Etiket arşivi: NASA

ABD’yi sarsan SolarWinds saldırısının faili bulundu: Zayıf parola belirleyen stajyer

Siber güvenlik araştırmacıları, “tedarik zinciri saldırısı” olarak bilinen SolarWinds siber saldırısını araştırmaya devam ederken, Teksas merkezli yazılım firmasının üst düzey yöneticileri, saldırının zayıf parola kullanan bir stajyerden kaynaklandığını duyurdu.

“solarwinds123” şeklindeki söz konusu parolanın yanlış yapılandırmanın ortaya çıkarıldığı 22 Kasım 2019 tarihinden önce 17 Haziran 2018’den bu yana bir GitHub deposu aracılığıyla kamuya açık olduğuna inanılıyordu. Ancak geçtiğimiz cuma günü Senato’da düzenlenen oturumda SolarWinds’in CEO’su Sudhakar Ramakrishna, parolanın 2017’nin başından beri kullanımda olduğunu ifade etti.

Saldırı ile ilgili ön soruşturma, casusluk kampanyasının arkasındaki saldırganların, ‘Sunburst’ kötü amaçlı yazılımı yüklemek için Ekim 2019’da SolarWinds Orion platformunun yazılım oluşturma ve kod imzalama alt yapısını ele geçirmeyi başardığını ortaya çıkarırken, Crowdstrike’ın saldırıya müdahale ekipleri, 4 Eylül 2019’da SolarWinds ağına ilk sızmayı tespit eden revize edilmiş bir zaman çizelgesine işaret etti.

EN AZ 9 DEVLET KURULUŞU HEDEF ALINDI

Bugüne kadar, en az dokuz devlet kurumu ve 100 özel şirkete, müşterilerin gizliliğini ihlal etme amacıyla düzenlenen saldırı, Orion Software Platform’a kötü amaçlı yazılımın yüklenmesini içeren gelmiş geçmiş en sofistike ve iyi planlanmış operasyonlardan biri olarak tanımlanıyor.

ABD Temsilciler Meclisi’nin Kaliforniya Temsilcisi Katie Porter, “Çok fazla Youtube izlemelerini engellemek için çocuklarımın tabletlerine koyduğum parola bile ‘solarwinds123’ den daha güçlü” şeklinde açıklama yaptı.

ABD’nin IŞİD’i hackediği operasyon: Teknolojiyle Psikolojik Harbin birleşimi: Glowing Symphony

 

PAROLA POLİTİKALARIMIZI İHLAL ETTİLER

Ramakrishna, Porter’a cevaben yaptığı açıklamada “Bunun, 2017’de bir stajyerin güvenlik ekibimize bildirilir bildirilmez kaldırılan ve sunucularından birinde kullandığı bir parola olduğuna inanıyorum” dedi. Eski CEO Kevin Thompson da Ramakrishna’nın ifadesini tekrarladı.  Thompson,” Bir stajyerin yaptığı hatayla ilgili bir sorun yaşadık. Parola politikalarımızı ihlal ettiler ve bu parolayı kendi özel GitHub hesabına gönderdiler ” dedi. 

Güvenlik araştırmacısı Vinoth Kumar, geçtiğimiz aralık ayında şirketi halka açık bir GitHub deposu konusunda uyarmıştı. Söz konusu GitHub deposu şirketin indirme web sitesinin FTP kimlik bilgilerini sızdırıyordu. Bu da bir hackera  zararlı bir çalıştırılabilir dosya yükleme ve bunu bir SolarWinds güncellemesine ekleme imkanı veriyor. Saldırının açığa çıkarılmasını takip eden haftalarda, SolarWinds’e Ocak 2021’de toplu dava açıldı. Davanın gerekçesi şirketin 2020’nin ortalarından bu yana, SolarWinds Orion takip ürünlerinin hackerlara bu ürünlerin çalıştığı sunucuyu ele geçirmesine izin veren bir güvenlik açığına sahip olması ve “SolarWinds güncelleme sunucusunun solarwinds123 gibi kolayca erişilebilen bir parolaya sahip olması idi. 

