Etiket arşivi: Ronald Reagan

52 yıl önce yayımlanan ilk siber güvenlik makalesinin hikayesi

ARPANET’in emeklemeye başladığı yarım yüzyıl önce bir araştırmacı, bu teknolojinin getireceği riskleri sezerek ilk siber güvenlik makalesini kaleme aldı.

Ronald Reagan’ın izlediği War Games filminden esinlenerek, ordu bilgisayarlarının hacklenebilmesinin mümkün olup olmadığı genelkurmay başkanına sormadan 20 yıl önce ABD Savunma Bakanlığı ARPANET adlı bir projeyi hayata geçirdi.

Bakanlığın alt birimlerinden ileri seviye savunma projeleri üreten Advanced Research Project Agency’nin (ARPA) sponsoru olduğu ARPANET’in amacı projelere dahil olan şirketlerin, araştırmacıların ve üniversitelerin aynı ağ üzerinden bilgi ve belge paylaşabilmesiydi. Her geçen gün daha fazla şirketin ve üniversitenin bilgisayar kullanmaya başladığı günlerde, her bir bilgisayarın telefon modemleri ile birbirine aynı ağ üzerinden bağlı olması ARPA için çok daha ekonomik ve verimli bir çalışma şekli oluşturuyordu.

Nisan 1967 yılında yani ARPANET görücüye çıkmadan biraz zaman önce Willis Ware adlı bir mühendis ekonomik ve verimli olmasıyla göz dolduran ARPANET’in gündeme gelmeyen başka bir özelliğini “Security and Privacy in Computer Systems” başlıklı makalesinde ortaya koydu ve çalışmasını New York’da düzenlenen Joint Computer Conference’da sundu.

İLK SİBER GÜVENLİK MAKALESİ

Dünyadaki ilk elektronik bilgisayarı dizayn edenlerden John von Neumann’ın asistanı olarak 1940’lı yıllardan beri Princeton Üniversitesi’nde bilgisayar alanında (o zamanlar böyle bir araştırma alanı net bir şekilde tanımlanmamıştı) çalışmalar yürüten Ware (aynı zamanda da RAND Corporation’da çalışmaktaydı) makalesinde ‘kaynak paylaşımı’ ve ‘çevrim içi’ bilgisayar ağlarının riskleri üzerinde durmuş, bilgisayarların birbirinden bağımsız ve izole bir şekilde bulunması durumunda bu risklerin ortadan kalkacağını savunmuştu. Bu fikirlerine rağmen Ware’in bilgisayarlar arasında bir ağın kurumasına karşı çıktığı düşünülmez. ARPANET’in hedeflerini takdir etmekle birlikte, yaptığı iş böyle bir projenin bilgisayar mahremiyeti ve güvenliği konusunda bazı endişeleri de beraberinde getirdiğini ortaya koymaktır.

Ware’e göre farklı bölgelerde bulunan bilgisayarlara birden çok kullanıcı erişmeye başlarsa, belirli yeteneklere sahip olan kişiler ağdaki diğer bilgisayarlara sızabilirler. Özellikle bilgisayarların oldukça pahalı olduğu o günlerde, Pentagon ile iş yapan şirketlerin gizli ve tasnif dışı bilgileri (confidential / unconfidential) aynı bilgisayarlarda tutarak maliyeti düşürme isteği de göz önüne alındığında, Ware, Savunma Bakanlığı’nın bilgisayarlarda tutulan gizli projelerine yabancı devlet ajanlarının ulaşabileceğini varsayıyordu.

Günümüz standartlarına göre oldukça kısa olan makalesi (4 sayfa) ARPANET’in yöneticileri tarafından fark edildi. ARPANET’in direktör yardımcısı Stephen Lukasik makaleyi projenin baş bilim insanı olan Lawrance Roberts’a götürdü. Roberts iki yıl önce o zamanlar çalıştığı MIT’nin Lincoln Laboratuarındaki bir bilgisayar ile Santa Monica’da bulunan başka bir bilgisayar arasında 1200 baud hıza sahip bir iletişim hattı kurmayı başarmıştı. Bu başarısından dolayı kendisinden daha sonraki yıllarda ‘bilgisayar çağının Graham Bell’i’ bahsedilecekti.

MAKALE BAZILARINI MEMNUN ETMEDİ

Ware’in makalesi Roberts’ı mutlu etmemişti. Yöneticisi olan Lukasik’e projeye güvenlik ile ilgili yeni bir gereklilik koymaması için neredeyse yalvaracaktı. ARPANET gibi bir sistemin oldukça karmaşık olduğunu Rusların böyle bir sistemi anlayıp içine sızmasının on yıllar alacağını söyledi. O zamana kadar da adım adım güvenlik ile ilgili şartları yerine getirmeye başlayacaklarına dair söz verdi.

Roberts haklıydı. Bu sözleri söyledikten sonraki 40 yıl boyunca dünyadaki bilgisayarlar kimsenin hayal bile edemeyeceği şekilde birbirine bağlandı. Ruslar, Çinliler ve diğer milletlerden araştırmacıların ARPANET gibi bir ağ kurabilecek teknik seviyeye gelmesi yıllarını aldı. Fakat Roberts sözünü tutamamıştı çünkü web’in yayılması kimsenin beklemediği bir hızda gerçekleşmişti.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Reagan’ın izlediği bir film ABD siber stratejisini nasıl etkiledi?

4 Haziran 1983 günü, ABD Başkanı Ronald Reagan, Camp David’de geçirdiği günlerin çoğunda yaptığı gibi birkaç rapor okuyup akşam yemeğini yedikten sonra bir film izlemeye koyuldu.
Üç ay öncesinde Star Wars programına onay vererek Sovyetler’in nükleer füzelerini uzaydan müdahaleyle imha etmeyi amaçlayan başkan, o gece izlediği WarGames filminden çok etkilendi.
Matthew Broaderick’in yönettiği filmde bir hacker, bilgisayar oyunu oynadığını zannederek ABD’nin Kuzey Amerika Uzay Savunma Komutanlığı’nın (NORAD) ağlarına sızıyor. Tesisteki silahları bilgisayarından kontrol edebilen gencin yaptıkları yüzünden ülkeler 3. Dünya Savaşı’nın eşiğine geliyor.
Reagan ertesi gün Beyaz Saray’da yaklaşık 20 üst düzey yetkiliyle toplantı yaparken hâlâ filmin etkisindeydi.  Toplantıda Sovyetler ile yapılan müzakereler ve yeni bir tip nükleer füze konuları tartışılırken, Başkan birden araya girdi ve WarGames filmini kimlerin izlediğini sordu. Kimse izlememişti. Reagan, filmin uzun bir özetini anlattı.
Genelkurmay başkanından, hazine bakanına kadar ülkeye yöneten kişilerle dolu odada sıkılanlar, göz devirenler çoktur. Muhtemelen ‘uçma başkan’ düşünceleri zihinlerden hızla geçmektedir. Çünkü Reagan 3 ay önce lazerle donatılmış silahlarla Sovyet füzelerini vurma ‘hayallerini’ paylaşmış ve fakat ulusal güvenlik elitleri tarafından ‘uçuk’ bulunmuştur.

Durum Çok Vahim

Filmin özetini bitirdikten sonra Reagan, Genelkurmay Başkanı John Vessey’e döner ve, “Böyle bir şey gerçekten olabilir mi?” diye sorar. Bu tür sorulara alışık olan Vessey, araştıralım der ve konu kapanır.
Bir hafta sonra Beyaz Saray’a gelen Vessey, Reagan’a, “Durum düşündüğünüzden de vahim” der ve hazırlıklar başlar. 15 aylık bir çalışma sonrasında National Policy on Telecommunicaitons and Automated Information Systems Security (NSDD-145) gizli belgesi ortaya çıkar. 17 Eylül 1984’de Başkan’ın onayından geçer.
Belgede, yaygınlaşmaya başlayan kişisel bilgisayarlar ve henüz piyasaya ilk kez çıkan laptopların dışarıdan müdahaleye açık olması bir tehdit olarak görülür. Düşman istihbarat servislerinin bu cihazlara izinsiz erişim sağlayarak istismar edilebileceği üzerinde durulur.

NSA Tek Yetkili Oldu

Sonuç olarak 1952’de kurulmuş olan ve Amerikan istihbarat kurumlarından en gizemlisi olarak bilinen NSA, ülkedeki tüm sunucu ve bilgisayarların güvenliğinden sorumlu hale gelir.
Reagan’ın izlediği film sonrasında zihnini kemiren garip soruyu sormasıyla başlayan olaylar zinciri ABD’nin uluslararası siber çatışmalara karşı farkındalık geliştirmesinin yolunu açarken bir siber alan stratejisinin de temellerini atmıştır.
*Reagan’ın anısı Fred Kaplan’ın Dark Territory kitabından alınmıştır.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz