Etiket arşivi: otonom araçlar

Almanya’dan trafiğin seyrini değiştirecek adım: Sürücüsüz araçları trafiğe çıkaran ilk ülke olabilir

Otonom araçlarla ilgili yasa tasarısı hükümet gündemine getiren Almanya, sürücüsüz arabaların trafiğe çıktığı ilk ülke olmak için harekete geçti.

Berlin yönetimi sürücüsüz araçlar konusunda öncü olmak istiyor. Bu kapsamda hükümet sürücüsüz araçların belirlenen bölgelerde trafiğe çıkabilmesi için bir kanun tasarısını gündemine aldı.

Ulaştırma Bakanı Andreas Scheuer, söz konusu gelişmeyi memnuniyetle karşılayarak durumu Almanya‘yı dünyada “sürücüsüz araçları laboratuvarlardan yollara çıkaran ilk ülke” olma hedefine yaklaştıran “kararlı bir adım” olarak niteledi.

Almanya’da 2017 yılında trafik yasasında yapılan bir değişiklikle yüksek ya da tamamen otonom araçların kullanılması ile ilgili düzenleme yürürlüğe girmişti. Ancak bu düzenleme sürücüsüz araçların bazı şartlar altında kullanılmasına izin veriyor ve bir sürücünün gerektiğinde müdahale etmesi için hazır bulunmasını şart koşuyor.

Yeni yasal düzenleme ile bir sonraki adımda otonom araçların oldukça karmaşık trafikte dahi bağımsız hareket edebilmeleri öngörülüyor. Bir sürücünün gerekirse kontrolü devralması hala söz konusu olabilecek. Ancak sürücüden yanıt gelmezse araç kendini “minimum risk durumu”na geçirebilecek yani emniyet şeridinde duracak.

‘Kemal Sunal’lı Banka Reklamı ‘Deepfake’ Tartışmalarını Canlandırdı: Ölmüş Kişilerin Hakları Nasıl Savunulabilir?

GELECEK SENE HAYATA GEÇEBİLİR

Ulaştırma Bakanlığı 2022 yılında otonom araçları kısa mesafelerde mesela havaalanları ya da fuar alanlarına yolcu taşıma amacıyla hizmete almayı hedefliyor. Bakan otonom araçların büyük bir potansiyel taşıdığını belirterek yasa tasarısının Federal ve Eyalet Temsilcileri Meclisi’nde tartışılacağını söyledi.

Alman Otomotiv Endüstrisi Derneği (VDA) de otonom araçların önümüzdeki yıllarda dinamik bir şekilde gelişme göstereceğini belirterek bu adımın Almanya için olumlu olduğunu kaydetti. Dernek Başkanı Hildegard Müller, Federal ve Eyalet Temsilcileri Meclisi’ne hızlı hareket etmeleri çağrısında bulundu.

Ancak Verkehr & Smart Mobility dergisinde 2 bin 500 kişiyle yapılan bir anket Almanların büyük bir kısmının otonom araçlara şüpheyle yaklaştığını ortaya koydu. Ankete katılanların yüzde 58,5’i otonom araçların trafiği daha güvenli hale getireceğine inanmıyor.

Kaynak: Deutsche Welle Türkçe

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Avrupa Birliği’nden kritik uyarı: Yapay zeka demokratik süreçleri etkileyebilir

Ekim 2020, Avrupa’nın yapay zekâ ve hukuk konusunda önemli adımlar attığı bir ay oldu. Bu adımlar hem Avrupa Birliği (AB) hem de Avrupa Konseyi tarafında görüldü. Avrupa Parlamentosu (AP), yapay zekâ tarafından etik, hukuki sorumluluk ve fikri mülkiyet alanlarında ortaya çıkan uzun vadeli fırsatları ve yasal zorlukları ele alan önerileri onayladı. Bu çerçevede Hukuk İşleri Komitesi, AB’nin yapay zekâyı en iyi şekilde düzenlerken yeniliğin, etik standartların ve teknolojiye olan güvenin nasıl artırılabileceğine ışık tutuyor.

Raporlardan biri, güvenlik, şeffaflık ve hesap verebilirliğin sağlanması, önyargı ve ayrımcılığın önlenmesi, sosyal ve çevresel sorumluluğun geliştirilmesi ve temel haklara saygı konularına odaklanıyor. Buna göre, AB Komisyonu yazılım, algoritmalar ve veriler dahil olmak üzere birlikte yapay zekâ, robotik ve ilgili teknolojileri geliştirirken, uygularken ve kullanırken uyulması gereken etik ilkeleri ve yasal yükümlülükleri özetleyen yeni bir yasal çerçeve oluşturmalı. Aynı zamanda ilerleyen dönemde oluşturulacak düzenlemeler, aşağıdakiler de dahil olmak üzere çeşitli yol gösterici ilkelere göre yapılmalı:

  • insan merkezli ve insan yapımı bir yapay zeka,
  • güvenlik, şeffaflık ve hesap verebilirlik,
  • önyargı ve ayrımcılığa karşı koruma sağlama,
  • tazminat hakkı,
  • sosyal ve çevresel sorumluluk; ve gizlilik ve veri korumasına saygı.

Bir diğer rapor ise sorumluluğa ilişkin. Buna göre, yüksek riskli yapay zekâ sistemleri işletenleri ortaya çıkan herhangi bir zarardan kesin bir şekilde sorumlu kılan, geleceğe yönelik bir hukuki sorumluluk çerçevesi oluşturulmalı. Oluşturulacak net bir yasal çerçeve, işletmelere hukuki belirlilik sağlayarak yeniliği teşvik etmek, vatandaşları korurken ve tehlikeli olabilecek faaliyetlerden caydırarak yapay zekâ teknolojilerine olan güvenlerini artıracak. Kurallar sağlığa, fiziksel bütünlüğe, eşyaya zarar veren faaliyetler ile maddi kayıplara neden olan faaliyetler bakımından hem fiziksel hem de sanal ortamda kullanılan yapay zekâ için geçerli olmalı.

“FİKRİ MÜLKİYET HAKKI YALNIZCA İNSANDA OLMALI”

Kabul edilen diğer rapor ise yapay zekâ konusunda etkili bir fikri mülkiyet hakları sistemi (IPR) ve yenilikçi geliştiricileri korumak amacıyla AB’nin patent sistemi için koruyucu önlemlerin alınması gerektiği, bu yapılırken insan yaratıcılarının çıkarları veya birliğin etik ilkelerine aykırı olmaması gerektiği vurgulanıyor. AP üyeleri yapay zekâ destekli insan eserleri ile yapay zekâ yaratımlarını ayırt etmenin önemli olduğuna inanıyor ve yapay zekanın hukuki kişiliğe sahip olmaması gerektiğini belirtiyor. Bu bakımdan, fikri mülkiyet hakkı yalnızca insanda olmalı. https://www.europarl.europa.eu/news/en/press-room/20201016IPR89544/parliament-leads-the-way-on-first-set-of-eu-rules-for-artificial-intelligence

Söz konusu gelişmeler ışığında, Avrupa Birliği Komisyonu’nun düzenleme önerisinin önümüzdeki yılın başlarında yapılması bekleniyor.

