Etiket arşivi: data breach

Eyvah şirketim siber saldırıya uğradı!

Şirketinizin bir siber saldırının kurbanı olması nasıl bir his? Şirketinizin daha fazla zarar görmemesi için neler yapmanız gerekir? Fidye ödemeniz gerekir mi? Siber güvenlik şirketi Forcepoint, gerçek hayatta yaşanmış birçok deneyimden yola çıkarak bir siber saldırı tatbikatı gerçekleştirdi. İngiliz haber kanalı BBC de bu senaryoyu sayfalarına taşıdı. İşte adım adım bir siber saldırıyı püskürtme girişimi hikâyesi:

Senaryo:

Blink Wink adılı hayali bir gözlükçünün (optik firmasının) bilgi teknolojileri çalışanları bir e-dolandırıcılık e-postasıyla oltaya geliyorlar. Çalışanlardan biri, yasal olduğunu düşündüğü bir e-postaya tıklayarak e-postanın yönlendirdiği kurmaca bir web sitesine ulaşır. Fakat bu internet sitesi yasal değildir. Bu olay iki ay önce yaşanmıştır. Bugün ise bir skandala dönüşür…

Salı – 08:30

Blink Wink’in bilgi teknolojileri yöneticisi, güne şirketin müşterilere açık e-posta kutusunu standart spam ve gereksiz e-postalardan temizleyerek başlamıştır. İçerinden biri dikkatini çeker. Midesine sancılar girmeye başlar…

Zira e-postada şunlar yazmaktadır: “Elimde bunlardan çok daha fazlası var. Kısa bir süre sonra isteklerimizle yeniden karşınızda olacağız.” Yazı bir müşterinin adı, soyadı, kredi kartı bilgileri ve e-posta adresinin hemen altında yazmaktadır.

Tony ilk önce bunun bir oyun ya da şaka olduğunu umut eder; fakat risk de alamaz. Zar zor yutkunarak firmanın güvenlik sorumlusu Doug Hughes’u arar. Doug New York’ta tatildedir ve saat de gece yarısı 3,30’dur. Tony şüpheli e-postayı Doug’a yönlendirir.   Doug, “Kredi kartı numarasını doğruladık mı? Kart sahibi müşterilerimizden bir mi?” diye sorar. Tony henüz bilmediğini söyler. Doug bu kez e-postanın kaçta geldiğini sorar. Tony düşündükten sonra, “Sanırım dün biz işten çıktıktan hemen sonra geldi, bu yüzden sabaha kadar fark etmedim” diye cevap verir. “En az 12 saati var o halde” diye yanıtlar Doug.

Salı  – 13:30

Tony, Doug’a ikinci bir e-posta aldıklarını ve gönderenlerin 15 bin Euro’luk fidye istediklerini ve bunu Litecoin adlı kripto para birimi ile ödenmesini istediklerini aktarır. Ve devam eder: “İngiltere saati ile 22.00’ye kadar parayı ödememiz gerektiğini yazmışlar. Aksi takdirde bütün müşteri kayıtlarımızı sileceklermiş.”

Doug, “Ne?” diye haykırır ve devam eder: “Ben ellerinde sadece bir müşterinin bilgileri var sanıyordum” Tony, şantajcıların tüm müşterilerin bilgilerine sahip oldukları iddiasını aktarır.

Doug acilen Blink Wink’in hukuk danışmanı Grace Bolton’ı arar. Grace’in sesi kesik kesik gelmektedir. “Bu açık bir potansiyel güvenlik ihlali. Cevap vermeyin. Mevcut kanunları gözden geçirmek için zaman ihtiyacım var. Böylece nerede durduğumuzu bilebiliriz” der. Doug polisi aramaktan bahseder. Ya da enformasyon komiserini ya da Avrupa Birliği Veri Koruma Yönergesi?

Salı – 15:30

Blink Wink için işler kontrolden çıkmaya başlamıştır. Hackerler bazı müşterilerin isimlerini ve kredi kartı bilgilerini Pastebin’de yayınladıklarına dair görüntü atmışlardır. Pastebin, kullanıcıların bilgisayarlarındaki bir yazı, makale ya da kodu uzaktaki arkadaşları ile online olarak paylaşmasını  sağlayan bir platform. Doug artık bilgilerin doğruluğunu teyit etmiştir. Tony web sitesini kapatmayı teklif eder, böylece riski azaltacaklarını düşünür.

Grace araya girer: “Bunu yapmadan önce kime söylememiz gerekir? Veri ihlali politikamız tam olarak nedir?” Doug ise bunun yasal olduğunu söyler. Gracei, Tony’ya, “Veri koruma yetkilisi sen değil misin?” diye sorar. Tony, “Yok, değilim” der. Doug’un ümitsiz bir halde sorar: “Nasıl yani ben miyim? Neyse, siteyi kapatırsak bu dikkatleri daha fazla üzerimize çekmez mi? Bunun iyi bir fikir olduğundan emin değilim.”

Grace, Doug ile aynı fikirdedir.

Blink Wink’in Halkla İlişkiler Müdürü Sandra Ellis araya girer ve durumun hiç de iç açıcı olmadığını ifade eder: “Müşterilerimizin kişisel bilgilerini korumakta başarısız olduk. Bunun sonuçları ağır olabilir.” Bu arada Ellis’in aklına firmanın “bir alana bir bedava” kampanyası gelir ve kampanya dolayısıyla web sitesine çok sayıda insanın giriş yaptığını düşünerek sorar: “Onların da bilgileri çalınmış mıdır?” Doug büyük olasılıkla çalınmış olabileceğini söylerken ekler: “Bir şekilde siteyi ya da bir kısmını kapatmalıyız. Ve fidyeyi ödeyip ödememe konusunda karar vermeliyiz.”

Salı – 17:00

Sandra Ellis bir basın açıklaması hazırlar fakat açıklamayı insanlar sorular sormaya başlayana kadar yayınlamamayı önerir. Bir olay yaşadıklarını ve buna karşılık siteyi kapattıklarını söylemeyi teklif eder. Doug düzeltir: “Olay değil, ihlal.” Grace ise olayın dallanıp budaklanmasından endişelenerek bu kelimeyi kullanmamak gerektiği üzerinde durur. Tony telekonferans konuşmasına pat diye dahi olur: “Karantinaya giren bir eposta gelmişti ve neymiş diye kontrol etmeye karar verdi. Bir de eki vardı. Bu olabilir.” Doug sorar: “Ona tıkladığını söyleme lütfen? “ Tony cevap verir: “Ben sadece bunun işleri hızlandıracağını düşünmüştüm.”

Doug küfreder ve başka bir zararın olup olmadığını görüşmek üzere güvenlik ekibi ile iletişime geçer. İngiltere Bilgi Komisyonu Ofisi’ni (ICO) arar. Telefondakilere “İsterseniz telefonla ya da online olarak rapor edebiliriz. Ancak problemi azaltmak için ne yapmamız gerektiğini söylememiz gerekiyor.” Tony olan biteni şu şekilde anlatır: “Pekâlâ, geçtiğimiz yıl tehdit saptama yazılımının son versiyonunu almaya niyetlenmiştik. Fakat bununla ilgilenen çocuk işten ayrıldı ve yerine de kimse alınmadı.”

“Böyle bir şey olmadı. Bunu ICO’ya söylemeyin sakın,” diye bağırır Grace ve ekler: “Mevcutta yeterli denetimimiz olduğunu gösteremezsek başımız belaya girer ve siber sigortacılar ödeme yapmak istemezler.”

Daha sonra Doug, en son gelen e-dolandırıcılık mailinin dikkat dağıtma amaçlı gönderildiğini teyit ederken ekibi bilgilendirir: “İki ay önce gönderilen ve bizim bulut sağlayıcılarımızdan biriymiş gibi görülmesi için yapılan sisteme giriş sayfasına bağlanan bir e-dolandırıcılık maili buldular. Bu şekilde girdiler.” Doug bundan sonra olayları daha iyi bir şekilde ele almak gerektiği sonucuna varır ve ekler: “Bu yine olacak ve daha kötüye gidecek”

 

Peki Blink Wink ne yapmalıydı?

Forcepoint Baş Mühendisi Richard Ford, geç tepki vermenin Blink Wink’i köşeye sıkıştırdığını düşünüyor. Bu tip durumlarda hızlı hareket edilmesi gerektiğini söyleyen Ford, aksi halde saldırganların istediklerini zorla kabul ettireceklerini ifade ediyor. Ford, veri ihlali yasalarına dair kısıtlı bilgiye sahip olmanın şirketleri korunmasız duruma düşürdüğünü söylerken ekliyor: “Açık bir şekilde bir veri ihlali politikaları yok ve kimin ne yapması gerektiğine dair bir bilgileri de bulunmuyor”

Ford ‘şirket neler yapmalıydı’ sorusunu ise şunları sıralayarak cevap veriyor:

-Adım adım neler yapılması gerektiğine dair bir veri ihlali planı hazırlamalıydılar.

-Bu planı personelle birlikte tatbik etmeliydiler.

-İhlal sırasında kimin neyden sorumlu olduğunu tasarlamış olmalılardı.

– Yöneticilerin durumdan haberdar olmadı için planı düzenli olarak güncellemeliydiler

– Üçüncü tarafları ve tedarikçileri bilgilendirmeliydiler.

– Olayı nasıl ele aldıklarını göstermek için Bilgi Komisyonu’na (ICO) kanıtlar sunmalıydılar.

– Siber sigorta sağlayıcılarını arayıp tavsiye istemeliydiler.

-Herhangi bir zarar durumu ile mücadelede onların elini güçlendirmesi için müşterilere yönelik bir açıklama hazırlamalıydılar

-Fidyeyi ödemeyi reddetmeliydiler. Zira verileri geri alma garantileri bulunmuyor.

 

Ayrıca firmanızın bir veri ihlalinin kurbanı olması halinde Ford’un yapılması gerekenlere dair listesi şu şekilde:

-İstek/ fidyenin nereden geldiğini belirleyin.

-Zarar görmüş cihazları çevrimdışı duruma getirin.

– Ne kadar makinenin zarar gördüğünü tespit edin.

– Kayıp bilgilerin yedeklerden geri getirin

-Bilgilerinin gizliliği ihlal edilmiş müşterilere haber verin.

-Bunun bir daha yaşanmaması için plan yapın.

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

Data breaches increased by %50 in the Middle East, reports says

Saudi consumers place responsibility for protecting their personal data firmly on organizations holding their data — and not themselves, said a report.
The report said that 63.26 percent of Saudi consumers claim that companies are responsible for protecting their data while 36.74 percent believe that they are responsible for the security of their own data.
The report titled “2016 Data Breaches and Customer Loyalty” is prepared by Gemalto. According to the findings of the report, 42 percent of Saudis believe companies take protection of their personal data very seriously.
In the wake of data breaches worldwide, consumers are becoming increasingly fearful of their data being stolen. Globally, more than 4.8 billion data records have been exposed since 2013 with identity theft being the leading type of data breach.

“Consumers have clearly made the decision that they are prepared to take risks when it comes to their security, but should anything go wrong they put the blame with the business,” said Ahmad Abdallah, regional sales manager, KSA, Gemalto.

According to Gemalto’s H1 2016 Breach Level Index, data breaches in the Middle East increased by 50 percent in the first six months of 2016 compared to the last six months of 2015. Additionally, 10,537,437 data records were compromised compared to 66,050 records previously, across the region.
Clearly, hackers continue to go after unprotected, sensitive personal data enabling them to steal identities, resulting in long-term implications for consumer confidence in digital services and the companies that provide them.
Despite becoming more aware of the threats posed to them online, 8 percent of Saudi consumers believe there are no apps or websites out there that pose the greatest risk to them and consumers are not changing their behavior as a result.
The report said that 72 percent of Saudi consumers believe they will be a victim of a breach at some point, and organizations need to be prepared for the loss of business such incidents may cause. 39 percent are unlikely to do business with an organization, be it health care, a bank or a retailer, that experienced a breach.
The study found that 65 percent of those who have been a victim of a breach attribute this to a fraudulent website.
The lack of consumer confidence could be due to the lack of strong security measures being implemented by businesses. Within online banking, passwords are still the most common authentication methods. Solutions like two-factor authentication and data encryption trail behind.
Similar results can be seen in both the retail space, with only 26 percent of Saudi consumers using online retail accounts claiming two-factor authentication is used on all their apps and websites, and in social media. Only 24 percent admitted to having a complete understanding of what data encryption is and does.
“The modern-day consumer is all about convenience and they expect businesses to provide this, while also keeping their data safe. With the impending threats of consumers taking legal action against companies, an education process is clearly needed to show consumers the steps companies take to protect their data,” said Abdallah.