Etiket arşivi: EDAM

Kutuplaşma ile yanlış bilgi tüketme arasındaki ilişkinin temelinde güven eksikliği var

Sosyal medya, uydurma haber (fake news) ve dezenformasyonun toplum, demokrasi ve siyasete olan etkileri üzerine yaptığı çalışmalarla öne çıkan Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi (EDAM) Medya ve Dezenformasyon: Türkiye Örneği başlıklı bir YouTube yayını düzenledi.

EDAM Başkanı Sinan Ülgen’in moderatörlüğünü yaptığı yayına Kadir Has Üniversitesinden Akın Ünver, Habertürk TV’den Afşin Yurdakul, Duvar English Genel Yayın Yönetmeni Cansu Çamlıbel, IPI (International Press Institute) Türkiye Direktörü Yardımcısı Emre Kızılkaya katıldı.

Yayında Türkiye’de ve dünyada dezenformasyon ile ilgili bilgiler veren Afşin Yurdakul, Türkiye’de yaşanan dezenformasyon ve uydurma haber üretimi ile sosyal medya platformları üzerinden yayılmasının küresel bir gelişme olduğunun altını çizerek, Türkiye’nin dünyadaki gelişmelerden bağımsız olmadığını ifade etti.

Toplumun kutuplaşmasının ve bu kutuplaşmanın insanların medya içeriği tüketmesine olan etkisine dikkat çeken tecrübeli gazeteci kutuplaşmış toplumların yalan bilgi tüketmeye daha eğilimli olduğunu ifade etti: “Manipülatif içeriklere daha inanır hale geliyoruz. Çünkü güvenmiyoruz. Karşı tarafa, kurumlara, basın kuruluşlarına ve yapılan resmi açıklamalara güvenmiyoruz. Bunlar bizi biraz daha kırılgan yapıyor.”

 

 

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

EDAM raporu: Tükiye’de veri doğrulama platformları ne durumda?

Bir haberi okuduğumuzda yazılanlara ne kadar güveniyoruz? Verilen haberin bilimsel içeriğini merak ediyor muyuz? Ya da belki de en önemli soru şu:

Haberi kimin verdiğini önemsiyor muyuz?

Veri doğrulama aslında yalan habere karşı bir ilaç gibi olması gerekirken tam da yalan haberin kaynağı haline gelebiliyor. Fakat farklı politik ortamlar ve farklı yerel medya sistemlerinden dolayı bu ilişki spektrumun iki yönünde de seyredebiliyor.

Çeşitli kutuplaşmalardan, bilgi kısıtlılığından ve sansürlerden muzdarip Türk medyasını bu açıdan incelemek önemli, zira Türkiye, diğer gelişen ekonomilere ve demokratik olarak geriye giden ülkelere bir örnek teşkil edebilir. Peki bu ülkede veri kontrolü ne durumda?

Türkiye’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından EDAM’ın yayınladığı Doç. Dr. Akın Ünver’in kaleminden çıkan Fact-Checkers and Fact-Checking In Turkey  (Türkiye’de Veri Doğrulaması ve Veri Doğrulayıcılar ) rapor ülkedeki fact-checking ekosisteminin ayrıntılı bir fotoğrafını çekiyor. Biz de Siber Bülten olarak bu önemli raporun kısa bir özetini çıkardık.

SOSYAL MEDYA KULLANIMI VE YALAN HABER BİRLİKTE ARTTI

Veri doğrulaması 19. yüzyılın sonlarından itibaren var olsa da asıl önemini 21. yüzyılda yurttaş haberciliğinin ön plana çıkıp global bağlılığın hızının artmasıyla, diğer bir deyişle yalan haber probleminin doğmasıyla kazandı. Ken Layne bu noktada anaakım haber kaynaklarındaki hataların tespit edilip düzeltilmesi gerektiğini savunan bir hareket başlattı. Bunun sonucunda da FactCheck.org (2003), PolitiFact, MediaMatters (2004) ve NewsBusters (2005) gibi platformlar kuruldu.

İnternetin Türkiye’de bireylerin hayatına girişindeki en büyük artış 2006 ve 2009 seneleri arasında oldu. Sosyal medya kullanımının artması ile dezenformasyonun ciddi bir problem olmaya başlaması da paralel seyretti. Özellikle de H1N1 virüsünün yayılması ve bu virüsle alakalı komplo teorilerinin yaygınlaşması ile Türkiye’de de yalan haberlere karşı insiyatifler kurulmaya başladı. Bağımsız ya da çeşitli kurumara bağlı YalanSavar.org, Muhtesip/Malumatfuruş, EvrimAgaci.org, DogrulukPayi.com, Teyit.org, gununyalanlari.com, FactCheck.TR, Dogrula.org gibi oluşumlar farklı alanlarda yaklaşık olarak aynı amacı gütmektedir: haber teyiti ve doğruluğunu garantilemek.

VERİ DOĞRULAMA YALAN HABERİ BİTİREMEZ

Veri doğrulamanın işe yarayıp yaramadığı hala bir soru işareti. Uluslararası Veri Kontrolü Ağı, IFCN direktörü Barbars Örsek’e göre araştırmacı gazeteciliğin yolsuzluk ve görevi kötüye kullanmayı bitiremediği gibi veri doğrulama da yalan haberi bitiremez fakat yine de bu platformlar liderlerin yaptıklarının gözden kaçmadığını bilmeleri için önemliler. Teyit.org kurucusu Mehmet Atakan Foça ise benzer bir yaklaşımla veri doğrulamanın ancak uzun vadede etkili olacağı kanısında. IFCN’in Türkiye bilirkişileri Erkan Saka and Sarphan Uzunoğlu ise veri kontrlüne olan talebin artmasının pozitif bir gelişme olduğunu düşünmekte.

VERİ DOĞRULAMANIN ETKİNLİĞİNİ NASIL ÖLÇEBİLİRİZ?

Veri doğrulamanın etkisinin ölçülebileceği nicel yöntemler mevcut ve bilimsel literatürde erişimin kapsamı/popülarite, veri doğrulamanın çıktısı ve dezenformasyonun azaltılması ölçme yöntemleri olarak belirlenmiş durumda.

 

 

1-Popülarite

Türkiye Raporu’nun (turkiyeraporu.com) yaptığı bir araştırmaya göre Türkiye’deki haber okurlarının büyük bir bölümü (%37) haberleri internetten takip etmemekte; fakat edenler arasında veri doğrulamayı tercih edenlere bakıldığında insanların haberlere eleştirel bir gözle yaklaştığı görülmektedir.

Türkiye’de veri doğrulama durumuna genel bir bakış atılacak olursa, bu konuda bir farkındalığın olduğu, ancak veri kontrol yöntemlerinin hala eski, diğer kaynaklar ve aile/arkadaşlar ile çapraz kontrol yöntemi olduğu gözlemlenmiştir. Cinsiyet bazında, erkekler kadınlara nazaran daha çok veri doğrulama yapıyor. Yaş ve eğitim ise net çizgilerle ayırt edilemiyor. Siyasi parti yakınlığı fark etmeksizin veri doğrulama çok sık yapılmayıp %10 ila 20 arasında görülmüştür. Oy verenler genel olarak yerel ve dış politika ile ekonomi haberlerine ilgi duymuşlardır. Genel olarak ise veri kontrol platformlarına itimat %10 civarındadır.

 

2-Veri kontrol çıktısının oranı

Veri doğrulmanın etkililiğindeki ikinci kriter veri doğrulama çıktısıdır fakat bu kriter biraz problemlidir; zira örneğin Teyit.org, Doğruluk Payı ve Doğrula.org sayıca en fazla çıktıyı veren platformlar olsalar da öte yandan Evrim Ağacı en popüler platform olup sayıca az çıktı vermekte ama detaylı ve bilimsel kanıtlarla dolu çıktılar vermektedir.

 

3-Dezenformasyonun azaltılma oranı

Veri doğrulamadaki etkililiğin son kriteri ise özellikle politik anlamda çalkantılı dönemlerde dezenformasyonun engellenmesi oranıdır. Olgular arasında sebep-sonuç ilişkisini kurmanın ne derece sağıklı olduğu net olmadığı için bu kritere göre araştırma yapmanın birtakım zorlukları bulunmakta. Bununla beraber, Teyit.org’un 2019 yerel seçimlerine dair hazırladığı etki raporu bu konuda bir fikir verebilir. Bu rapora göre, 33 adet dezenformasyon haberinin 25 tanesi veri doğrulama çabalarına rağmen doğru habere göre fazla etkileşim almıştır. Bu 25 haberden 10’unda bu makas ciddi oranda açılmaktadır. Başarılı olan yalan iddia çürütmelerinden en populerler aşağıdaki beş iddiadır:

  1. CHP adayı Ekrem İmamoğlu’nun daha önce Fetullah Gülen Örgütü’nün yakalanan bir elemanı ile aynı evi paylaştığı iddiası
  2. Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Millet İttifakı’nı destekleyici broşürler dağıttığı iddiası
  3. HDP eş genel başkanı Sezai Temelli’nin “İstanbul ve Ankara’yı İmamoğlu ve Yavaş değil, HDP yönetecek” dediği iddiası
  4. 1700 oyun AKP adayına geçirildiği iddiası
  5. Japonya’da lise mezunu olmayan vatandaşların oy veremediği iddiası.

Başarısız olup dezenformasyonun çürütmesinden daha fazla etkileşim aldığı en popüler beş iddia ise şöyle:

  1. Yeni seçilen CHP adayı Zeydan Karalar’ın Adana Büyükşehir Belediyesi’nde çok fazla yolsuzluk ve borç olduğu için göreve başlamayı reddettiği iddiası
  2. Balıkesir’in Manyas İlçesi’nde seçimi MHP’nin kazandığı fakat AKP baskılarıyla başkanlığın CHP’ye geçtiği iddiası
  3. Yeni seçilen CHP Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın Anıtkabir’de kaligrafik el yazısı ile anı defterine yazı yazdığı iddiası
  4. CHP sandık görevlilerinin İstanbul’da seçim sandıklarını boşalttığı iddiası
  5. İstanbul Gaziosmanpaşa’da AKP sandık görevlilerinin oy çaldığı iddiası.

Bu bilgiler bize bir başarı ya da başarısızlık resmi çizmese de genel olarak dezenformasyon haberlerinin anında müdahale ile teyidinin yapılamayacağı oy çalma iddiaları etrafında yoğunlaştığını görüyoruz.

ÇÜRÜTÜLEN HABERLER PİYASADA VARLIKLARINI DEVAM ETTİRİYOR

EDAM’ın yürüttüğü bir başka araştırma yalan haberin ne kadar uzun süre dayandığını da göstermiştir. Türkiye’de Rus kaynaklardan doğan dezenformasyonunu analiz etmek için başlatılan çalışmada haberlerin çürütülmesine rağmen piyasada hala varlıklarını ve etkilerini uzun süre sürdürdükleri ve etkileşim almaya devam ettikleri görülmüştür. Aşağıdaki beş haber bunun örnekleridir:

  1. Erdoğan’ın Akşener’e “zilli” şeklinde hitap ettiği iddiası
  2. Muharrem İnce’nin camide zeybek oynadığı iddiası
  3. Diyarbakır’da bir lisede oy çalındığı iddiası
  4. Erdaoğan’ın yorgunluk dolayısıyla Bursa mitinginde kalabalığa “Sakarya” şeklinde hitap ettiği iddiası
  5. Hükümet’in muhalefet oyunun çok olduğu seçim bölgelerinde uçan mürekkep kullandırttığı iddiası.

Bu haberlerin teyidi ve çürütülmesinin ardından etkileşimlerin ciddi oranda azaldığı fakat tamamen bitmediği görülmektedir. Yine de bu durum yalan haber ve dezenformasyonun çürütülmesinde hızlı hareket etmenin önemini bir kez daha ortaya koymuş olup Teyit.org ve DoğrulukPayı’nın bu konuda ne derece başarılı olduklarını bir kez daha gözler önüne sermiştir.

TÜRKİYE’DEKİ VERİ DOĞRULAMA PLATFORMLARININ SWOT ANALİZİ

YalanSavar: YalanSavar’ın güçlü yönü uzmanlıkları. Farkı alanlarda uzman kişiler kendilerine uzak alanlarda da araştırma yapıp sonuca varabiliyorlar. 10 yıllık bir uzmanlığın ardından COVID-19 gibi yeni alanlarda dahi veri teyiti yapmaktalar. Kendilerini finanse etmeleri ise hem bir avantaj hem de bir dezavantaj. Özellikle de kriz zamanlarında gönüllü iş yaptırmakta zorlanabilirler. Zaman zaman hükümet kanallarından gelen bilgileri de sorgulamaları sorun çıkarabilir.

Malumatfuruş: Güçlü yönü kapsamının çok net bir şekilde çizilmiş olmasıdır. Köşe yazarlarının iddiaları ile alakadar oldukları için kendlerini finanse edip küçük bir gönüllü ekiple çalışabiliyorlar. Bu ekibin negatif yönü ise anonim çalıştıkları için kamuoyu fikrinin – içerikleri o yönde olmasa da – hükümet yanlısı oldukları yönünde olmasıdır.

Evrim Ağacı: Daha geniş ve merkezi olmayan bir yöntemle çalışan ekip birçok sayıda gönüllüden oluşmakta ve daha geniş kitlelere ulaşabilmektedir. Özellikle de son pandemi döneminde önemli katkıları olmuştur. Başarılı bir uzman ekipten oluşan Evrim Ağacı’nın bir dezavantajı kendini finanse ederken reklam almasıdır. Bir başka dezavantajı ise laiklik ve LGBTİ+ hakları konularına eğildikleri için mevcut hükümetle problem yaşama ihtimalleridir.

Doğruluk Payı: Özellikle politik meselelerdeki dezenformasyonun önüne geçmekte başarılı olan Doğruluk Payı aynı zamanda uluslararası bir birlik tarafından da kabul gören iki kuruluştan biri olması ile dikkat çekmekte. Mali kaynaklarının Türkiye dışından da olması ise ekibe bir “dış güçlerin ekibi” yakıştırması yapılması olasılığını doğuruyor. Bununla beraber objektif bir şekilde özellikle de kutuplaşmanın tavan yaptığı politik zamanlarda her politikacı ile alakalı yalanlamalarından dolayı her kesimden tepki almaktalar.

Teyit.org: Türkiye’de en iyi finanse edilmiş ve en iyi ekibe sahip platform olan Teyit.org, aynı zamanda Türk veri doğrulama platformları arasında en çok etkilerşime sahip olanıdır. Yüksek çıktı hacmi platformu hem avantajlı hem de dezavantajlı hale gelmektedir, zira kriz zamanlarında mali kaynak ve çalışan kaynağı yetersizliği yaşayabilirler. Öte yandan, geniş etkileşim ağı, geniş ilgi alanı ve Facebook’un da dahil olduğu finansman durumu ülkedeki her kesimden tepki almasına sebep olmaktadır. Fakat her durumda bunun üstesinden gelen ekip Türkiye’nin lider ekibi olmaya aday.

Hükümete yakın olduğu iddia edilen Doğrula.org, Günün Yalanları ve Fact-Checking.TR platformları geniş bir kitleye hâkim olup sosyal, ekonomik ve siyasi konularda hükümetin duruşunu korumayı amaçlamaktadırlar. Hükümet yanlısı Bosphorus Group tarafından finanse edilmektedirler. Bu platformların net bir çizgisi ve belli bir kapsamı olması pozitif yönlerindendir. Negatif yönleri ise hükümet yanlısı olmaları ve bu anlamda IFCN gibi uluslararası mecrada tanınırlığa sahip olamayacaklarıdır. Ayrıca ekiplerin parti içi kalibrasyonlardan da kötü yönde etkilenme olasılıkları her zaman mevcut.

KRİZ ZAMANLARINDA İHTİYAÇ ARTIYOR

Doğrulama platformlarına duyulan ihtiyaç özellikle kriz zamanlarında ortaya çıkmaktadır ve bu anlamda kamuoyunun bu tarz platformlara olan farkındalığı artmış görünmektedir. Fakat haber takipçileri arasında hala “medya kabileciliği” sözkonusudur. Ayrıca yalan haber çürütme konusunda hükümet kadar hükümet karşıtı gruplar da bu platformlara acımasızca yaklaşabilmektedir. Bir başka problem ise Türkiye’de süregelen sansür ve yasaklardır. Kriz zamanlarında uygulanan içerik yasaklamaları ya da kişilerin engellenmesi haber doğrulamanın en gerekli olduğu zamanlarda çalışmayı güç hale getirmektedir. Bu durumda bir içerik yasağının gerçekten gerekli bilginin eksikliğinden mi yoksa bir örtbas girişiminden mi olduğu net olmamaktadır.

HER ZAMAN ÖNEMLİ FİGÜR OLACAKLAR

Sonuç olarak, farklı alanlarda farklı uzmanlıklarla farklı finansman şekilleriyle çalışan Türkiyeli veri doğrulama platformları 2000’lerin başından itibaren aktif halde görev yapmaktadırlar. Doğruluk Payı ve Teyit.org. gibi IFCN üyesi platformlar olduğu gibi EvrimAğacı ve YalanSavar gibi bu platforma dahil olmaya hazır ekipler de bulunmaktadır. Genel olarak veri kontrolü kullanımı halk içerisinde %10’larda görünse de bu oranın artacağı öngörülmektedir. Veri doğrulama mekanizmalarının dezenformasyonu yok etme konusunda başarılı olup olmadığı kesin olmasa da bu mekanizmalara olan ilginin ve bu konudaki farkındalığın artıyor olması umut vadetmektedir. Bununla beraber, Türk ekiplerin baskı ve kısıtlamalara ve finansman konusundaki süpheli yaklaşımlara rağmen başarılı bir şekilde çalışmaya devam ediyor olması da onları dünyadaki en önemli ekiplerden yapmaktadır ve öyle görünüyor ki Türkiye demokratik anlamda geriye gitse bile veri doğrulama ekipleri her zaman önemli birer figür olmaya devam edecekler.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

 

Ruslar propaganda yapayım derken kritik istihbaratı nasıl kaptırdılar?

Bugün propaganda savaşları, siber çatışma veya algı yönetimi stratejileri üzerine birkaç okuma yapsanız, karşınıza Rusya’nın müdahil olmadığı bir örnek bulmakta zorlanırsınız.

Dünyayı kasıp kavuran ‘ABD seçimlerine müdahale’ operasyonlarından, istihbarat organlarının sistemlerine sızılmasına kadar baş şüpheli olarak gösterilen Moskova yönetiminin, Genelkurmay Başkanı Gerasimov’un yıllar önce yazdığı bir makalede kapsamlı şekilde anlattığı ‘hibrid savaş’ stratejisini başarılı bir şekilde uygulamaya devam ediyor.

Bugün Türkiye’nin NATO üyeliğinin sorgulanmasına sebep olan Norveç’teki krizde bile şüpheli gözler Rus parmağı arıyor.

İster istemez insanın aklına ‘Peki Rusya farklı ülkelerde düzenlediği iddia edilen ‘etki operasyonları’ sırasına hiç açık vermiyor mu? Hiç operasyon kazasına uğramıyor mu?’ soruları geliyor.

Geçtiğimiz hafta EDAM’ın düzenlediği ‘Siber Politikalar ve Dijital Demokrasi’ başlıklı toplantıda sunum yapan Dr. Can Kasapoğlu’nun bahsettiği bir olay ava giden Rusların da avlanabileceğini gösteren cinsten.

EDAM toplantısından bir kare

Kasapoğlu’nun naklettiğine göre, Ruslar Suriye’deki askeri varlıklarının propagandasını yapmak amacıyla yürüttükleri kampanyanın bir parçası olarak, bu ülkedeki hava üssüne inen bir Rus savaş uçağının videosunu YouTube’a yüklüyorlar. 5-6 dakikalık videoyu dikkatli gözlerle inceleyen uzmanların videonun 1-1,5 saniyelik kısmında önemli bir şey dikkatini çekiyor. “O bir şeyin ne olduğunu merak edip, yaklaştırdığınızda arkada bir Krashuka-4 elektronik harp sisteminin durduğunu fark ediyorsunuz.” ifadelerini kullanıyor Kasapoğlu.

Moskova’nın Ukrayna’dan sonra bu sistemleri bir de Suriye’ye konuşlandırdığı işte bu videodaki ayrıntıya gören uzmanlar tarafından dünyaya duyuruluyor. Krashuka-4 Esad ve Rus uçakları için 300 km’lik güvenli bir hat oluşturuyor. Sistem, menzili içerisinde düşman insansız hava araçlarını etkisiz kılmak ve radar görevi görmenin yanısıra elektronik savaş amaçlı da kullanılıyor. Sinyal bozucu jammer vazifesi gören sistem, uydu sinyallerini bozduğu gibi, radyo-elektronik cihazlara da kalıcı zararlar veriyor.

“Her savaşın bir de YouTube cephesi var.” diyen Kasapoğlu videoyu Rusların harekât güvenliği kazası olarak nitelendiriyor ve propaganda yapmak isterken nasıl bir istihbarat zafiyetine neden olunduğuna dikkat çekiyor.

Yumuşak gücünü ve caydırıcılığını artırmak için sosyal medya üzerinden propaganda kampanyaları düzenleyenlerin ya da mikro ölçekten devletin en tepe noktalarından fotoğrafları sosyal medyaya koyanların da bu tür istihbarat zafiyetlerine kapı aralayabileceklerini akıldan çıkartmamak lazım.

Sosyal medya -genelde İnternet teknolojilerinin- getirdiği imkanların yanında bu tür hata ihtimallerini de barındırmasına rağmen hiçbir taraf bu nimetleri değerlendirmekten geri durmuyor. İronik bir şekilde tam da İnternet’in sağladığı kolaylıklar aynı zamanda zafiyetleri de kendi içerisinde barındırıyor. Soğuk Savaş yıllarında Sovyetlerin Ortadoğu’ya bir elektronik harp sistemi konuşlandırdığını öğrenebilmek için gerekli istihbarat ile masa başındaki araştırmacıların biraz dikkatle bu bilgiye ulaşmalarındaki kolaylık arasında dağlar kadar fark var.

Türkiye’deki seçime müdahale önemli risk

2019 Türkiye’nin seçim yılı olacak. Son referandum sonuçlarından da görüldüğü gibi Türkiye’de seçmenler ortadan ikiye bölünmüş, birinin ak dediğine diğer kara diyor. Toplantıda sosyal medya üzerinden yapılan algı operasyonlarının perde arkası hakkında bilgi veren Akın Ünver’e yöneltilen ‘Türkiye gibi zaten polarize olmuş bir toplulukta yabancı bir devletin seçim müdahalesi riski var mı?’ sorusunda Ünver “Kesinlikle var.” cevabını veriyor.

Türkiye’nin bir yandan Rusya ile ilişkilerini geliştirirken diğer yandan NATO üyesi olduğuna vurgu yapan EDAM araştırmacısı “Türkiye belki de bu yüzden seçime müdahale riski taşıyan bir numaralı yer.” dedi. Bu tür algı operasyonlarında failin bulunmasının tüm dünyada bir sorun olduğunun altını çizen Ünver İngiltere’de bulunan The Alan Turing Institute’da 68 araştırmacının siber saldırıların ve siber müdahalelerinin nasıl ölçüleceği ile failin belirlenmesi konusunda ciddi çalışmalar yürütmelerine rağmen herhangi bir sonuca henüz ulaşamadıklarını kaydetti.

“Türkiye birçok ülke için önemli bir ülke. Bu yüzden seçime müdahale edilmesi oldukça yüksek bir ihtimal. Fakat Türkiye’de öyle bir seçime müdahale olabilir ki, seçime müdahale edildiğini fark etmeyebiliriz.”

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz