ‘Siber seferberlik’ emri yok

Kamu kurum ve hizmetlerine yönelik olası tehditlere karşı farkındalık oluşturmayı hedeflediklerini dile getiren Arslan, tatbikata, ülkenin stratejik kurumlarından siber güvenlik uzmanlarını davet ettiklerini bildirdi.

Arslan, amacın siber saldırılara karşı ulusal düzeyde hazırlıklı olunmasını sağlamak olduğuna işaret ederek, “Ulusal Siber Savunma 2017 tatbikatıyla sistemlerdeki güvenlik açıkları ve zayıf yönleri tespit etmeyi hedefliyoruz. Çünkü biz siber güvenliği bilişim dünyasını kapsayan bir şemsiye olarak görüyoruz ve bu şemsiyede bir delik dahi olsa ıslanmaktan kaçamazsınız. Bu tatbikatlarla şemsiyemizdeki delikleri bir bir kapatıyoruz.”

İlgili haber>> Türkiye’ye dakikada 3 siber saldırı

Siber tehditlere karşı sağlıklı ve güçlü bir savunma sisteminin kurulmasının, kurumlar arası koordinasyonun ve birlikteliğin sağlanmasıyla mümkün olduğunu belirten Arslan, “Bu anlamda Ulusal Siber Savunma 2017 önemli bir adım.” dedi.

Kurumların tüm siber güvenlik altyapısına ilişkin yapılacak tatbikatta kaybedenin olmayacağını anlatan Arslan, kazananın, yalnızca Türkiye’nin olacağını kaydetti.

Arslan, edinilen bilginin, kazanılan tecrübenin, güvenliği artıracağına işaret ederek, “Gizliliği pekiştirecek, sistemlerimizi sıkılaştıracak. Ayrıca tüm kurumlarımız arası koordinasyonun geliştirilmesine de katkı sağlayacak.” diye konuştu.

Tatbikatın birinci fazına 20 kamu kurumunun katılacağını, ikinci fazında 31 kurumun oyuncu, 26 kurumun gözlemci olarak yer alacağını belirten Arslan, başvuruların devam ettiğini kaydetti.  Bakan Arslan, tatbikatta 2’nci faza oyuncu olarak her takım 3 ile 5 kişiden oluşmak üzere 93 ile 155 kişinin, gözlemci olarak da 52 kişinin katılım sağlamasının beklendiğini sözlerine ekledi.

Kaynak: Hürriyet

Başbakandan yerli yazılım çıkışı: Tarlanın da bizim olması lazım

Geçtiğimiz Cuma gerçekleşen 10. Bilgi Güvenliği ve Kriptoloji Konferansı (ISC Turkey 2017), BTK, Bilgi Güvenliği Derneği ve Gazi, ODTÜ ve İTÜ gibi üç büyük üniversitenin önderliğinde gerçekleşti.

İki günlük bir programa sahip etkinliğin, yüksek katılım alan ve basına dönük ilk gününe katılma imkânı buldum. Son iki yıldır ODTÜ’de gerçekleşen geçmiş konferansların içeriğine ve işleyişine aşina olmamdan ötürü, bu seneki konferansın yayınlanan programını ilk gördüğümde, ister istemez geçmiş senelerle kıyaslarken buldum kendimi.

Etkinliğin ilk günü olarak Cuma’nın seçilmesine, bir de Başbakan’ın katılımı eklenince, ortaya konferansın akışı ve zaman yönetimiyle ilgili sorunlar çıkabiliyor. Bu tip uzun soluklu ve sağlam bir akademik tabana oturmuş olması beklenen konferanslarda özellikle sabah saatlerini verimli kullanmak büyük önem taşıyor. Geçen yıl düzenlenen ISC Turkey 2016’nın Salı ve Çarşamba günlerinde düzenlenmesiyle bu sorunlar ciddi ölçüde giderilmişti, aynı şekilde geçen yıl panellerden, açılış konuşmacılarına kadar daha kapsamlı olduğunu düşündüğüm, akademiyle bağı daha güçlü bir program hazırlanmıştı.

Türkiye’de bilişim ve siber güvenliğin geldiği mevcut noktada, bu konuların tartışıldığı platformlarda yer alan değerli konuşmacıların daha iddialı ve geniş görüşlü içerikler üretmelerini beklemek, hem katılımcıların vizyonunu genişletmek hem de yeni bilimsel tartışmaların fitilini ateşlemek adına oldukça önemli. Yapıcı eleştirilerimi bir kenara bırakırsak, biraz da konferansta konuşulanlara değinmek istiyorum.

