Kategori arşivi: Şirket Haberleri

Picus Labs: Savunanlar saldırganların peşinden gitmek zorunda değil, onların önüne geçebilir

Türkiye’yi küresel siber güvenlik sektöründe temsil eden ender firmalar arasında yer alan Picus, stratejik AR-GE yatırımlarına bir yenisini ekleyerek kendi bünyesinde Picus Labs’i kurdu.

2013 yılında güvenlik denetimine yenilikçi bir yaklaşım getirmek amacıyla kurulan Picus, Türkiye’den çıkan teknoloji şirketlerine yönelik uluslararası piyasalarda bulunan ön yargılara rağmen kısa süre içerisinde yurt dışında isminden söz ettirmeyi başardı. Gartner’ın mayıs ayında yayınladığı Breach & Attack Simulation (BAS) şirketleri arasında yer alarak, Gartner raporlarına giren ilk Türk siber güvenlik şirketi olan Picus, Picus Labs inisiyatifi ile atak simülasyonunu bir üst seviyeye taşımanın peşinde.

Liderliğini Picus kurucularından Dr. Süleyman Özarslan’ın yaptığı ekip, hem yapısı hem de altına imza attığı işlerle farklılığını ortaya koyuyor.

Kurumların siber saldırılardan korunmak için kullandığı siber güvenlik ürünlerini sürekli denetleyen Picus yazılımı, sistemlerin siber tehditlere karşı ne kadar hazırlıklı olduğunu ölçümlüyor. İlk aşamada müşterilerine engelledikleri ve engellemedikleri saldırıları raporladıklarını anlatan Dr. Özarslan, belirli bir süre sonra müşterilerden gelen ‘Peki biz engelleyemediğimi saldırılar için ne yapmalıyız?’ sorusuna karşılık vermek için Picus ekibiyle bir çözüm yolu bulmaya giriştiklerini anlatıyor.

Dünyaca ünlü güvenlik üreticilerine farkında olmadıkları siber tehditleri bildiriyoruz

“Doktora gidince sadece teşhis değil aynı zamanda tedavi yöntemi önermesini de bekliyoruz. Aynı şekilde Picus da sadece sorunu raporlamıyor aynı zamanda çözümü de sunuyor. Böylelikle çözümün de parçası oluyoruz. Örneğin engellenemeyen bir saldırı için ‘Güvenlik cihazında şu imzayı etkinleştirirsen artık bu saldırıyı engelleyebilirsin.’ diyebiliyoruz müşteriye.”

Küresel pazarda yer alan diğer Atak Simülasyonu yazılımları arasında güvenlik sorununa çözüm üretme açısından bir ilki başaran Picus’un işi aslında göründüğü kadar kolay değil. Çünkü savunma ve saldırı ekiplerini aynı çatı altında buluşturan Picus Labs’in uzmanları sadece çözümü bilinen sorunları müşteriye bildirmekle kalmıyor aynı zamanda gerçek anlamıyla ‘çözüm yaratıyorlar.’ Öyle ki, Picus dünyanın önde gelen güvenlik üreticilerinin engelleyemediği siber tehditleri kendilerine bildiriyor ve aslında bir müşteriye hizmet verirken küresel siber güvenliğin güçlenmesine de önemli bir katkı sunuyor. 

Böyle bir çabanın sektörün önemli oyuncuları tarafından fark edilmesinin uzun sürmediği ifade ediliyor. Öyle ki, Fortinet, McAfee, Palo Alto Networks, Cisco ve Check Point gibi küresel üreticilerin dahil olduğu Technology Alliance programı ile, Picus uzmanları bu firmaların güvenlik araştırma ekipleriyle sürekli iş birliği sağlayıp, tehdit paylaşımı ve ürün özelliklerini iyileştirme konusunda beraber çalışma gerçekleştiriyor.

Güvenlik dünyası adına böyle önemli bir açığı kapatan Picus Labs ekibinin atak takımında yer alan Evren Yalçın, yaptığı işi ‘monotonluğun yer almadığı ve sürekli araştırma, öğrenme gerektiren’ bir eylem olarak tanımlıyor. ‘Her gün yeni bir şeyler öğreniyorum’ dediğinde aslında bunu tevazu göstermek için yapmadığını söylediklerine kulak verince daha iyi anlıyorsunuz.  

Evren Yalçın

“Bir zararlı yazılımı oluşturan tüm aksiyonları ayrıştırarak, her birini zararlının amacına ulaşmak için izlediği yoldaki tüm istasyonlarda ayrı ayrı analiz ediyoruz. Burada yazılımı geliştiren hackerların izlediği yöntemleri görüyoruz. Bu yöntemler arasındaki benzerlikleri fark eder hale geliyorsunuz. Eşsiz bir birikim oluşuyor.”

Picus’un dünya çapında gösterdiği başarı ve genişleyen uluslararası müşteri portföyü ekibin de genişlemesini beraberinde getiriyor. Kısa zaman içerisinde büyüyen Picus Labs, takıma yeni katılacak çalışma arkadaşları da aramaya devam ediyor. Picus yetkilileri, Türkiye’de ciddi yetenekler bulunduğunu belirterek, işe alımda ülkemizdeki uzmanların tercih edileceğini ifade etti.  

Üniversitede İletişim okuduğu dönemde okulun sistemlerindeki açıklıkları bularak burs alan ve bu şekilde öğrenimine devam eden Yalçın, saldırıları analiz ederken, hacker gibi düşünmenin ötesine geçmenin de mümkün olduğunu fak ettiğini aktarıyor. Yalçın’a göre saldırıyı analiz ederken ‘aslında bunu değil de şunu yapsa daha etkili bir saldırı olabilirdi’ dediği durumlar olduğunu söylüyor. Evren Yalçın gibi düşünenlerin yaklaşımı güvenlik camiasının adeta sloganı haline gelen ‘Saldırganlar savunanların bir adım ötesindedir’ anlayışının da yeninden sorgulanmasına yol açacağa benziyor.

Bir saldırının tüm bileşenlerini en ince ayrıntısına kadar masaya yatırarak adeta ‘saldırganın zihnine girmeye’ çalışan ofans ekibinin bir diğer elemanı Nur Yeşilyurt atakları hazırlarken izledikleri süreç hakkında bilgi veriyor: “Kullanıcı bazlı senaryoları deneyerek atağı hazırlıyoruz. Ben zafiyet istismarı atakları üzerine yoğunlaşıyorum. Bir taraftan Picus yazılımı içerisinde olması gereken özellikleri geliştiriyoruz, bir taraftan da uç-nokta atakları üretmeye çalışıyoruz. Yeni ve güncel açıklıkları birçok farklı kaynağı takip ederek bilmeniz yetmiyor aynı zamanda onu farklı boyutlarıyla kavramanız da gerekli. Ardından atağı doğrulayıp kendi ortamımızda Picus’a uygun hale getiriyoruz.”

Nur Yeşilyurt

Picus Labs atak ekibi için işin önemli taraflarından biri, güncel tehditlerden en kısa süre içerisinde haberdar olmak. Sosyal medyadan hacker forumlarına kadar birçok kaynağı takip eden uzmanlar aynı zamanda işi şansa bırakmayarak Picus’un geliştirdiği otomatize yazılım ile de tehdit taraması yapıyorlar. Üstelik kullandıkları otomatize yazılımın geliştirilmesine de katkı sunarak hem araştırma hem de geliştirme süreci içerisinde yer alıyorlar.

‘Hacker gibi düşünmek yetisi sonradan kazanılabilir mi?’ sorusunu yönelttiğimiz ofans ekibinden Mert Taşçı, hacker zihin yapısına sahip olmak için gerekli ilgiye sahip olmanın ve yeterli vakti ayırmanın önemli olduğunun altını çiziyor. Uzun süredir Bugcrowd platformunun en iyi 10 araştırmacısı arasında yer alan Taşçı, “Kesinlikle doğuştan gelen bir şey olduğunu düşünmüyorum. Fakat insan büyüdüğü ortamın, ailenin vb. şeylerin etkisiyle diğer insanlara göre daha fazla pratik zekaya sahip olabilir. Örneğin; küçük yaşlardan beri Sudoku çözen biri başka birine göre daha ince detayları görebilir, daha ayrıntılı düşünebilir.” cevabını veriyor.   

Nur Yeşilyurt da Evren Yalçın gibi yaptığı işin temelinin ‘sürekli öğrenmeye’ dayalı olduğunu özellikle vurguluyor. Bir yıldır Picus ailesinde bulunan ve OSCP sertifikasını Türkiye’de alan ilk kadın unvanına sahip Yeşilyurt, Picus’un müşterilerine kritik zafiyetleri 24 saat içerisinde bildirerek atak veri tabanına ekleneceğini vadettiğini belirterek yaptıkları işin bir yanının da zamanla yarışmak olduğunu ifade ediyor.

Süleyman Özarslan da zamanla yarış konusunda haklı başarılarına değinmeden geçemiyor. 2017 yılında tüm dünyayı kasıp kavuran fidye yazılım WannaCry’ın ortaya çıktıktan 2 saat sonra Picus müşterileri tarafından test edilmeye başlanmış. WannaCry’ın tüm dünyada uğrattığı finansal ve itibar kayıpları göz önünde tutulursa, Picus’un getirdiği yeni yaklaşımın neden küresel bir ilgi ve başarıya neden olduğu da daha iyi anlaşılıyor.

Gartner, operasyonel teknoloji güvenliği raporunda Biznet’e yer verdi

ABD merkezli saygın analiz firması Gartner, Operasyonel Teknoloji (OT) güvenliği üzerine yayımladığı “Market Guide for Operational Technology Security 2018” raporunda ilk defa bir Türk hizmet şirketine yer verdi. Operasyonel teknoloji güvenliği alanında verdiği hizmetlerle Biznet Bilişim, Gartner raporunda yer alarak OT sektöründe dünya devlerinin arasına girmeyi başardı.

Gartner’in kurumlara yönelik olarak yayımladığı rehberin içeriğinde OT güvenliği piyasasına ilişkin genel bilgiler, sektörde karşılaşılan zorluklar ve çözüm önerileri bulunuyor. Gartner, rehberinde OT alanında servis sağlayan firmaları da listeliyor. Servis firmaları listesinde Biznet’in yanı sıra dünya genelinde bilinen on dokuz firma daha yer alıyor.

Biznet’in imza attığı başarıya ilişkin Siber Bülten’e konuşan satıştan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Hakan Terzioğlu, Gartner’in raporuna girmenin kolay olmadığını ve PR ile böyle bir başarıyı yakalamanın mümkün olmadığını vurguladı. “Gartner sadece sizi dinlemiyor. Teknik ekibinizin yetkinliğini tartarak ve müşterilerinizin memnuniyetini teyit ederek değerlendiriyor.” dedi.

KRİTİK UNSUR SERVİS FİRMALARI

Enerji üretim, dağıtım ve iletim sistemlerine sahip işletmelerin ağırlıkla kullandıkları ağ ve cihaz yapısı olarak adlandırılabilecek OT sistemlerinde kullanılan cihazlar, yazılımlar ve doğal olarak sistemin öncelikleri bugün IT sektörüne göre birçok açıdan farklılık gösteriyor. OT’nin önceliği işletmenin güvenli ve kesintisiz çalışması olurken, IT’nin önceliğini güvenlik oluşturuyor. Bu tür farklar OT ile IT arasındaki yakınsamayı zorlaştıran faktörler olarak karşımıza çıkıyor.

Kurumlar, operasyonel teknoloji ile bilgi teknolojileri arasındaki farkı kapatmak ve operasyonel güvenliği her anlamda sağlamak adına geçtiğimiz yıl ciddi yatırımlar yaptı. Ancak bir şirketin, operasyonel teknolojilerini siber saldırılara karşı güvence altına alabilmesi için öncelikle sorunlarının ve güvenlik açıklarının farkında olması gerekiyor. Biznet gibi servis firmaları tam da bu noktada devreye giriyor.

Terzioğlu, “Önce bir risk değerlendirmesi yapmanız gerekiyor. Saldırı olursa nerelerden girebilirler. Açıkları anladıktan sonra iyileştirme planı yapmanız lazım. Bunun için de iyi servis firmalarına ihtiyaç var. Gartner bunu yapabilecek firmalar arasında Biznet’i de koydu.” dedi.

AYNI DİLİ KONUŞMUYORLAR

Biznet Bilişim Genel Müdür Yardımcısı Hakan Terzioğlu

Hakan Terzioğlu röportajında IT ve OT dünyası arasındaki uçuruma da değindi. Bu uçurumun OT sistemlerinin güvenliğini sağlamayı zorlaştırdığına işaret etti.

Terzioğlu, “OT sistemlerinde çalışan mühendislerin güvenlik ile ilgili bir fikirleri yok. Onların işi güvenlik değil. Sistemin sürekli çalışması önemli. IT ise güvenliği bildiğini söyleyerek OT ile konuşmaya çalışıyor ama aynı dili konuşamıyorlar. IT’ciler OT’den anlamıyor. Dünyalar çok ayrı. Bu da problemin çözümünü zorlaştırıyor. Kimse birbirine yardımcı olamıyor.” dedi.

Terzioğlu, OT’deki bir aksaklığın maliyetinin büyük olabileceğini, hatta insan hayatını tehdit edebilecek boyutlara ulaşabileceğini, IT’de ise hizmet kesintisi, itibar kaybı gibi daha kısmi etkiler oluşturabileceğini belirtti.

İKİ-ÜÇ YIL ÖNCE FARK EDİP ÖZEL EKİP KURDUK

Biznet olarak operasyonel teknoloji alanındaki açığı iki-üç yıl önce fark ettiklerini anlatan tecrübeli yönetici, “Bu yüzden kendi içimizde özel bir ekip oluşturduk. Bu kişileri yurtdışı eğitimlere gönderdik. Şu anda beş kişilik ayrı bir ekibimiz var.” dedi.

Terzioğlu, oluşturdukları çekirdek ekip ile büyük enerji firmalarını denetlediklerini belirterek, “OT güvenliği üzerine risk analizi, danışmanlık ve sızma testleri yapıyoruz.” diye konuştu. Terzioğlu, gelecek hedeflerinin OT ekibini genişletmek ve Avrupa başta olmak üzere yurtdışına da bu hizmetleri sunmak olduğunu vurguladı.

Terzioğlu, Gartner’in bu raporuna girmenin bir prestij kaynağı olduğunu, aynı zamanda Biznet’in bu işi dünya çapında yapabileceğini göstermiş olması adına da önemli olduğunu kaydetti. Terzioğlu, Biznet olarak Hollanda’da ofis açmalarının bir sebebinin de kritik altyapıların güvenliği konusunda bu ülkenin geldiği ileri nokta olduğunu belirtti.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Biznet Genel Müdürü Yokuş: DNA’mıza değişim ve dönüşümü ekliyoruz

Biznet Bilişim Genel Müdürü Serdar Yokuş

Türkiye’de internetin yeni yeni evlere girmeye başladığı bir dönemde kurulan Biznet Bilişim’in 2011 yılından beri ortağı olan Faruk Eczacıbaşı, bu yıl şirketin bütün hisselerini aldı. Bu değişim ile beraber şirketin dönüşümüne ve büyümesine liderlik yapmak için Serdar Yokuş; genel müdür olarak getirildi.

İstanbul Teknik Üniversitesi mezuniyetinin ardından, bilgi ve iletişim sektöründe çeşitli görevleri yürüten Yokuş, öngörülerini ve şirket ile ilgili planlarını Siber Bülten’e anlattı. Yokuş; önümüzdeki dönemde “çok farklı” bir Biznet ile karşılaşacağımızı vurguladı. Şirketin sadece Türkiye için değil bölge için de en yetkin siber güvenlik şirketi  olacağını ifade etti. “Sadece Türkiye ile sınırlı kalmak istemiyoruz. Dünyanın farklı yerlerinde hem bu yetkinliğimizle hizmet vermek hem de yetkinliğimize; siber güvenlik alanlarındaki değişiklikleri algılayıp adapte olacak bir sürdürülebilirlik katmak istiyoruz,” diye konuştu.

Şirketin yurtdışı açılımının bir parçası olarak Hollanda’da 4 Nisan’da bir ofis açtığını ve 19 Temmuz’da da bu açılışı duyuracakları bir etkinlik düzenleyeceklerini dile getiren Yokuş; Hollanda’da hem siber güvenlikle ilgili ciddi bir ihtiyacın bulunduğuna, hem de şirkete katma değer sağlayacak büyük bir siber güvenlik kümelenmesi olduğuna dikkat çekti. Yokuş, farklı bölgelerde de bir ofis açmak için daha önce araştırmalar yaptıklarını ancak Avrupa pazarını daha önemli gördükleri için Hollanda’ya öncelik verdiklerini, şimdi bu aşamayı tamamladıkları için ibreyi tekrar farklı bölgelere çevirdiklerini, bunun için de gelecek ay fizibilite çalışmaları yapacaklarını belirtti.

Yokuş, “Biznet’in sahip olduğu bilgi ve tecrübe sadece Türkiye için değil, dünyada da aynı geçerliliğe sahip. Bilgi güvenliği alanında yetişmiş insan açığı ileride de devam edecek. Bu ihtiyaç daha fazla hissedilecek. Küresel bir bakış açısı ile ilerlememiz gerekiyor. Farklı bölgelerden öğrenecek çok şeyimiz var. Bunu Türkiye’ye taşıyıp ülkemizde büyümemiz ve ülkemizdeki yetkinlik artışını dünyaya yansıtmamız gerekiyor,” dedi.

TÜRKİYE TRENİ KAÇIRMADI

Bazı yetkin insanlar, bu değişim ve dönüşüm çerçevesinde Türkiye’nin treni kaçırdığı yorumunda bulunuyordu. Ancak Biznet Genel Müdürü Yokuş, aynı fikirde değil. Yokuş, ortada klasik bir manada bir tren olmadığı görüşünü taşıyor. Yokuş, “Türkiye’nin hep treni kaçırdığı söylenir. Ama bu dönüşüm öylesine bir hızla yaşanıyor ki, tren; sürekli hareket eden döngüsel bir trene dönüştü. Asıl önemli olan; Türkiye, bu dönüşüm trenin hangi kompartımanına bineceğini seçmeli ve oraya odaklanarak emek vermeli” yorumunda bulundu.

Yokuş, dijital dünyada yaşanan akıl almaz dönüşümün; ancak Biznet’in genlerine işlediğinde sürdürülebilir başarının yakalanabileceğini anlattı. Günümüz dünyasında sürekli bir değişim olduğunu vurgulayan Yokuş, “Bu dönüşümü genlerimize yerleştirirseniz ayakta kalabilirsiniz. Bizim, Biznet’te oluşturmaya çalıştığımız DNA mühendisliği. DNA’mıza bu değişim ve dönüşümü takip edebilme yetkinliğini katmaya çalışıyoruz,” dedi.

Tecrübeli yönetici; günümüzde en değerli şeyin ‘bilgiyi yönetmek ve inovasyon aracı olarak kullanmak’ olduğunu dile getirerek Biznet’in bu konuda yoğunlaşacağını aktardı. Bilgi güvenliğinde sektöründe büyük ve olgunlaşmış dev şirketlerinin olmadığını söyleyen Yokuş, “Bilgi güvenliği şirketleri geleceğin en büyük şirketleri olacak. Biz buna inanıyoruz. Böyle bir yapıya giderken buna hazırlık yapmaya çalışıyoruz. Bilgi güvenliğinde büyük bir şirket yok. Bu açığı kapatabilecek bir danışmanlık ve çözüm şirketi oluşturmaya çalışıyoruz,” diye konuştu.

Yokuş, bu noktada en önem verdiklerini hususun yetkinlik olduğunu belirtti. Türkiye’deki pek çok ihtisas okulu olduğunu ancak bilgi güvenliği alanında uzmanlaşmış bir okulun olmadığını anlattı. Biznet’in Sakarya Üniversitesi ile EKS siber güvenliği konusunda iş birliği yaptığını ve birlikte bir kamp düzenlediklerini hatırlatan genel müdür, bu kampın çok önemli olduğunu, öğrencilerin de büyük bir ilgi gösterdiğini vurguladı. Sakarya Üniversitesi ile başlatılan bu işbirliği çalışmasını arttırarak bu alanda önde gelen diğer üniversitelerle geliştirmek için görüşmelerinin devam ettiğini de dile getirdi.

ZORUNLU ASKERLİK YERİNE SİBER ASKERLİK GELMELİ

Genel Müdür Yokuş, bu değişim ve dönüşümde üniversitelere ihtiyaçları olduğunu vurguladı. “Bilginin her gün değiştiği ve dönüştüğü bir dünyada; okullarda geleneksel bir yaklaşımla devam edilmesi kadar abes bir durum olamaz. Hala okullarda, öğrencilere, bilgiyi öğretiyoruz. Oysaki makinalar bilgiyi çok daha iyi öğrenebiliyor artık. Öğrencilere; bilgiyi nasıl kullanabileceğini, hayal etmeyi ve inovasyonu öğretmeliyiz. Devrimsel bir yaklaşım gerekiyor. Gençlerimizi gelecekteki yapıya uygun bir formasyon sağlamamız gerekiyor,” uyarısında bulundu.

Savunma Sanayi Başkanlığı’nın (SSM) siber güvenliğe ilişkin bir kümelenme oluşturduğunu anlatan Yokuş, bu adımların artırılması gerektiği görüşünde: “Devlet bazı adımlar attı ama dünya ile karşılaştırdığımızda gidecek çok yol var. Dünyaya baktığımızda devlet, kamu, özel şirketler ve akademik yapı bir araya geliyor ve liderliği de devlet yürütüyor. Bunu alıp sürükleyen devlet oluyor. [Türkiye’de] dağıtılmış bir sahiplenme vardı. SSM son dönemdeki adımlarla bunu destekliyor. SSM nin önderlik yaptığı bu girişimi ciddi anlamda önemsiyor ve destekliyoruz,” dedi.

Devletlerin artık siber orduları oluşturmaya çalıştığını belirten Serdar Yokuş, “Madem ki artık farklı bir dünyadayız, zorunlu askerlik yerine siber askerlik gelmeli. Kara, hava, deniz, uzay ve artık yeni bir alan var: Siber alan. Buranın da kendisine has bir ordusu olmalı. Askerlik yasalarından, iş hukukuna, ceza kanunlarına kadar hepsinin, içinde bulunduğumzu yeni dünyaya göre düzenlenmesi gerekiyor,” dedi.

Bu formasyonun hatta anaokullarına inmesi gerekiyor. Örneğin; anaokullarında çocukların “ben büyüyünce trafik polisi olacağım” şarkısı söylüyor. O çocuk büyüdüğü zaman, trafik polisi diye bir meslek belki olmayacak veya yapısı değişecek. Sürücüsüz araçlar artık hayatımızda. İş yapma tarzı değişiyor. İşin organizasyonu değişiyor. Finansmanı da değişiyor,” dedi. Yokuş, polislerin artık bilgi işlem elemanına dönüşeceğini anlattı. “Bugün IoT’yi konuşuyoruz. İnternete bağlı milyarlarca cihazdan bahsediyoruz. Geçmişte bir yerde duran ürünler artık kendi aralarında bilgi alıp veriyorlar. Kendi kendine karar veriyorlar. Üç sene içinde 100 milyar IOT ürünün olduğu bir yapıdan bahsediyoruz,” diye ekledi.

MATRİX DÜNYASINDAN UZAK DEĞİLİZ

Biznet Genel Müdürü Yokuş, günümüz dünyasında en önemli hususun bilgileri doğru analiz edip bunlarla inovatif bir şey yapmak olduğunu vurguladı. Ancak çok fazla bilgi üretildiğini, bunları değerlendirmek için de makinelere ve yapay zekâya ihtiyaç duyulduğunu söyledi. “Bunları anlamlandıracak bir insan yok. Yine makineleri kullanacağız. Matrix dünyasından uzak değiliz,” dedi.

Bu teknolojileri güvenlik alanında da kullanmak üzere çalışmalar yürüttüklerini söyleyen Serdar Yokuş, “Birleştirme ve önceliklendirme yapabilen yeni nesil zafiyet yönetim aracı Bizzy’nin ilk versiyonu şu anda kullanımda. Bu platforma makine öğrenmesi ve yapay zeka yetenekleri de kazandırmak üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diyerek Bizzy 2.0 üzerinde çalıştıklarını dile getirdi.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

RSA’ya GDPR damgasını vurdu

Siber güvenlik gündeminin sesi olmak iddiasıyla yola çıkan BizBize Siber Sohbet podcast serisinin son bölümünde, RSA konferansına katılan Biznet Bilişim uzmanları etkinlik hakkındaki izlenimlerini ve düşüncelerini paylaştı. Biznet İç girişimcilik Direktörü Hakan Terzioğlu’nun moderatörlüğünde düzenlenen yayına Endüstriyel Kontrol Sistemleri (EKS) Teknik Ekip Lideri Can Demirel ve Denetim Danışmanlık Birim Yöneticisi Sefa Karabulut konuk oldu.

RSA’ya katılan üçlü, yayının başında geçmişe göre bu sene dünyanın önde gelen konferansına Türkiye’den daha fazla katılım olduğunu memnuniyetle belirtirken, bazı oturumların geçen seneye göre daha ‘zayıf’ kaldığı eleştirisinde bulundu. Sefa Karabulut etkinliğin ana tema konuşmalarına katılımın düşük olmasının yarattığı hayal kırıklığına değindi. 400’ün üzerinde oturum yapılan 2018 RSA konferansında 30 saatin üzerinde sunum yapılırken, 45 bin kişiden fazla katılımcı etkinlikte yer aldı.

Farklı konularda müşterilerine hizmet veren Biznet’in konferansta çalıştığı alanlarla ilgili dünyadaki gelişmeleri yakından takip edebilmek için altı uzmanıyla RSA’e katıldığını aktaran Karabulut, 25 Mayıs’ta yürürlüğe giren Genel Veri Koruma Yönetmeliği’nin (GDPR) etkinliğe damga vurduğunu söyledi. “Yönetmelik Avrupa’dan çıkmış olmasına rağmen, ABD’de düzenlenen bu kadar büyük çaplı bir organizasyonda ana gündem maddesi haline gelmesi düşündürücü. Amerikalılar adeta yanıp, tutuşuyor çünkü AB vatandaşlarıyla iş yapıyorsanız buna uymak zorundasınız,” dedi.

Yapay Zekâ güvenlik alanında daha fazla gündemde olmalı

Biznet uzmanları RSA’de konuşulan konular her yıl değişse de, değişmeyen temaların başında veri güvenliğinin olduğunu aktardı. Bunların dışında yeni bir atak vektörü olarak kripto madenciliğe vurgu yapıldığına dikkat çeken Hakan Terzioğlu, “Herkes Blokzincir’in çalışma prensiplerini biliyor ve bundan kaynaklı güvenlik tehditlerine odaklanılıyor. Kısaca yeni bir tehdidimiz oldu: “CrytoJacking”” ifadelerini kullandı.

2018’in güncel teknoloji konularının başında gelen ‘Yapay Zekâ’ konusunda yapılan oturumda dile getirilenler ise Biznet uzmanlarını tatmin etmişe benzemiyor. Karabulut, “Makine öğrenmesi tartışmalarında derinleşme beklerdim,” derken, Demirel konuşmacılardan ziyade dinleyicilerin soru ve yorumlarıyla siber güvenliğin yapay zekâ uygulama alanları konusunda tartışmaların olduğuna dikkat çekti.

‘Data is new oil’ cümlesine atıf yapan Terzioğlu ise “Yapay Zekâ ile yapılacak çok şeyler var. Derin Öğrenmenin (Deep Learning) ötesine geçip yorumlama kısmında neler yapılacağı konuşulmadı. Siber güvenliğe nasıl uygulanacağına değinilmedi. Atlanmış önemli bir tema,” ifadelerini kullandı.

Türkiye’de siber güvenlik alanında ne yapılıyorsa uluslararası iş birliği sağlamalı

EKS’lerin siber güvenliği konusunda yaptığı çalışmalarla isminden söz ettiren Can Demirel kendi çalışma alanının RSA’de geçen senelerde çok gündeme gelmediğini belirterek bu sene durumun biraz değiştiğini söyledi: “Gelecek sene gerçekleşmesi beklenen en önemli 5 saldırı çeşidinden birinin EKS’lere yönelik olması açıkçası ürpertici. Buna rağmen RSA’daki 414 oturumdan sadece 18’i endüstriyel içeriğe sahipti. IoT (Nesnelerin İnterneti) ile birleştirdiğimizde bu sayı RSA’deki oturumların yüzde 10’luk bir kısmına tekabül ediyor,” dedi. Zamanının çoğunu EKS ile ilgili oturumlarda geçiren Demirel, RSA’de EKS’ler özelinde düzenlenen CTF (Bayrağı Yakala) yarışmasının bir benzerinin EKS Siber Güvenlik Kampı’nda yapacaklarını da duyurdu.

Hakan Terzioğlu da EKS güvenliği konusunda bilgi paylaşımı ve uluslararası iş birliğine dikkat çekti: “Türkiye’de siber güvenlik alanında ne yapılıyorsa mutlaka uluslararası alanda aynı işi yapan kişi ve kurumlarla ilişki içerisinde olunmalı. Hepimiz aynı savaşı veriyoruz, ayrı ayrı deneyimliyoruz. Kaybedecek vakit yok. İhtiyaç artıyor. Bilgi paylaşımı çok kilit bir konu.”

Türkiye ile ilgili slaytları Biznet uzmanı düzeltti

Dünyanın önemli EKS güvenliği şirketlerinden Dragos’un CEO’su Robert Lee’nin sunumunun ilk üç slaydının Türkiye ile ilgili olduğunu aktaran Demirel, sunumda Türkiye’de yaşanmış güvenlik olayları konusunda doğru sanılan bazı yanlışların düzelttiğini aktardı. “Bu konuyla böyle uluslararası bir konferansta gündeme geliyorsak daha dikkatli olmalıyız,” dedi.

Sunumlarda sıklıkla dile getirilen bir başka konunun Olay Müdahale (Incident Response) olduğunu anlatan Sefa Karabulut, hacklenmenin kaçınılmaz kabul edildiğini ve buna karşı olay müdahale süreçlerinin mutlaka test edilmesi gerektiği konusunda uyarılarda bulunulduğunu kaydetti. Halkla ilişkilerin bu konuda önemli olduğunu belirten Terzioğlu, “Teknik önlemlerin yürütülmesinde bir kriz yönetim süreci yürütülmesi gerektiği gibi, yaşadığınız veri ihlalini halka nasıl anlatacağınız ile ilgili de bir kriz yönetim süreci yürütülmesi gerekiyor,” dedi.

Son olarak Can Demirel, olay müdahale konusunda bölgesel ittifaklar kurulduğunu anlatarak ve Malezya’daki İslami temelli olay müdahale kümelenmesini örnek gösterdi. Dünya çapında iş yapabilecek teknik uzmanların Türkiye’de bulunduğunu söyleyen Terzioğlu da, böyle kümelenmeler ile bu yetenekleri dünyaya gösterme şansı elde edileceğine dikkat çekti.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Türkiye’de bir ilk: Endüstriyel Kontrol Sistemleri Siber Güvenlik Kampı

Yaz mevsimi yaklaştıkça siber güvenlik alanında kendilerini geliştirmek isteyen üniversite öğrencilerine yönelik siber güvenlik kampları neredeyse bir gelenek haline geldi. Üniversite ve özel sektör iş birliğiyle düzenlenen kamplarda gençler kendilerinden daha tecrübeli sektör çalışanlarının ve hocaların verdiği derslere katılarak alanın farklı konularına ilişkin eğitim alıyorlar. Ülkemizin siber güvenlik uzmanı açığını kapatmak amacıyla düzenlenen bu etkinliklere oldukça fazla başvuru geliyor. Katılımcılardan kampları başarıyla bitirenler sektörde kendilerine yer bulmakta zorlanmıyor.

Her şeyi devletten beklemeyerek uzman açığını giderme noktasında insiyatif alan şirketlerden Biznet Bilişim, bu sene Sakarya Üniversitesi ile birlikte alışılagelmişin dışında bir kamp düzenleyecek: Endüstriyel Kontrol Sistemleri Siber Güvenlik Kampı (ayrıntılı bilgi için: http://kamp.eksguvenligi.org/)

Geçtiğimiz Şubat ayında Endüstriyel Kontrol Sistemleri Siber Dayanıklılık Vizyon Planı’nı açıklayan Biznet Bilişim Türkiye’de endüstriyel kontrol sistemleri alanında bir siber güvenlik ekosisteminin oluşturulması için ilgili paydaşları içinde bulunduran bir model önerisi geliştirmişti. adı verilen model, ilgili küresel ekosistemle aktif etkileşim halinde yerel bir platform kurarak, Türkiye’deki kritik altyapıların siber dayanıklılığını arttırmayı amaçlıyor. Şirket yetkilileri EKS Siber Güvenlik Kampını bu ekosistemin kurulmasına yönelik önemli adımlardan biri olarak değerlendiriyor.

Başvurunun ücretsiz olduğu kampta katılımcıların konaklama ve yemek gibi masrafları Biznet tarafından karşılanacak. Kamp ile ilgili gelişmeleri Twitter adresinden takip edebilirsiniz.

Doç Dr. İbrahim Özçelik

23-25 Temmuz tarihinde Sakarya Üniversitesi’nde düzenlenecek kampta katılımcılara siber güvenlik, IT ve OT (operasyonel teknolojiler) ile alakalı bilgiler verilecek. Kampın organizatörlerinden Doç Dr. İbrahim Özçelik kamp ile birlikte EKS’lerin siber güvenliği konusunda öğrencilerde bir ilgi uyandırmak ve farkındalık yaratma amaçları olduğunu belirterek “Siber güvenlik ve EKS’lere birlikte bakıldığında karşımıza ciddi bir bilgi gereksinimi ortaya çıkıyor ve bu gereksinim EKS’nin kullanıldığı uygulama alanı da dahil edildiğinde eksponansiyel olarak artıyor. Kamp süresince EKS Güvenliğini ilgilendiren her bir alt başlık ve alanla ilgili bilgiler vererek farkındalık ve ilgi oluşturmayı hedefliyoruz.” ifadelerini kullandı. Özçelik, ayrıca öğrencileri EKS siber güvenliği sektörüne yönlendirmenin dışında sektörde çalışan ve proses bilgisine sahip kişileri de akademik tarafa yönlendirme ve orta vadede ürün geliştirme projeleri için sinerji üretmenin de hedefleri arasında olduğunu kaydetti.

EKS’lerin siber güvenliği konusunda ciddi uzman açığı olduğunun altını çizen Özçelik, öğrencilerin bu alana ilgi duymaları için çalışmasının arkasında EKS’lerin ‘milli güvenlikle birebir ilişkili bir kariyer fırsatı sunduğunun’ altını çiziyor. Hocaya göre böyle cazip bir iş imkanını değerlendirmek için bazı stratejik adımların atılması gerekiyor: “EKS siber güvenliğinde, siber güvenlik bilgisinin yanında hem OT hem de proses bilgisine hakim olmak gerekir, fakat ağ bilgisi olan, sistem bilen kişilerin de bu dünyanın içerisinde kendilerine rahatça yer bulabilir, bunun için ilk önce bu ön yargının ortadan kalkması gerekir. Diğer taraftan EKS siber güvenliğine ilgi duyan firmalar da ciddi uzman ihtiyacı duyuyor. En büyük farkındalığın ve yönetmeliklerin tanımlandığı enerji alanında dağıtım şirketleri sistemlerini bir sızma testine tabi tutmak zorunda. Dolayısıyla EKS kampını bir alan oluşturma insiyatifi olarak da görebilirsiniz.”

Multidisipliner bir program 

Fatih Kayran

Biznet’ten Fatih Kayran kampa katılım için herhangi bir üniversite, bölüm, not ortalaması vs. şartı aramadıklarını ifade ederek başvuranlar arasında bir değerlendirme yapacaklarını ardından online mülakatlar ile katılmaya hak kazananların açıklanacağını söyledi. Kampın programı hakkında bilgi veren güvenlik uzmanı şöyle konuştu: “İlk gün PLC’nin çalışma mantığı ve programlama, HMI/SCADA programlama, endüstriyel iletişim protokolleri ve diğer temel bilgileri vermeyi planlıyoruz. Ardından EKS enstrümanlarının genel tanıtımına geçeceğiz. Bu noktada EKS’leri hedef alan saldırı senaryoları ve alınabilecek önlemler üzerinde yoğunlaşacağız. Ülkelerin birbirlerine yönelik düzenlediği siber saldırılarda EKS’lerin yeri de programda yer alacak. Son gün ise EKS CTF düzenlenecek. Olabildiğince multidisipliner bir program hazırlamaya çalıştık.” ifadelerini kullandı.

Fatih Kayran üniversite öğrencilerine yönelik siber güvenlik programlarının web/mobil ve network güvenliği konularında yoğunlaştığını kaydederek, EKS siber güvenliği alanında sadece Türkiye’de değil aynı zamanda dünyada da açık bulunduğuna dikkat çekti: “Bu uzman açığını fırsata çevirmek isteyenleri kampımıza başvurmaya davet ediyoruz.”

Ayrıca EKS konusunda yapılacak çalışmalar için bu kampın bir başlangıç noktası olduğu, bu yılki kampta Biznet Bilişim, Sakarya Üniversitesi organizatörlüğüyle ve Cyberstruggle’ın desteğiyle gerçekleştirileceği, bundan sonraki gerçekleştirilecek EKS kamplarında daha fazla paydaş ile kampın bir topluluk organizasyonu olmasının hedeflendiği Fatih Kayran tarafından ifade edildi.

2000’li yıllardan itibaren endüstriyel otomasyon dünyasına Ethernet ve türevi protokollerinin girmesiyle birlikte TCP/IP, SCADA sistemlerde kullanılır hale geldi. Bu dönüşümün önemli bir kırılma noktası olduğunu belirten Özçelik, iki alan arasındaki yakınlaşmanın ‘siber güvenlik bilgisinin önemli bir kısmının EKS alanında da işe yaramasının’ yolu açtığını söyledi. “SCADA dünyasında cihazlar bir ağa ve İnternet dünyasına direkt ya da dolaylı olarak bağlanmış durumda. IT dünyasındaki siber güvenlik uzmanları EKS siber güvenliği sektörüne de geçiş yapabilirler. EKS güvenliğinde saldırı vektörlerinden biri de iletişim protokolleri üzerinden geldiği için Ethernet türevi protokollerin bilinmesi gerekiyor. Bu konular kamp müfredatına aldık.”

Özçelik Hoca’nın dikkat çektiği konuların başında kritik altyapılardan bazılarının siber güvenlik açısından nispeten daha sağlam bir yapı oluşturmuş olması geliyor. Buna karşın enerji alanındaki kritik altyapıların ise siber dayanıklılığı için daha yoğun bir çalışma gerekiyor. “Bankacılık ve finans sektöründe çalışan siber güvenlik çalışanı daha çok. Bunun önemli nedenlerinin başında bu sektörlere yönelik siber saldırıların daha fazla olması ve ağırlıklı olarak bu alanda çalışmak için IT bilgisinin yeterli olması var. Ayrıca bunun yanında BDDK’nın sızma testi ile ilgili süreçleri önceden başlaması da ana etken. Fakat EPDK benzer yönetmelikleri son birkaç sene içinde hayata geçirdi.”

2-3 yıl içerisinde milli ürün geliştirebiliriz

Yabancı menşeli ürünlerin EKS’lerde yaygın şekilde kullanılması Özçelik’e göre milli güvenlik açısından kaygı verici bir durum oluşturuyor: ” Otomasyon alanındaki üretici firmaların hepsi yabancı. Kendi PLC, RTU, SCADA ve protokolümüzü kendimizin geliştirmesi lazım ki bazı konularda daha rahat hareket edelim. Uygulamalarımızı direk bu ürünler üzerinden çalıştırıyoruz. Bu ürünlerin ağa bir şekilde bağlı olduğunu dikkate aldığımızda hangi amaçla kullanılacağını bilmiyoruz.”

İbrahim Özçelik gelecek adına umutlu. Yerli ürünlerin stratejik planlarla uzun vadede geliştirilebileceğini belirten Özçelik, buna karşın siber güvenlik ve OT bilgisi olan araştırmacıların birlikte çalışarak kritik altyapılara yapılacak saldırıların tespiti ile uygulama yazılımların 2-3 yıl gibi kısa zaman dilimi içerisinde çok rahatlıkla gerçekleştirebileceğini düşünüyor. Aksi takdirde uluslararası arenada bulunan uygulama çözümlerinin ihtiyaçtan dolayı yerli firmalar tarafından kullanılmak istendiğini ve eğer insiyatif alıp bu uygulama yazılımlarını yerli olarak geliştirmezsek, EKS altyapısında kullanılan donanım ve yazılımlar gibi siber savunma kapsamı ile alakalı yazılımları da yabancı sektöre teslim edeceğimizi düşünüyor.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz