Etiket arşivi: election

“Trump’a oy veren eyaletler dezenformasyona karşı daha savunmasız çıktı”

ABD’deki başkanlık seçimleri tahmin edildiği gibi dezenformasyon iddiaları ile geçerken dev dijital platformlar bu zorlu sürece ayak uydurmak için adeta birbirleriyle yarıştı.

Trump mitinginde bir Qanon destekçisi

Twitter seçim haftası dolayısıyla bazı özelliklerini kapatırken, Google arama sonuçlarını değiştirdi. Facebook, seçimlerden önceki hafta tüm yeni siyasi reklamları yasakladı, komplo teorisi grubu QAnon’u engelledi ve Başkan Donald Trump’ın COVID-19’un gripten daha az ölümcül olduğunu iddia ettiği bir gönderiyi sildi. Son zamanlarda, hem Facebook hem de Twitter, New York Post’ta Joe Biden hakkında çıkan bir habere önce müdahale etti, sonra engelledi daha sonra da engeli kaldırarak önemli bir tartışmanın içine çekildi.

YALANLAR, GERÇEKLERDEN DAHA HIZLI YAYILIYOR

Dijital platformlar kaçınılmaz olarak yalan haberlerin hızına yetişemiyor. Fact-checking (haber doğrulama) kuruluşları, yalan ve sahte haberleri çürütmek için ellerinden geleni yapsalar da cin şişeden bir kere çıkmış oluyor. Üstelik yalan ve sahte haberlerin gerçeklerden daha hızlı hareket etme gibi bir kabiliyetleri var.   

Sahte ve yalan haberlerin çoğu; kişilerin korkularına, kaygılarına, tercihlerine, umutlarına ve arzularına oynamakta. Çoğu zaman dezenformasyon kampanyalarının özünü gerçek bir yerel olay oluşturuyor ve daha sonra bu gerçek olay çarpıtılıyor. Öte yandan Amerika Birleşik Devletleri’nin bazı bölgelerinin dezenformasyon kampanyalarına karşı diğerlerinden daha savunmasız olduğu gerçeğini aşmak pek mümkün değil. ABD’nin bazı eyaletlerinin seçimlerin sonucunu belirlemede çok büyük bir rol oynadıkları için dezenformasyon ile hedef alınma olasılığı daha yüksek.

Örneğin, adaylardan birinin kazanması için kritik öneme sahip delege sayısı bakımından önemli bir konumda bulunan Florida (29 delege), eyaletteki Latin toplulukları ilgilendiren önemli bir dezenformasyon kampanyası ile karşı karşıya kaldı. İspanyolca dilindeki YouTube kanalları, WhatsApp mesaj zincirleri ve Trump yanlısı Facebook grupları, Venezuela ve Küba gibi otoriter rejimlerden gelen insanlar arasında korku uyandırmak için tasarlanmış bir “derin devlet” in varlığından, milyarder yatırımcı George Soros’un, Amerika Birleşik Devletleri’ne gelme girişimlerinde Orta Amerikalıları finanse ettiğine ve Joe Biden ile ilişkili pedofili iddialarına kadar bir dizi komplo teorisi ile doldu taştı. 

https://siberbulten.com/disinformation/trumpa-86-kodlu-suikast-plani-ya-da-wikipedianin-dezenformasyon-sinavi/

YEREL MEDYA DEZENFORMASYONA KARŞI DAHA ETKİLİ

Foreignpolicy.com’da bu tür dezenformasyonlara karşı yapılabilecekler konusunda bir yazı yayımlandı. Bhaskar Chakravorti imzalı yazıya göre bu durumda işe yarayacak olan şey, New York Times gazetesinde sahte ve yalan haberlere vurgu yapan bir köşe yazısı değil. Aksine dijital platformlar, yerel medya kuruluşları ve Floridalı sakinlerin yürüteceği küçük ölçekli kampanyalar çok daha fazla iş görebilir. Nasıl ki siyasi reklamlar ve sosyal yardımlar yerel halkı hedef alıyor, aynı şekilde ‘yakala ve öldür’ tarzı dezenformasyon kampanyaları da yerel halkı hedef almalı. Bu noktada da belli bir kesime yönelik olarak dile getirilen ve sadece onlar tarafından “anlaşılabilen” politik mesajlar anlamına gelen dog-whistle’ları ve itibar sahibi yerel aktörleri belirlemek büyük önem taşıyor.  

Florida tabi ki tek örnek değil. Anti-dezenformasyon kampanyalarına en fazla nerede ihtiyaç duyulduğunu anlamak için, Tufts Fletcher Okulu, en çok risk altında olan eyaletleri tanımlayan bir Yanlış Bilgilendirme Güvenlik Açığı Endeksi oluşturdu. Endeks, sosyal statü, eğitim seviyesi, yaş, siyasi kutuplaşma, sola veya sağa eğilimli olma durumu ve sosyal medya haberlerine güven gibi faktörleri ele alarak oluşturuldu. 50 eyaletin tamamı ve Columbia Bölgesi bu kriterler kullanılarak analiz edildi.

https://siberbulten.com/disinformation/arastirma-sonucu-pandemi-doneminde-en-cok-yanlis-bilgi-ureten-kisi-trump/

TRUMP’IN GÜÇLÜ OLDUĞU EYALETLER DEZENFORMASYONA DAHA AÇIK

Ortaya çıkan sonuca göre, yaş, haberlere duyulan güven ve kutuplaşma gibi faktörlere dayalı dezenformasyona karşı oldukça savunmasız olan eyaletler ile 2016’da Donald Trump’a oy veren eyaletler arasında güçlü bir ilişki var. 

Aynı zamanda, seçimleri büyük çekişmelere sahne olan devletlerin dezenformasyona karşı savunmasız olma olasılığı daha yüksek. En savunmasız ilk 25 eyaletten 12’sinde seçim oldukça çekişmeli geçti.

İdeal olanı sosyal medya şirketleri, gazeteciler ve yerel kuruluşların çabalarını hem dezenformasyona karşı son derece savunmasız olan hem de seçimleri son derece tartışmalı geçen 12 eyalette yoğunlaştırmaları gerektiği. Ancak zaman ve kaynaklar daraldıkça listeyi daha da küçültmek gerekiyor. Dolayısıyla Florida, Maine, Nebraska, Wisconsin, Iowa, Pennsylvania, Ohio, Michigan ve New Hampshire eyaletleri özel önem gösterilmesi gereken eyaletler olarak öne çıkıyor. 

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

  

Ruslar, House of Cards izleyip propaganda yapmışlar

Rusların ABD’deki seçim sonuçlarını etkilemeye yönelik gizli girişimlerine dair çok ilginç detaylar ortaya çıkıyor.

Rus lider Vladimir Putin’in seçimlere müdahale kampanyası kapsamında hayata geçirilen ve ‘Trol fabrikası’ diye adlandırılan ekipte çalışan Rusların ünlü Amerikan dizisi ‘House of Cards’ı izlemek zorunda oldukları ortaya çıktı.

Ajanların diziyi Amerikalıların kendi hükümetlerine karşı gelmelerini sağlayacak mesajları elde etmek için izledikleri iddia ediliyor. İddiayı dile getiren kişi ise bahsi geçen troll fabrikasının eski çalışanlarından biri.

İlgili haber>> 400 bin dolarınız varsa seçimleri manipüle edebilirsiniz

Rus bağımsız TV kanalı Rain’de yayınlanan röportajda eski ajanın anlattıkları, eski adıyla İnternet Araştırma Ajansı olarak bilinen Trol fabrikasının nasıl çalıştığına dair fikir veriyor. Buna göre sözkonusu ekibin çalışanları, New York Times ve Washington Post gibi gazetelerde yayınlanan haberlerin altına Amerikalılar tarafından yazılmış süsü verilen provokatif yorumlar yazıyorlar.

Mesajların ana temasını eşi döneminde gerçekleşen eski skandalları, kişisel servetini, özel bir e-mail sunucusu kullanmasını gündeme getirerek Hillary Clinton’ı şeytan gibi göstermek oluşturuyor.

Sözkonusu bilgileri veren kişi Maksim kod adıyla biliniyor. Röportajda yüzünü gizleyen Maksim, trol fabrikasının elit tabir edilen ‘İngilizce Dil Departmanı’nda çalışıyor.

Maksim, seçimden bir yıl önce, 2015 yılı boyunca sözkonusu birimde çalıştığını belirtti ve şu sözleri kaydetti: “Ana mesaj şuydu; ‘Amerikalı kardeşim, Clinton’lardan artık bıkmadın mı?’”

Maksim ayrıca kendisinin ve çalışma arkadaşlarından sürekli Clinton’ların geçmişteki yolsuzluk skandallarına vurgu yapmalarının istendiğini ifade etti.

Rus gizli servisinin yerel departmanlarında çalışan kişilerden daha önce basına çıkanlar olduysa da Maksim’in verdiği röportaj sözkonusu İngilizce departmanından birinin verdiği ilk röportaj olması itibariyle önem arz ediyor. Geçtiğimiz seçimlerde sonuçları etkilemek adına Facebook’ta gizli 3 bin mesaj yayınlayanların da aynı birimden olduğu söyleniyor.

Rain TV kanalı, Maksim’in söyediklerinde inandırıcı olduğunu çünkü ajanın yaklaşık bir yıl boyunca Internet Araştırma Birimi’nde çalıştığına dair belgelere sahip olduğunu ifade etti. Söz konusu birim Putin’in Şefi olarak bilinen servet sahibi oligark Evgeny Progozhin’e ait olduğu düşünülüyor.

Ajanların ‘House of Cards’ dizisini izlemeleri, çalışanların gerçekçi mesajlar üretmek için Amerikan politikasını iyi anlamaları gerekçesine dayanıyor. Bunun için de Amerikan politikasına dair çok çarpıcı detaylar sunan dizi seçilmiş.

Netflix’in popüler dizisi başkan olmak için her şeyi göze alan acımasız politikacı Güney Carolina Kongre Üyesi Frank Underwood’un hikayesine odaklanıyor. Kevin Spacey’nin canlandırdığı karakter, yolsuzluk yapmak, siyasi rakibi hakkında yalan hikayeler uydurmak ve arkasında iz bırakmamak adına kongre üyesi arkadaşını ve bir gazeteciyi öldürtmek gibi oldukça acımasız yöntemlere başvuran bir kişi.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için doldurunuz!