“YAPAY ZEKA DEMOKRATİK SÜREÇLERİ ETKİLEYEBİLİR”

Avrupa Konseyi tarafında da yapay zekâ ve hukuk odaklı gelişmeler yaşandı. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) toplantısında aralarında Türkiye’den raporların da olduğu çeşitli raporlar sunuldu. https://pace.coe.int/en/pages/session-20201012 Bunlar;

  • Yapay zekânın demokratik yönetişim ihtiyacı
  • Algoritmik adalet
  • Yapay zekâ kullanımından kaynaklı ayrımcılığın önlenmesi
  • Beyin-bilgisayar ara yüzü: İnsan hakları konusunda yeni tehditler mi yeni haklar mı?
  • Sağlık hizmetlerinde yapay zekâ: tıbbi, hukuki ve etik zorluklar
  • İşgücü piyasası: Dost mu düşman mı?
  • Otonom araçlara hukuki yaklaşım

Raporlardan bazılarını özetleyecek olursak;

“Yapay zekânın demokratik yönetişim ihtiyacı” raporu, yapay zekânın demokrasi üzerindeki etkisine odaklanıyor. Yapay zekâ tabanlı teknoloji kullanımının demokratik kurumların ve süreçlerin işleyişini ve vatandaşların sosyopolitik davranışlarını etkileyebileceği ve etkilediği çeşitli yollara genel bir bakış sunuyor. Yapay zekâ kullanımının ve bunun Devletler ve Devlet kurumları ile büyük özel şirketler tarafından suiistimal edilme potansiyeli olduğu, bunun hak temelli demokrasilerimizin kurumları, süreçleri ve normları için gerçek bir tehdit oluşturduğu sonucuna varıyor. https://pace.coe.int/en/files/28723

 

Avrupa’da yapay zeka yarışı kızıştı: 5 ülkenin strateji karşılaştırması

 

“KİŞİSEL SAĞLIK VERİLERİNİN GÜVENLİĞİ DAHA FAZLA TARTIŞILMALI”

“Sağlık hizmetlerinde yapay zekâ: tıbbi, hukuki ve etik zorluklar” raporu, yapay zekânın temel etik ilkeleri etrafında geniş bir küresel fikir birliğine atıfta bulunuyor ve ilgili uluslararası kuruluşların, paydaşların ortak bakış açılarına dayalı olarak sağlık hizmetlerinde yapay zekâya ilişkin etik kılavuz geliştirmeye yönelik çalışmalar destekleniyor. Yapay zekâ hem bireylerin sağlığını hem de halk sağlığını iyileştirme konusunda büyük bir potansiyele sahip, ancak aynı zamanda bireysel hakları ve halk sağlığını yeni risklerle de karşı karşıya getirebiliyor. Yapay zekâ uygulamaları, onları düzenleyen yasal çerçeveden çok daha hızlı gelişim gösteriyor. Hassas kişisel sağlık verilerinin mahremiyeti ve siber güvenliği, bilgilendirmeye dayalı rıza ve paydaşların sorumluluğu için hukuki düzenlemelere ilişkin gereklilikler konusunda daha fazla tartışmaya ihtiyaç var. https://pace.coe.int/en/files/28737/html

“Otonom araçlara hukuki yaklaşım” raporu ise kısaca şunlara vurgu yapıyor: Yarı otonom araçların yollardaki sirkülasyonunun önümüzdeki yıllarda önemli ölçüde artması muhtemel ve bazı çevreler önümüzdeki on yıl içinde tamamen otonom olan araçların kullanıma sunulabileceğini düşünüyor. Bu gelişmeler, cezai ve hukuki sorumluluk, üreticilerin ve sigorta şirketlerinin yükümlülükleri ile karayolu taşımacılığının gelecekteki hukuki düzenlemelerine ilişkin sorular ortaya çıkarıyor. Bunlar aynı zamanda önemli etik ve mahremiyet endişeleri de doğuruyor. Beklenti, otonom araçların, insanlar tarafından kullanılanlara göre önemli ölçüde daha güvenli olacağı yönünde. Bu potansiyeli gerçekleştirmek için uygun düzenlemelere ihtiyaç duyulacak. Başlangıç noktası olarak, bu düzenleme yaşam hakkına tam saygıyı sağlamalı. https://pace.coe.int/en/files/28721/html

Avrupa tarafından yaşanan bu gelişmeler yakın zamanda yapay zeka konusunda bazı hukuki standartların belirleneceğine işaret ediyor.

 

“Otomobili tekerlekli bir bilgisayar ağı olarak kabul etmeliyiz”

Nevada Üniversitesi otonom araç geliştirme ekibinin başmühendisi Richard Kelley

Nevada Üniversitesi otonom araç geliştirme ekibinin başmühendisi Richard Kelley Siber Bülten yazarı Selin Çetin’e verdiği röportajda, internetin ilk ortaya çıktığında güvenlik endişesinin ön planda olmamasının bugünkü siber riskleri doğurduğuna işaret ederek, gelişmekte olan otonom araç teknolojisinde aynı hatanın tekrarlanmayacağını söyledi.

Intelligent Mobility Initiative’de, ulaşım sorunlarına yapay zekâ uygulanması üzerine çalışan bir araştırma projesinin de önde gelen araştırmacılarından biri olan Kelley, internete bağlı araba üreticilerinin de tüketicilerin de arabayı tekerleklere sahip bir bilgisayar ağı olarak görmesinin de önemine dikkat çekti.

Çetin: Genel bir soru ile başlayalım. Otonom araçların bizim için potansiyel faydaları neler olacak? Onlara neden ihtiyacımız var?

Kelley: Bence, otonom araçlar üzerine çalışan herkes -en azından bir kısmı-otonom araçlarla daha güvenli bir gelecek olacağı için bunu yapıyor. Bugün çoğu trafik kazası insan hatasından dolayı oluyor ve otonom araçlar, bu kazaların kaynağını ortadan kaldırma potansiyeline sahip. Ancak güvenlik konusunun ötesinde, otonom araçlar yapay zekâ bakımından ileriye yönelik önemli bir adımdır. Şu ana kadar, çoğu otonom robot, nispeten kısıtlı ortamlarda çok basit görevleri çözmek için konuşlandırılmıştır (bir evi temizleme gibi). Öyle görünmüyor olabilir, ama güvenilir temizlik robotları bakımından sahip olduğumuz noktaya ulaşmak aslında büyük bir teknik başarıdır çünkü laboratuvardan oturma odasına gitmek onlarca yıl aldı. Bir araba sürmenin bir ev temizlemeye göre ne kadar zor olduğunu kıyaslayın. Tamamen otonom arabalara, her türlü çılgınca şeyin olabileceği gerçek dünyada faaliyet gösterebilen otomobillere, ulaşmak için robotistlerin ve YZ uzmanlarının, YZ teknolojisinin sınırlarını zorlaması gerekiyor ve bu teknolojinin günlük hayatımıza yayılması toplum için pek çok fayda sağlayacak.

Çetin: Otonom araçlarla ilgili hacklenme, terörizm, gizlilik ve güvenlik ile ilgili riskler konusunda eleştiriler mevcut. Bu risklerle ilgili ne düşünüyorsunuz. Bunların üstesinden gelinebilir mi?

Kelley: Bunların hepsi kritik olarak önemli konulara işaret ediyor. İnternet ve World Wide Web’in üzücü taraflarından biri güvenliğe başından beri değil de sonradan odaklanmaya başlamasıdır. Aynı hatayı otonom ve bağlantılı araçlarla yapmaktan kaçınmamız için bir şansımız var. Güvenlik sorunlarını (hack ve terörizm gibi) ele almak için muhtemelen arabaların nasıl geliştirildiğini yeniden düşünmek gerekecek. Bu günlerde bir araba, düzinelerce mikro denetleyiciden ve ilk bilgisayar solucanı bile icat edilmeden birkaç yıl önce 1980’lerin ortasında tasarlanan bir ağ protokolü (CAN) ile bağlı bilgisayarlardan oluşuyor. Otomobilin tekerleklere sahip bir bilgisayar ağı olduğunu kabul etmeli ve bu gerçeğin farkında olan ve bunu ele alan yeni güvenlik sistemleri geliştirmeye çalışmalıyız.

Mahremiyet söz konusu olduğunda, toplumun ileri teknolojiden mahremiyete kadar modern tehditleri öğrenmesi ve buna dayalı olarak, öğrenmenin demokratik olarak nasıl ilerleyeceğine karar vermesi gerektiğini düşünüyorum. Bence bunu sosyal medya bağlamında görmeye başlıyoruz; umarım otonom arabalar daha yaygın olduğu zaman, insanlar mahremiyetlerine nasıl değer vermeleri gerektiği konusunda daha iyi fikir sahibi olurlar. Bu zorlukların tamamı çok önemli, ancak ileriye doğru iyi bir yol seçebilmemiz için umutlu olalım.

Çetin: Bu teknolojinin geliştirilmesinde hükümet ve özel sektör ne gibi rollere sahip olmalı? Hangisi daha faydalı olabilir?

Kelley: Hem hükümet hem de özel sektör bu konuda rol oynuyor ve gelecekte otonom araç geliştirilmesinde de önemli rolleri olacak. Bence hükümetin temel rolü, kamuoyunun güvenlik kaygılarını, şirketlerin sistemlerini kapsamlı bir şekilde test etme gereksinimi ile dengeleyen yararlı bir düzenleyici ortam yaratmak olacaktır. Aynı zamanda, muhtemelen şirketlerin üzerinde çalışabilecekleri spekülatif araştırma konuları da var ve muhtemelen bu tür konularla ilgili araştırmaları finanse etmek için hükümetin olanaklarından yararlanılabilir. Örnek olarak, çok az sayıda otonom araç şirketi ağa bağlı şehirler konusunda bu teknolojiyle ilgilenmektedir, çünkü sistemlerinin kamu altyapısına bağlı olmadan çalışmasını istiyorlar. Ancak, böyle bir altyapının devletin araştırmaları destekleyebileceği başka faydaları olabilir. Ekibim şu anda Reno şehri ve Nevada Eyaleti ile akıllı LIDAR ağlarının şehirleri nasıl daha güvenli ve daha duyarlı hale getirdiğini araştırmak için çalışıyor.

Özel sektörün öncelikli işi ise, temel teknik gelişmeleri ileriye doğru taşımak olacaktır. Sonuç olarak, her iki rolün de eşit derecede önemli olduğuna inanıyorum.

Çetin: Otonom araç yazılımları gelişirken, bunun hukuka ve etik kurallara olan yansıması ne olacak?

Kelley: Bence otonom araç şirketlerinin odaklanması gereken temel şey, sağlam bir şekilde hukuku takip eden sistemler inşa etmektir. Eğer bunu yapabilirlerse, bence, “belli” etik kaygıların büyük çoğunluğu ele alınmış olacak. ‘Trolley etiğine’ duyulan ilginin yararlı olduğunu düşünmüyorum. Neyse ki bu ilgi azalıyor gibi görünüyor.

Çetin: Sizce bu teknolojinin geliştirilmesinde hangi hukuk nosyonlarını öncelikli kabul etmeliyiz?

Kelley: Trafik yasaları ile ilgili zor şeylerden biri insanlar düşünülerek yazılmış olması. Yazılı trafik yasalarını sık sık kesin maddeler olarak düşünüyoruz, ancak bunları gerçekten dikkatlice okuyunca, yorumlanması geren çok yer var. Bu, bilgisayarların zorlandığı bir şey, bu yüzden otonom bir aracın eksiksiz özellikleri ile ilgili beklentilerimizi netleştirmemiz gerekecek. Örneğin, otonom araçlar okuyabilmeli mi? Bu kulağa komik gelebilir, ancak şaşırtıcı miktardaki trafik kontrolü, sadece ezberlenemeyen yazılı işaretler kullanılarak yapılır. Eğer biz otonom araçların okuyabilmesi gerektiğine karar verirsek, o zaman hangi okuduğunu anlama seviyesine ihtiyacımız olacak? Tipik bir sürücünün okuma seviyesinde mi okuyabilmeliler? Bu yüksek bir standart gibi görünüyor; ancak, yasayı anlamak söz konusu olduğunda otonom araçlara yönelik beklentilerimizin ne olduğuna karar vermemiz gerekiyor.

Aynı zamanda, hükümetler, otonom araçların ve diğer robotların yasal kısıtları yükleyip anlamasını kolaylaştıracak yasaları sunmanın standart bir yolunu oluşturmayı başlayabilirse, bu muhtemelen yararlı olacaktır. Kanunların tek tip olmaları gerekmiyor, ancak hem Nevada’nın (bulunduğum yer) hem de Kaliforniya’nın yasalarının standart olarak okunabilir bir formatı olsaydı, her iki eyalette de çalışabilecek robotlar yapmak çok daha kolay olurdu.

Temel olarak, robotlar için “sürücü testi”nin nasıl olacağına karar vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu, hükümetlerin ve özel şirketlerin birlikte çalışabileceği başka bir alan.

Çetin: Otonom araç kazalarındaki sorumluluk popüler tartışmalardan biri. Siz sorumluluk konusunda ne düşünüyorsunuz? Örneğin, yazılımcının öngöremediği bir durum gerçekleştiğinde sorumluluk sorunu nasıl çözülmeli?

Kelley: Genel olarak, bence, otonom araçların mükemmelleştirilmesinden dolayı sorumluluk *daha az* ilgi çekecek alanlardan biri. ABD Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi (NHTSA), ABD’deki kazaların nedenlerini belirlemek için 2005’ten 2007’ye kadar kapsamlı bir analiz gerçekleştirdi. NHTSA, neredeyse tüm (yüzde 94) kazaların insan hatasıyla oluştuğunu tespit etti. Temel olarak, insanlar kaçınılmaz olarak kötü kararlar veriyorlar. Otonom araçlar bu tür bir kazayı önledikten sonra, kalan sorunların (son yüzde 6) belirlenmesi daha kolay olacaktır. Otonom araçlardaki gelişmiş sensörler ve YZ sayesinde, yolda bir lastiğin patlamasına neden olabilecek “aşınma ve yıpranma” gibi şeyler bile şimdi olduğundan daha erken tespit edilir.

Kazalar olsa bile, muhtemelen uçak kazalarında olduğu gibi ele alınacaktır. Her çarpışmayla ilgili her arabada olan “kara kutular”, söz konusu olay kapsamında alınacak, hükümet ve otonom araç üreticileri tarafından gelecekte benzer kazaların önlenmesini sağlayacak şekilde dikkatli bir şekilde analiz edilecektir.

Çetin: Otonom araçların 5 seviyeden oluştuğunu biliyoruz. Kamuya açık bir yolda 5. seviye bir araba ne gibi problemler yaratabilir? Bunların üstesinden nasıl gelebiliriz?

Kelley: Direksiyon olmadan istediğiniz yere gidebileceğiniz- gerçek bir “seviye 5 otonomi”ye sahip araçların birkaç yıl (belki de onlarca yıl) uzakta olduğunu söylemek istiyorum. Ama bu teknolojiye sahip olduğumuzda, sanırım sorular “bu tür bir aracı konuşlandırabilir miyiz?”den, “Bu otonomluk seviyesinden en iyi şekilde nasıl faydalanırız?”a doğru değişecek. Otonom sistemlerin rolü neredeyse her zaman bazı faaliyetlerin maliyetini azaltmaktır. Seviye 5 otonom araçların durumunda, fiziksel ulaşım maliyeti azalacaktır. Bu ekonomik teşvikleri değiştirecek ve hatta yoldaki araç sayısını bile artırabilir. Buradaki zorluk, otonomluğun daha fazla yoğunluğa veya daha uzun seyahat süresine yol açmadığından emin olmaktır. Diğer önemli konu ise istihdam. Örneğin, ABD’de kamyon sürücüsü olarak çok sayıda insan istihdam edilmektedir. Seviye 5 teknolojisinin gelişiminin tüm bu insanları işsiz bırakmayacağından emin olmalıyız. Bu sebeple, başka türden işler yapmak için sürücüleri yeniden eğitmemiz gerekebilir.

Çetin: Trafiğin yoğun olduğu ve bazı araçların da otonom olmadığı büyük şehirlerde otonom araçlara karşı manuel sürücülerin önyargıları nasıl aşılabilir?

Kelley: İnsanlarla etkin bir şekilde başa çıkmak, bana göre, otonom araçların son ve en büyük teknik zorluklarından biridir. Otonom arabaları “sosyal olarak zeki” yapmak için hala çok fazla araştırma yapılması gerekiyor. Aslında bu, araştırmamın çoğunun şu anda odaklandığı nokta ve bence cevap için oyun teorisine bakmamız gerekir. Geleneksel olarak, oyun teorisi sonlu sayıda sonuçlarla iyi tanımlanmış rekabetçi durumları analiz etmek için kullanılır. Fakat oyunun teorik analizini sürüş alanına genişletmenin yolları var ve şu anda öğrencilerimden birkaç tanesiyle birlikte çalışarak aramızda bu tür bir analiz yapabilmekteyiz. Şu anda otonom araçlar çok ölçülü davranıyorlar, çünkü çoğunlukla diğer sürücülerin niyetlerini modellemiyorlar, bu yüzden bu sürücülerin nasıl tepki vereceğini güvenilir bir şekilde tahmin edemiyorlar. Ekibim, insanların nasıl davranacağını tahmin etmede iyi olan “niyet tanıma” sistemleri oluşturuyor ve bu sistemleri, aracımızın karar verme yazılımına dahil ediyoruz, böylece saldırgan insan sürücüler tarafından zorbalığa uğrama olasılığı daha düşük oluyor.

Çetin: Fütüristik bir soru sormak istiyorum. Otonom araçların gelecekteki ilerlemesi nasıl olabilir? Otonom araçlar için 5. seviyenin üstünde bir yazılım öngörebiliyor musunuz?

Kelley: Seviye 5 otonomisi hala uzun bir yol olsa da bence bu otonom araçlar için gerçekten sadece bir başlangıç. Otonom araçların üstüne inşa edilmiş büyük bir ekonomi olacağını umuyorum, aynı şekilde karmaşık bir ekonomi Internet ve Web çevresinde büyümüştü. Örneğin, ulaşım ağları ekonomisi yeniden değerlendirilmeli. Arabalar bağımsız olarak hareket edebildiğinde, bu araçların kabin içi kullanıcı deneyimini dikkatlice tasarlama ihtiyacı doğacaktır. Arabalarımız bizi gezdirirken, eğlenecek yeni yollar bulacağız (umarım bugün Web’de sahip olduğumuzdan daha az reklamla). Daha geniş anlamda, seviye 5 otonomisi sağlayacak teknolojinin normal otomobillerden daha faydalı olacağını düşünüyorum. Seviye 5 otonom arabalara sahip olduğumuzda, aynı teknoloji muhtemelen daha küçük otonom dağıtım araçları da kullanacak.

Çetin: Son olarak, çoklu veya tüm otonom araçları çalıştırabilecek kolektif ve merkezi bir yazılım olabilir mi? Bunun sonuçları ne olurdu?

Kelley: Bu gerçekten ilginç bir soru! İnsansız hava araçları (dronelar) alanında, esas olarak NASA’nın UAS Trafik Yönetimi (UTM) projesi ile merkezi trafik yönetim sistemleri üzerinde çok fazla araştırma yapılmıştır. Nevada Eyaleti’nde UTM araştırmasına katılarak birkaç yıl çalıştım ve NASA’nın yaptığı işin, robotiklerin yaygınlaştığı her alanda merkezi robot kontrol ağlarının nasıl gelişeceğinin bir şablonu olduğunu düşünüyorum. Bireysel şirketlerin filolarını yönetmek için kendi merkezi sistemlerine sahip olmalarını umuyorum. Dahası, yerel yönetimlerin burada bir rolü olması söz konusu olabilir. Birçok aracın merkezileştirilmiş kontrolünün, merkezi olmayan yaklaşımlardan daha verimli olabileceğine dair bazı kanıtlar var, bu yüzden önümüzdeki yıllarda bu tür bir soruna yönelik pek çok pratik araştırma ve deney görmeyi umuyorum.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

İsrail’den yapay zekâ atağı

İsrail’de bulunan Tel Aviv Üniversitesi’ndeki araştırmacılar makine öğrenimi ve yapay zekâ çalışmalarına hız kazandırdı. Jerusalem Post’un haberine göre üniversitede bu konulara son zamanlarda önemli ölçüde ağırlık verilmeye başlandı.

Üniversitenin bilgisayar bilimi bölümünde öğretim görevlisi olan Prof. Amir Globerson, yapay zekanın sadece sürücüsüz araç ya da robot gibi icatlardan ibaret olmadığını; bu alanların günlük hayatımızı kolaylaştıracak ileri düzeyde görevleri yerine getirebilen ve güvenliği arttıran makineleri kapsayacağını söyledi.

Globerson yapay zekâ ve makine öğreniminin teknoloji dünyasının küresel düzeyde en parlak alanları olduğunu söyledi ve önümüzdeki 10 yıl içinde yeni teknolojilerin çoğunda önemli bir rol oynayacağını sözlerine ekledi.

Globerson, şu anda Yandex’in makine öğrenimi üzerine yürütülen bir projenin başkanlığını yürütüyor.

İlgili haber>> Yapay zekaya ağırlık veren firmalar gözünü üniversitelere dikti

Makine öğreniminin alt dallarından olan ve beyin yapısından esinlenen algoritmalarla ilgilenen derin öğrenme de üniversitedeki derslerde ve araştırmalarda üzerinde durulan alanlardan.

Globerson’a göre, tıpkı insan gibi davranan; hatta insanları aşabilecek makineler üretmek artık çok uzak bir hayal değil.

Üniversitenin son zamanlarda en çok ses getiren çalışmalarından biri Stanford Üniversitesi ile ortak yürütülen “Akıllı Şehirler ve Dijital Yaşam” adlı proje.

Jerusalem Post’un haberine göre, hayat kalitesini arttırmayı ve şehirlerin güvenliği ile elverişliliğini güçlendirmeyi hedefleyen proje hem Tel Aviv Üniversitesi hem de Stanford Üniversitesi’nin öncü araştırmacılarını bir araya getiriyor.

Elektrik mühendisliği bölümü öğretim üyesi olan Raja Giryes yapay zekanın günlük hayatımıza oldukça dramatik değişiklikler getirebileceğini söyleyenlerden: “Örneğin şu an trafikteki ihlaller sadece polislerin ve kameraların görüntüledikleriyle sınırlı. Makine öğrenimiyle her türlü ihlali ve bu ihlallerin kimler tarafından nerede gerçekleştiğini gözlemleyebilir; hatta gerçekleşecek ihlalleri önceden tahmin edebiliriz.”

Giryes, makine öğrenimi ve yapay zekanın yaşamamıza olan asıl etkilerini henüz tamamen görmediğimizi söyledi.

Giryes ayrıca, Tel Aviv Üniversitesi’nin teori ve uygulama arasında kurduğu denge; İsrail gibi teknolojiye yatırım yapılan bir ülkede bulunması ve disiplinlerarası bir yaklaşıma sahip olması gibi sebeplerden dolayı bu alanlarda öncü olduğunu ekledi.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz