Etiket arşivi: biden

ABD seçimlerindeki dezenformasyonun gerçek hayattaki karşılığı: Maricopa örneği 

ABD’nin seçimi kaybeden başkanı Donald Trump, seçim gecesi birçok eyalette sayım işlemi devam ederken, henüz önde gittiğine dair somut sonuçlar ortada olmamasına rağmen zaferini ilan edip rakibi Joe Biden’ı da seçimlerde usulsüzlük yapmakla suçladı. 

Donald Trump kanıt göstermediği bu temelsiz iddiaları perşembe gecesi de tekrarladı. Trump’ın attığı bir dizi mesaj, Twitter tarafından yanlış yönlendirici ve tartışmalı olarak etiketlendi. 

DEZENFORMASYONUN GERÇEK HAYATTAKİ TEZAHÜRÜ; MARİCOPA 

Amerika Birleşik Devletleri 59. Başkanlık seçiminin iki gün sonrasında 5 Kasım Perşembe günü, Trump yanlısı bir grup protestocu, sabah saatlerinde Arizona’da bulunan Maricopa yerleşim birimindeki bir seçim merkezinin etrafında toplandıTrump yanlısı grup, 2020 ABD Başkanlık seçiminin ‘bir şekilde’ Donald Trump’tan çalındığına, seçimlerde hile olduğuna dair ‘üretilmiş’ anlatıları dillendiren sloganlar attı. 

Trump yanlıları Maricopa’da, yetkilileri ‘oyların tekrar sayılması’ için ‘göreve’ çağırırken, yetkili ağızların seçime hile karıştığına dair bir delil olmadığı söylemlerine rağmen Trump’ın “Seçimi çalmaya çalışıyorlar” tweetini dillendirdi. Twitter üzerinden yayılmaya başlayan bir hashtag olan #StopTheSteal’den (Çalmayı Durdur) devşirme “Çalmayı durdurun” ve “Benim oyumu da say” sloganları üzerine Maricopa’da oyların sayıldığı binaya girişler kapatıldı. Gazeteciler binadan çıkartıldı. Maricopa seçim kurulu ise oy sayım işlemlerinin sürdüğünü açıkladı. 

3 Kasım’dan sonra yayılan dezenformasyon dalgasıyla birlikte 5 Kasım günü Maricopa’da yaşanan olaydan sonra Facebook, 350 bin takipçiye sahip olan Stop The Steal grubuna erişim engeli getirdi. Böylelikle sosyal medya şirketlerinin dezenformasyonu engellemeye yönelik yeterince önlem alıp almadığına dair tartışmaları yeniden tartışılmaya başlandı. 

Facebook eski baş güvenlik görevlisi Alex Stamos yaptığı açıklamada, “Bir başkanın ‘çalınıyor’ gibi bir ifade kullanmasıyla birlikte aklıselim insanların bile buna inandığını gözlemliyoruz” ifadelerini kullandı. Şu anda Standford Üniversitesi’nde çalışan Stamos, politik görüşe sahip olan hesapların, kendi inançlarını destekleyen ‘temelsiz’ iddiaları doğrulamak için sahte kanıtlar kullanmaya, gerçekleri çarpıtmaya ve başka şekillerde yalan haberler yapmaya ‘meyilli’ olduklarını söyledi. 

Ülke genelinde oylar hala sayılırken, yetkililer seçimde hile oluştuğuna dair herhangi bir kanıtın olmadığını dillendirmeye devam ettiler. Yine de Maricopa’da yaşanan olay, sosyal medyada yayılan seçim dezenformasyonunun gerçek dünyadaki tezahürünün simgesi olma konumunda bulunuyor.  

https://siberbulten.com/disinformation/abd-secimlerine-mudahale-operasyonlari-hakkinda-bilmeniz-gereken-4-sey/

DEZENFORMASYON NASIL YAYILDI? 

Arizona Mirror’da yayımlanan haberde, Maricopa Kontluğu’nda toplanan Trump yanlısı gruplar, sosyal medya platformları üzerinden yayılan, Arizona’daki seçim yetkililerinin seçmenlere “delikli kart” makinesiyle oy kullandırdığı ve böylece seçmenlerin oy haklarının çalındığı iddiasına inanmışlardı.  

Oysa iddiaya konu olan delikli kart” makineleri, oy pusulasında adayın isminin yanına delik delinen bir karttır ve seçmek istediğiniz kişinin resminin yanında bulunan deliklerin delinmesi işlemine yarıyordu. Yaygın olarak kullanılan bu yöntem, 2000 yılı ABD başkanlık seçimlerinde özellikle Florida eyaletinde ‘oyların sayımı’ sırasında tartışmalara neden olmuş, bu tartışma sonrasında da pek çok idari bölge delikli kart makinelerini kullanmaktan vazgeçmiş olduğu gerçeği de herkes tarafından biliniyor. 

DEZENFORMASYONUN GERÇEK HAYATA YANSIMALARI ENDİŞE VERİCİ 

Maricopa yerleşim birimi seçim kurulu ise söylentilerin yanlış olduğunu ve oy sayımının usule uygun şekilde devam ettiğini açıkladı. Yerel basın-yayın organında yer alan bir haberde ise yetkili ağızlar bu açıklamaları yaparken bazıları ‘silahlı’ olan protestocular, polisin oyların sayıldığı seçim kuruluna ‘polis yağdırılması’ talebinde bulunduğu iddia edildi. Üstelik gazeteciler de tehdit ediliyordu. 

Dezenformasyonun sosyal medyada yayılmasının gerçek dünyadaki tezahürü olarak Maricopa’daki olaylar büyük bir korkuyu tartışmaya açıyor. Bunun sonucunda da halihazırda yaşanan ve ileride yaşanacak dezenformasyonların gerçek dünyadaki karşılıkları endişeleri artırıyor. 

OYLARIN YAKILDIĞINI İDDİA EDEN GÖRÜNTÜLER

Yaşanan olay sosyal medya şirketlerinin iyi bildiği, daha önce de yaşanan seçimle ilgili yanlış bilgi yayılmasının bir etkisiBuna benzer bir etki, 2016 yılında ABD başkanlık seçimlerini Rus hükümetiyle bağlantılı bir grubun manipüle ettiği, Google, Facebook ve Twitter’da 100 bin dolarlık reklamlar yayınladığı ve ABD’deki vatandaşları gösteri yapmaya çağırmalarıyla hafızalarda yer edinmişti. 

Twitter ve Facebook, seçim dezenformasyonunun hem yabancı hem de yerel kaynaklardan yayılmasını sınırlamak için bazı politikalar yayımlamıştı. Özellikle seçim zamanında ‘erken zafer’ iddialarına yönelik de sıkı tedbirler aldılar. 

Seçim döneminde yaşanan bir başka olayda ise Trump’ın oğlu Eric TrumpTwitter’da yakılan oy pusulalarının olduğu iddia edilen bir video paylaştı. Yetkililer, videoda oy pusulaların yakıldığına dair kanıt olmadığını söyledi ve bu paylaşım kaldırıldı. 

https://siberbulten.com/uluslararasi-iliskiler/abd/abd-secimlerinin-hacklenmesi-iddianamesi-ortaya-cikti-ruslar-hedef-tahtasinda/

DEZENFORMASYONU ÖNLEME ÇABALARI NAFİLE Mİ? 

Washington Üniversitesi’nden Kate Starbird ise yaptığı açıklamada, “Dezenformasyona uğramış bilgilere inanmak isteyen, buna gerçekten de inanan azımsanamayacak bir kitle var ve bu noktada sosyal medya şirketleri ne kadar hızlı hareket ederse etsinler, paylaşımların üzerine ne tür mesajlar koyarlarsa koysunlar, bu mesajlar yayılıyor ve takipçiler de onları adete emiyor” ifadelerini kullandı. 

Twitter ve Facebook’ta kalmasına izin verilen yanlış bilgilerin hızlı bir şekilde tekrar yayıldığı da bilinen başka bir gerçek. Dezenformasyon konusunu ele alan diğer araştırmacılar da kalmasına izin verilen yanlış bilgilerin diğer platformlara serbestçe yayılabileceğinden endişe duyduklarını ifade ediyor. 

KONUNUN ÜZERİNE DAHA ÇOK EĞİLMELERİ GEREKİYOR 

Ancak Stamos, sosyal medya platformlarının, gerek Trump’ın iddialarına büyük bir hayranlıkla bağlı olan destekçilerinin sayısından gerek de sosyal medya üzerinde çok hızlı bir şekilde yayılan dezenformasyondan dolayı, konunun daha çok üstüne eğilmeleri gerektiğini söylüyor. 

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz

“Trump’a oy veren eyaletler dezenformasyona karşı daha savunmasız çıktı”

ABD’deki başkanlık seçimleri tahmin edildiği gibi dezenformasyon iddiaları ile geçerken dev dijital platformlar bu zorlu sürece ayak uydurmak için adeta birbirleriyle yarıştı.

Trump mitinginde bir Qanon destekçisi

Twitter seçim haftası dolayısıyla bazı özelliklerini kapatırken, Google arama sonuçlarını değiştirdi. Facebook, seçimlerden önceki hafta tüm yeni siyasi reklamları yasakladı, komplo teorisi grubu QAnon’u engelledi ve Başkan Donald Trump’ın COVID-19’un gripten daha az ölümcül olduğunu iddia ettiği bir gönderiyi sildi. Son zamanlarda, hem Facebook hem de Twitter, New York Post’ta Joe Biden hakkında çıkan bir habere önce müdahale etti, sonra engelledi daha sonra da engeli kaldırarak önemli bir tartışmanın içine çekildi.

YALANLAR, GERÇEKLERDEN DAHA HIZLI YAYILIYOR

Dijital platformlar kaçınılmaz olarak yalan haberlerin hızına yetişemiyor. Fact-checking (haber doğrulama) kuruluşları, yalan ve sahte haberleri çürütmek için ellerinden geleni yapsalar da cin şişeden bir kere çıkmış oluyor. Üstelik yalan ve sahte haberlerin gerçeklerden daha hızlı hareket etme gibi bir kabiliyetleri var.   

Sahte ve yalan haberlerin çoğu; kişilerin korkularına, kaygılarına, tercihlerine, umutlarına ve arzularına oynamakta. Çoğu zaman dezenformasyon kampanyalarının özünü gerçek bir yerel olay oluşturuyor ve daha sonra bu gerçek olay çarpıtılıyor. Öte yandan Amerika Birleşik Devletleri’nin bazı bölgelerinin dezenformasyon kampanyalarına karşı diğerlerinden daha savunmasız olduğu gerçeğini aşmak pek mümkün değil. ABD’nin bazı eyaletlerinin seçimlerin sonucunu belirlemede çok büyük bir rol oynadıkları için dezenformasyon ile hedef alınma olasılığı daha yüksek.

Örneğin, adaylardan birinin kazanması için kritik öneme sahip delege sayısı bakımından önemli bir konumda bulunan Florida (29 delege), eyaletteki Latin toplulukları ilgilendiren önemli bir dezenformasyon kampanyası ile karşı karşıya kaldı. İspanyolca dilindeki YouTube kanalları, WhatsApp mesaj zincirleri ve Trump yanlısı Facebook grupları, Venezuela ve Küba gibi otoriter rejimlerden gelen insanlar arasında korku uyandırmak için tasarlanmış bir “derin devlet” in varlığından, milyarder yatırımcı George Soros’un, Amerika Birleşik Devletleri’ne gelme girişimlerinde Orta Amerikalıları finanse ettiğine ve Joe Biden ile ilişkili pedofili iddialarına kadar bir dizi komplo teorisi ile doldu taştı. 

https://siberbulten.com/disinformation/trumpa-86-kodlu-suikast-plani-ya-da-wikipedianin-dezenformasyon-sinavi/

YEREL MEDYA DEZENFORMASYONA KARŞI DAHA ETKİLİ

Foreignpolicy.com’da bu tür dezenformasyonlara karşı yapılabilecekler konusunda bir yazı yayımlandı. Bhaskar Chakravorti imzalı yazıya göre bu durumda işe yarayacak olan şey, New York Times gazetesinde sahte ve yalan haberlere vurgu yapan bir köşe yazısı değil. Aksine dijital platformlar, yerel medya kuruluşları ve Floridalı sakinlerin yürüteceği küçük ölçekli kampanyalar çok daha fazla iş görebilir. Nasıl ki siyasi reklamlar ve sosyal yardımlar yerel halkı hedef alıyor, aynı şekilde ‘yakala ve öldür’ tarzı dezenformasyon kampanyaları da yerel halkı hedef almalı. Bu noktada da belli bir kesime yönelik olarak dile getirilen ve sadece onlar tarafından “anlaşılabilen” politik mesajlar anlamına gelen dog-whistle’ları ve itibar sahibi yerel aktörleri belirlemek büyük önem taşıyor.  

Florida tabi ki tek örnek değil. Anti-dezenformasyon kampanyalarına en fazla nerede ihtiyaç duyulduğunu anlamak için, Tufts Fletcher Okulu, en çok risk altında olan eyaletleri tanımlayan bir Yanlış Bilgilendirme Güvenlik Açığı Endeksi oluşturdu. Endeks, sosyal statü, eğitim seviyesi, yaş, siyasi kutuplaşma, sola veya sağa eğilimli olma durumu ve sosyal medya haberlerine güven gibi faktörleri ele alarak oluşturuldu. 50 eyaletin tamamı ve Columbia Bölgesi bu kriterler kullanılarak analiz edildi.

https://siberbulten.com/disinformation/arastirma-sonucu-pandemi-doneminde-en-cok-yanlis-bilgi-ureten-kisi-trump/

TRUMP’IN GÜÇLÜ OLDUĞU EYALETLER DEZENFORMASYONA DAHA AÇIK

Ortaya çıkan sonuca göre, yaş, haberlere duyulan güven ve kutuplaşma gibi faktörlere dayalı dezenformasyona karşı oldukça savunmasız olan eyaletler ile 2016’da Donald Trump’a oy veren eyaletler arasında güçlü bir ilişki var. 

Aynı zamanda, seçimleri büyük çekişmelere sahne olan devletlerin dezenformasyona karşı savunmasız olma olasılığı daha yüksek. En savunmasız ilk 25 eyaletten 12’sinde seçim oldukça çekişmeli geçti.

İdeal olanı sosyal medya şirketleri, gazeteciler ve yerel kuruluşların çabalarını hem dezenformasyona karşı son derece savunmasız olan hem de seçimleri son derece tartışmalı geçen 12 eyalette yoğunlaştırmaları gerektiği. Ancak zaman ve kaynaklar daraldıkça listeyi daha da küçültmek gerekiyor. Dolayısıyla Florida, Maine, Nebraska, Wisconsin, Iowa, Pennsylvania, Ohio, Michigan ve New Hampshire eyaletleri özel önem gösterilmesi gereken eyaletler olarak öne çıkıyor. 

Siber Bülten abone listesine kaydolmak için formu doldurunuz