UDH Bakanı Ahmet Arslan, BTK Başkanı Ömer Fatih Sayan ve elbette Başbakan Binali Yıldırım’ın konuşmalarının odağında yazılımda yerlilik ve milliliğin önemi vardı. Arslan, konuşmasında sektörün taraflarının işin içine daha fazla girmesi gerektiğine, daha koordineli çalışılan bir ortam yaratmanın gereğine değindi.

Siber tehditlere karşı yerli yazılımlar: Avcı, Azad, Kasırga

Sayan, USOM bünyesinde siber tehditlerle mücadele amaçlı geliştirdikleri Avcı, Azad, Kasırga gibi yerli ve milli uygulamaları da hayata geçirdiklerini dile getirdi. Bahsi geçen uygulamalara dair internette herhangi bir bilgi bulamasam da, dilerim ilerleyen günlerde milli imkânlarla geliştirilen bu çözümlerin güvenliğine, performansına ve kalite kontrollerine dair açık kaynak araştırma yapabilmek mümkün olur.

Dördüncü konuşmacı olarak söz alan Başbakan Yıldırım, siber suçlarla daha etkin mücadele için büyük veri analiz altyapısı oluşturmaya da karar verdiklerini duyurdu. Yıldırım, yerli yazılım dendiğinde yalnızca yerli mühendislerin kodladığı yazılımların kastedilmediğini, yerli yazılım geliştirme platformları üzerinde yazılan yazılımlara ihtiyacımız olduğunu dikkatle açıkladı. “Tarlayı süren çiftçinin bizden olması yetmez, tarlanın da bizim olması lazım” diyen Yıldırım, her halde bu konuyu özetleyen en doğru ve anlaşılır analojiyi yaptı.

Açılış konuşmacısı olarak salonda bulunan Prof. Dr. Erdal Çayırcı, siber güvenliği üç seviyede değerlendirdiğini belirtti: Siber emniyet, hibrid ortamlarda yapılan mücadele ve siber savaş. “Hibrid” savaş kavramının Batı’ya ait bir isimlendirme olduğuna, Rusya ve Doğu Bloğu’nun aynı kavrama “lineer olmayan ortamlarda yapılan mücadele” olarak yaklaştığına değinen Çayırcı, bu kapsamdaki en belirgin hedefin karşı tarafın istikrarını bozmak olduğunu kaydetti.

Kamuda Endüstri 4.0 ve Siber Güvenlik Yaklaşımı isimli ilk panelde, benim için en öne çıkan konuşmacı, Biznet Bilişim İş Geliştirme Direktörü Eser Ateş’ti. Gündeminde Endüstriyel IoT ve Operasyonel Teknolojiler (OT) konularına yer veren Ateş, Endüstri 4.0 ile birlikte OT’lerin dijital bir kılıf giymek zorunda kaldıklarını belirtti. OT güvenliği konusunda uzman sayısının çok az olduğunu ve bu konuda yeterli düzenleneme bulunmadığını belirten Ateş, OT sistemlerinde açıkların kapatılma sürelerinin oldukça uzun olabildiğini kaydetti.

Yine panelde öne çıkan bir diğer isim Atar Labs CEO’su Burak Dayıoğlu’ydu. Dayıoğlu, mevcut çözümlerde çok fazla alarm ve saldırı göstergesi bulunduğunu, ancak insan kas gücünün buna yetişmekte zorlandığını söyledi. Bunun temelinde yatan sorunu, alarmları inceleme işinin hala elle kumanda edilmesi olarak açıklayan Dayıoğlu, “Mevcut iş gücü ihtiyacını dramatik şekilde karşılamak mümkün olmadığı için, var olan insan gücünü robotlarla desteklemeliyiz” dedi.

Büyük Veri Analizi ve Veri Merkezleri Güvenliği isimli ikinci panelde söz alan NETAŞ Siber Güvenlik Teknoloji Geliştirme Direktörü Uğur Çağal, dünyada artık çok gizli olan verilerin güvenliğinin, bağımsız denetçiler tarafından denetlendiğini ve çok büyük cezalar kesildiğini dile getirdi.

Intellfor Global Strategy Başkanı Mustafa Avcı, artık savaş teknolojileri yerine yeni silahın bilgi olduğuna dikkat çekti, dünyayı yönetmek için veriye sahip olmanız gerekiyor değerlendirmesini yaptı. Benzer şekilde büyük verinin önemine değinen TÜRKSAT Siber Güvenlik Yönetim Direktörü Mehmet Ali Ortayatırtmacı, büyük verinin, siber güvenlik operasyonlarından artık ayrı düşünülemeyeceğini dile getirdi.

Saat 18.00’dan sonra düzenlenmesi planlanan yuvarlak masa toplantılarına bizzat katılamasam da, sonuçları Konferans Sonuç Bildirgesi üzerinden takip ediyor olacağım.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için doldurunuz!