Etiket arşivi: internet güvenliği

Kripto para yatırımcılarına 5 altın güvenlik tavsiyesi!

Kripto para birimleri tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de popüler bir yatırım aracı haline geldi. Ancak bu yatırım aracılığıyla işlem yaparken siber güvenliğe çok dikkat etmek gerekiyor.

Siber güvenlik şirketi Kaspersky, kripto para birimlerine yatırım yapanlar için kritik öneme sahip güvenlik önerileri paylaştı.

1- İŞLEMLERİ HALKA AÇIK KABLOSUZ AĞLAR ÜZERİNDEN YAPMAYIN

Firmaya göre öncelikle tüm kripto işlemler için güvenli bir iletişim kanalı kullanmak hayati bir öncelik. Örneğin, bir platformun internet sitesine halka açık bir Wi-Fi ağını kullanarak erişirseniz suçlular işlem bilgilerinizi ele geçirebilir veya varlıklarınızı çalmak amacıyla bir internet sayfasını taklit edebilir.

Halka açık bir ağ yerine, düzgün bir şekilde güvenliğini sağlayacağınız ev ağınız üzerinden alım satım yapmak daha güvenlidir. İlk adım olarak, modemin varsayılan yönlendirici şifresini kendi oluşturduğunuz bir şifreyle değiştirmelisiniz. Fabrika ayarlarındaki şifre, aynı modeldeki tüm modemler için genellikle aynıdır ve Wi-Fi ağınızı kaba kuvvet saldırıları karşısında savunmasız hale getirir.

2- VPN KANALI ÜZERİNDEN İLAVE BİR GÜVENLİK KATMANI KULLANIN

Her durumda, ekstra bir güvenlik katmanı ekleyen şifreli bir VPN kanalı üzerinden tüm şifreleme işlemlerini yapmak her zaman en iyisidir. Bir VPN hizmeti seçerken, (sağlayıcının sunucu havuzu sayısına ve kalitesine bağlı olan) bağlantı hızına ve ani kapama özelliği (kill switch) olup olmadığına dikkat edin. İkinci adım, yüksek riskli işlemler için özellikle önemlidir: Güvenli iletişim kanalı herhangi bir nedenle düşerse ani kapama özelliği (kill switch), cihazınızın internet bağlantısını otomatik olarak keser ve verilerin şifrelenmeden gönderilmesini önler.

Apple’ın açığını bulan Ünüver: Elimizde henüz bildirmediğimiz zafiyet var

Elbette, bilgisayarınızda veya akıllı telefonunuzda bunun yanı sıra güvenilir bir güvenlik çözümü çalıştırıyor olmalısınız. Kripto dünyasında çok para dolaşıyor ve bu doğal olarak siber suçluları cezbediyor. Bu yüzden ne yazık ki, kripto cüzdan anahtarlarını çalmak üzere uzmanlaşmış kötü amaçlı yazılımlarla karşılaşma olasılığı epey yüksek.

3- YENİ BAŞLADIYSANIZ RİSKLİ İŞLEMLERLE UĞRAŞMAYIN

Bir borsaya kaydolmadan önce piyasayı inceleyin ve en azından yeni başlıyorsanız riskli işlemlerle uğraşmayın. Ani fiyat düşüşlerine karşı korunmak için farklı kripto para birimlerine yatırım yaparak risklerinizi çeşitlendirin.Ponzi şemalarından kaçınmak için yatırım yapmadan önce altcoinleri dikkatlice inceleyin.

4- ÇEVRİMDIŞI “SOĞUK” CÜZDAN KULLANIN

Kripto para biriminizin büyük kısmını çevrimdışı (diğer adıyla “soğuk”) bir cüzdanda, şifrenizi ise güvenli bir yerde tutun.

5- ÜNLÜLERİN BEDAVA KRİPTO VAATLERİNE KANMAYIN

  • Ünlülerin bile (hatta belki de özellikle ünlülerin) bedava kripto para vaatlerini yutmayın. Hesapları hacklenmiş olabilir, hacklenmemiş olsalar bile bu neredeyse kesinlikle bir aldatmacadır.
  • İnternet bağlantınızı koruyun ve kripto alım satımı yapmak için kullandığınız tüm cihazlara antivirüs programı yükleyin.

‘Büyük Birader’den ‘Bazı Biraderler’e

Dünyaca ünlü güvenlik araştımacısı Mikko Hypponen Aralık ayında Belçika’nın başkenti Brüksel’de verdiği Ted konuşmasında 2014 yılının siber olaylarının yıllık özetini sunuyor.

Konuşmasına 1977 yılında ABD’deki bir eğlence merkezinde yaşanan yangını anlatarak başlayan Hypponen, yangın sırasında bir garsonun dikkatli davranışının yüzlerce insanı ölümden kurtarmasını bugünkü diyatal hayat ile benzerlikleri olduğunu söylüyor. Çok geç olmadan yapılan uyarıların dijital hayatın daha sağlıklı ve güvenilir olacağına dair diğer konuşmalarında da dile getirdiği düşüncesini yineliyor.

Hypponen, dijital bağımlılığın yaygınlaşması ile sıkça gündeme gelen ‘Büyük Birader Bizi Gözetliyor’ algısınıda küçük bir düzeltme yapılması gerektiğini düşünüyor. Tüm vatandaşların izlendiği her adımlarının bir otorite tarafından takip edildiği algısının temelde doğru olduğunu ifade eden siber güvenlik uzmanı, bunu yapanın tek bir otorite olduğu fikrine karşı çıkıyor. Mika Mannerma adlı fütüristten alıntı yapan Hypponen ‘Bir Birader’ yerine ‘Bazı Biraderler’(Some Brothers) olduğunu savunuyor. Üstelik bu biraderler grubunun illa bir devlet ya da istihbarat servisi olması zorunluluğu bulunmuyor.

F-Secure şirketinin başında bulunan Hypponen, şirketinin 2014 yılında Rus hükümetinin çeşitli birimlerinden gönderildiği düşünülen 5 kötücül yazılım familyası bulduğunu açıkladı. Daha çok Ukrayna sistemlerinde bulunan Sandworm, Stuxnet’ten sonra sanayi kontrol sistemlerinde bulunan ikinci virüs olan Havex’i bunlara örnek veren Hypponen, İngiliz istihbaratı GCHQ’nun geliştidiği Regin virüsünün AB’deki müttefiklerine (Almanya gibi) saldırmakta kullandığını hatırlattı.

Finlandiyalı uzman bu örneklerle ‘Bazı Biraderlerin’ büyüğünün devletler olduğunun altını çiziyor.

Diğer biraderler ise şüphesiz teknoloji şirketleri. Silikon vadisindeki devler ile ABD hükümeti arasında ‘müşterilerin özel bilgilerine’ erişim konusuna değinen Mikko Hypponen, Yahoo’nun kendisine yönelik siber saldırılara karşı gelmeye çalıştığını, konunun FISA mahkemesine taşındığını ve mahkemenin kişisel bilgilere erişim isteyen devlet kurumunun lehine karar verdiğini söyledi.

Müşterilerinin kişisel bilgilerini barındıran başka bir birader ise telekomünikasyon şirketleri. Snowden belgelerinin de ortaya çıkardığı gibi Alman telekom firması Stellar’ın müşterileri hakkında topladıkları bilgiler NSA’in dikkatini çekmiş ve Stellar mühendisleri bizzat NSA’in hedefi olmuşlar.

Hypponen konuşmasının sonraki bölümünde kişisel bilgilerin başkalarının eline geçmesinde yine kişisel hataların olduğunu vurguluyor. Bir hizmet ya da ürünü kullanmadan önce imzalanan lisans sözleşmeleriyle ilgili bir araştırma yaptıklarını anlatan Hypponen, Londra’da bedava internet hizmeti verdiklerini ve bunun için hazırladıkları sözleşmeye koydukları “ bu hizmeti kullanarak F-Secure şirketinin gerektiğinde ilk doğan çocuğunuza sahip olmasını kabul ediyorsunuz. Eğer çocuğunuz olmazsa şirket en sevdiğiniz evcil hayvanınıza el konulacaktır.” maddesine rağmen insanların hepsinin okumadan anlaşmayı kabul ettiğini aktarıyor.

Gerçek dünyadan da bir örnek veren uzman, Samsung televizyonlarının bazılarının sözleşmesinde geçen aşağıdaki maddeyi dinleyicilerine göstererek durumun vahametini açıklamaya çalışıyor:

“Lütfen televizyonunuzun etrafında konuştuğunuz kişisel ya da hassas bilgilerein ses tanıma özelliği aracılığıyla kaydedilen ve üçüncü taraflara aktarılan veriler arasında olabileceğinin farkında olun.”

Hypponen konuşmasının sonunda ise tüm bunlara rağmen gözetleme kültürü ile mücadele edilmesi gerektiğini salık veriyor.

 

 

‘Beşikten mezara internet güvenliği’

İnternet, günlük yaşamımızın her alanında öne çıkan paralel bir dünya haline geldi. Tıpkı gerçek yaşamda olduğu gibi dikkatli davranılmazsa bize zarar verebilecek tehlikelerle dolu bir dünya. Bu nedenle konu pazartesi günü Bonn kentinde düzenlenen bir konferansla en üst düzeyde masaya yatırılacak. Güvenlik politikaları alanında dünyanın en büyük girişimi olan Münih Güvenlik Konferansı ile Almanya’nın en büyük telekomünikasyon şirketi Deutsche Telekom’un düzenlediği üçüncü Siber Güvenlik Zirvesi’ne Almanya ve ABD’den hükümet yetkilileri ile AB, NATO ve alanında önde gelen uluslararası şirketlerden temsilciler katılıyor.

Deutsche Telekom IT Güvenlik Bölümü Direktörü Thomas Tschersich, internette güvenliğin artık beşikten mezara bize eşlik etmesi gereken bir konu haline geldiğine dikkat çekerek şunları söyledi:

“Siber güvenlik aslında daha çocuk yuvasında başlıyor. Ben kendim de iki çocuk sahibiyim ve çocuklar daha şimdiden ev ödevlerini internet üzerinden araştırmaya teşvik ediliyor. Ancak bu aynı zamanda enformasyon teknolojileriyle ilişkilerimizde daha fazla sorumluluk bilincine sahip olmamızı da gerektiriyor. Örneğin çocuklara trafikte nasıl davranacaklarını daha okula başlamadan öğretiyoruz. Dijital dünyada ise bunu yapmıyoruz..“

 

“Süreç hızlı gelişiyor”

Amerikan Ulusal Güvenlik Kurumu NSA’in eski çalışanı Edward Snowden’ın ifşa ettiği bilgiler ve sonrasında çıkan tartışmaların siber güvenlik konusuna bakışı değiştirdiğine dikkat çeken Tschersich, siber saldırıların kapsam, yaratıcılık ve profesyonelleşme sürecinin de hızla geliştiğini belirterek sözlerini “Çok açık bir eğilim, cep telefonlarına yönelik saldırılar… Özellikle android platform oldukça popüler. 14 yıl içinde Windows işletim sistemine yönelik yaklaşık 350 bin çeşit saldırı aracı ortaya çıktı. Android’de ise aynı rakama sadece on ayda ulaşıldı“ diye sürdürdü.

Deutsche Telekom’un IT Güvenlik Bölümü Direktörü, asıl kendilerini endişelendiren sorunun ise organize suçlar olduğunu kaydederek “Saldırılar çok geniş bir yelpazede. Kamuoyunda şu an istihbarat servislerinin verileri toplaması konusu yoğun bir şekilde tartışılıyor. Ama bence bu, asıl sorunun çok küçük bir parçası. Sorunun en büyük parçası organize suçlar. Bunlar ekonomik zarara da yol açıyor. Örneğin banka verilerine ulaşma çabaları. Milyarlarca euro söz konusu. Bu beni daha fazla endişelendiriyor“ dedi.

Siber savaşlar

Siber saldırıların bir üst boyutu ise devletler arasındaki siber savaşlar. Tschersich, eskiden devletlerin hammadde için savaştığını, amacın bir ülkeyi işgal ederek hammaddelerini sömürmek olduğunu ifade ederek şunları söyledi:

“Dijital dünyada buna artık gerek yok. Hammaddeleri evinizden de sömürebilirsiniz. Çünkü artık katma değer yaratmak da büyük ölçüde dijitalleşti ve yeni imkanlar doğdu. Bu da ‚Bir sonraki savaş veriler uğruna mı verilecek‘ sorusunu gündeme getiriyor. Analog dünyada kendimizi dış dünyaya kapadığımız klasik sınır kontrolleri var. Ama internette ülke sınırları diye birşey yok. Farklı hukuk alanlarıyla karşı karşıyayız. Bizde cezai yaptırımı olan bir suç, başka bir ülkede belki hiçbir yaptırımla karşılaşmıyor.“

Tschersich, internet sunucularının internete erişimin yanında güvenlik yükünü de müşterinin üzerinden alacağı bir döneme girildiğini, antivirüs ya da ateş duvarı sistemlerinin de internet erişimiyle birlikte bir paket haline geleceğini belirtiyor.

Bağlantılı cihazların güvenliği

Hayatın giderek daha fazla alanı dijitalleşirken sadece bilgisayarı korumak da yetmiyor. Bilgisayarlar hayatımızın her alanına girerken, bilgisayar kamerası, tarayıcı ya da ağ yazıcısı gibi bağlantılı cihazların güvenliği henüz pek kimsenin aklına gelmiyor.

Tschersich bu konuda “ABD’de bu yılın başında spam mailler atan ilk buzdolabı çıktı. Tabii ki bu soru gündemde. Ama sorun, bir ağ içinde çalışmak üzere oluşturulmamış aletleri birbirine bağlayıp ağ oluşturmamızda. Güvenliği işlevsel bir gereklilik olarak asla görmemişsek, sonuçta güvenli olmamasına şaşırmamamız gerek. Cihazlar nasıl şekillendirilmişse öyle çalışır. Şimdiye kadarki görünüm şu: Üreticiye gidip İsviçre peyniri alıyorum ama delikleri kendim doldurmam gerekiyor. Artık gelecekte bu benim için doğru bir yaklaşım değil. Tüm katılımcıların birlikte çalışması gerekiyor. Yasa koyucular, bilgisayar donanımı üreticileri, internet sunucuları ve tüketicinin de. Çünkü eğer tüketici otomatik güncellemeleri kapatırsa yeniden güvensiz bir ortam oluşturmuş olur. Ama aynı zamanda kullanıcıların güvenliğe ulaşmalarını mümkün olduğunca kolaylaştırmamız gerekiyor“ diye konuştu.