NASA VE FAA DA HEDEF ALINDI

Operasyonun arkasındaki tehdit aktörünün hedeflerini dikkatli bir şekilde seçmiş olsa da SolarWinds’in 18 bine yakın müşterisinin truva atı haline getirilmiş Orion güncellemesi aldığına inanılıyor. Saldırganların Microsoft, FireEye, Malwarebytes, CrowdStrike ve Mimecast ağlarına sızmanın yanı sıra, Solarwinds’i Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) ve Federal Havacılık Dairesi’ne (FAA) sızmak için bir atlama noktası olarak kullandığı belirtiliyor. Gizliliği ihlal edilen diğer yedi kurumun Adalet, Ticaret, İç Güvenlik, Enerji, Hazine bakanlıkları ile Ulusal Sağlık Enstitüleri olduğu açıklandı.

Microsoft Başkanı Brad Smith, senatoda düzenlenen oturumda yaptığı açıklamada, ek olarak, diğer ülkelerdeki kamu ve özel sektör mağdurlarını belirlediklerini ve bulut göçünün Amerika Birleşik Devletleri’nde olduğu kadar gelişmiş olmadığı dünyanın diğer bölgelerinde henüz tespit edilmemiş başka mağdurların olduğuna inandıklarını ifade etti. 

Rus orijinli olduğu iddia edilen tehdit grubu, UNC2452 (FireEye), SolarStorm (Palo Alto Unit 42), StellarParticle (CrowdStrike) ve Dark Halo (Volexity) dahil olmak üzere farklı takma adlar altındatakip ediliyor.

Ulusal Güvenlik Danışmanı Yardımcısı Anne Neuberger, geçen ay Beyaz Saray’da yaptığı açıklamada, hackerların içeriden bir saldırı başlattıklarını bunun da ABD hükümetinin faaliyetlerini gözlemlemesini zorlaştırdığını söylemişti.  “Bu, izlerini gizlemek için elinden gelenin en iyisini yapan sofistike bir aktör. Bu saldırıyı planlamanın ve gerçekleştirmenin aylar sürdüğünü düşünüyoruz.”

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

 

NASA veri sızıntısı kurbanı oldu

ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Ajansı NASA veri sızıntısı kurbanı oldu. İki ay önce keşfedilen bir güvenlik ihlalinde, tüm çalışanlarının kişisel verilerinin sızdırılmış olabileceği bildirdi. Hasarın boyutları henüz belirlenebilmiş değil.

Uzay sektörüne odaklanan SpaceRef medya şirketinin duyurduğu bilgiye göre, NASA’nın insan kaynakları sorumlusu Bob Gibbs, “23 Ekim 2018’de NASA siber güvenlik personeli, kişisel olarak tanımlanabilir bilgilerin saklandığı NASA sunucularına yönelik olası bir yetkisiz erişimi araştırmaya başladı” açıklamasını çalışanlarla paylaştı.

Eski çalışanların da kayıtları çalınmış olabilir

Antivirüs yazılım kuruluşu ESET’in güvenlik araştırmacılarından Tomas Foltyn’in mercek altına aldığı gelişmeye göre, çalınmış olabileceğinden korkulan veriler yalnızca mevcut çalışanların değil, eski NASA çalışanlarının da sosyal güvenlik numaralarını ve diğer kayıtları içeriyor. NASA’nın şu anda 17 binin üzerinde çalışanı bulunuyor.

NASA’nın insan kaynakları sorumlusu Bob Gibbs, çalışan kayıtlarının depolandığı sunucu da dahil olmak üzere ajansın sunucularından ikisinin hedef alındığı düşünülen olay hakkında, “Temmuz 2006’dan Ekim 2018’e kadar yerleşik, ajanstan ayrılmış veya merkezler arasında transfer edilen NASA Sivil Hizmet çalışanları etkilenmiş olabilir” diye konuştu.

Görevler tehlikede değil

NASA, potansiyel ihlalden haberdar olduktan hemen sonra veri sızıntısı kapsamını belirlemek ve potansiyel olarak etkilenen bireyleri tanımlamak için soruşturma başlattı. Buna yönelik hazırlanan bildiride, şu ifadelere yer verildi: “Bu süreç zaman alacaktır. Devam eden soruşturma, üst düzey yöneticiler de sürece dahil olacak şekilde, ajansın en önemli önceliği durumuna gelmiştir. NASA, herhangi bir ajans görevinin siber saldırılar tarafından tehlikeye girdiğine inanmamaktadır.”

Ajans ayrıca, güvenliği artırma amaçlı adımlar attığını ve olaydan etkilendiği tespit edilen çalışanlara kimlik koruma hizmetleri sunacağını da belirtti.

Daha önce güvenlik ihlalleri yaşanmıştı

En son 2016’da bir güvenlik ihlalinin kurbanı olan NASA, güvenlik olaylarına pek de yabancı değil. Dört yıl önce bir çalışanın sabit diski şifrelenmemiş dizüstü bilgisayarınının çalınması, Uluslararası Uzay İstasyonu’nu kontrol etmek ve komuta etmek için kullanılan kodları tehlikeye atmıştı.

Üretim ve Kültür

Önceki yazılarımda teknoloji ve eğitim ikilisinin birlikte nasıl harmanlandığından bahsetmiştim. Bu harmanlanmanın sonucunda ortaya çıkmış olan günümüz çağının en önemli yapıtaşlarından biri de üretim oluyor haliyle.

Bir start-up, şirket, ülke veya herhangi bir topluluk varlığını sürdürebilir kılmak için üretmek zorunda artık. Peki tüketici konumundan üretici konumuna geçmek nasıl mümkün?

Teknoloji, inovasyon, girişimcilik gibi kavramlardan bahsedildiğinde herkesin aklına gelen temel bir isim var: Silikon Vadisi. Bu kavramları bünyesinde toplamış olmasının doğal sonucu olarak da üretimin merkezi haline geliyor. Silikon Vadisi ve oradaki şirketler neyi farklı yapıyor da önde gelen ülkelerle bile üretim gücü ve ciro bazında mücadele edebilecek, hatta geçebilecek seviyeye geliyor? Finans desteği, eğitim olanakları, altyapı ve teknik destek, insan kaynağı sağlanan tek yer Silikon Vadisi değil; artık bu imkanları sunan pek çok platform var. Demek ki aranan yanıt ihtişamlı “headquarter”lar ya da olağanüstü büyüklüklerdeki ekiplerde değil.

Silikon Vadisi’ni özel kılan en önemli değeri, kültürü. Bir ekosistemi ayakta tutan şey bünyesindeki her bireyin birbirleriyle “iletişim” halinde olabilmesi, birlikte hareket edebiliyor olmasıdır. Birlikteliği ve paylaşımcılığı savunan bir kültür, öğrenmeyi mümkün kılar, bu sayede üretim kapısının kilidi açılmış olur. Kapının ardına geçebilmek için adım atmak gerekir; öğrendiklerimizi geliştirebilmek, kişiselleştirebilmek, farklılaştırabilmek gerekir. Bunu yapabilmek için de öğrendiklerimizi deneyebilmek, pratikteki karşılığını gözlemleyebilmek gerekiyor. Başka bir deyişle, “hata” yapmak, yapabilmek gerekiyor.

Silikon Vadisi kültürünün en temel ve önemli özelliklerinin başında hata yapmaya karşı olan hoşgörü, hatta hata yapmaya teşvik etmek geliyor. Çoğu yatırımcı, daha önceden hep başarılı olmuş girişimcilerden ziyade birkaç defa iş batırmış girişimcileri tercih ediyor. Çünkü hata yapmış bireyler artık kriz anında ne yapmaları gerektiğini, düşüldüğünde nasıl kalkılacağını sadece başarıyı tatmış bireylere göre kat ve kat daha iyi biliyorlar.

Tabii bütün bunların yanında olmazsa olmaz bir durum daha var, gençlere fırsat vermek. Silikon Vadisi’nin konumlandığı San Francisco’da üniversiteliler caddesi diye de bilinen uzun bir cadde var, pek çok kafe veya oturabileceğiniz yer bulmanız mümkün. Bu caddede vakit geçiren üniversiteliler bir anda kendilerini, donanım ve tecrübelerini aktarmak üzere bekleyen önde gelen girişimciler, üst düzey yöneticilerle aynı masada bulabiliyorlar. Pek çok üniversiteli teknoloji devlerinde staj yapmak, farklı şirketlerden insanlarla birlikte ortak proje geliştirmek gibi imkanları bulabiliyor.

Peki bu kültür nasıl başka yerlerde de oluşturulabilir, nasıl daha da geliştirilebilir. Kültürün sözlük anlamı; tarihsel ve toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan her türlü değerlerle bunları kullanmada, sonraki kuşaklara iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların tümü. Yani sadece bireysel değil toplumsal gelişim söz konusu, başka kuşaklara aktarım yapmak, iletişim kurmak söz konusu. Bu noktada konu yine aynı temel kavrama bağlanıyor, eğitim, “yeni kuşakların” hayata hazırlanma süreci; kültürlerin aktarıldığı kitle, gençler.

Bahsettiğimiz türde bir kültürün oluşabilmesi için eğitimin sadece sınıflar içerisinde ve temel bilimleri öğrenme süreci olarak değerlendirilmemesi ilk koşul. İletişim kurmamızı, paylaşmamızı, hata yapmamızı sağlayacak süreçlerin de eğitime dahil edilmesi gerekiyor. Bunun en güzel örneklerinden biri öğrencilerin yer alabileceği farklı konseptlerdeki yarışmalar.

Üç yıldır FIRST(For Inspiration and Recognition of Science and Technology) vakfının düzenlediği robotik yarışmalarına katılan biri olarak, bu zaman zarfında öğrendiklerim, edindiğim tecrübeler, kurduğum ilişkiler hem çok sayıda, hem de gerçekten nitelikleri çok yüksek. Vakfın düzenlediği yarışmalar gençlere okulda öğrendikleri fizik, matematik bilgilerini tasarım ve yazılımla harmanlayarak kendi robotlarını inşa edebilme imkanı sunuyor. Bilim ve teknolojiyi yaymak ve fırsat eşitliğini sağlamak adına takımların yaptığı çalışmaları destekliyor, isimlerini duyuruyor ve bu esnada sponsorluk görüşmesi, Ar-Ge, üretim gibi pek çok alanda çalışan gençlere erken yaşlardan itibaren bir şirket gibi hareket edebilmeyi öğretiyor.

Yani yola robot yapmak üzere çıkan bizler bu esnada paylaşmayı, iletişim kurmayı, düşünmeyi, yaptığımız onlarca prototipin çalışmaması üzerine bozup tekrar yapmayı, araştırmayı, hata yapmayı öğrenirken buluyoruz kendimizi. E tabi bahsetmeden edemeyeceğim, Türk gençleri olarak muhtemelen diğer ülkelere nazaran daha da iyi öğreniyoruz tüm bunları. Çünkü maalesef biz; gençleri kendi binasına alan, kendi profesörlerini, mühendislerini ve uzmanlarını mentör yaparak destek sağlayan NASA, Boeing, Intel gibi destekçi şirketlere ya da oluşumlara sahip değiliz henüz. İşler biraz kendi yağımızda kavrulmamızla yürüyor. Yani üretim kültürünün önemli bir kısmından yoksunuz aslında.

Fakat gururla şunu da ifade etmek isterim ki, FRC Robotik takımı 3646 INTEGRA olarak bu desteklere sahip olan ekiplerle de kafa kafaya mücadele ediyoruz. Yarışma iki ayaklı gerçekleşiyor, bölgesel turnuva ve dünya şampiyonası. 3 yıl önce yarışmanın en prestijli ödülü olarak geçen Chairman’s Award’u kazanan ilk Türk takımı olduk, bir sonraki yıl ise bu ödülü tekrardan kazanarak bir kez daha Dünya Şampiyonasına katıldık ve bu sefer de Chairman’s Award Finalist ödülünü kazanarak bu alandaki 3 ekipten biri olmayı başardık. Bu yıl ise bölgesel turnuvamızda robotumuzla Winning Alliance, ardından ise Dünya Şampiyonasında Division Finalist ödüllerini kazandık. Arkamızda teknoloji devleri yoktu belki ama, bize üretim kültürünü aşılmaya çalışan ve her daim destekçilerimiz olan çok sevgili hocalarımız Tolga Yıldız ve Neslihan Çınar’a da en içten teşekkürlerimi sunuyorum. Gençleri bu tür süreçlere teşvik eden ve bu imkanları sunan herkese de ayrıca teşekkür ediyorum.

“Kültür, okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden anlam çıkarmak, ders almak, düşünmek ve zekayı geliştirmektir,” demiş Mustafa Kemal Atatürk.

Ben de bu noktada şu soruyu sormak istiyorum sevgili yetişkinlerimize; sizce de biz gençlerin sizlerle birlikte öğrenme ve çalışma, birlikte baştan aşağı yeni bir kültür oluşturma, sizlerle birlikte tüketici değil de üretici olmamızın zamanı gelmedi mi?

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Amerika’da Suriyeli hackerler hakkında yeni iddianame

ABD Adalet Bakanlığı, “Suriye Elektronik Ordusu” adlı hacker grubuna üye oldukları sanılan iki Suriye vatandaşına yeni suçlamalar yöneltti.

“The Pro” (Profesyenel) lakaplı Ahmed Ömer Ağa (24) ve “The Shadow” (Gölge) lakaplı Firas Dardar (29) hakkında; bilişim dolandırıcılığı, elektronik dolandırıcılık ve nitelikli kimlik hırsızlığı suçlarını işlemek için 11 kez komplo kurdukları iddiasıyla dava açıldı.

Zanlıların; aralarında Başkanlık Ofisi, Deniz Piyadeleri, NASA, İnsan Hakları İzleme Örgütü gibi hükümet kuruluşu ya da STK’lar ve Reuters, National Public Radio, The Washington Post, The New York Times, the Associated Press, The Onion, Time, USA Today ve The New York Post gibi birçok basın kuruluşlarına elektronik dolandırıcılık amaçlı saldırılar düzenledikleri iddia ediliyor.

Saldırıların amacının, kullanıcı adları ve parolaları elde ederek, web siteleri üzerinde değişiklik yapmak suretiyle kullanıcıları kendi domainlerindeki sitelere yönlendirmeleri ve e-mail ve sosyal medya hesaplarını çalmak olduğu belirtiliyor.

İlgili haber>> Türk-Yunan hackerler sanal alemde savaş veriyor

Yetkililer, bilişim dolandırıcılığı ve elektronik dolandırıcılık için 5 ila 20, nitelikli kimlik hırsızlığı içinse 18 yıla kadar hapis cezası verilebileceğini belirtti.

Söz konusu kişilere Almanya’da ikamet eden Peter “Pierre” Romar hakkında 2014 yılında da suçlamalar yöneltilmişti. Tutuklanan Romar, hackleme ve dolandırıcılık suçlamalarını 2016 yılında çıkarıldığı mahkemede kabul etmişti.

Ahmed Ömer Ağa ve Firas Dardar’ın ise Suriye’de ikamet ettikleri sanılıyor. FBI’ın En Çok Aranan Siber Suçlular listesindeki zanlıların yakalanması için bilgi veren kişilere 100 bin dolara kadar ödül vaat ediliyor.

Yeni iddianame, zanlılar hakkındaki bazı suçlamaların 5 yıllık zaman aşımına uğramasından önce geldi.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz